BOŞANMA PROTOKOLÜNDEKİ DÜZENLEME DURUŞMADA BEYAN EDİLMEMİŞ VE HÜKÜMDE DE BİR DÜZENLEME YAPILMAMIŞ OLDUĞUNDAN, MAL REJİMİNİN TASFİYE EDİLDİĞİNDEN BAHSEDİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/10451
Karar No : 2024/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Keçiborlu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ : 26.07.2022
SAYISI : 2018/181 E., 2022/63 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içerisinde 287 ada 212 parsel sayılı taşınmaz ile 32 K 4.75, 32 K 5.15 ve 32 HE 0.6 plaka sayılı araçların davalı adına edinildiğini, ayrıca yaklaşık 20 tane koyunun da davalı adına kayıtlı iken davalının mal kaçırmak amacıyla koyunları abisine devrettiğini, bu malların edinilmiş mallar olduğunu, müvekkilinin de evlilik birliği içerisinde 8 yıl çalıştığını, taraflar arasındaki boşanma davasının anlaşmalı olarak gerçekleştiğini, boşanma davası ekindekindeki protokolün (4) nolu maddesinde her ne kadar "Malvarlığı talebimizin olmadığına" şeklinde bir ibare geçse de, davalının müvekkili üzerinde kurduğu baskıyla imzalanmış bir protokol olduğunu, aksi kabul edilse dahi bu ibarede açık olarak tüm malların neler olduğu tek tek sayılmak suretiyle belirtilmediğini ve bunların paylaşımının nasıl olacağının belirtilmemesi nedeniyle katkı payı ya da edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınmaz ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da kapsadığının kabul edilemeyeceğini belirterek; davalı ile müvekkili arasında evlilik süresince devam eden mal rejiminin tasfiyesi ile, müvekkilinin edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca belirtilen araçlar ve taşınmaz üzerindeki fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL katılma alacağının tasfiye tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın 27.11.2019 tarihli (3) nolu celsede; 32 HE 0.6 plakalı aracın satış bedelinin yarısını aldığını belirterek; bu araç bakımından ve 32 K 4.75 plakalı motor bakımından talebimden feragat ettiğini beyan etmiştir.
3. Davacı kadın vekili 13.05.2022 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporuna göre talep miktarını toplam 38.200,22 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının katılma alacağı hakkı bulunmadığını, taraflar arasında düzenlenen boşanma protokolünde bu hususta düzenleme yapıldığını, davacının bu protokolü baskı ile imzaladığı hususunun doğru olmadığını, boşanma kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, 32 K 5.15 plakalı aracın boşanma davasından sonra edinildiğini, koyunların da mal kaçırmak amacıyla satılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.03.2016 tarih ve 2015/48 Esas ve 2016/50 Karar sayılı kararı ile, kesinleşen boşanma kararı ile onanan protokoldeki ifadenin mal rejiminden kaynaklanan alacağı da kapsadığı, davacının söz konusu protokolün baskı altında imzalandığını ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarih ve 2016/12637 Esas, 2018/18227 Karar sayılı kararı ile, davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına; bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların boşanma ve mali sonuçları hakkında anlaşarak boşandıkları ve protokol gereği alınan beyanlarında karşılıklı olarak mal taleplerinin olmadığını hür iradeleri altında yineledikleri, davacı Ayşe'nin beyanda bulunur iken iradesini sakatlayan herhangi bir durumdan bahsetmediği, işbu dava dilekçesinde de somut kayıtlara dayanmadan soyut ifadelerle davalının davacı üzerinde kurduğu baskı neticesinde protokolü imzaladığına ilişkin iradenin sakatlandığına yönelik iddiaların protokolden dönülmesi için yeterli olmadığı, protokole aykırılık halinde bu hususların ayrı bir dava konusu edileceği, ayrıca davacının hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmediği, boşanma dava dosyasındaki belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliği taşıdığı ve tarafları bağladığı, tek taraflı olarak bu beyanlardan dönülemeyeceği, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak tamamen aksini ileri sürmekle dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği, "tarafların mal talepleri yoktur" ibaresinin mal rejiminden kaynaklanan alacağı da kapsadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; protokolün boşanma eki niteliğinde olmadığını, protokolün tasdik edilmediğini, bu nedenle protokoldeki beyana istinaden ret kararı verilemeyeceğini, malların edinilmiş mal olduğunu, tasfiye edilmesi gerektiğini belirterek belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kesin hüküm, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması, mahkeme içi ikrar, anlaşmalı boşanma davasının malların tasfiyesini kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
Somut olayda, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca imzalanan anlaşmalı boşanma protokolünün (4) nolu maddesinde ‘... Malvarlığı talebimizin olmadığına ...’ şeklinde düzenleme yapıldığı, davacının mal rejiminden kaynaklı bir hak talebi olmadığı veyahut feragat ettiğine dair duruşmada bir beyanının olmadığı, hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm olmadığı gibi, protokolün onaylanmasına da karar verilmediği, işbu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının fer'isi niteliğinde olmayıp protokoldeki düzenlenmenin duruşmada beyan edilmediğine ve hükümde de bir düzenleme yapılmamış olmasına göre, tarafların mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez. O halde, Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Ayşe Albayrak Doğan Çetin Durak Sevil Kartal Hatıran Alper
BOŞANMA PROTOKOLÜNDEKİ DÜZENLEME DURUŞMADA BEYAN EDİLMEMİŞ VE HÜKÜMDE DE BİR DÜZENLEME YAPILMAMIŞ OLDUĞUNDAN, MAL REJİMİNİN TASFİYE EDİLDİĞİNDEN BAHSEDİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/10451
Karar No : 2024/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Keçiborlu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ : 26.07.2022
SAYISI : 2018/181 E., 2022/63 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içerisinde 287 ada 212 parsel sayılı taşınmaz ile 32 K 4.75, 32 K 5.15 ve 32 HE 0.6 plaka sayılı araçların davalı adına edinildiğini, ayrıca yaklaşık 20 tane koyunun da davalı adına kayıtlı iken davalının mal kaçırmak amacıyla koyunları abisine devrettiğini, bu malların edinilmiş mallar olduğunu, müvekkilinin de evlilik birliği içerisinde 8 yıl çalıştığını, taraflar arasındaki boşanma davasının anlaşmalı olarak gerçekleştiğini, boşanma davası ekindekindeki protokolün (4) nolu maddesinde her ne kadar "Malvarlığı talebimizin olmadığına" şeklinde bir ibare geçse de, davalının müvekkili üzerinde kurduğu baskıyla imzalanmış bir protokol olduğunu, aksi kabul edilse dahi bu ibarede açık olarak tüm malların neler olduğu tek tek sayılmak suretiyle belirtilmediğini ve bunların paylaşımının nasıl olacağının belirtilmemesi nedeniyle katkı payı ya da edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınmaz ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da kapsadığının kabul edilemeyeceğini belirterek; davalı ile müvekkili arasında evlilik süresince devam eden mal rejiminin tasfiyesi ile, müvekkilinin edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca belirtilen araçlar ve taşınmaz üzerindeki fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL katılma alacağının tasfiye tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın 27.11.2019 tarihli (3) nolu celsede; 32 HE 0.6 plakalı aracın satış bedelinin yarısını aldığını belirterek; bu araç bakımından ve 32 K 4.75 plakalı motor bakımından talebimden feragat ettiğini beyan etmiştir.
3. Davacı kadın vekili 13.05.2022 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporuna göre talep miktarını toplam 38.200,22 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının katılma alacağı hakkı bulunmadığını, taraflar arasında düzenlenen boşanma protokolünde bu hususta düzenleme yapıldığını, davacının bu protokolü baskı ile imzaladığı hususunun doğru olmadığını, boşanma kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, 32 K 5.15 plakalı aracın boşanma davasından sonra edinildiğini, koyunların da mal kaçırmak amacıyla satılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.03.2016 tarih ve 2015/48 Esas ve 2016/50 Karar sayılı kararı ile, kesinleşen boşanma kararı ile onanan protokoldeki ifadenin mal rejiminden kaynaklanan alacağı da kapsadığı, davacının söz konusu protokolün baskı altında imzalandığını ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarih ve 2016/12637 Esas, 2018/18227 Karar sayılı kararı ile, davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olduğu, Mahkemece davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına; bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların boşanma ve mali sonuçları hakkında anlaşarak boşandıkları ve protokol gereği alınan beyanlarında karşılıklı olarak mal taleplerinin olmadığını hür iradeleri altında yineledikleri, davacı Ayşe'nin beyanda bulunur iken iradesini sakatlayan herhangi bir durumdan bahsetmediği, işbu dava dilekçesinde de somut kayıtlara dayanmadan soyut ifadelerle davalının davacı üzerinde kurduğu baskı neticesinde protokolü imzaladığına ilişkin iradenin sakatlandığına yönelik iddiaların protokolden dönülmesi için yeterli olmadığı, protokole aykırılık halinde bu hususların ayrı bir dava konusu edileceği, ayrıca davacının hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmediği, boşanma dava dosyasındaki belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliği taşıdığı ve tarafları bağladığı, tek taraflı olarak bu beyanlardan dönülemeyeceği, görülmekte olan davada kesin delil niteliğini taşıdığı ve ayrıca davacının bu ikrarına rağmen eldeki davayı açarak tamamen aksini ileri sürmekle dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve bu durumun hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiği, "tarafların mal talepleri yoktur" ibaresinin mal rejiminden kaynaklanan alacağı da kapsadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; protokolün boşanma eki niteliğinde olmadığını, protokolün tasdik edilmediğini, bu nedenle protokoldeki beyana istinaden ret kararı verilemeyeceğini, malların edinilmiş mal olduğunu, tasfiye edilmesi gerektiğini belirterek belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kesin hüküm, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması, mahkeme içi ikrar, anlaşmalı boşanma davasının malların tasfiyesini kapsayıp kapsamadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
Somut olayda, Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca imzalanan anlaşmalı boşanma protokolünün (4) nolu maddesinde ‘... Malvarlığı talebimizin olmadığına ...’ şeklinde düzenleme yapıldığı, davacının mal rejiminden kaynaklı bir hak talebi olmadığı veyahut feragat ettiğine dair duruşmada bir beyanının olmadığı, hükümde de mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir hüküm olmadığı gibi, protokolün onaylanmasına da karar verilmediği, işbu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının fer'isi niteliğinde olmayıp protokoldeki düzenlenmenin duruşmada beyan edilmediğine ve hükümde de bir düzenleme yapılmamış olmasına göre, tarafların mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez. O halde, Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin Ayşe Albayrak Doğan Çetin Durak Sevil Kartal Hatıran Alper