KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

İMZANIN BORÇLUYA AİT OLDUĞUNU KANITLAMA KÜLFETİNİN ALACAKLIYA AİT OLDUĞU GÖZARDI EDİLMEMELİ VE İSPAT YÜKÜNÜ TERS ÇEVİRECEK UYGULAMAYA GİDİLMEMELİDİR.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/9646
Karar No      : 2023/2270

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 18.05.2022
SAYISI                                 : 2022/522 E., 2022/1589 K.

Taraflar arasındaki imza itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verilmiş, kararın davalı-alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararın ortadan kaldırılarak alacaklının talebi yönünden değerlendirmede bulunmak üzere yeniden yargılama yapılarak hüküm inşa edilmek üzere İlk Derece Mahkemesine dosya iade edilmiş, yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddi ile davacı aleyhine asıl alacağın %20'si oranında tazminata ve %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

Kararın davacı-borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-borçlu tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Ayşe Karakoç Karaibrahim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı -borçlu vekili dava dilekçesinde; takibe dayanak bonoda imzanın müvekkiline ait olmadığından bahisle takibin iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu senedin davacı-borçlunun tarafına olan borcuna istinaden imzalayıp verdiği açık senet olduğunu, aksinin yazılı delille ispatı gerektiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ortadan kaldırma kararı öncesi, dosyanın imza incelemesi için grafoloji uzmanı bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişinin 19.11.2018 tarihli raporunda inceleme konusu borçlu imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyısla "Arif E.'in eli ürünü olmadığı" kanaatine varıldığının bildirildiği, bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği, alacaklı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içerir dilekçe sunduğu, iade kararı sonrası, İstinaf ilamı doğrultusunda imza incelemesi yapılması için dosyanın ATK'ya gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın 21.09.2021 tarihli müzekkeresi ekindeki bilirkişi raporunda; söz konusu imzanın "Arif E.'in eli ürünü olduğu" kanaatine varıldığının bildirildiği, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği, davacı vekilinin rapora karşı itirazlarını içerir dilekçe sunduğu, her ne kadar mahkemece ortadan kaldırma kararı öncesi alınan rapor ile Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunsa da, ilk alınan raporun tek bilirkişiden alınan rapor olduğu, ATK'dan alınan raporun ise daha detaylı inceleme yapılan ve heyet tarafından tanzim edilen rapor olduğu belirtilerek uzman heyet tarafından tanzim edilen ATK raporuna üstünlük tanınmak suretiyle ATK raporu doğrultusunda, imzaya itirazın reddine, asıl alacağın % 20'si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, asıl alacağın % 10'u oranında para cezasının davacıdan alınarak hazineye irad kaydına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Mahkemenin raporlar arasındaki çelişkiyi gidermeksizin eksik inceleme ile karar verdiğinden bahisle kararın kaldırılarak itirazın kabulü ile takibin iptaline, takibin haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle takip miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk raporun tek bir grafolog bilirkişi tarafından verildiği, ikinci raporun ise üç kişilik heyet tarafından oluşturulduğu, her iki raporun baz aldığı delillerin aynı olduğu, her ne kadar raporların söylemleri farklı ise de, üç kişi tarafından düzenlenen son rapordaki kullanılan yöntem, araçlar ve özellikle laboratuvar ortamı göz önüne alındığında mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, dolayısıyla aidiyet yönünden ayrıca bir denkleştirici rapora ihtiyaç bulunmadığı ve davacının da gerekçeye yönelik spesifik bir istinafı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

İstinaf dilekçesini tekrarla ek olarak; yerel mahkeme tarafından müvekkili aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozularak imza itirazın kabulü ile takibin iptaline, takibin haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davalı aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kambiyo senedine özgü takipte imzaya itiraza ilişkin olup, takibin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

İİK'nun 68/a, 170. Maddesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2. maddesi.

3. Değerlendirme

1- Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK'nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanunun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edilmiştir.

İİK'nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; "İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır" hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2. maddesinde yer alan "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır" düzenlemesi nedeniyle uygulanması gereken aynı Kanunun 211. maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.

Vurgulamakta yarar vardır ki, anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu'nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 K. sayılı kararı).

Özetlemek gerekir ise, imza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise borçlunun duruşmada alınan medari tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır.

Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.

Ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesine esas alınan borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek incelemenin bunlar üzerinden yapılması gerekir.

Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin ortadan kaldırma kararı öncesi mahkemece grafoloji uzmanından alınan 19.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda inceleme konusu borçlu imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyısla "Arif E.'in eli ürünü olmadığı" kanaatine varıldığının bildirildiği, bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğu, ortadan kaldırma ve iade kararı sonrası, İstinaf ilamı doğrultusunda imza incelemesi yapılması için dosyanın ATK'ya gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın 21.09.2021 tarihli müzekkeresi ekindeki bilirkişi raporunda; söz konusu imzanın "Arif ERSİN'in eli ürünü olduğu" kanaatine varıldığının bildirildiği, raporun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği, bu rapora borçlu vekilinin hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek itiraz ettiği görülmüştür.

Mahkemece Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor hükme esas alınarak itirazın reddine karar verilmiş ise de, raporun anılan kurumdan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından bu rapora itibar edilerek sonuca gidilemez. Zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-282 sayılı kararı).

Bu durumda ilk alınan rapor ile Adli Tıp Kurumu'ndan alınan rapor arasında çelişki bulunduğu, davacı-borçlu tarafından çelişkinin giderilmesi için yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edildiği görülmekle, yukarıda izah edildiği üzere Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporun da ilk rapora üstünlük sağlamayacağı gözetildiğinde raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan               Üye                        Üye                       Üye                              Üye
Ayhan Tuncal      Nebahat Şimşek     Gülşen Heybet     Sabahattin Öztemiz      Ayhan Ayan