İÇİNDE KİRACI OLARAK BULUNDUĞUM İBARESİNİN YAZILMASI NEDENİ İLE KİRA SÖZLEŞMESİNDEN DAHA SONRA DÜZENLENDİĞİ ANLAŞILAN TAHLİYE TAAHHÜDÜ GEÇERLİDİR.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/8307
Karar No : 2023/168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.10.2022
SAYISI : 2021/2173 E., 2022/2275 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 15.01.2020 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi ile kiracı olan, davalının 14.02.2020 tarihli tahliye taahhüdü ile taşınmazı 15.01.2021 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiğini, davalının 15.01.2021 tarihinde taşınmazı tahliye etmemesi üzerine aleyhine icra takibi başlattığını, davalının tahliye emrine itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının dava konusu taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; tahliye taahhüdünü iki nüsha olarak kira sözleşmesi ile birlikte tarih koymadan imzaladığını, tarihin davacı tarafından daha sonra ve maddi gerçekliğe aykırı olarak taahhütnameye eklendiğini, tahliye taahhütnamesinin kanunun emredici kurallarına aykırı olarak düzenlendiğini, uzun süre ile kullanacağı gerekçesiyle kiraladığını ve yüksek miktarda masraf yaptığını, kira ilişkisinin devam ettiğini, yeni döneme ilişkin kira ve aidat ödemelerini yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında dava konusu taşınmazın kiralanması amacıyla 15.01.2020-15.01.2021 tarihleri arasını kapsar şekilde kira sözleşmesinin akdedildiği, davalının tahliye taahhütnamesi ile dava konusu taşınmazı 15.01.2021 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiği, davalının imzaya itirazının olmaması nedeniyle tahliye taahhütnamesinin geçerli olduğu, davalının tahliye tarihi ile kira sözleşmesinin aynı tarihli olduğu iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamına, davalının kiralanandan, tahliyesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili dilekçesinde; tahliye taahhüdünün kira sözleşmesi ile birlikte imzalandığını ve kira sözleşmesinin eki gibi görüldüğü için taahhütnameye ayrıca tarih yazılmadığını, tahliye taahhütnamesinin kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak düzenlendiğini, deliller toplanmadan ve tanıklar dinlenmeden karar verildiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan, 15.01.2020 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli, çelik çatılı kapalı depo işyeri niteliğindeki kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalı kiracı şirketin adi yazılı olarak 14.02.2020 tarihinde düzenlediği tahliye taahhütnamesi ile kiracı olarak oturduğu yeri 15.01.2021 tarihinde tahliye edeceğini kabul ve taahhüt ederek taahhütnameyi imzaladığı, kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra verilen tahliye taahhütnamesinin kiracının serbest iradesi ürünü olduğunun kabul edileceği, davacı kiraya veren şirket vekilinin 14.02.2020 düzenleme, 15.01.2021 tahliye tarihli, tahliye taahhütnamesine dayanarak yasal süresinde tahliye talepli icra takibi başlattığını, kira sözleşmesinin süresinin sözleşmenin taraflarınca her zaman uzaltılıp kısaltılabileceğini, kiracı tarafından, tarih yazılmadan boş kağıda, beyaza imza atılması halinde boş kağıdın üzerinin kiraya veren tarafından nasıl ve ne şekilde doldurulacağının imza eden kiracı tarafından kabul edildiğinin kabulü gerektiği, tahliye taahhütnamesinin verildiği tarihten itibaren 6098 Sayılı TBK'nın 39 uncu maddesi gereğince taahhütnamenin iptali için bir dava da açılmadığı, tanzim tarihi bulunmasa da tahliye taahhüdünde "içinde kiracı olarak bulunduğum" ibaresinin yazılması nedeni ile kira sözleşmesinden daha sonra düzenlendiği anlaşılan tahliye taahhüdünün geçerli olduğu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tahliye taahütnamesine dayalı olarak başlatılan icra takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 352 nci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir: “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.”
2- Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 28.05.2008 tarihli ve 2008/369 E., 2008/394 K. sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir;
“...Öncelikle belirtilmelidir ki, boş olarak altı imzalanıp verilen bir belgenin üstünün taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının tanıkla ispatının olanaklı olmadığında; ancak yazılı delille ispatı gerektiğinde ve yazılı delil de yoksa dayanılmış olması koşuluyla yemin delilinin söz konusu olabileceğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. ...“
3- Yine 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 üncü maddesi; “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.“ şeklinde olup 6100 sayılı Kanun'un 201 inci maddesinde ise "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." düzenlemesi bulunmaktadır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiğinin, davalı tarafın savunmasını yazılı delille ispatlayamadığının anlaşılmasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Filiz Pınarcı Battal Yılmaz Hikmet Kanık Muzaffer Gürkanlı
İÇİNDE KİRACI OLARAK BULUNDUĞUM İBARESİNİN YAZILMASI NEDENİ İLE KİRA SÖZLEŞMESİNDEN DAHA SONRA DÜZENLENDİĞİ ANLAŞILAN TAHLİYE TAAHHÜDÜ GEÇERLİDİR.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/8307
Karar No : 2023/168
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.10.2022
SAYISI : 2021/2173 E., 2022/2275 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 15.01.2020 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi ile kiracı olan, davalının 14.02.2020 tarihli tahliye taahhüdü ile taşınmazı 15.01.2021 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiğini, davalının 15.01.2021 tarihinde taşınmazı tahliye etmemesi üzerine aleyhine icra takibi başlattığını, davalının tahliye emrine itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının dava konusu taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; tahliye taahhüdünü iki nüsha olarak kira sözleşmesi ile birlikte tarih koymadan imzaladığını, tarihin davacı tarafından daha sonra ve maddi gerçekliğe aykırı olarak taahhütnameye eklendiğini, tahliye taahhütnamesinin kanunun emredici kurallarına aykırı olarak düzenlendiğini, uzun süre ile kullanacağı gerekçesiyle kiraladığını ve yüksek miktarda masraf yaptığını, kira ilişkisinin devam ettiğini, yeni döneme ilişkin kira ve aidat ödemelerini yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında dava konusu taşınmazın kiralanması amacıyla 15.01.2020-15.01.2021 tarihleri arasını kapsar şekilde kira sözleşmesinin akdedildiği, davalının tahliye taahhütnamesi ile dava konusu taşınmazı 15.01.2021 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiği, davalının imzaya itirazının olmaması nedeniyle tahliye taahhütnamesinin geçerli olduğu, davalının tahliye tarihi ile kira sözleşmesinin aynı tarihli olduğu iddiasını yazılı delille ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamına, davalının kiralanandan, tahliyesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili dilekçesinde; tahliye taahhüdünün kira sözleşmesi ile birlikte imzalandığını ve kira sözleşmesinin eki gibi görüldüğü için taahhütnameye ayrıca tarih yazılmadığını, tahliye taahhütnamesinin kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak düzenlendiğini, deliller toplanmadan ve tanıklar dinlenmeden karar verildiğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan, 15.01.2020 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli, çelik çatılı kapalı depo işyeri niteliğindeki kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalı kiracı şirketin adi yazılı olarak 14.02.2020 tarihinde düzenlediği tahliye taahhütnamesi ile kiracı olarak oturduğu yeri 15.01.2021 tarihinde tahliye edeceğini kabul ve taahhüt ederek taahhütnameyi imzaladığı, kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra verilen tahliye taahhütnamesinin kiracının serbest iradesi ürünü olduğunun kabul edileceği, davacı kiraya veren şirket vekilinin 14.02.2020 düzenleme, 15.01.2021 tahliye tarihli, tahliye taahhütnamesine dayanarak yasal süresinde tahliye talepli icra takibi başlattığını, kira sözleşmesinin süresinin sözleşmenin taraflarınca her zaman uzaltılıp kısaltılabileceğini, kiracı tarafından, tarih yazılmadan boş kağıda, beyaza imza atılması halinde boş kağıdın üzerinin kiraya veren tarafından nasıl ve ne şekilde doldurulacağının imza eden kiracı tarafından kabul edildiğinin kabulü gerektiği, tahliye taahhütnamesinin verildiği tarihten itibaren 6098 Sayılı TBK'nın 39 uncu maddesi gereğince taahhütnamenin iptali için bir dava da açılmadığı, tanzim tarihi bulunmasa da tahliye taahhüdünde "içinde kiracı olarak bulunduğum" ibaresinin yazılması nedeni ile kira sözleşmesinden daha sonra düzenlendiği anlaşılan tahliye taahhüdünün geçerli olduğu gerekçesiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tahliye taahütnamesine dayalı olarak başlatılan icra takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 352 nci maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümü şöyledir: “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.”
2- Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 28.05.2008 tarihli ve 2008/369 E., 2008/394 K. sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir;
“...Öncelikle belirtilmelidir ki, boş olarak altı imzalanıp verilen bir belgenin üstünün taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının tanıkla ispatının olanaklı olmadığında; ancak yazılı delille ispatı gerektiğinde ve yazılı delil de yoksa dayanılmış olması koşuluyla yemin delilinin söz konusu olabileceğinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. ...“
3- Yine 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 200 üncü maddesi; “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.“ şeklinde olup 6100 sayılı Kanun'un 201 inci maddesinde ise "Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz." düzenlemesi bulunmaktadır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiğinin, davalı tarafın savunmasını yazılı delille ispatlayamadığının anlaşılmasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Filiz Pınarcı Battal Yılmaz Hikmet Kanık Muzaffer Gürkanlı