DAVA DİLEKÇESİNDEKİ TALEPLERDEN HER BİRİ AYRI BİR DAVA KONUSU OLDUĞUNDAN TALEPLER İÇİN AYRI BAŞVURMA HARCI ALINMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/5215
Karar No : 2023/4065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.03.2022
SAYISI : 2021/2439 E., 2022/577 K.
Taraflar arasındaki mal rejimi sözleşmesinin iptali ve ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 19.07.2017 tarihinde mal ayrılığı rejimini kabul eden sözleşmeyi imzaladıklarını, sözleşmenin son maddesine düğünde takılan ziynet eşyalarının da davalı erkeğe ait olacağına yönelik maddenin eklendiğini, müvekkilinin bu sözleşmeyi imzalamasının tek amacının evlilik birliğinin huzurlu bir şekilde devamını sağlamak olduğunu, davalının ailesinin müvekkiline sürekli para için evlendiği gerekçesiyle baskı yapıldığını, daha evliliğin ilk günlerinde davalının annesinin ''altınlar annesindeyken boşanacak, altınları alarak kaçacak'' dediğini, müvekkilinin altınları eşine vermesinin ardında da ''çok şükür altınları aldık, Merve almasın diye kasada saklıyoruz'' dediğini, baskılar nedeniyle müvekkilinin aile huzurunun kalmadığını, davalının da ''bu sözleşmenin benim için hiçbir önemi yok altınlar senin'' demesi üzerine tarafların mal rejimi sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşmenin yapılmasından on gün sonra davalının müvekkiline boşanmak istediğini söylediğini, müvekkilinin kandırıldığını belirterek; taraflar arasında yapılan mal rejimi sözleşmesinin iptali ile müvekkiline ait olan ziynet eşyalarının müvekkiline iadesine, ziynetlerin nakden iadesine karar verilmesi halinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla faizi ile birlikte 2.000,00 TL'ye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; ziynet eşyalarını davalının kiraladığı banka kasasına koyduğunu belirtmiştir.
3. Davacı kadın vekili 03.10.2018 tarihli dilekçesinde; dilekçede belirtilen ziynetlerin maddî değerinin belirlenebilir nitelikte olmadığından ziynetler yönünden şimdilik 2.000.00 TL, davalının hesabında bulunan ve düğünde takılan 10.000,00 TL yönünden 10.000,00 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile) talepleri bulunduğunu açıklamıştır.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; talep edilen ziynetlerin davacı kadında bulunduğunu, boşanma davası açılmadan önce davacının ortak evi kendi hısım ve akrabalarını çağırmak suretiyle terk ettiğini, ortak eve uzun süre istediği gibi girip çıktığını, ortak evdeki her türlü eşyayı istediği zaman ve istediği şekilde aldığını, ortak evden aceleyle, baskı altında ayrılmadığını, ziynet eşyalarının hiçbir zaman müvekkiline teslim edilmediğini, imzalanan sözleşmede ziynetlerin müvekkiline ait olması yazılmış olmasına rağmen davacının ziynetleri müvekkiline vermediğini, sözleşmede ziynetlerin teslim edildiğine dair hiçbir açıklık ve hüküm bulunmadığını, davacının ziynetlerdeki hakkından geri dönülmemek üzere vazgeçtiğini, müvekkiline ziynetler teslim edilseydi iade edilmemek üzere verilen ziynetler geri istenemeyeceğini ve geri verilmek zorunda olmadığını, sözleşmenin iptalini gerektirir hiçbir durumun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 09.07.2019 tarih ve 2018/252 Esas, 2019/606 Karar sayılı kararı ile, davacının mal rejimi sözleşmesinin iptali talebi yönünden; taraflar arasında yapılan mal ayrılığı rejimi sözleşmesinin esasen 5 inci maddesinin iş bu davaya konu yapılması ile birlikte davanın bu sözleşmenin tamamının iptaline yönelik olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında ''Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşme ile bağlı değildir'' düzenlendiği, 6098 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında da ''Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır'' düzenlendiği, somut olayda davacı kadın işbu davayı 07.03.2018 tarihinde, yani süresi içinde açtığı; dinlenen somut ve inandırıcı tanık beyanları, yazı cevapları ve dosyaya sunulan mesaj kayıtlarına göre davacı kadının, hem evliliğini kurtarmak hem de davalının annesinin baskısı nedeniyle kaynanasının güvenini kazanmak için davalı erkek ile noterde mal ayrılığı rejimi sözleşmesi imzaladığı; ne var ki sözleşme imzalandıktan on gün sonra davalı erkeğin, davacı kadına boşanmak istediğini beyan ettiği ve 25.09.2017 tarihinde boşanma davası açtığı; davacı kadının iradesinin fesada uğratılmak suretiyle aldatılarak sözleşme yaptığı yönünde Mahkemece vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle; taraflar arasında imzalanan mal rejimi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.
2. Davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi yönünden de; kiralık kasaya ilişkin yazı cevabı ve tanık beyanlarına göre evlendikten 4 ay sonra ziynetlerin bankaya koyulduğu, kasanın anahtarlarının davalıda bulunduğunun sabit olduğu; tanık beyanları, yazı cevapları, dosyaya sunulan resimler, dosyaya sunulan davacı ve davalının karşılıklı olarak yaptıkları mesajlaşmalar ve düzenlenen kuyumcu bilirkişi raporu da dikkate alındığında davacı kadına ait olan ziynetlerin davalıda olduğu ve geri iade edilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle; davacının talep ettiği ziynet alacağının kabulünün gerektiğine yönelik Mahkemece de vicdani kanaat oluşmakla davacı kadının talep ettiği ziynetlerin taleple bağlılık kuralı gereği talep ettiği ziynetlerden olan 2 adet beşibirlik 2 adet x 5.688,00 TL = 11.376,00 TL'nin aynen iadesine, aynen iade olmadığı taktirde 11.376,00 TL'ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
3. Davacının 10.000,00 TL para iadesi talebi yönünden ise; bilirkişi raporunda talep edilen paralara ilişkin herhangi bir şey tespit edemediğinden ve tanıkların da paralara yönelik somut beyanda bulunmadıklarından iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle; davacı kadının 10.000,00 TL paranın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili reddedilen yönlerden ve davalı erkek vekili de aleyhine hükmedilen yönlerden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih ve 2019/2323 Esas, 2020/1378 Karar sayılı kararı ile, davacı vekilinin dava dilekçesinde ziynet alacağı dava değerini 2.000,00 TL olarak gösterdiği, 10.000,00 TL para alacağı ile birlikte harcı da 12.000,00 TL üzerinden yatırdığı, usulüne uygun ıslah işlemi bulunmadığı, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen iadesi talebinin bulunması nedeni ile ziynet ve para alacağı davalarında bedel iadesi ile birlikte aynen iadeye ilişkin istemin olması halinde aynen iade istemi o eşyaların (ziynetlerin) gerçek bedelini de içerdiğinden davacının talebi doğrultusunda karar verilmiş olması halinde talep konusu eşyaların (ziynet ve para) bedelleri üzerinden eksik nispi harcın tamamlattırılması gerektiği halde harç eksikliği tamamlanmadan ve talep aşılarak karar verilmesinin doğru olmadığı, kamu düzenine aykırı bu durum nedeni ile de taraf vekillerinin istinaf sebebinin yerinde olduğu; kabule göre de, dava dilekçesinde talep edilen beşibiryerde dışındaki ziynet eşyaları ile ilgili olumlu olumsuz karar verilmediği gibi, beşibiryerde dışındaki ziynet eşyaları ile ilgili usulüne uygun gerekçe de oluşturulmadığı, mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli yazılması gerektiği, Anayasanın 141 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı olarak karar verilmesinin doğru olmadığından taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüyle, taraf vekillerinin diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin kararının tamamının kaldırılmasına; davacının, ziynet eşyaları ile ilgili aynen iade talebi nedeniyle, aynen iadesi istenen ziynet eşyalarına ilişkin bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden nisbi harcın tamamlanması için davacıya kesin süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde Anayasa'nın 141 inci ve 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesine uygun şekilde yargısal denetime elverişli, gerekçeli, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak ve talep konusunu aşmayacak şekilde karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının mal rejimi sözleşmesinin iptali talebi yönünden; taraflar arasında yapılan mal ayrılığı rejimi sözleşmesinin esasen 5. maddesinin iş bu davaya konu yapılması ile birlikte davanın bu sözleşmenin tamamının iptaline yönelik olduğu, 6098 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında ''Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşme ile bağlı değildir'' düzenlendiği, 6098 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında da ''Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veye verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır'' düzenlendiği, somut olayda davacı kadın işbu davayı 07.03.2018 tarihinde, yani süresi içinde açtığı; dinlenen somut ve inandırıcı tanık beyanları, yazı cevapları ve dosyaya sunulan mesaj kayıtlarına göre davacı kadının, hem evliliğini kurtarmak hem de davalının annesinin baskısı nedeniyle kaynanasının güvenini kazanmak için davalı erkek ile noterde mal ayrılığı rejimi sözleşmesi imzaladığı; ne var ki sözleşme imzalandıktan 10 gün sonra davalı erkeğin, davacı kadına boşanmak istediğini beyan ettiği ve 25.09.2017 tarihinde boşanma davası açtığı; davacı kadının iradesinin fesada uğratılmak suretiyle aldatılarak sözleşme yaptığı yönünde Mahkemece vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle; taraflar arasında imzalanan mal rejimi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.
2. Davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi yönünden de; kiralık kasaya ilişkin yazı cevabı ve tanık beyanlarına göre evlendikten 4 ay sonra ziynetlerin bankaya koyulduğu, kasanın anahtarlarının davalıda bulunduğunun sabit olduğu; tanık beyanları, yazı cevapları, dosyaya sunulan resimler, dosyaya sunulan davacı ve davalının karşılıklı olarak yaptıkları mesajlaşmalar ve düzenlenen kuyumcu bilirkişi raporu da dikkate alındığında davacı kadına ait olan ziynetlerin davalıda olduğu ve geri iade edilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle; talep edilen 9 adet 22 ayar Adana bilezik 9 adet x 25 gr = 225 gr x 158,00 TL = 35.550,00 TL, 8 adet 22 ayar Mega bilezik 8 adet x 25 gr = 200 gr x 158,00 TL = 31.600,00 TL, 1 adet Trabzon set 14 ayar 106 gr x 133,00 TL = 14.098,00 TL, 2 adet beşibirlik 2 adet x 5.688,00 TL = 11.376,00 TL, 1 adet 14 ayar kelepçe bilezik 45 gr x 133,00 TL = 5.985,00 TL, 1 adet 14 ayar set takımı 50 gr x 133,00 TL = 6.650,00 TL, 1 adet 14 ayar altı sıralı kelepçe 45 gr x 133,00 TL = 5.985,00 TL, 1 adet 14 ayar tek taş yüzük 5 gr x 133,00 TL = 665,00 TL olmak üzere aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde toplam 111.909,00 TL ziynet alacağının 2.000,00 TL'sine dava tarihinden itibaren bakiye kalan 109.909,00 TL'sine harç tamamlama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
3. Davacının 10.000,00 TL para iadesi talebi yönünden ise; bilirkişi raporunda talep edilen paralar, 6 adet çeyrek altın, 1 adet gram altın, 3 adet 22 ayar bilezik yönünden herhangi bir şey tespit edemediği gerekçesiyle; davacı talep ettiği doğumda takılan 6 adet çeyrek altın, 1 adet gram altın, 3 adet 22 ayar bilezik ve 10.000,00 TL paranın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; ziynetlerin örf ve adet gereği kadın tarafından saklanan eşyalar olduğunu, ziynetlerin müvekkiline teslim edildiğine dair delil bulunmadığını, ziynetlerin müvekkiline teslim edilmediğini, davacının mal ayrılığı sözleşmesi ile ziynet hakkından vazgeçmiş sayılacağını, bu nedenle de ziynetlerin geri isteyemeyeceğini, sözleşme imzalanırken baskı, kandırma olmadığını, davacının kendi iradesi ile sözleşmeyi imzaladığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dinlenen tanık beyanlarına, dosyadaki yazılara, bankadaki kiralık kasa hesabına yönelik bilgilere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı kadının 19.07.2017 tarihli mal ayrılığı sözleşmesini baskı altında imzaladığına yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının ve gerekçesinin yerinde olduğu; tarafların 03.03.2016 tarihinde evlendikleri, düğünden sonra ziynet eşyalarının kiralanan kasada saklandığı, iki adet kasa anahtarının davalı erkekte olduğu, dosyadaki 05.10.2017 tarihli kiralık kasa sonlandırma belgesine göre, kasadaki ziynetlerin davalı erkeğe teslim edilerek kasanın boşaltıldığı, ziynet eşyalarının davalı erkekte kaldığı, dava dilekçesinde talep edilen bileziklerin ve diğer ziynet eşyalarının adet ve gramlarının Mahkemece hüküm altına alınan bilezik ve diğer ziynet eşyalarının toplam adet ve gramını aşmadığı, bu yönüyle ziynet eşyalarına yönelik verilen kararın da yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; ziynet eşyalarının müvekkiline verildiğinin ve kasaya konulduğunun ispatlanamadığını, ziynetlerin müvekkiline teslim edilmediğini, davacının mal ayrılığı sözleşmesi ile ziynet hakkından vazgeçtiğini ve ziynetlerin geri isteyemeyeceğini, sözleşme imzalanırken baskı, kandırma olmadığını, davacının kendi iradesi ile avukatının noterde hazırlattığı sözleşmeyi imzaladığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmenin imzalanmasında iradenin sakatlanıp sakatlanmadığı, ziynet eşyalarının kimde kaldığı ve kime ait olduğu noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejimi sözleşmesinin iptali ve ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 110 uncu maddesi, 120 nci maddesinin birinci fıkrası, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 2 nci maddesi, 15 inci maddesi, 30 uncu maddesi, 32 nci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1 inci maddesinin ikinci fıkrası, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 220 nci maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 30 uncu ve devamı maddeleri, 285 inci ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 23.12.1976 tarih ve 1976/11-7 Esas, 1976/6 Karar sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarih ve 2017/1-1201 Esas, 2017/716 Karar sayılı kararı
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasında davacının aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebileceği düzenlenmiştir.
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 23.12.1976 tarih ve 1976/11-7 Esas, 1976/6 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, harç, adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetlerin gerektirdiği masrafları karşılamak mülahazasıyla gerçek ve tüzel kişilerden hazinece alınan bir paradır. Buna göre, bir hizmetin harç konusu olabilmesi için kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir.
3. Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de kanunda yer almasına bağlıdır. Nitekim T.C. Anayasasının 73 üncü maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" hükmü öngörülmüştür.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarih ve 2017/1-1201 Esas, 2017/716 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; yargı harcı devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Kanunla açıkça yargı harçlarından muaf olduğu veya işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, bu harçları ödemekle yükümlüdür.
5. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde sözleşmenin iptali ile düğünde takılan ziynet eşyalarının ve paranın aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesine yönelik iki ayrı asli talebini ileri sürdüğü, ancak sadece hükmedilmesi istenen ziynet miktarı (2.000,00 TL) üzerinden başvurma ve nispi karar harcı ödenmek suretiyle davanın açıldığı, daha sonra düğünde takılan para yönünden de (10.000,00 TL) harcın tamamlandığı, son olarak da ziynet yönünden artırılan miktar (111.909,99 TL) yönünden harcın tamamlanmasına rağmen, sözleşmenin iptali istemi yönünden harcın tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
6. Bilindiği üzere, 492 sayılı Kanuna göre, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun Mahkemece kendiliğinden gözetileceğini ve aynı Kanun'un 32 nci maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını düzenlenmiştir.
7. Hâl böyle olunca, Mahkemece, sözleşmenin iptali talebinin ayrı bir dava olduğu ve işbu talep yönünden ayrı başvurma ve karar harcı alınmadan yargılamaya devam edilemeyeceği gözetilmeksizin, yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Rıza Sarıtaş Sedat Demirtaş M. Kasım Çetin Erdem Şimşek Hatıran Alper
DAVA DİLEKÇESİNDEKİ TALEPLERDEN HER BİRİ AYRI BİR DAVA KONUSU OLDUĞUNDAN TALEPLER İÇİN AYRI BAŞVURMA HARCI ALINMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/5215
Karar No : 2023/4065
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 14.03.2022
SAYISI : 2021/2439 E., 2022/577 K.
Taraflar arasındaki mal rejimi sözleşmesinin iptali ve ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 19.07.2017 tarihinde mal ayrılığı rejimini kabul eden sözleşmeyi imzaladıklarını, sözleşmenin son maddesine düğünde takılan ziynet eşyalarının da davalı erkeğe ait olacağına yönelik maddenin eklendiğini, müvekkilinin bu sözleşmeyi imzalamasının tek amacının evlilik birliğinin huzurlu bir şekilde devamını sağlamak olduğunu, davalının ailesinin müvekkiline sürekli para için evlendiği gerekçesiyle baskı yapıldığını, daha evliliğin ilk günlerinde davalının annesinin ''altınlar annesindeyken boşanacak, altınları alarak kaçacak'' dediğini, müvekkilinin altınları eşine vermesinin ardında da ''çok şükür altınları aldık, Merve almasın diye kasada saklıyoruz'' dediğini, baskılar nedeniyle müvekkilinin aile huzurunun kalmadığını, davalının da ''bu sözleşmenin benim için hiçbir önemi yok altınlar senin'' demesi üzerine tarafların mal rejimi sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşmenin yapılmasından on gün sonra davalının müvekkiline boşanmak istediğini söylediğini, müvekkilinin kandırıldığını belirterek; taraflar arasında yapılan mal rejimi sözleşmesinin iptali ile müvekkiline ait olan ziynet eşyalarının müvekkiline iadesine, ziynetlerin nakden iadesine karar verilmesi halinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla faizi ile birlikte 2.000,00 TL'ye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; ziynet eşyalarını davalının kiraladığı banka kasasına koyduğunu belirtmiştir.
3. Davacı kadın vekili 03.10.2018 tarihli dilekçesinde; dilekçede belirtilen ziynetlerin maddî değerinin belirlenebilir nitelikte olmadığından ziynetler yönünden şimdilik 2.000.00 TL, davalının hesabında bulunan ve düğünde takılan 10.000,00 TL yönünden 10.000,00 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile) talepleri bulunduğunu açıklamıştır.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; talep edilen ziynetlerin davacı kadında bulunduğunu, boşanma davası açılmadan önce davacının ortak evi kendi hısım ve akrabalarını çağırmak suretiyle terk ettiğini, ortak eve uzun süre istediği gibi girip çıktığını, ortak evdeki her türlü eşyayı istediği zaman ve istediği şekilde aldığını, ortak evden aceleyle, baskı altında ayrılmadığını, ziynet eşyalarının hiçbir zaman müvekkiline teslim edilmediğini, imzalanan sözleşmede ziynetlerin müvekkiline ait olması yazılmış olmasına rağmen davacının ziynetleri müvekkiline vermediğini, sözleşmede ziynetlerin teslim edildiğine dair hiçbir açıklık ve hüküm bulunmadığını, davacının ziynetlerdeki hakkından geri dönülmemek üzere vazgeçtiğini, müvekkiline ziynetler teslim edilseydi iade edilmemek üzere verilen ziynetler geri istenemeyeceğini ve geri verilmek zorunda olmadığını, sözleşmenin iptalini gerektirir hiçbir durumun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 09.07.2019 tarih ve 2018/252 Esas, 2019/606 Karar sayılı kararı ile, davacının mal rejimi sözleşmesinin iptali talebi yönünden; taraflar arasında yapılan mal ayrılığı rejimi sözleşmesinin esasen 5 inci maddesinin iş bu davaya konu yapılması ile birlikte davanın bu sözleşmenin tamamının iptaline yönelik olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında ''Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşme ile bağlı değildir'' düzenlendiği, 6098 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında da ''Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır'' düzenlendiği, somut olayda davacı kadın işbu davayı 07.03.2018 tarihinde, yani süresi içinde açtığı; dinlenen somut ve inandırıcı tanık beyanları, yazı cevapları ve dosyaya sunulan mesaj kayıtlarına göre davacı kadının, hem evliliğini kurtarmak hem de davalının annesinin baskısı nedeniyle kaynanasının güvenini kazanmak için davalı erkek ile noterde mal ayrılığı rejimi sözleşmesi imzaladığı; ne var ki sözleşme imzalandıktan on gün sonra davalı erkeğin, davacı kadına boşanmak istediğini beyan ettiği ve 25.09.2017 tarihinde boşanma davası açtığı; davacı kadının iradesinin fesada uğratılmak suretiyle aldatılarak sözleşme yaptığı yönünde Mahkemece vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle; taraflar arasında imzalanan mal rejimi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.
2. Davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi yönünden de; kiralık kasaya ilişkin yazı cevabı ve tanık beyanlarına göre evlendikten 4 ay sonra ziynetlerin bankaya koyulduğu, kasanın anahtarlarının davalıda bulunduğunun sabit olduğu; tanık beyanları, yazı cevapları, dosyaya sunulan resimler, dosyaya sunulan davacı ve davalının karşılıklı olarak yaptıkları mesajlaşmalar ve düzenlenen kuyumcu bilirkişi raporu da dikkate alındığında davacı kadına ait olan ziynetlerin davalıda olduğu ve geri iade edilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle; davacının talep ettiği ziynet alacağının kabulünün gerektiğine yönelik Mahkemece de vicdani kanaat oluşmakla davacı kadının talep ettiği ziynetlerin taleple bağlılık kuralı gereği talep ettiği ziynetlerden olan 2 adet beşibirlik 2 adet x 5.688,00 TL = 11.376,00 TL'nin aynen iadesine, aynen iade olmadığı taktirde 11.376,00 TL'ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
3. Davacının 10.000,00 TL para iadesi talebi yönünden ise; bilirkişi raporunda talep edilen paralara ilişkin herhangi bir şey tespit edemediğinden ve tanıkların da paralara yönelik somut beyanda bulunmadıklarından iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle; davacı kadının 10.000,00 TL paranın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili reddedilen yönlerden ve davalı erkek vekili de aleyhine hükmedilen yönlerden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin 06.11.2020 tarih ve 2019/2323 Esas, 2020/1378 Karar sayılı kararı ile, davacı vekilinin dava dilekçesinde ziynet alacağı dava değerini 2.000,00 TL olarak gösterdiği, 10.000,00 TL para alacağı ile birlikte harcı da 12.000,00 TL üzerinden yatırdığı, usulüne uygun ıslah işlemi bulunmadığı, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının aynen iadesi talebinin bulunması nedeni ile ziynet ve para alacağı davalarında bedel iadesi ile birlikte aynen iadeye ilişkin istemin olması halinde aynen iade istemi o eşyaların (ziynetlerin) gerçek bedelini de içerdiğinden davacının talebi doğrultusunda karar verilmiş olması halinde talep konusu eşyaların (ziynet ve para) bedelleri üzerinden eksik nispi harcın tamamlattırılması gerektiği halde harç eksikliği tamamlanmadan ve talep aşılarak karar verilmesinin doğru olmadığı, kamu düzenine aykırı bu durum nedeni ile de taraf vekillerinin istinaf sebebinin yerinde olduğu; kabule göre de, dava dilekçesinde talep edilen beşibiryerde dışındaki ziynet eşyaları ile ilgili olumlu olumsuz karar verilmediği gibi, beşibiryerde dışındaki ziynet eşyaları ile ilgili usulüne uygun gerekçe de oluşturulmadığı, mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli yazılması gerektiği, Anayasanın 141 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı olarak karar verilmesinin doğru olmadığından taraflar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüyle, taraf vekillerinin diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesinin kararının tamamının kaldırılmasına; davacının, ziynet eşyaları ile ilgili aynen iade talebi nedeniyle, aynen iadesi istenen ziynet eşyalarına ilişkin bilirkişi raporunda belirlenen değer üzerinden nisbi harcın tamamlanması için davacıya kesin süre verilmesi, harcın tamamlanması halinde Anayasa'nın 141 inci ve 6100 sayılı Kanun'un 27 nci maddesine uygun şekilde yargısal denetime elverişli, gerekçeli, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmayacak ve talep konusunu aşmayacak şekilde karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının mal rejimi sözleşmesinin iptali talebi yönünden; taraflar arasında yapılan mal ayrılığı rejimi sözleşmesinin esasen 5. maddesinin iş bu davaya konu yapılması ile birlikte davanın bu sözleşmenin tamamının iptaline yönelik olduğu, 6098 sayılı Kanun'un 36 ncı maddesinin birinci fıkrasında ''Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşme ile bağlı değildir'' düzenlendiği, 6098 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesinin birinci fıkrasında da ''Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veye verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır'' düzenlendiği, somut olayda davacı kadın işbu davayı 07.03.2018 tarihinde, yani süresi içinde açtığı; dinlenen somut ve inandırıcı tanık beyanları, yazı cevapları ve dosyaya sunulan mesaj kayıtlarına göre davacı kadının, hem evliliğini kurtarmak hem de davalının annesinin baskısı nedeniyle kaynanasının güvenini kazanmak için davalı erkek ile noterde mal ayrılığı rejimi sözleşmesi imzaladığı; ne var ki sözleşme imzalandıktan 10 gün sonra davalı erkeğin, davacı kadına boşanmak istediğini beyan ettiği ve 25.09.2017 tarihinde boşanma davası açtığı; davacı kadının iradesinin fesada uğratılmak suretiyle aldatılarak sözleşme yaptığı yönünde Mahkemece vicdani kanaat oluştuğu gerekçesiyle; taraflar arasında imzalanan mal rejimi sözleşmesinin iptaline karar verilmiştir.
2. Davacının ziynet eşyalarına yönelik talebi yönünden de; kiralık kasaya ilişkin yazı cevabı ve tanık beyanlarına göre evlendikten 4 ay sonra ziynetlerin bankaya koyulduğu, kasanın anahtarlarının davalıda bulunduğunun sabit olduğu; tanık beyanları, yazı cevapları, dosyaya sunulan resimler, dosyaya sunulan davacı ve davalının karşılıklı olarak yaptıkları mesajlaşmalar ve düzenlenen kuyumcu bilirkişi raporu da dikkate alındığında davacı kadına ait olan ziynetlerin davalıda olduğu ve geri iade edilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı gerekçesiyle; talep edilen 9 adet 22 ayar Adana bilezik 9 adet x 25 gr = 225 gr x 158,00 TL = 35.550,00 TL, 8 adet 22 ayar Mega bilezik 8 adet x 25 gr = 200 gr x 158,00 TL = 31.600,00 TL, 1 adet Trabzon set 14 ayar 106 gr x 133,00 TL = 14.098,00 TL, 2 adet beşibirlik 2 adet x 5.688,00 TL = 11.376,00 TL, 1 adet 14 ayar kelepçe bilezik 45 gr x 133,00 TL = 5.985,00 TL, 1 adet 14 ayar set takımı 50 gr x 133,00 TL = 6.650,00 TL, 1 adet 14 ayar altı sıralı kelepçe 45 gr x 133,00 TL = 5.985,00 TL, 1 adet 14 ayar tek taş yüzük 5 gr x 133,00 TL = 665,00 TL olmak üzere aynen iadesine, mümkün olmadığı taktirde toplam 111.909,00 TL ziynet alacağının 2.000,00 TL'sine dava tarihinden itibaren bakiye kalan 109.909,00 TL'sine harç tamamlama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
3. Davacının 10.000,00 TL para iadesi talebi yönünden ise; bilirkişi raporunda talep edilen paralar, 6 adet çeyrek altın, 1 adet gram altın, 3 adet 22 ayar bilezik yönünden herhangi bir şey tespit edemediği gerekçesiyle; davacı talep ettiği doğumda takılan 6 adet çeyrek altın, 1 adet gram altın, 3 adet 22 ayar bilezik ve 10.000,00 TL paranın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; ziynetlerin örf ve adet gereği kadın tarafından saklanan eşyalar olduğunu, ziynetlerin müvekkiline teslim edildiğine dair delil bulunmadığını, ziynetlerin müvekkiline teslim edilmediğini, davacının mal ayrılığı sözleşmesi ile ziynet hakkından vazgeçmiş sayılacağını, bu nedenle de ziynetlerin geri isteyemeyeceğini, sözleşme imzalanırken baskı, kandırma olmadığını, davacının kendi iradesi ile sözleşmeyi imzaladığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dinlenen tanık beyanlarına, dosyadaki yazılara, bankadaki kiralık kasa hesabına yönelik bilgilere ve tüm dosya kapsamına göre, davacı kadının 19.07.2017 tarihli mal ayrılığı sözleşmesini baskı altında imzaladığına yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının ve gerekçesinin yerinde olduğu; tarafların 03.03.2016 tarihinde evlendikleri, düğünden sonra ziynet eşyalarının kiralanan kasada saklandığı, iki adet kasa anahtarının davalı erkekte olduğu, dosyadaki 05.10.2017 tarihli kiralık kasa sonlandırma belgesine göre, kasadaki ziynetlerin davalı erkeğe teslim edilerek kasanın boşaltıldığı, ziynet eşyalarının davalı erkekte kaldığı, dava dilekçesinde talep edilen bileziklerin ve diğer ziynet eşyalarının adet ve gramlarının Mahkemece hüküm altına alınan bilezik ve diğer ziynet eşyalarının toplam adet ve gramını aşmadığı, bu yönüyle ziynet eşyalarına yönelik verilen kararın da yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; ziynet eşyalarının müvekkiline verildiğinin ve kasaya konulduğunun ispatlanamadığını, ziynetlerin müvekkiline teslim edilmediğini, davacının mal ayrılığı sözleşmesi ile ziynet hakkından vazgeçtiğini ve ziynetlerin geri isteyemeyeceğini, sözleşme imzalanırken baskı, kandırma olmadığını, davacının kendi iradesi ile avukatının noterde hazırlattığı sözleşmeyi imzaladığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmenin imzalanmasında iradenin sakatlanıp sakatlanmadığı, ziynet eşyalarının kimde kaldığı ve kime ait olduğu noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejimi sözleşmesinin iptali ve ziynet eşyalarının aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 110 uncu maddesi, 120 nci maddesinin birinci fıkrası, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 2 nci maddesi, 15 inci maddesi, 30 uncu maddesi, 32 nci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1 inci maddesinin ikinci fıkrası, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 220 nci maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 30 uncu ve devamı maddeleri, 285 inci ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 23.12.1976 tarih ve 1976/11-7 Esas, 1976/6 Karar sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarih ve 2017/1-1201 Esas, 2017/716 Karar sayılı kararı
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun'un 110 uncu maddesinin birinci fıkrasında davacının aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebileceği düzenlenmiştir.
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 23.12.1976 tarih ve 1976/11-7 Esas, 1976/6 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, harç, adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetlerin gerektirdiği masrafları karşılamak mülahazasıyla gerçek ve tüzel kişilerden hazinece alınan bir paradır. Buna göre, bir hizmetin harç konusu olabilmesi için kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir.
3. Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ilişkin düzenlemelerin de kanunda yer almasına bağlıdır. Nitekim T.C. Anayasasının 73 üncü maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır" hükmü öngörülmüştür.
4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.04.2017 tarih ve 2017/1-1201 Esas, 2017/716 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; yargı harcı devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Kanunla açıkça yargı harçlarından muaf olduğu veya işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, bu harçları ödemekle yükümlüdür.
5. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde sözleşmenin iptali ile düğünde takılan ziynet eşyalarının ve paranın aynen, mümkün olmaması halinde bedelinin iadesine yönelik iki ayrı asli talebini ileri sürdüğü, ancak sadece hükmedilmesi istenen ziynet miktarı (2.000,00 TL) üzerinden başvurma ve nispi karar harcı ödenmek suretiyle davanın açıldığı, daha sonra düğünde takılan para yönünden de (10.000,00 TL) harcın tamamlandığı, son olarak da ziynet yönünden artırılan miktar (111.909,99 TL) yönünden harcın tamamlanmasına rağmen, sözleşmenin iptali istemi yönünden harcın tamamlanmadığı anlaşılmaktadır.
6. Bilindiği üzere, 492 sayılı Kanuna göre, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun Mahkemece kendiliğinden gözetileceğini ve aynı Kanun'un 32 nci maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını düzenlenmiştir.
7. Hâl böyle olunca, Mahkemece, sözleşmenin iptali talebinin ayrı bir dava olduğu ve işbu talep yönünden ayrı başvurma ve karar harcı alınmadan yargılamaya devam edilemeyeceği gözetilmeksizin, yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
Rıza Sarıtaş Sedat Demirtaş M. Kasım Çetin Erdem Şimşek Hatıran Alper