KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

RÜCU HAKKINDA DAVACININ MAL VARLIĞINDAKİ EKSİLME, ÖDEME TARİHİNDE GERÇEKLEŞTİĞİNDEN ALACAĞIN TAMAMINA ÖDEME GÜNÜNDEN İTİBAREN FAİZ İŞLETİLMESİ GEREKİR.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/1175
Karar No      : 2024/9334

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

MAHKEMESİ                       : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 14.12.2023
SAYISI                                 : 2021/1385 Esas, 2023/1971 Karar

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 14.11.2004 tarihinde bayilik sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilince bayilik ilişkisi kapsamında davalıya 28.05.2005 tarihinde yakıt ikmali yapıldığını, ikmal sırasında, davalının sözleşme gereği olan kontrol ve denetim yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle akaryakıt sızıntısı yaşandığını ve sızıntının çevre kirliliğine sebep olduğunu, bu sızıntı nedeni ile sigorta şirketi tarafından davalıya 134.983,00 TL tutarında tazminat ödendiğini, sigorta şirketinin ödediği bu tazminatı müvekkiline rücu etmek için dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda, sızıntının meydana gelmesinde davalının %60 oranında kusuru bulunduğunun tespit edildiğini ve kararın kesinleştiğini, dava dışı G. .. Ltd. Şti.'nin, akaryakıt sızıntısı nedeniyle kendisine ait iş yerinin belli kısımlarını kullanamaz hale geldiğini iddia ederek bu nedenle oluşan zararlarının tahsili için müvekkili aleyhine dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda 291.315,10 TL'nin müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, kararın kesinleşmesi üzerine alacaklının ilamlı icra takibi yaptığını ve müvekkilinin icra dosyasına toplamda 939.285,94 TL ödeme yapıldığını, bunun yanı sıra müvekkilinin ili Vergi Dairesine 16.01.2015 tarihinde 20.206,48 TL tutarında karar ilam harcı ödendiği, davalının, müvekkilinin ödediği bu tutarlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin ödeme tarihi olan 08.01.2015 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi bile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 02.02.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle ilamlı icra dosyasına ödenen tutar bakımından müddeabihi 469.642,97 TL'ye, ödenen karar ve ilam harcı bakımından ise 10.103,24 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını, davacının rücu talebine konu davayı müvekkiline ihbar etmediğini, müvekkiline ait istasyonda yakıt sızıntısı meydana gelmediği gibi rücu talebine mesnet davanın konusunun da varlığı iddia edilen yakıt sızıntısı değil davacının bir yılı aşkın bir süre yaptığı kazı çalışmaları olduğunu, nitekim rücu talebine mesnet davanın davacısının da davasını, davacının çalışmaları sebebiyle iş yerini kullanamamaktan kaynaklı kâr mahrumiyetine hasrettiğini, yakıt sızıntısı bulunmadığının davacının da kabulünde olduğununu, davacı yanca bu hususta tutulan tutanaklar bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunduğu, davacının rücu talebinin bayilik sözleşmesine dayandığı ve 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 51 inci maddesinden doğduğu, kanuna dayanan bu talep hakkı ve bayilik sözleşmesi için özel herhangi bir zamanaşımı süresi belli edilmediğinden davada uygulanması gerekli zamanaşımı süresinin 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi gereği 10 yıl olduğu, davacının üçüncü kişiye 08.01.2015 tarihinde ödeme yaptığı, davanın 04.05.2015 tarihinde açıldığı, ıslah dilekçesinin 02.02.2021 tarihinde sunulduğu anlaşıldığından davalının dava dilekçesi ve ıslah dilekçesine karşı ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin reddedildiği, davaya konu akaryakıt sızıntısının oluşmasında tarafların eşit oranda kusurlu oldukları, davacının dava dışı üçüncü kişiye ödemiş olduğu tazminat tutarının %50'si olan 469.642,97 TL'yi davalıya rücu edebileceği, davacının 10.103,24 TL'lik talebi yönünden gerekli harcı verilen kesin süreye rağmen yatırmadığı gerekçesiyle davanın 469.642,97 TL yönünden kabulü ile, 08.01.2015 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 10.103,24 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, rücu talebine mesnet davadan önce, davalının sigortacısı tarafından huzurdaki davanın davacısı aleyhine rücu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, sigortalı ile B. arasındaki sözleşmeye göre akaryakıt ikmalinden B.'nin sorumlu olduğu, ancak sigortalının da dolum sırasında denetim yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle %40 müterafik kusurunun bulunduğu, B.'nin kusurunun %60 oranında olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın temyiz denetiminden geçerek kesinleştiği, işbu rücu davasına dayanak üçüncü kişinin uğradığı zararın ana nedeni olan akaryakıt sızıntısı ile zikredilen kesinleşmiş Mahkeme kararına konu akaryakıt sızıntısının aynı olduğu, zikredilen dava kapsamında kesinleşmiş kusur oranlarının eldeki davada kesin delil teşkil ettiği, Mahkemece buna göre değerlendirme yapılması gerekirken, yeniden kusur değerlendirmesi yapılmasının doğru olmadığı, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının yerinde olduğu, Mahkemece 29.09.2020 tarihli celsede, davacı vekiline 10.103,24 TL'lik talep yönünden eksik 345,07 TL harcın tamamlanması için kesin süre verildiği, davacının kesin süre içerisinde 08.10.2020 tarihinde eksik harcı yatırdığı, bu nedenle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik mahkeme gerekçesinin isabetsiz olduğu, öte yandan harcın ikmal edilmemesi halinde yapılacak işlemin talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi olduğu, mahkeme kararının bu yönü ile de hatalı olduğu, davalı vekilinin, ıslah edilen tutara ödeme tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceğine yönelik istinaf sebebine gelince, eldeki davanın kısmi dava olarak ikame edildiği, şu halde ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın, dava dilekçesi ile 02.02.2021 harçlandırma tarihli ıslah dilekçesinde talep edilen tutarlar üzerinden kısmen kabulü ile; 383.796,96 TL'nin, 10.000,00 TL'sine 08.01.2015, 8.082,59 TL'sine 16.01.2015 ve 365.714,37 TL'sine 02.02.2021 ıslah tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, rücuen alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.818 sayılı Kanun'un 51, 125 ve 128 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, 28.05.2005 tarihinde meydana gelen yakıt sızıntısı sebebiyle sigortacısı tarafından davalı Şirket'e 134.893,00 TL ödeme yapıldığı, sigortacının davalıya ödediği tutarı B. ...A.Ş.'ne rücu için dava açtığı, Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/312 E. sayılı dosyası üzerinden görülen yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 53.957,20 TL'nin B. ...A.Ş.'den tahsiline karar verildiği ve hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 20.01.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Zikredilen davaya konu yakıt sızıntısı ile huzurdaki davaya konu yakıt sızıntısının aynı olduğu ve sigortacının davayı davalı Şirketin halefi olarak açtığı şüphesiz olup yargılamada da meydana gelen yakıt sızıntısı sebebiyle işbu davanın taraflarının hangi oranda kusurlu oldukları araştırılmıştır. Bu nedenle zikredilen davada belirlenen ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kusur oranları işbu dava bakımından kesin delil teşkil edecek olup Bölge Adliye Mahkemesinin bu husustaki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince, zikredilen davada, B. ..A.Ş.'ne %60, M. ...Ltd. Şti'ne %40 kusur yüklendiği belirtilmiş ise de ilam incelendiğinde; Bölge Adliye Mahkemesinin belirttiğinin tam aksine M. ...Ltd.Şti'ne %60, B.'ye ise %40 oranında kusur izafe edildiği görülebilmektedir. Nitekim bu davada sigortacının 134.893,00 TL talep ettiği ve B.'nin 53.957,20 TL ödemeye mahkum edildiği gözetildiğinde de B.'ye izafe edilen kusurun %40 oranında olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesince, meydana gelen yakıt sızıntısında davalının %60, davacının ise %40 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kesin delil teşkil eden davada taraflara izafe edilen kusur oranları karıştırılmak suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

3. Öte yandan Bölge Adliye Mahkemesince, yazılı gerekçeyle dava dilekçesiyle talep edilen miktara ödeme tarihinden ıslah dilekçesiyle talep miktara ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de Dairemizin 15.05.2017 tarihli, 2016/7227 E., 2017/2883 K. ve 27.09.2016 tarihli, 2015/13456 E., 2016/7556 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere rücu hakkı, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkı olup, davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle talep edilen alacağın tamamına ödeme gününden itibaren faiz işletilmesi gerekirken ıslah dilekçesiyle talep edilen tutara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 24.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan V.        Üye                         Üye                      Üye                  Üye 
Ali Orhan          Mehmet Cebeci      Mikail Özdemir     İsmail Yavuz     Okan Albayrak