İHALENİN FESHİNİ TALEP EDEBİLECEK İLGİLİLER DIŞINDA KALAN ŞİKÂYETÇİ ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İHALENİN FESHİ TALEBİ İHALE BEDELİ ÜZERİNDEN NİSPİ HARCA VE TEMİNATA TABİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/12-958
Karar No : 2024/226
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 13.07.2023
SAYISI : 2023/1246 E., 2023/1348 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 23.03.2023 tarihli ve 2023/694 Esas,
2023/2011 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki ihalenin feshi isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Kararın şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %5'i oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Şikâyetçi üçüncü kişi vekili; sulh hukuk mahkemesi satış memurluğunun 2019/50 Satış sayılı dosyasında Adana ili, Seyan ilçesi, Uçakalan Mahallesi, 12.36 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın 16.03.2022 tarihinde Ferzan A. isimli kişiye ihale edildiğini, ancak taşınmazın üzerinde müvekkilinin bir dükkanı ve bir evi bulunduğunu, müvekkilinin bu alanı adına tescil ettirebilmek için Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/674 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığını, bu dosyada alınan 04.07.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre müvekkilinin 147 m2 lik binasının ihale konusu taşınmazın alanında kaldığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/674 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmek üzere Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/130 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığını, ihale yapılırken taşınmazda bulunan ancak müvekkilinin zilyedi olduğu 147 m2 lik binanın sahibinin eski maliklermiş gibi hareket edildiğini, taşınmazda bulunan binaların kime ait olduğu tespit edilmeden satış yapıldığını ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
İhale alıcısı vekili; yazılı beyanda bulunmamış, duruşmada istemin reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli ve 2022/716 Esas, 2022/1020 Karar sayılı kararı ile; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 134 üncü maddesi gereğince şikâyetçinin ihalenin feshini talep edebilecek kişilerden olmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.12.2022 tarihli ve 2022/2705 Esas, 2022/3072 Karar sayılı kararı ile; şikâyet tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre ihalenin feshini yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin isteyebileceği, somut olayda şikâyetçinin satış isteyen alacaklı, borçlu ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden sıfatlarının bulunmadığı, şikâyetçi sınırlı ayni hak sahibi olduğunu iddia etmiş ise de ihale tarihi itibariyle tapu kaydında şikâyetçi lehine tescil edilmiş bir sınırlı ayni hak bulunmadığı gibi şikâyet dilekçesinde bahsi geçen tapu iptali ve tescil dava dosyalarının incelenmesinde de davanın harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, şikâyetçinin davaya dayanak yaptığı hakkın sınırlı ayni hak niteliğinde olmadığı, bu hâliyle şikâyetçinin sınırlı ayni hak sahibi sıfatının bulunmadığı, şikâyetçi tarafından taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulduğu ileri sürülmüş ise de UYAP sistemi üzerinden taşınmazın eski ve yeni tüm takyidatların incelenmesinde şikâyetçi lehine ihale tarihinden sonra ihtiyati tedbirin 06.05.2022 tarihinde şerh edildiği, ihale tarihi itibariyle şikâyetçi lehine tescil edilmiş bir ihtiyati tedbirin bulunmadığı, şikâyetçinin tapu sicilindeki ilgili sıfatının da olmadığı, İlk Derece Mahkemesince şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ve şikâyet tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesi uyarınca şikâyetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetli olduğundan istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak para cezasının oranının istinaf aşamasında resen değerlendirilebileceği, fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda şikâyetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı, ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin reddine ve feshi istenilen ihale bedelinin% 5'i oranında para cezasının şikâyetçiden tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre yapılan ihalenin feshine ilişkin hususlar bahsi geçen Kanunun 134. maddesinde düzenlenmiştir.
İhalenin feshi davaları daha önce başvuranın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken, 2004 sayılı İİK’nın 134. maddesinde değişiklik yapan ve 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı kanunun 27/4. maddesi ile davayı “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerin" açması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi kılınmıştır. Bu harcın yarısı talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmak zorundadır.
Ayrıca 7343 sayılı Kanunun 27/5. maddesi ile davayı “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” açması halinde teminat gösterme zorunluğu da getirilmiştir. İlgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şarttır.
Somut olayda, şikayetçinin, satış isteyen alacaklı ya da borçlu olmadığı, resmî sicilde kayıtlı ilgili ve sınırlı ayni hak sahibi sıfatları bulunmadığı, üçüncü kişi konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemelerin şikayetçinin, ihalenin feshi talebi bakımından aktif husumetinin bulunmadığı yönündeki değerlendirmeleri isabetli olmakla birlikte şikayetçinin, yukarıda yer alan yasal düzenlemelerde sayılan ilgililerden olmaması nedeniyle anılan düzenlemeler çerçevesinde; şikayetçiden ihale bedeli üzerinden nispi peşin harç alınması ve şikayetçinin ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat göstermesi gerekmektedir.
Mahkemece, nispi peşin harç alınmadan ve teminat gösterilmesi şartı yerine getirilmeden sonuca gidilmesi, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar gözden kaçırılarak yeniden hüküm kurulması hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektirmiştir ..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında kimlerin ihalenin feshini isteyebileceğinin tahdidi olarak sayıldığı, ihaleden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilense dahi maddede yazılı sıfatlara haiz olmayanların ihalenin feshini isteyemeyeceklerinden şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verileceği, 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkralarında ise ihalenin feshi talebinde bulunulurken kimlerin nispi harç yatırması ve teminat göstermesi gerektiğinin düzenlendiği, buna göre 134 üncü maddenin üç ve dördüncü fıkralarında düzenlenen nispi harç ve teminat yükümlülüğünün aynı maddenin ikinci fıkrasında sayılı sıfatlara haiz olan, başka bir anlatımla ihalenin feshi şikâyetinde bulunabilecek kişilerden hangilerinin talepte bulunurken nispi harç yatırması ve teminat göstermesi gerektiğine yönelik olup, şikâyette aktif husumeti bulunmayan kimsenin şikâyetine yönelik bir düzenleme olmadığı, maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi düzenlemenin amacının uygulamada ihalenin kesinleşmesine engel olmak amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak ihalenin feshinin talep edilmesinin önlenmesine yönelik olduğu, şikâyette aktif husumeti bulunmayanın şikâyeti hakkında 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince zaman geçirmeksizin dosya üzerinden yapılacak incelemeyle şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ve şikâyetçi hakkında ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına karar verileceği, böylelikle kanunun yapılış amacına uygun şekilde haksız ve kötüniyetli olarak ihalenin kesinleşmesine engel olmanın önüne geçilmiş olacağı, aksinin kabulü hâlinde ise uygulamada da görüldüğü üzere aktif husumeti olmayan ve ihalenin kesinleşmesini engellemek amacıyla şikâyette bulunan ve şikâyeti reddedileceği için teminat göstermeyen ve nispi harcı da yatırmayan şikâyetçiye en iyi ihtimalle eksik harcı tamamlaması için 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi uyarınca öncelikle duruşma günü belirlenip, duruşma gününe kadar eksik harcın tamamlatılması için süre verileceği, bu aşamada harç tamamlanamadığı için sair usulü işlemlere devam edilemeyeceğinden yatırılmayan teminatın yatırılması için de süre verilemeyeceği, harç tamamlanmadığı takdirde 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına, bu tarihten itibaren üç aylık süre içerisinde eksik harç yatırılarak davanın yenilenmemesi durumunda 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği, bu kararın niteliği gereği 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince şikâyetçi hakkında para cezasına da hükmolunamayacağı gibi, şikâyetin reddine dair bir karar verilmediğinden 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince yatırılmayan harcın hükümle birlikte tamamlatılmasının da mümkün olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Şikâyetçi üçüncü kişi vekili; müvekkilinin zilyetliğini elinde bulundurduğu taşınmazın sınırlı ayni hak tanıdığını ve müvekkiline bu şikâyette bulunma hakkını verdiğini, Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/674 Esas sayılı dosyasında ihale konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir koyabilecek güçte bir hak tesis eden müvekkilinin ihalenin feshini istemeyeceği gerekçesiyle istemin reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmayan şikâyetçiden aynı maddenin üç ve dördüncü fıkraları gereğince ihale bedeli üzerinden nispi harç alınmasının ve şikâyetçinin ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat göstermesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 7343 sayılı Kanun ile değişik 134 üncü maddesi.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 322 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hâllerde, hâkim satış için bir memur görevlendirir. Taşınır ve taşınmaz malların satışı 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. Bu satış memurunun ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin işlemlere karşı yöneltilecek şikâyetler, ortaklığın giderilmesine karar vermiş olan sulh hukuk mahkemesi tarafından incelenir. Bu nedenle ortaklığın satış suretiyle giderilmesi satışlarında ihalenin feshi şikâyeti için ortaklığın giderilmesine karar vermiş olan sulh hukuk mahkemesi görevlidir.
3. İhalenin feshi istemi şikâyet niteliğinde olup, ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasında "...yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler..." şeklinde belirtilmiştir. Bu fıkrada yapılan değişiklikle ihalenin feshini isteyebilecek kişiler arasında sayılan tapu sicilindeki ilgililer, resmî sicillerdeki ilgililer olarak genişletilmiş ve sınırlı ayni hak sahiplerinin de ihalenin feshini isteyebileceği düzenlenmiştir. İhalenin feshini isteyecek kişiler Kanun'da sınırlı olarak sayılmış olup, bu düzenlemenin sebebi kötüniyetle ihalenin feshinin talep edilmesini önlemektir.
4. İhalenin feshi şikâyeti talepte bulunanın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasıyla "...Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce..." yapılan ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi kılınmıştır. Düzenlemeye göre bu harcın yarısı talepte bulunulurken yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü hâlinde bu harç başka bir kimseye yüklenmez ve istem hâlinde iade edilir. Talebin reddi hâlinde ise alınan bu harç iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini isteyenden tahsil edilir.
5. Maddenin gerekçesi "...Maddeye eklenen yeni üçüncü fıkrayla, ihalenin feshi talebine ilişkin şartlar yeniden belirlenmektedir. Uygulamada ihalenin kesinleşmesine engel olmak amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak ihalenin feshinin talep edildiği müşahede edilmektedir. Hak arama hürriyetine engel olmaksınız bu tür haksız ve kötüniyetli taleplerin önlenmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Buna göre satış isteyen alacaklı, borçlu veya resmi sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahiplerinin dışında kalan kişilerce ihalenin feshi talebinin yapılması halinde, ihale bedeli üzerinden nispi harç alınacak ve talebin reddi halinde bu harç iade edilmeyecektir..." şeklindedir.
6. Görüldüğü üzere bu düzenlemeyle ihalenin feshini isteyen bazı kişilere ilk defa nispi harç ödeme yükümlülüğü getirilmektedir. Hükümden de anlaşılacağı üzere eğer ihalenin feshini; satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri isterse maktu harç ödeyecektir. Buna karşılık ihalenin feshini, bu sayılanlar dışında başka bir kişi (bu bağlamda özellikle ihaleye katılarak pey süren kişi) isterse, bu kişi ihale bedeli üzerinden nispi harç ödeyecektir (Kudret Aslan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXVI, Y. 2022, Sa. 4, s.8).
7. 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle eklenen dördüncü fıkrası uyarınca "...Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, talepte bulunulurken, ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şarttır..." Düzenlemeye göre talebin reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde genel hükümlere göre tazminat davasının açılmaması hâlinde hükmedilen para cezasının 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tahsili için durum mahkemece tahsil dairesine bildirilir. Tahsil dairesi alınan teminattan, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde para cezasını tahsil etmezse talep hâlinde teminat ilgilisine iade edilir.
8. Bu durum maddenin gerekçesinde "...Maddeye eklenen yeni dördüncü fıkrayla, haksız ve kötüniyetli olarak yapılan ihalenin feshi talebi nedeniyle, ilgililerin oluşması muhtemel zararlarının karşılanabilmesi amacıyla teminat yatırma zorunluluğu getirilmektedir. Hükümle, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmi sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminatın alınması zorunlu hale getirilmektedir..." şeklinde belirtilmiştir.
9. Düzenlemeye göre satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri ihalenin feshini talep ederse teminat göstermekle yükümlü olmayacaktır. Ancak bunun dışında kalan kişiler teminat göstermekle yükümlüdür.
10. Somut olayda ise; Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli ve 2018/1029 Esas, 2019/914 Karar sayılı kararıyla dava konusu Adana ili, Seyhan ilçesi, Uçakalan Mahallesi, 12.36 ada, 3 parselde kain ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, satışın açık arttırma ve umuma açık suretiyle yapılmasına karar verilmiş ve karar 18.10.2019 tarihinde kesinleşmiştir. Adana Sulh Hukuk Mahkemeleri Satış Memurluğunun 2019/50 satış sayılı dosyasında 16.03.2022 tarihinde yapılan açık artırmada taşınmaz üçüncü kişi Ferzan A.'a ihale edilmiştir. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili 16.03.2022 tarihinde ihalenin feshi istemiyle sulh hukuk mahkemesine başvurmuştur. İlk Derece Mahkemesince 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca şikâyetçinin ilgili sıfatı bulunmadığından şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince şikâyetçinin ilgili sıfatının bulunmadığı ancak para cezasının oranının istinaf aşamasında re'sen değerlendirilebileceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak şikâyetin reddine ve ihale bedelinin %5'i oranında para cezası hükmedilmesine karar verilmiştir.
11. Dosyadaki bilgi ve belgelerden şikâyetçinin 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini talep edebilecek ilgililerden olmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir. Uyuşmazlık ise ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmayan şikâyetçiden 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkraları gereğince nispi harç alınmasının ve şikâyetçinin teminat göstermesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
12. 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle eklenen üçüncü ve dördüncü fıkralarında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce ihalenin feshi talebinde bulunulması hâlinde nispi harç alınması ve teminat gösterilmesi açık Kanun hükmüyle düzenlenmiştir. Buna göre pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin ve ihalenin feshini isteyebilecek kişiler arasında sayılmayan kişilerin ihalenin feshi talebi, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabiidir ve bu kişilerin teminat göstermesi gerekir. Kanun'un açık hükmü karşısında yorum yoluyla yeni kural konulamaz.
13. O hâlde 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini talep edebilecek ilgililer dışında kalan şikâyetçi üçüncü kişinin ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Aynı şekilde şikâyetçi üçüncü kişinin teminat göstermesi de şarttır. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkraları gereğince nispi harcın yatırılması ve teminat gösterilmesi şartının usulünce yerine getirilerek, yapılacak olan değerlendirmeye göre sonuca gidilmesi gerekir.
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; nispi harç ve teminatın dava şartı olup, bu şartların tamamlanabilir şartlar olduğu, şikâyetçi üçüncü kişi tarafından nispi harcın yatırılması ve teminat gösterilmesi için kesin süre verilerek sonuca gidilmesi gerektiğinden direnme kararının genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
15. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
16. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Şikâyetçi üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun ile değişik 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmayan şikâyetçiden aynı maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları gereğince ihale bedeli üzerinden nispi harç alınmasının ve şikâyetçinin ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat göstermesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihalenin feshini yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikâyet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler.
7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine eklenen üçüncü ve dördüncü fıkralarında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce ihalenin feshi talebinde bulunulması hâlinde bu kişilerden nispi harç alınması ve teminat yatırılması Kanun’da açıkça düzenlenmiş olduğundan, aynı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini talep edebilecek ilgililer dışında kalan şikâyetçi üçüncü kişinin ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Aynı şekilde ihale bedelinin %5'i oranında teminat göstermesi de şarttır.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s.190).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 üncü maddesinin birinci fıkrasında dava şartları sayılmış, ikinci fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklı olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 115 inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 137, 138 ve 322 nci maddeleri gereğince dava şartları öncelikle incelenir.
İhalenin feshi istemi bir dava değil şikâyet olup, paraya çevirme işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının denetimi yapılmaktadır. 492 sayılı Kanun’un 1 sayılı tarifenin 2/a maddesine göre şikâyette maktu harç alınır. Nispi karar ve ilâm harcının konusu parayla ölçülebilen davalar hakkında uygulama alanı bulmaktadır. 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında maddesinde yazılı nispi harcın 492 sayılı Kanun anlamında yatırılan harç niteliğinde olmadığı, kötüniyetli ihalenin feshi taleplerinin önüne geçme amacıyla şikâyeti zorlaştırmak için bir araç olarak düzenlendiği maddenin gerekçesinden anlaşılmaktadır. Bu nedenle belirtilen maddedeki harcın yatırılması ihalenin feshi talebinin tamamlanabilir ön şartı olarak değerlendirilmesi ve verilen süre içinde tamamlanmaması hâlinde talebin reddine karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “talepte bulunurken teminat gösterilmesi şarttır.” hükmü gereğince teminat ihalenin feshi talebinin ön şartıdır. Şikâyette de kıyasen uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 114/1-ğ maddesi uyarınca teminat yargılama şartı olup aynı Kanun’un 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince teminatın yatırılması için şikâyetçiye süre verilerek, süresinde yatırmaz ise ihalenin feshi şikâyetinin usulden reddine karar verilmesi gerekir (İbrahim Aşık, Yakup Oruç, Ozan Tok, Ömer Faruk Saraç, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2022, s.319).
O hâlde Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği gibi şikâyetçi üçüncü kişi 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkrasında belirtilen kişilerden olmadığından ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Aynı şekilde ihale bedelinin %5'i oranında teminat göstermesi de şarttır. Ancak yukarıda açıklandığı gibi nispi harç ve teminat şikâyetin ön şartı olup, bu şartlar tamamlanabilir şartlardır. Şikâyetçi üçüncü kişi tarafından nispi harcın yatırılması ve teminat gösterilmesi için kesin süre verilerek sonuca gidilmesi gerektiğinden Özel Dairenin bozma kararındaki nedenlerin genişletilmesi suretiyle direnme kararının bozulması gerekir.
Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiğinden kararının Özel Dairenin kararında gösterilen nedenlerle bozulması yönündeki Kurulun çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak
"K A R Ş I O Y"
İcra ve İflas Kanunu’nun 134/2 nci fıkrasında, ihalenin feshini yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler icra mahkemesinde şikâyet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilecekleri hüküm altına alınmıştır.Bir başka değişle İcra ve İflas Kanunu ihalenin feshini talep edebilecek kişileri tahdidi olarak saymıştır.
Aynı Kanun'un üçüncü fıkrasında ise, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinin, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve bu harcın yarısının talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmasını zorunlu olduğu belirtilmiştir. İİK'nın md.134/4 üncü fıkrasında ise aktif husumet ehliyeti olan ve sınırlı olarak sayılanlar dışında kalan kişilerin ihalenin feshini talep edebilmeleri için ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesinin şart olduğu hüküm altına alınmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 134/3 üncü ve 4 üncü fıkralarında öngörülen harç ve teminat zorunluluğu ile tamamen afaki nedenlerle ihalenin feshini istemek suretiyle ihale sürecini sürüncemede bırakmak suretiyle ihalenin taraflarından haksız kazanç elde etmek isteyen kötüniyetli kişilerin haksız ve kötüniyetli davranışlarının önüne geçmek amaçlanmıştır.
Kanun koyucunun 24.11.2021 tarih, 7343 sayılı Kanun'la İİK’nın 134 üncü maddesinde yaptığı bu değişiklikle asıl hedeflediği husus, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışındaki kişilerin kötüniyetli olarak ihalenin feshini istemelerinin önüne geçmektir. Ancak azda olsa sayılan kişiler dışındaki kişilerin fesih istemede hukuki menfaatlerinin olabileceği ihtimali düşünülerek ve haksız kazanç elde etmek isteyenleri de engellemek için, özel bir harç ve teminat ön koşulu benimsenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 134/2, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları birlikte irdelendiğinde, öngörülen harç ve teminat yatırılmadan ihalenin feshi talebini içerin şikâyet dilekçesinin UYAP sistemince hiç kabul edilmemesi veya fiziki ortamda dilekçe esasa kaydedilmeden reddedilmesi gerekir. Zira dilekçe bir kez icra hukuk mahkemesi esasına kaydedildiğinde, duruşmalı olarak incelenecek ve ihalenin feshi şikâyetinde mahkemenin harç ve teminatı yatırtmaya çalışması veya harç ve teminat yatırılmasının özel dava şartı olarak kabul edilip davanın özel dava şartı yokluğundan reddedilmesi süreci dikkate alındığında bu konuda haksız kazanç elde etmeyi meslek edinenlere imkân sağlanacak ve anılan Kanun değişiklerinin amacından uzaklaşılmış olunacaktır.
Somut olayda, müşteki satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgili, sınırlı ayni hak sahibi veya pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden kişilerden değildir. Buna rağmen yukarıda zikrettiğimiz gibi dilekçesi hiç kabul edilmemesi gerekirken mahkeme esasına kaydedilmiştir. Bu durumda Özel Dairenin bozma gerekçesinde belirttiği gibi, harç ve teminatın öncelikle yatırtılmasından sonra diğer hususların incelemesine geçilmesi hâlinde Kanunu amacına aykırı olarak, haksız kazanç elde etmek isteyen kötüniyetli kişilerin istedikleri zaman ve imkân kendilerine sunulmuş olacaktır.
Bu olaya özgü olarak yapılması gereken iş, teminat ve harç yatırılmamasını HMK md.114/2 nci fıkrası gereğince “diğer Kanunlarda düzenlenen özel dava şartı yokluğu” kabul edilerek değişik gerekçeyle direnme kararının bozulması gerekirken Özel Daire gerekçeleri doğrultusunda direnme kararının bozulmasının doğru olmadığı kanaatinde olduğumdan gerekçe itibariyle karara muhalifim.
6. H.D. Bşk.
Mahmut Coşkun
"K A R Ş I O Y"
Uyuşmazlık, ihalenin feshini isteyen ve alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan şikâyet nedeniyle ödenmesi gereken harç ve teminatın niteliğine ilişkindir.
İİK 134 üncü maddesinde kimlerin ihalenin feshini ne suretle isteyebileceği belirtilmiş, Kanun'un üçüncü fıkrasında ise, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinin, ihale bedeli üzerinden nispi harca tâbi olduğu ve bu harcın yarısının talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmasını zorunlu olduğu belirtilmiştir. İİK'nın md. 134/4 üncü fıkrasında ise aktif husumet ehliyeti olan ve sınırlı olarak sayılanlar dışında kalan kişilerin ihalenin feshini talep edebilmeleri için ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesinin şart olduğu hükme altına alınmıştır.
Özel Daire, Bölge Adliye Mahkemesinin şikâyetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı yönündeki görüşüne katıldığını bozma ilâmında belirtmiştir.
Öncelikle hemen belirtilmelidir ki aktif husumet ehliyeti, şahsın davacı olabilme ehliyetidir. Yani bir başka ifade ile dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgilidir. Yasa açıkça kimlerin şikâyette bulunabileceğini saymıştır. Şikâyetçi de bunlardan biridir. Öyleyse dava açma, şikâyette bulunma hakkı vardır. Diğer deyişle aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Tarafın yargılama sonucunda haksız çıkması taraf sıfatı ile ilgili değildir.
Tartışılması gereken husus, şikâyet dilekçesi ile birlikte yasanın belirttiği harç ve teminatın yatırılmaması hâlinde yapılması gereken işe ilişkindir.
Özel Daire, harç ve teminatın tamamlanması için süre verilmesini öngörürken, Bölge Adliye Mahkemesi ise buna gerek olmadığını, şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Gerek özel Dairenin, gerekse Bölge Adliye Mahkemesinin görüşüne katılmak mümkün değildir. Zira yukarıda da belirtildiği üzere Yasa Koyucu şikâyetçiye şikâyette bulunma hakkı vermiş, ancak bu hakkı bazı zorunlu şartlara bağlamıştır. Yasa metninde açıkça “Bu harcın yarısı talepte bulunurken peşin olarak yatırılmak zorundadır” demektedir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 114 üncü maddesinde dava şartları sayılmış, 114/2.f. ise “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” diyerek diğer kanunlarla da dava şartı getirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yasa koyucu, somut olaya uygulanacak olan hükmü düzenlerken, ihalenin feshi davalarının kötüniyetli kişilerce de açılabilip ihalenin sürüncemede bırakılması nedeniyle uygulamada ortaya çıkan sorunları çözmek istemiş, ne var ki şikâyet hakkını da tümden kaldırmayarak, doğrudan ilgili olmayan üçüncü kişilerin şikâyet haklarını kullanmalarını zorlaştırmak ve sonuçta haksız çıkmaları hâlinde cezalandırmayı amaçlamıştır. Aksi olsaydı normal davalarda olduğu gibi şikâyetin reddi hâlinde maktu harç alınıp artanın iade edilmesi gerekirdi hâlbuki ihalenin feshinde şikâyetin reddi hâlinde kalan harcın da şikâyetçiden tahsili istenmiş, böylece Harçlar Kanunu ve bu yöndeki HMK uygulamasından ayrılınmıştır.
Eğer Özel Dairenin dediği gibi harç açısından Harçlar Kanunu'na yollama yapıldığını kabul edersek, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararında da isabetle belirtildiği gibi harcın tamamlanmaması hâlinde dosya işlemden kalkacak, üç ay beklenecek ondan sonra açılmamış sayılma kararı verilecektir. Yasa Koyucu şüphesiz bunu murad etmemiştir.
Bütün bu anlatımlardan sonra, şikâyette bulunurken yatırılması gereken harç ve teminatın yatırılmaması hâlini dava şartı olarak kabul edip bu gerekçeyle şikâyetin reddinin uygun olacağı tarafımca düşünülmektedir.
Kararın açıklanan gerekçelerle bozulması gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun Özel Daire gibi bozma görüşüne katılmıyorum.
Üye
Hasan Kaya
İHALENİN FESHİNİ TALEP EDEBİLECEK İLGİLİLER DIŞINDA KALAN ŞİKÂYETÇİ ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN İHALENİN FESHİ TALEBİ İHALE BEDELİ ÜZERİNDEN NİSPİ HARCA VE TEMİNATA TABİDİR.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No : 2023/12-958
Karar No : 2024/226
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 13.07.2023
SAYISI : 2023/1246 E., 2023/1348 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 23.03.2023 tarihli ve 2023/694 Esas,
2023/2011 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki ihalenin feshi isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Kararın şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %5'i oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Şikâyetçi üçüncü kişi vekili; sulh hukuk mahkemesi satış memurluğunun 2019/50 Satış sayılı dosyasında Adana ili, Seyan ilçesi, Uçakalan Mahallesi, 12.36 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın 16.03.2022 tarihinde Ferzan A. isimli kişiye ihale edildiğini, ancak taşınmazın üzerinde müvekkilinin bir dükkanı ve bir evi bulunduğunu, müvekkilinin bu alanı adına tescil ettirebilmek için Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/674 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığını, bu dosyada alınan 04.07.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre müvekkilinin 147 m2 lik binasının ihale konusu taşınmazın alanında kaldığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/674 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmek üzere Adana 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/130 Esas sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davası açtığını, ihale yapılırken taşınmazda bulunan ancak müvekkilinin zilyedi olduğu 147 m2 lik binanın sahibinin eski maliklermiş gibi hareket edildiğini, taşınmazda bulunan binaların kime ait olduğu tespit edilmeden satış yapıldığını ileri sürerek ihalenin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
İhale alıcısı vekili; yazılı beyanda bulunmamış, duruşmada istemin reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.06.2022 tarihli ve 2022/716 Esas, 2022/1020 Karar sayılı kararı ile; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 134 üncü maddesi gereğince şikâyetçinin ihalenin feshini talep edebilecek kişilerden olmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.12.2022 tarihli ve 2022/2705 Esas, 2022/3072 Karar sayılı kararı ile; şikâyet tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre ihalenin feshini yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin isteyebileceği, somut olayda şikâyetçinin satış isteyen alacaklı, borçlu ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden sıfatlarının bulunmadığı, şikâyetçi sınırlı ayni hak sahibi olduğunu iddia etmiş ise de ihale tarihi itibariyle tapu kaydında şikâyetçi lehine tescil edilmiş bir sınırlı ayni hak bulunmadığı gibi şikâyet dilekçesinde bahsi geçen tapu iptali ve tescil dava dosyalarının incelenmesinde de davanın harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, şikâyetçinin davaya dayanak yaptığı hakkın sınırlı ayni hak niteliğinde olmadığı, bu hâliyle şikâyetçinin sınırlı ayni hak sahibi sıfatının bulunmadığı, şikâyetçi tarafından taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulduğu ileri sürülmüş ise de UYAP sistemi üzerinden taşınmazın eski ve yeni tüm takyidatların incelenmesinde şikâyetçi lehine ihale tarihinden sonra ihtiyati tedbirin 06.05.2022 tarihinde şerh edildiği, ihale tarihi itibariyle şikâyetçi lehine tescil edilmiş bir ihtiyati tedbirin bulunmadığı, şikâyetçinin tapu sicilindeki ilgili sıfatının da olmadığı, İlk Derece Mahkemesince şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ve şikâyet tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesi uyarınca şikâyetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetli olduğundan istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, ancak para cezasının oranının istinaf aşamasında resen değerlendirilebileceği, fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı göz önünde bulundurulduğunda şikâyetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı, ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikâyetin reddine ve feshi istenilen ihale bedelinin% 5'i oranında para cezasının şikâyetçiden tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"... 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre yapılan ihalenin feshine ilişkin hususlar bahsi geçen Kanunun 134. maddesinde düzenlenmiştir.
İhalenin feshi davaları daha önce başvuranın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken, 2004 sayılı İİK’nın 134. maddesinde değişiklik yapan ve 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7343 sayılı kanunun 27/4. maddesi ile davayı “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerin" açması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi kılınmıştır. Bu harcın yarısı talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmak zorundadır.
Ayrıca 7343 sayılı Kanunun 27/5. maddesi ile davayı “Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler” açması halinde teminat gösterme zorunluğu da getirilmiştir. İlgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şarttır.
Somut olayda, şikayetçinin, satış isteyen alacaklı ya da borçlu olmadığı, resmî sicilde kayıtlı ilgili ve sınırlı ayni hak sahibi sıfatları bulunmadığı, üçüncü kişi konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemelerin şikayetçinin, ihalenin feshi talebi bakımından aktif husumetinin bulunmadığı yönündeki değerlendirmeleri isabetli olmakla birlikte şikayetçinin, yukarıda yer alan yasal düzenlemelerde sayılan ilgililerden olmaması nedeniyle anılan düzenlemeler çerçevesinde; şikayetçiden ihale bedeli üzerinden nispi peşin harç alınması ve şikayetçinin ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat göstermesi gerekmektedir.
Mahkemece, nispi peşin harç alınmadan ve teminat gösterilmesi şartı yerine getirilmeden sonuca gidilmesi, Bölge Adliye Mahkemesince bu hususlar gözden kaçırılarak yeniden hüküm kurulması hatalı olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektirmiştir ..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında kimlerin ihalenin feshini isteyebileceğinin tahdidi olarak sayıldığı, ihaleden doğrudan ya da dolaylı olarak etkilense dahi maddede yazılı sıfatlara haiz olmayanların ihalenin feshini isteyemeyeceklerinden şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verileceği, 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkralarında ise ihalenin feshi talebinde bulunulurken kimlerin nispi harç yatırması ve teminat göstermesi gerektiğinin düzenlendiği, buna göre 134 üncü maddenin üç ve dördüncü fıkralarında düzenlenen nispi harç ve teminat yükümlülüğünün aynı maddenin ikinci fıkrasında sayılı sıfatlara haiz olan, başka bir anlatımla ihalenin feshi şikâyetinde bulunabilecek kişilerden hangilerinin talepte bulunurken nispi harç yatırması ve teminat göstermesi gerektiğine yönelik olup, şikâyette aktif husumeti bulunmayan kimsenin şikâyetine yönelik bir düzenleme olmadığı, maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi düzenlemenin amacının uygulamada ihalenin kesinleşmesine engel olmak amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak ihalenin feshinin talep edilmesinin önlenmesine yönelik olduğu, şikâyette aktif husumeti bulunmayanın şikâyeti hakkında 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince zaman geçirmeksizin dosya üzerinden yapılacak incelemeyle şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ve şikâyetçi hakkında ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına karar verileceği, böylelikle kanunun yapılış amacına uygun şekilde haksız ve kötüniyetli olarak ihalenin kesinleşmesine engel olmanın önüne geçilmiş olacağı, aksinin kabulü hâlinde ise uygulamada da görüldüğü üzere aktif husumeti olmayan ve ihalenin kesinleşmesini engellemek amacıyla şikâyette bulunan ve şikâyeti reddedileceği için teminat göstermeyen ve nispi harcı da yatırmayan şikâyetçiye en iyi ihtimalle eksik harcı tamamlaması için 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi uyarınca öncelikle duruşma günü belirlenip, duruşma gününe kadar eksik harcın tamamlatılması için süre verileceği, bu aşamada harç tamamlanamadığı için sair usulü işlemlere devam edilemeyeceğinden yatırılmayan teminatın yatırılması için de süre verilemeyeceği, harç tamamlanmadığı takdirde 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 150 nci maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına, bu tarihten itibaren üç aylık süre içerisinde eksik harç yatırılarak davanın yenilenmemesi durumunda 6100 sayılı Kanun’un 150 nci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği, bu kararın niteliği gereği 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince şikâyetçi hakkında para cezasına da hükmolunamayacağı gibi, şikâyetin reddine dair bir karar verilmediğinden 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince yatırılmayan harcın hükümle birlikte tamamlatılmasının da mümkün olmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Şikâyetçi üçüncü kişi vekili; müvekkilinin zilyetliğini elinde bulundurduğu taşınmazın sınırlı ayni hak tanıdığını ve müvekkiline bu şikâyette bulunma hakkını verdiğini, Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/674 Esas sayılı dosyasında ihale konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir koyabilecek güçte bir hak tesis eden müvekkilinin ihalenin feshini istemeyeceği gerekçesiyle istemin reddinin doğru olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmayan şikâyetçiden aynı maddenin üç ve dördüncü fıkraları gereğince ihale bedeli üzerinden nispi harç alınmasının ve şikâyetçinin ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat göstermesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı Kanun'un 7343 sayılı Kanun ile değişik 134 üncü maddesi.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 322 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre paylaştırma ve ortaklığın giderilmesi için satış yapılması gereken hâllerde, hâkim satış için bir memur görevlendirir. Taşınır ve taşınmaz malların satışı 2004 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. Bu satış memurunun ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin işlemlere karşı yöneltilecek şikâyetler, ortaklığın giderilmesine karar vermiş olan sulh hukuk mahkemesi tarafından incelenir. Bu nedenle ortaklığın satış suretiyle giderilmesi satışlarında ihalenin feshi şikâyeti için ortaklığın giderilmesine karar vermiş olan sulh hukuk mahkemesi görevlidir.
3. İhalenin feshi istemi şikâyet niteliğinde olup, ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasında "...yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler..." şeklinde belirtilmiştir. Bu fıkrada yapılan değişiklikle ihalenin feshini isteyebilecek kişiler arasında sayılan tapu sicilindeki ilgililer, resmî sicillerdeki ilgililer olarak genişletilmiş ve sınırlı ayni hak sahiplerinin de ihalenin feshini isteyebileceği düzenlenmiştir. İhalenin feshini isteyecek kişiler Kanun'da sınırlı olarak sayılmış olup, bu düzenlemenin sebebi kötüniyetle ihalenin feshinin talep edilmesini önlemektir.
4. İhalenin feshi şikâyeti talepte bulunanın kim olduğuna bakılmaksızın maktu harca tabi iken 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasıyla "...Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce..." yapılan ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi kılınmıştır. Düzenlemeye göre bu harcın yarısı talepte bulunulurken yatırılmak zorundadır. Talebin kabulü hâlinde bu harç başka bir kimseye yüklenmez ve istem hâlinde iade edilir. Talebin reddi hâlinde ise alınan bu harç iade edilmez ve harcın kalan kısmı ihalenin feshini isteyenden tahsil edilir.
5. Maddenin gerekçesi "...Maddeye eklenen yeni üçüncü fıkrayla, ihalenin feshi talebine ilişkin şartlar yeniden belirlenmektedir. Uygulamada ihalenin kesinleşmesine engel olmak amacıyla haksız ve kötüniyetli olarak ihalenin feshinin talep edildiği müşahede edilmektedir. Hak arama hürriyetine engel olmaksınız bu tür haksız ve kötüniyetli taleplerin önlenmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Buna göre satış isteyen alacaklı, borçlu veya resmi sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahiplerinin dışında kalan kişilerce ihalenin feshi talebinin yapılması halinde, ihale bedeli üzerinden nispi harç alınacak ve talebin reddi halinde bu harç iade edilmeyecektir..." şeklindedir.
6. Görüldüğü üzere bu düzenlemeyle ihalenin feshini isteyen bazı kişilere ilk defa nispi harç ödeme yükümlülüğü getirilmektedir. Hükümden de anlaşılacağı üzere eğer ihalenin feshini; satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri isterse maktu harç ödeyecektir. Buna karşılık ihalenin feshini, bu sayılanlar dışında başka bir kişi (bu bağlamda özellikle ihaleye katılarak pey süren kişi) isterse, bu kişi ihale bedeli üzerinden nispi harç ödeyecektir (Kudret Aslan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXVI, Y. 2022, Sa. 4, s.8).
7. 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle eklenen dördüncü fıkrası uyarınca "...Satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, talepte bulunulurken, ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesi şarttır..." Düzenlemeye göre talebin reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde genel hükümlere göre tazminat davasının açılmaması hâlinde hükmedilen para cezasının 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tahsili için durum mahkemece tahsil dairesine bildirilir. Tahsil dairesi alınan teminattan, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde para cezasını tahsil etmezse talep hâlinde teminat ilgilisine iade edilir.
8. Bu durum maddenin gerekçesinde "...Maddeye eklenen yeni dördüncü fıkrayla, haksız ve kötüniyetli olarak yapılan ihalenin feshi talebi nedeniyle, ilgililerin oluşması muhtemel zararlarının karşılanabilmesi amacıyla teminat yatırma zorunluluğu getirilmektedir. Hükümle, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmi sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinde, ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminatın alınması zorunlu hale getirilmektedir..." şeklinde belirtilmiştir.
9. Düzenlemeye göre satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri ihalenin feshini talep ederse teminat göstermekle yükümlü olmayacaktır. Ancak bunun dışında kalan kişiler teminat göstermekle yükümlüdür.
10. Somut olayda ise; Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli ve 2018/1029 Esas, 2019/914 Karar sayılı kararıyla dava konusu Adana ili, Seyhan ilçesi, Uçakalan Mahallesi, 12.36 ada, 3 parselde kain ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, satışın açık arttırma ve umuma açık suretiyle yapılmasına karar verilmiş ve karar 18.10.2019 tarihinde kesinleşmiştir. Adana Sulh Hukuk Mahkemeleri Satış Memurluğunun 2019/50 satış sayılı dosyasında 16.03.2022 tarihinde yapılan açık artırmada taşınmaz üçüncü kişi Ferzan A.'a ihale edilmiştir. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili 16.03.2022 tarihinde ihalenin feshi istemiyle sulh hukuk mahkemesine başvurmuştur. İlk Derece Mahkemesince 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca şikâyetçinin ilgili sıfatı bulunmadığından şikâyetin reddine ve şikâyetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince şikâyetçinin ilgili sıfatının bulunmadığı ancak para cezasının oranının istinaf aşamasında re'sen değerlendirilebileceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak şikâyetin reddine ve ihale bedelinin %5'i oranında para cezası hükmedilmesine karar verilmiştir.
11. Dosyadaki bilgi ve belgelerden şikâyetçinin 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini talep edebilecek ilgililerden olmadığı anlaşılmaktadır. Bu husus İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir. Uyuşmazlık ise ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmayan şikâyetçiden 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkraları gereğince nispi harç alınmasının ve şikâyetçinin teminat göstermesinin gerekip gerekmediğine ilişkindir.
12. 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine 7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle eklenen üçüncü ve dördüncü fıkralarında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce ihalenin feshi talebinde bulunulması hâlinde nispi harç alınması ve teminat gösterilmesi açık Kanun hükmüyle düzenlenmiştir. Buna göre pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenlerin ve ihalenin feshini isteyebilecek kişiler arasında sayılmayan kişilerin ihalenin feshi talebi, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabiidir ve bu kişilerin teminat göstermesi gerekir. Kanun'un açık hükmü karşısında yorum yoluyla yeni kural konulamaz.
13. O hâlde 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini talep edebilecek ilgililer dışında kalan şikâyetçi üçüncü kişinin ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Aynı şekilde şikâyetçi üçüncü kişinin teminat göstermesi de şarttır. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkraları gereğince nispi harcın yatırılması ve teminat gösterilmesi şartının usulünce yerine getirilerek, yapılacak olan değerlendirmeye göre sonuca gidilmesi gerekir.
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; nispi harç ve teminatın dava şartı olup, bu şartların tamamlanabilir şartlar olduğu, şikâyetçi üçüncü kişi tarafından nispi harcın yatırılması ve teminat gösterilmesi için kesin süre verilerek sonuca gidilmesi gerektiğinden direnme kararının genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
15. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
16. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Şikâyetçi üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 2004 sayılı Kanun'un 5311 sayılı Kanun ile değişik 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olmayan şikâyetçiden aynı maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları gereğince ihale bedeli üzerinden nispi harç alınmasının ve şikâyetçinin ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat göstermesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle değiştirilen 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihalenin feshini yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikâyet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler.
7343 sayılı Kanun'un 30.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren 27 nci maddesiyle 2004 sayılı Kanun'un 134 üncü maddesine eklenen üçüncü ve dördüncü fıkralarında satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce ihalenin feshi talebinde bulunulması hâlinde bu kişilerden nispi harç alınması ve teminat yatırılması Kanun’da açıkça düzenlenmiş olduğundan, aynı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ihalenin feshini talep edebilecek ilgililer dışında kalan şikâyetçi üçüncü kişinin ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Aynı şekilde ihale bedelinin %5'i oranında teminat göstermesi de şarttır.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir. Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s.190).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114 üncü maddesinin birinci fıkrasında dava şartları sayılmış, ikinci fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklı olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 115 inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 137, 138 ve 322 nci maddeleri gereğince dava şartları öncelikle incelenir.
İhalenin feshi istemi bir dava değil şikâyet olup, paraya çevirme işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının denetimi yapılmaktadır. 492 sayılı Kanun’un 1 sayılı tarifenin 2/a maddesine göre şikâyette maktu harç alınır. Nispi karar ve ilâm harcının konusu parayla ölçülebilen davalar hakkında uygulama alanı bulmaktadır. 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında maddesinde yazılı nispi harcın 492 sayılı Kanun anlamında yatırılan harç niteliğinde olmadığı, kötüniyetli ihalenin feshi taleplerinin önüne geçme amacıyla şikâyeti zorlaştırmak için bir araç olarak düzenlendiği maddenin gerekçesinden anlaşılmaktadır. Bu nedenle belirtilen maddedeki harcın yatırılması ihalenin feshi talebinin tamamlanabilir ön şartı olarak değerlendirilmesi ve verilen süre içinde tamamlanmaması hâlinde talebin reddine karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “talepte bulunurken teminat gösterilmesi şarttır.” hükmü gereğince teminat ihalenin feshi talebinin ön şartıdır. Şikâyette de kıyasen uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 114/1-ğ maddesi uyarınca teminat yargılama şartı olup aynı Kanun’un 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince teminatın yatırılması için şikâyetçiye süre verilerek, süresinde yatırmaz ise ihalenin feshi şikâyetinin usulden reddine karar verilmesi gerekir (İbrahim Aşık, Yakup Oruç, Ozan Tok, Ömer Faruk Saraç, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2022, s.319).
O hâlde Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği gibi şikâyetçi üçüncü kişi 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin üç ve dördüncü fıkrasında belirtilen kişilerden olmadığından ihalenin feshi talebi ihale bedeli üzerinden nispi harca tabidir. Aynı şekilde ihale bedelinin %5'i oranında teminat göstermesi de şarttır. Ancak yukarıda açıklandığı gibi nispi harç ve teminat şikâyetin ön şartı olup, bu şartlar tamamlanabilir şartlardır. Şikâyetçi üçüncü kişi tarafından nispi harcın yatırılması ve teminat gösterilmesi için kesin süre verilerek sonuca gidilmesi gerektiğinden Özel Dairenin bozma kararındaki nedenlerin genişletilmesi suretiyle direnme kararının bozulması gerekir.
Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerektiğinden kararının Özel Dairenin kararında gösterilen nedenlerle bozulması yönündeki Kurulun çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak
"K A R Ş I O Y"
İcra ve İflas Kanunu’nun 134/2 nci fıkrasında, ihalenin feshini yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler icra mahkemesinde şikâyet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilecekleri hüküm altına alınmıştır.Bir başka değişle İcra ve İflas Kanunu ihalenin feshini talep edebilecek kişileri tahdidi olarak saymıştır.
Aynı Kanun'un üçüncü fıkrasında ise, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinin, ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve bu harcın yarısının talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmasını zorunlu olduğu belirtilmiştir. İİK'nın md.134/4 üncü fıkrasında ise aktif husumet ehliyeti olan ve sınırlı olarak sayılanlar dışında kalan kişilerin ihalenin feshini talep edebilmeleri için ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesinin şart olduğu hüküm altına alınmıştır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 134/3 üncü ve 4 üncü fıkralarında öngörülen harç ve teminat zorunluluğu ile tamamen afaki nedenlerle ihalenin feshini istemek suretiyle ihale sürecini sürüncemede bırakmak suretiyle ihalenin taraflarından haksız kazanç elde etmek isteyen kötüniyetli kişilerin haksız ve kötüniyetli davranışlarının önüne geçmek amaçlanmıştır.
Kanun koyucunun 24.11.2021 tarih, 7343 sayılı Kanun'la İİK’nın 134 üncü maddesinde yaptığı bu değişiklikle asıl hedeflediği husus, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışındaki kişilerin kötüniyetli olarak ihalenin feshini istemelerinin önüne geçmektir. Ancak azda olsa sayılan kişiler dışındaki kişilerin fesih istemede hukuki menfaatlerinin olabileceği ihtimali düşünülerek ve haksız kazanç elde etmek isteyenleri de engellemek için, özel bir harç ve teminat ön koşulu benimsenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 134/2, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları birlikte irdelendiğinde, öngörülen harç ve teminat yatırılmadan ihalenin feshi talebini içerin şikâyet dilekçesinin UYAP sistemince hiç kabul edilmemesi veya fiziki ortamda dilekçe esasa kaydedilmeden reddedilmesi gerekir. Zira dilekçe bir kez icra hukuk mahkemesi esasına kaydedildiğinde, duruşmalı olarak incelenecek ve ihalenin feshi şikâyetinde mahkemenin harç ve teminatı yatırtmaya çalışması veya harç ve teminat yatırılmasının özel dava şartı olarak kabul edilip davanın özel dava şartı yokluğundan reddedilmesi süreci dikkate alındığında bu konuda haksız kazanç elde etmeyi meslek edinenlere imkân sağlanacak ve anılan Kanun değişiklerinin amacından uzaklaşılmış olunacaktır.
Somut olayda, müşteki satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgili, sınırlı ayni hak sahibi veya pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak eden kişilerden değildir. Buna rağmen yukarıda zikrettiğimiz gibi dilekçesi hiç kabul edilmemesi gerekirken mahkeme esasına kaydedilmiştir. Bu durumda Özel Dairenin bozma gerekçesinde belirttiği gibi, harç ve teminatın öncelikle yatırtılmasından sonra diğer hususların incelemesine geçilmesi hâlinde Kanunu amacına aykırı olarak, haksız kazanç elde etmek isteyen kötüniyetli kişilerin istedikleri zaman ve imkân kendilerine sunulmuş olacaktır.
Bu olaya özgü olarak yapılması gereken iş, teminat ve harç yatırılmamasını HMK md.114/2 nci fıkrası gereğince “diğer Kanunlarda düzenlenen özel dava şartı yokluğu” kabul edilerek değişik gerekçeyle direnme kararının bozulması gerekirken Özel Daire gerekçeleri doğrultusunda direnme kararının bozulmasının doğru olmadığı kanaatinde olduğumdan gerekçe itibariyle karara muhalifim.
6. H.D. Bşk.
Mahmut Coşkun
"K A R Ş I O Y"
Uyuşmazlık, ihalenin feshini isteyen ve alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan şikâyet nedeniyle ödenmesi gereken harç ve teminatın niteliğine ilişkindir.
İİK 134 üncü maddesinde kimlerin ihalenin feshini ne suretle isteyebileceği belirtilmiş, Kanun'un üçüncü fıkrasında ise, satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerce yapılan ihalenin feshi talebinin, ihale bedeli üzerinden nispi harca tâbi olduğu ve bu harcın yarısının talepte bulunulurken peşin olarak yatırılmasını zorunlu olduğu belirtilmiştir. İİK'nın md. 134/4 üncü fıkrasında ise aktif husumet ehliyeti olan ve sınırlı olarak sayılanlar dışında kalan kişilerin ihalenin feshini talep edebilmeleri için ilgili kişilerin muhtemel zararına karşılık olmak üzere ihale bedelinin yüzde beşi oranında teminat gösterilmesinin şart olduğu hükme altına alınmıştır.
Özel Daire, Bölge Adliye Mahkemesinin şikâyetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı yönündeki görüşüne katıldığını bozma ilâmında belirtmiştir.
Öncelikle hemen belirtilmelidir ki aktif husumet ehliyeti, şahsın davacı olabilme ehliyetidir. Yani bir başka ifade ile dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgilidir. Yasa açıkça kimlerin şikâyette bulunabileceğini saymıştır. Şikâyetçi de bunlardan biridir. Öyleyse dava açma, şikâyette bulunma hakkı vardır. Diğer deyişle aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Tarafın yargılama sonucunda haksız çıkması taraf sıfatı ile ilgili değildir.
Tartışılması gereken husus, şikâyet dilekçesi ile birlikte yasanın belirttiği harç ve teminatın yatırılmaması hâlinde yapılması gereken işe ilişkindir.
Özel Daire, harç ve teminatın tamamlanması için süre verilmesini öngörürken, Bölge Adliye Mahkemesi ise buna gerek olmadığını, şikâyetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Gerek özel Dairenin, gerekse Bölge Adliye Mahkemesinin görüşüne katılmak mümkün değildir. Zira yukarıda da belirtildiği üzere Yasa Koyucu şikâyetçiye şikâyette bulunma hakkı vermiş, ancak bu hakkı bazı zorunlu şartlara bağlamıştır. Yasa metninde açıkça “Bu harcın yarısı talepte bulunurken peşin olarak yatırılmak zorundadır” demektedir.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK’nın 114 üncü maddesinde dava şartları sayılmış, 114/2.f. ise “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” diyerek diğer kanunlarla da dava şartı getirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Yasa koyucu, somut olaya uygulanacak olan hükmü düzenlerken, ihalenin feshi davalarının kötüniyetli kişilerce de açılabilip ihalenin sürüncemede bırakılması nedeniyle uygulamada ortaya çıkan sorunları çözmek istemiş, ne var ki şikâyet hakkını da tümden kaldırmayarak, doğrudan ilgili olmayan üçüncü kişilerin şikâyet haklarını kullanmalarını zorlaştırmak ve sonuçta haksız çıkmaları hâlinde cezalandırmayı amaçlamıştır. Aksi olsaydı normal davalarda olduğu gibi şikâyetin reddi hâlinde maktu harç alınıp artanın iade edilmesi gerekirdi hâlbuki ihalenin feshinde şikâyetin reddi hâlinde kalan harcın da şikâyetçiden tahsili istenmiş, böylece Harçlar Kanunu ve bu yöndeki HMK uygulamasından ayrılınmıştır.
Eğer Özel Dairenin dediği gibi harç açısından Harçlar Kanunu'na yollama yapıldığını kabul edersek, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararında da isabetle belirtildiği gibi harcın tamamlanmaması hâlinde dosya işlemden kalkacak, üç ay beklenecek ondan sonra açılmamış sayılma kararı verilecektir. Yasa Koyucu şüphesiz bunu murad etmemiştir.
Bütün bu anlatımlardan sonra, şikâyette bulunurken yatırılması gereken harç ve teminatın yatırılmaması hâlini dava şartı olarak kabul edip bu gerekçeyle şikâyetin reddinin uygun olacağı tarafımca düşünülmektedir.
Kararın açıklanan gerekçelerle bozulması gerektiği düşüncesiyle Sayın Çoğunluğun Özel Daire gibi bozma görüşüne katılmıyorum.
Üye
Hasan Kaya