
EDİNİLMİŞ MALIN KREDİ BORCU MAL REJİMİNİN SONA ERMESİNDEN SONRA DEVAM EDERSE ÖNCELİKLE HENÜZ VADESİ GELMEYEN ÖDENMEMİŞ BORÇ MİKTARININ, TOPLAM BORCA ORANI BULUNMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/531
Karar No : 2024/892
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 02.11.2022
SAYISI : 2021/1529 E., 2022/2030 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını, evlilik birliği içerisinde alınan Tunceli ili Merkez ilçesi Atatürk Mahallesi 1.62 ada 1 parsel 4 numaralı bağımsız bölümün mal rejimine göre paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 07.09.2020 tarihli dilekçesiyle talep miktarını toplam117.500,00 TL' ye yükseltmiştir.
3. Davacı kadın vekili 14.01.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 166.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu evin evlilik birliği içerisinde alındığının doğru olduğunu fakat bu paranın bir kısmının abisi ve babası tarafından verildiğini kalan miktarın ise banka kredisi ile ödenmekte olduğunu, borçlarının boşanma davasından sonra da devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 05.02.2010 tarihinde evlendikleri, 08.09.2017 tarihinde boşandıkları, boşanma davasının açılış tarihi olan 23.11.2016 tarihine kadar taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, davalı taşınmazın alınmasında ailesinin maddî yardımının bulunduğunu savunmuşsa da tanık beyanları dışında delil sunulmadığı, tanık beyanları salt olarak maddî yardımın ispatı için yeterli olmadığından değerlendirilmeye alınmadığı, taşınmazın alımında kredi kullanıldığı, kredinin bir kısmının evlilik devam ederken bir kısmının ise boşanma davasının açılmasından sonra ödendiği, boşanma dava tarihi (mal rejiminin sona erme tarihi) 23.11.2016 itibarıyla taşınmazın 39.631,00 TL kredi borcunun bulunduğu, bu borcun mal rejimi sona erdikten sonra davacı tarafından ödenmesi nedeni ile tasfiye edilirken malın değerinden mahsubu gerektiği, mal rejiminin sona erdiği tarih ile tasfiye tarihi arasında malın değerinde artış olduğu gibi davalı tarafından sona erme tarihinden sonra ödenen bedelin de değerinde enflasyonla birlikte azalış meydana geldiği, buna göre hakkaniyet ilkesi gereği davacının ödediği bedelin tasfiye tarihine güncellenmiş olup taşınmazın güncel değerinin 333.000,00 TL'den mal rejiminin sona erme tarihi itibarıyla taşınmazın borcunun güncel değeri 79.428,77 TL'nin düşülmesiyle elde edilen 253.571,23 TL'nin yarısı 126.785,61 üzerinden katılma alacağına hükmetmek gerektiği, davalı vekilinin ön inceleme duruşması dışındaki tüm celselere mazeret dilekçesi vermesi nedeniyle mazeretinin reddine, davanın kısmen kabulüne, evlilik birliği içerisinde alınan Tunceli Atatürk Mahallesi 1.62 ada 1 parsel üzerindeki 4 nolu bağımsız bölüm taşınmaza ilişkin olarak 126.785,61 TL katılma alacağının karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın kısmen reddinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilen taşınmaz değerinin yarısının hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek; davanın reddedilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve kanuna aykırılık görülmemesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davanın reddedilen kısmı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal denkleştirmesi ve eksik araştırma bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı Kanun'un 202 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, tasfiye konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
3. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
4. Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
5. Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, malın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu/trafik kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
6. Yukarıda açıklanan kanuni düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; somut olayda, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan kredinin taşınmazın borcu olduğuna yönelik kabulü yerinde ise de, katılma alacağı hesabı hatalı olmuştur. Şöyle ki, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu getirtilmeden, kullanılan kredinin kaç ay vadeli olduğu ve kaç aylık taksitin evlilik birliği içinde ödendiği belirlenmeden, Mahkeme taşınmazın güncel değerinden (333.000,00 TL) boşanma dava tarihinden sonra ödenen kredi bedelinin (39.631,00 TL) güncellenmiş değerinin (79.428,77 TL) düşülerek artık değerin ve artık değere katılma alacağının hesaplandığı, taşınmazın evlilik birliği içinde yapılan kredi ödemesi oranlamasının yapılmadığı; ayrıca taşınmazın edinme tarihindeki değeri belirlenmeden taşınmazın edinme bedelinin tamamının kredi ile karşılandığı kabul edilerek hesaplamanın yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, yukarıda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre, öncelikle ilgili bankadan kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu getirtilmesi, sonra tasfiye konusu taşınmazın edinme değeri belirlenerek tamamının kredi ile karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi, tamamının kredi ile karşılanmadığının tespit edilmesi halinde kredi dışı yapılan ödemenin (peşinat) aksi iddia ve ispat edilemediğine göre edinilmiş maldan karşılandığı kabul edilerek peşinat ile evlilik birliği içinde yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerindeki oranı ile edinme değerlerine oranlaması yapılarak sonucuna göre artık değerin ve artık değere katılma alacağına hesaplanması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin A. Albayrak Doğan Sevil Kartal Harun Can Hatıran Alper
BİLGİ : Bu hesaplama yönteminin açıkça, borçlu eşin aleyhine, alacaklı eşin ise lehine olduğu, hukuka uygunluğunun ve adaletli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği yönündeki görüş için bkz. ZEYTİN, Zafer, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara, 2021, s. 267, 268.
EDİNİLMİŞ MALIN KREDİ BORCU MAL REJİMİNİN SONA ERMESİNDEN SONRA DEVAM EDERSE ÖNCELİKLE HENÜZ VADESİ GELMEYEN ÖDENMEMİŞ BORÇ MİKTARININ, TOPLAM BORCA ORANI BULUNMALIDIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/531
Karar No : 2024/892
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 02.11.2022
SAYISI : 2021/1529 E., 2022/2030 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını, evlilik birliği içerisinde alınan Tunceli ili Merkez ilçesi Atatürk Mahallesi 1.62 ada 1 parsel 4 numaralı bağımsız bölümün mal rejimine göre paylaştırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 07.09.2020 tarihli dilekçesiyle talep miktarını toplam117.500,00 TL' ye yükseltmiştir.
3. Davacı kadın vekili 14.01.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 166.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu evin evlilik birliği içerisinde alındığının doğru olduğunu fakat bu paranın bir kısmının abisi ve babası tarafından verildiğini kalan miktarın ise banka kredisi ile ödenmekte olduğunu, borçlarının boşanma davasından sonra da devam ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların 05.02.2010 tarihinde evlendikleri, 08.09.2017 tarihinde boşandıkları, boşanma davasının açılış tarihi olan 23.11.2016 tarihine kadar taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, davalı taşınmazın alınmasında ailesinin maddî yardımının bulunduğunu savunmuşsa da tanık beyanları dışında delil sunulmadığı, tanık beyanları salt olarak maddî yardımın ispatı için yeterli olmadığından değerlendirilmeye alınmadığı, taşınmazın alımında kredi kullanıldığı, kredinin bir kısmının evlilik devam ederken bir kısmının ise boşanma davasının açılmasından sonra ödendiği, boşanma dava tarihi (mal rejiminin sona erme tarihi) 23.11.2016 itibarıyla taşınmazın 39.631,00 TL kredi borcunun bulunduğu, bu borcun mal rejimi sona erdikten sonra davacı tarafından ödenmesi nedeni ile tasfiye edilirken malın değerinden mahsubu gerektiği, mal rejiminin sona erdiği tarih ile tasfiye tarihi arasında malın değerinde artış olduğu gibi davalı tarafından sona erme tarihinden sonra ödenen bedelin de değerinde enflasyonla birlikte azalış meydana geldiği, buna göre hakkaniyet ilkesi gereği davacının ödediği bedelin tasfiye tarihine güncellenmiş olup taşınmazın güncel değerinin 333.000,00 TL'den mal rejiminin sona erme tarihi itibarıyla taşınmazın borcunun güncel değeri 79.428,77 TL'nin düşülmesiyle elde edilen 253.571,23 TL'nin yarısı 126.785,61 üzerinden katılma alacağına hükmetmek gerektiği, davalı vekilinin ön inceleme duruşması dışındaki tüm celselere mazeret dilekçesi vermesi nedeniyle mazeretinin reddine, davanın kısmen kabulüne, evlilik birliği içerisinde alınan Tunceli Atatürk Mahallesi 1.62 ada 1 parsel üzerindeki 4 nolu bağımsız bölüm taşınmaza ilişkin olarak 126.785,61 TL katılma alacağının karar tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın kısmen reddinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilen taşınmaz değerinin yarısının hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek; davanın reddedilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenlerine, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle İlk Derece Mahkemesince delillerin takdirinde usul ve kanuna aykırılık görülmemesine göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla davanın reddedilen kısmı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal denkleştirmesi ve eksik araştırma bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Tasfiyeye konu malın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı Kanun'un 202 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, tasfiye konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
3. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
4. Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu malın satın alma bedeli, bunun krediyle ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
5. Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, malın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu/trafik kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri mal varlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
6. Yukarıda açıklanan kanuni düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; somut olayda, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan kredinin taşınmazın borcu olduğuna yönelik kabulü yerinde ise de, katılma alacağı hesabı hatalı olmuştur. Şöyle ki, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu getirtilmeden, kullanılan kredinin kaç ay vadeli olduğu ve kaç aylık taksitin evlilik birliği içinde ödendiği belirlenmeden, Mahkeme taşınmazın güncel değerinden (333.000,00 TL) boşanma dava tarihinden sonra ödenen kredi bedelinin (39.631,00 TL) güncellenmiş değerinin (79.428,77 TL) düşülerek artık değerin ve artık değere katılma alacağının hesaplandığı, taşınmazın evlilik birliği içinde yapılan kredi ödemesi oranlamasının yapılmadığı; ayrıca taşınmazın edinme tarihindeki değeri belirlenmeden taşınmazın edinme bedelinin tamamının kredi ile karşılandığı kabul edilerek hesaplamanın yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, yukarıda açıklanan Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre, öncelikle ilgili bankadan kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu getirtilmesi, sonra tasfiye konusu taşınmazın edinme değeri belirlenerek tamamının kredi ile karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi, tamamının kredi ile karşılanmadığının tespit edilmesi halinde kredi dışı yapılan ödemenin (peşinat) aksi iddia ve ispat edilemediğine göre edinilmiş maldan karşılandığı kabul edilerek peşinat ile evlilik birliği içinde yapılan kredi ödemelerinin toplam kredi ödemelerindeki oranı ile edinme değerlerine oranlaması yapılarak sonucuna göre artık değerin ve artık değere katılma alacağına hesaplanması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin A. Albayrak Doğan Sevil Kartal Harun Can Hatıran Alper
BİLGİ : Bu hesaplama yönteminin açıkça, borçlu eşin aleyhine, alacaklı eşin ise lehine olduğu, hukuka uygunluğunun ve adaletli olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği yönündeki görüş için bkz. ZEYTİN, Zafer, Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara, 2021, s. 267, 268.