ISLAH DİLEKÇESİ İLE İLERİ SÜRÜLEN YENİ VAKIALARA YÖNELİK DELİL BİLDİRİLEBİLİR.
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
ESAS NO: KARAR NO:
2022/5112 2022/7116
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, tarafların dava veya cevap dilekçelerinde (HMK m. 119/1-e-f, HMK m. 129/1-e-f) iddia ve savunmanın dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorunluluğu bulunmaktadır. Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (HMK m. 176) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. (HMK m. 179) HMK'nun 176 vd. maddelerine göre, taraflardan herbiri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek yeni bir vakıa ekleyebilir yeni vakıa için delil gösterebilir. Davacı kadın, dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmemiş, 30/01/2019 tarihli dilekçe ile dava dilekçemizi yeniliyoruz demek suretiyle delilerini bildirmiş ve 22/10/2019 tarihli celsede sözkonusu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi talebinde bulunmuştur. Davacı kadın dilekçeler aşamasında delil bildirmediğinden, ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü yeni vakıalara yönelik delil bildirebilir. Yapılan incelemede davacı kadının ıslah dilekçesiyle yeni vakıa bildirmediği anlaşılmaktadır. O halde, usulüne uygun şekilde süresinde dayanılmayan tanık deliline göre dinlenilen tanık beyanları esas alınıp, davalı erkeğe kusur yüklenilerek, davacı kadının TMK 166/1. maddesine dayalı boşanma davasının kabulü usul ve kanuna aykırı ise de, bu husus temyiz kapsamı dışında bırakıldığından bozma sebebi yapılmamış ve eleştirmekle yetinilmiştir.
3- Mahkemece, davalı erkek tam kusurlu bulunarak davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmiş ise de, yukarıda 2. bentte belirtildiği üzere davalı erkeğin kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır. Davalı erkeğe bir kusur yüklenemeyeceğine göre Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 19.09.2022 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Rıza Sarıtaş Çetin Durak Harun Can Erdem Şimşek
İÇTİHAT YORUMU : Doktrinde katıldığımız görüşe göre, “Delillerin gösterilmesi, ibrazı, bildirilmesi ve sunulması konusunda ise bir ayrım yapılmalıdır. Şayet iddia ve savunma değiştirilebiliyorsa ve taraf da bu çerçevede vakıalarda bir değişiklik yapıyorsa buna bağlı olarak yeni vakıaların ispatı için delil gösterilmesi de mümkün olacaktır. Islahla vakıayı değiştirip genişletmeye izin verip onun ispatına izin vermemek düşünülemez. Çünkü delil vakıaya bağlı olarak kullanılan ve vakıanın gerçekliğini ispata yarayan bir araçtır. Ancak, delilleri kanunun belirttiği süre, şekil ve usûlde göstermeyen, ibraz etmeyen, bildirmeyen ve sunmayan taraf, ıslah yoluyla bunu gerçekleştirmez. Bu hükümleri aşarak ıslah yoluyla sonradan delil göstermek veya sunmak mümkün değildir. Uygulamada zaman zaman ıslahla delil gösterme veya sunma yoluna gidildiği, mahkemelerin de bunu kabul ettiği görülse de, bu hem kanunda delillere ilişkin düzenlemelere hem de ıslahla ilgili hükümlere açıkça aykırıdır.” (ÖZEKES, Muhammet, Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, 15. Bası, C: II, İstanbul, 2017, s. 1515, 1516)
Bu yüzden, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2016, 2015/11858 E. - 2016/9302 K. sayılı kararındaki “Taraflarca delil listesinin sunulması işlemi de yargılama usulüyle ilgili bir işlem olup, ıslah ile değiştirilmesi mümkündür. Bu durumda, mahkemece, ıslah talebi kabul edilerek sunulan deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki görüşüne katılmak mümkün değildir. Sonuç olarak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin hem 03.04.2015 hem de 19.09.2022 tarihli kararı ıslah kurumunun getiriliş amacına hem de HMK’nın genel sistematiğine uygundur.
BİLGİ : “Islahla vakıalar değiştirilip yeni vakıalar dahil edebileceğinden gösterilen tanıklar dinlenmelidir” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03 Nisan 2015 tarihli kararı için bkz.
http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/islah-vakia-degistirme-dahil-etme-tanik-dinlenmelidir
ISLAH DİLEKÇESİ İLE İLERİ SÜRÜLEN YENİ VAKIALARA YÖNELİK DELİL BİLDİRİLEBİLİR.
T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi
ESAS NO: KARAR NO:
2022/5112 2022/7116
TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, tarafların dava veya cevap dilekçelerinde (HMK m. 119/1-e-f, HMK m. 129/1-e-f) iddia ve savunmanın dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorunluluğu bulunmaktadır. Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. (HMK m. 176) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. (HMK m. 179) HMK'nun 176 vd. maddelerine göre, taraflardan herbiri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek yeni bir vakıa ekleyebilir yeni vakıa için delil gösterebilir. Davacı kadın, dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmemiş, 30/01/2019 tarihli dilekçe ile dava dilekçemizi yeniliyoruz demek suretiyle delilerini bildirmiş ve 22/10/2019 tarihli celsede sözkonusu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi talebinde bulunmuştur. Davacı kadın dilekçeler aşamasında delil bildirmediğinden, ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü yeni vakıalara yönelik delil bildirebilir. Yapılan incelemede davacı kadının ıslah dilekçesiyle yeni vakıa bildirmediği anlaşılmaktadır. O halde, usulüne uygun şekilde süresinde dayanılmayan tanık deliline göre dinlenilen tanık beyanları esas alınıp, davalı erkeğe kusur yüklenilerek, davacı kadının TMK 166/1. maddesine dayalı boşanma davasının kabulü usul ve kanuna aykırı ise de, bu husus temyiz kapsamı dışında bırakıldığından bozma sebebi yapılmamış ve eleştirmekle yetinilmiştir.
3- Mahkemece, davalı erkek tam kusurlu bulunarak davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmiş ise de, yukarıda 2. bentte belirtildiği üzere davalı erkeğin kusurlu bir davranışı kanıtlanamamıştır. Davalı erkeğe bir kusur yüklenemeyeceğine göre Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 19.09.2022 (Pzt.)
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Uğur Gençcan Rıza Sarıtaş Çetin Durak Harun Can Erdem Şimşek
İÇTİHAT YORUMU : Doktrinde katıldığımız görüşe göre, “Delillerin gösterilmesi, ibrazı, bildirilmesi ve sunulması konusunda ise bir ayrım yapılmalıdır. Şayet iddia ve savunma değiştirilebiliyorsa ve taraf da bu çerçevede vakıalarda bir değişiklik yapıyorsa buna bağlı olarak yeni vakıaların ispatı için delil gösterilmesi de mümkün olacaktır. Islahla vakıayı değiştirip genişletmeye izin verip onun ispatına izin vermemek düşünülemez. Çünkü delil vakıaya bağlı olarak kullanılan ve vakıanın gerçekliğini ispata yarayan bir araçtır. Ancak, delilleri kanunun belirttiği süre, şekil ve usûlde göstermeyen, ibraz etmeyen, bildirmeyen ve sunmayan taraf, ıslah yoluyla bunu gerçekleştirmez. Bu hükümleri aşarak ıslah yoluyla sonradan delil göstermek veya sunmak mümkün değildir. Uygulamada zaman zaman ıslahla delil gösterme veya sunma yoluna gidildiği, mahkemelerin de bunu kabul ettiği görülse de, bu hem kanunda delillere ilişkin düzenlemelere hem de ıslahla ilgili hükümlere açıkça aykırıdır.” (ÖZEKES, Muhammet, Pekcanıtez Usûl Medenî Usûl Hukuku, 15. Bası, C: II, İstanbul, 2017, s. 1515, 1516)
Bu yüzden, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2016, 2015/11858 E. - 2016/9302 K. sayılı kararındaki “Taraflarca delil listesinin sunulması işlemi de yargılama usulüyle ilgili bir işlem olup, ıslah ile değiştirilmesi mümkündür. Bu durumda, mahkemece, ıslah talebi kabul edilerek sunulan deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki görüşüne katılmak mümkün değildir. Sonuç olarak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin hem 03.04.2015 hem de 19.09.2022 tarihli kararı ıslah kurumunun getiriliş amacına hem de HMK’nın genel sistematiğine uygundur.
BİLGİ : “Islahla vakıalar değiştirilip yeni vakıalar dahil edebileceğinden gösterilen tanıklar dinlenmelidir” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03 Nisan 2015 tarihli kararı için bkz.
http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/islah-vakia-degistirme-dahil-etme-tanik-dinlenmelidir