
İTİRAZLARINI TASDİK DURUŞMASINDAN EN AZ ÜÇ GÜN ÖNCE BİLDİRMEYEN VE BU DURUŞMAYA KATILMAYAN RET OYU VEREN ALACAKLI İSTİNAFA BAŞVURAMAZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/(15)6-966
KARAR NO : 2022/283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08/06/2021
NUMARASI : 2021/546 - 2021/879
KONKORDATO TALEP EDEN : G.D. vekili Av. F.Ç.
ALACAKLILAR : T.H. Bankası A.Ş. ve diğerleri vekili Av. M.Ç.Ş.
1. Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince verilen istinaf dilekçesinin reddine ilişkin karar alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Konkordato isteyen vekili dilekçesinde; müvekkilinin Dem Enerji Mühendislik’in sahibi olduğunu, ancak son zamanlarda ticarî faaliyetleri sırasında doğan vergi ve SGK borçları olduğunu, maddi sıkıntı içerisine girdiğini, borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olduğunu, ayrıca aleyhine icra takiplerinin de başladığını, muhtemel bir iflâs ile karşı karşıya olduğunu ileri sürerek öncelikle müvekkilinin faaliyetlerine devam edebilmesi ve mal varlığının korunabilmesi için icra takibi başlatılmasının engellenmesine, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına, araçları üzerinde bulunan yakalama kararlarının uygulanmamasına, geçici mühlet kararı verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 305 ve devamı maddeleri gereğince teklif ettiği konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
5. Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2018/819 E., 2020/217 K. sayılı kararı ile; talep edenin konkordato projesinin 25.01.2020 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde İİK'nın 302/2. maddesinde aranan nisabın üzerinde alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için İİK'nın 305. maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davacının konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
6. Alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
7. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 28.10.2020 tarihli ve 2020/1576 E., 2020/1355 K. sayılı kararı ile; konkordatonun tasdiki kararlarının ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebileceği, T.H. Bankası A.Ş. konkordato talebine itiraz etmediğinden İİK’nın 308/a maddesi uyarınca kararı istinaf hakkı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı T.H. Bankası A.Ş vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince 25.02.2021 tarihli ve 2021/1393 E., 2021/511 K. sayılı kararı ile;
“… Talep İİK 276 ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306 madde çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar alacaklı H. Bankası A.Ş. tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından talep İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308 a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde sadece duruşma öncesi itiraz edenlerin kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim Prof Dr. Selçuk Öztek, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato hukuku kitabının 308/a maddesini açıkladıkları 569. sayfada ret oyu kullananların tasdik kararını istinaf edebileceklerini kabul etmişlerdir.
Kanunun 302/7 maddesinde "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Az yukarıda yazılı doktrin görüşünde de iltihak süresi içinde itiraz edenlerin istinaf yoluna başvurabileceği de belirlenmiştir.
Somut olayda H. Bankası A.Ş.'nin iltihak süresi içinde ret oyu kullandığını bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda H. Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarihli ve 2021/546 E., 2021/879 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kastedildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği bulunduğu, Özel Dairenin bozma kararında atıfta bulunulan yazarların, 1932 yılından beri yerleşik hâldeki görüşten dönmelerini gerektiren hususu yeni (7101 sayılı Kanun ile yapılan) değişiklikle Kanun’un "...itiraz eden alacaklılar için istinaf süresini tasdik kararının ilanından itibaren işletmeye başlattığı..." olarak açıkladıklarının görüldüğü, istinaf süresinin hangi tarihte ve ne şekilde başlayacağının kimlere istinaf hakkı verilip verilmeyeceği ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu ise belirtmedikleri, İİK’nın yürürlüğe girdiği tarihten, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe kadar konkordatonun tasdiki kararlarına karşı kanun yolunun duruşmadaki tefhimle başladığı, diğer taraftan 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihte yürürlüğe girdiğinden, sürenin tefhimle başlatılmasına ilişkin uygulamanın 20.07.2016 tarihine kadar bu şekilde süre geldiği, gelinen noktada salt sürenin ilanla başlatılmasının istinaf hakkı sahiplerinin kapsamını neden değiştirdiğinin anlaşılamadığı, yazarlar ve onlara atıf yapan Özel Dairenin de buna dair bir açıklık getirmediği, özellikle Kanun’da bir boşluk bulunmadığı, değişiklikle de özel bir kapsam genişletilmesi yapılmadığına göre yazarların bu görüşünün "yeni ve yol gösterici bir hukuki bakış açısı" olduğu fakat hükme esas alınabilecek genel kabul görmüş bilimsel bir içtihat olmadığının anlaşıldığı, her şeyden önce hak arama temel haklardan olup, bu hakların ancak kanun ile sınırlandırılabileceği, Anayasa hükmü gereği kanun yoluna başvurmanın bir hak olduğu, ancak konkordatonun ne talep edene ve ne de alacaklıya subjektif bir alacak hakkı verdiği, konkordatonun alacaklının hakkına bir halel getirmediği, sadece bunun ödeme biçimini, mahkemenin de katkısı ile değiştirdiği, bu durum kabul oyu verenler için sözleşmesel bir ilişki doğururken, ret oyu verenler için mahkeme kararına dayandığı, alacaklının dahi iflâsa tâbi borçlusu hakkında konkordato isteminde bulunabileceği, bununla birlikte konkordatonun süreç ve kurumsal yapı bakımından tamamen şeklî olduğundan ivedilikle tamamlanması gerektiği, bu çerçevede borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunu tamamen kapattığı ve sürecin borçlu lehine bir an evvel sonuçlandırılması arzusunda olduğu, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda ret oyu kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, konkordato hakkında verilen karara karşı İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
14. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukukî çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).
15. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Kuru, Baki: İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Tanrıver, Süha/Deynekli, Adnan: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Kale, Serdar: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Pekcanıtez, Hakan/Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Altay, Sümer/Eskiocak, Ali: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10,15).
16. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
17. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun malî durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK m. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanıtez/Erdönmez s. 6 vd.).
18. Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285. maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2. maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamış, iflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
19. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286. maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK m. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286. maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK. m. 287).
20. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297. maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
21. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
22. Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (m. 288).
23. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (m. 289/2).
24. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (m. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
25. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
26. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (m. 289/5).
27. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (m. 289/4).
28. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288. maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (m. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (m. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticarî defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
29. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305. maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302. maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206. maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
30. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (m. 306).
31. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (m. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
32. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (m. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukukî statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(m. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
33. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi;
“Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır”.
Hükmünü içermektedir.
34. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye red oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
35. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan madde;
“Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
36. Bu düzenlemeye gore, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
37. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartının, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
38. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi şartı getirildiği belirtilmiştir.
39. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir.
40. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının” kabul edilmesi gerekmektedir.
41. Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı kabul edilmektedir (Kuru, Baki.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 1502; Tanrıver/Deynekli, s. 158; Görgün, Şanal/Börü, Levet/Kodakoğlu, Mehmet: İcra v e İflas Hukuku, Ankara 2022, s. 514).
42. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın "İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat" (8.b., Ankara 2022, m.308/a, s.291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 maddeye atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.
43. İcra İflas Kanunu’nun 304. madde gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
44. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.
45. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, istemde bulunanın konkordato projesi, ilk derece mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından rapor ve İİK’nın 302. maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve İİK’nın 305. maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
46. Dosya içerisinde yer alan 25.01.2020 tarihli alacaklılar toplantısı tutanağı incelendiğinde alacaklı T.H. Bankası A.Ş.’nin toplantıya katılmadığı ve projeye ilişkin oy kullanmadığı, ancak İİK’nın 302/7. maddesi uyarınca alacaklılar toplantısının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihakların da kabul edileceğinin düzenlediği, alacaklı T.H. Bankası A.Ş.’nin de yedi günlük iltihak süresi içinde 29.01.2020 tarihinde projeye “Ret” oyu kullandıklarına ilişkin dilekçe sunduğu anlaşılmaktadır.
47. Her ne kadar alacaklı T.H. Bankası A.Ş. tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmış ise de, İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
48. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; İİK’nın 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacakların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK’nın 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
49. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı yerindedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 10.03.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
İİK 285. maddesine göre konkordatoda borçlarını vadesinde ödeyemeyen ya da ödeme tehlikesi altında bulunan borçlunun iflastan kurtulmak için konkordato talep edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dosyada G.D. - D. Enerji Mühendislik şirketinin sahibi olup, geçici mühlet kararı ve sunduğu konkordato teklifinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından konkordato projesinin 25.1.2020 tarihinde yapılan toplantı ve iltihak süresi içerisinde İİK 302/2 maddesinde aranan nisabın sağlandığından ve İİK’nın 305. maddesindeki konkordato tasdik şartları oluştuğundan, tasdik harcı da yatırılmış olmakla konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Alacaklı H. Bankası vekili tarafından istinaf yoluna başvurularak konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi istinaf talebini inceleyerek İİK 308/a maddesi gereğince konkordato tasdik kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebileceğini; alacaklı H. Bankasının konkordato talebine itiraz etmemiş olmakla İİK 308/a maddesi gereğince istinaf hakkı bulunmadığından HMK 352/1,ç maddesi uyarınca istinaf dilekçesinin reddine karar vermiştir.
İİK 302. maddesinde alacaklılar toplantısının ne şekilde yapılacağı; nisabın ne olduğu düzenlenmiştir. Toplantı kesin mühlet içinde makul bir zamanda yapılır. Süresi içinde alacaklı olarak kaydedilmiş olan veya süresi içinde kayıt talebinde bulunmamakla birlikte alacağını toplantı sırasında doğrulayan her alacaklı oy hakkından ve alacağın borçlu tarafından çekişmeli hâle getirilmiş olup olmadığından bağımsız olarak toplantıya katılma hakkına sahiptir. Toplantı sonunda kabul ya da reddedenler belirlenir, konkordato tutanağı düzenlenir, imzalanır. Konkordatoya yazılıp ancak toplantıya gelmeyenlerin konkordatoyu reddettikleri kabul edilir, ancak toplantının bitimini takip eden yedi günlük iltihak süresinde konkordatoya diyeceklerini bildirebilirler.
İstinaf yoluna başvuran alacaklı H. Bankası A.Ş.’nin 25.01.2020’de yapılan alacaklılar toplantısına katılmayıp 29.01.2020 tarihinde yani yedi günlük iltihak süresinde projede alacaklı olarak gösterildiklerini ancak projedeki alacak miktarının borçlunun asaleten borcu olup müteselsil kefil sıfatıyla borçları proje kapsamında olmadığından görüşlerinin olumsuz olup red oyu kullandıklarının bildirildiğini görüyoruz.
İİK 304. madde ile konkordato tasdik incelemesinin mutlaka duruşmalı yapılacağı, duruşma gününün ilan edileceği, bu incelemenin kesin mühlet içinde olacağı düzenlenmiştir. İtiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır olacakları madde içeriğinde düzenlenmiştir.
Bu maddede kanun koyucunun itiraz sebeblerinin üç gün önce bildirmesini düzenlemesi tamamen yargılamanın çabuk bitirilmesine ve hangi alacaklıların duruşmada hazır bulunabileceklerinin belirlenmesine yöneliktir. Mühlet ile başlayan süreç bir bütün kabul edilmelidir. Nihayetinde konkordato başvurusu bir çekişmesiz yargı işi olup, tasdik yargılaması mühlet ile başlayan faaliyetten bağımsız bir başvuru meydana getirmemektedir. Geçici veya kesin mühlet kararına itiraz eden yahut mühletin kaldırılmasını talep edip de bu yöndeki başvurusu reddedilen ve fakat itirazlarını tasdik duruşmasından üç gün önce mahkemeye sun(a)mamış bir alacaklıya kanun yollarının kapatılmaması gerekir. Bu anlamda itiraz eden alacaklıyla kastedilen salt tasdik duruşmasından en geç üç gün içinde mahkemeye başvurarak itirazlarını yazılı olarak bildiren alacaklılar ile sınırlı olmayıp geçici mühletin ilanından itibaren itirazlarını dile getirmiş olan tüm alacaklılar da bu imkana sahip kabul edilmelidir (Toraman, Barış: Konkordato Müessesi Hakkında 7101 sayılı Kanunla Getirilen Yeniliklerin Kanun Yollarına İlişkin Hükümleri Bakımından Değerlendirilmesi, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato MİHBİR Türk Medeni Usul ve İcra İflas Hukukları Birliği 16. Antalya Toplantısı, 5-6 Ekim 2018, Ankara 2019, S. 221).
İİK 305 maddesindeki koşullar oluştuğunda ise konkordato projesinin tasdikine karar verilir.
Alacaklı H. Bankası A.Ş.’nin konkordato tasdik duruşmasına katılmadığı, yine ayrıca tasdik duruşmasına ilişkin yazılı bir itirazda bulunmadığı ancak konkordato tasdik kararını istinaf ettiğini görüyoruz.
İİK 308/a maddesi kanun yolları başlığı altında düzenlenmiştir. Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu ya da konkordato talep eden alacaklının karar tebliğinden itibaren itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge Adliye Mahkemeleri kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dosyada İİK 308/a maddesinde yapılan düzenlemede itiraz eden diğer alacaklılardan ne kastedildiği konusu uyuşmazlık konusudur. Zira alacaklı H. Bankası A.Ş. alacaklılar toplantısında itirazını iltihak süresinde bildirdi, ancak konkordato tasdik duruşmasına katılmadı ve duruşmadan üç gün öncede itirazını bildirmedi. Konkordato tasdik duruşması ilanı yapılmadan daha önce alacaklılar toplantısında itirazlarını bildirmişti.
Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay Özel Dairesi arasındaki temel ihtilaf İİK 308/a maddesinin uygulamasına ve kanun koyucunun bu madde de belirtilen itiraz eden diğer alacaklılar düzenlemesi ile konkordato tasdik duruşmasından önce alacaklılar toplantısında yapılmış olan itirazları da kapsayıp kapsamadığı noktasındadır.
Konkordatoya itiraz eden alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmelerinde hukukî yarar vardır. 7101 sayılı Kanun değişikliğinden önce konkordato tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmek isteyen alacaklıların konkordato tasdik duruşmasına gelerek itiraz etmiş olmaları gerektiği, daha önce ret oyu kullansa bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı, bunun nedeni sürenin tefhimle başlatılmasıydı. Oysa 7101 sayılı Yasa ile itiraz eden alacaklılar için süreyi ilandan itibaren işletmeye başlattığından tasdik kararına karşı daha önce alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde ret oyu vermiş alacaklıların istinaf yoluna ilandan itibaren on gün içinde gitmeleri mümkündür.
İİK 308/a maddesi düzenlemesi kanun yolları başlığı altında, münferiden düzenlenmiştir. Alacaklı H. Bankası A.Ş.’nin konkordato tasdik duruşmasından önce alacaklılar toplantısına iltihak süresinde konkordatoyu kabul etmediğine ilişkin itirazın bu toplantıya ilişkin olduğu tasdik duruşmasına gelmediğinden ve duruşmadan önce üç gün içinde bildirmediğinden bahisle itiraz etmiş sayılmayacağına ilişkin tespit “hak arama özgürlüğünün” ihlaline bizi götürmektedir. Burada yargılamanın devam ettiği süreçte, iradesini konkordato tasdik duruşmasından çok önce ortaya koyan alacaklının kanun koyucunun düzenlediği “itiraz eden alacaklılar” içerisine sokulmaması hakkın aranmasına engel teşkil edecektir. Bu hakkın yasa ile sınırlanması ve İİK 308/a maddesindeki itiraz eden alacaklıların sadece tasdik duruşmasındaki itiraz edenler olduğu yolundaki tespit hak arama özgürlüğüne engel olabileceği gibi dar bir yorumdan ibaret kalacaktır. Kanun koyucu bu maddeyi ayrı bir başlık altında düzenlemiştir. Konkordato süreci şeklidir. Kanun koyucu bu nedenle düzenlemeyi yargılamanın hızlılığı bakımından yapmış ancak İİK 308/a maddesini “hak arama özgürlüğü”nü de düşünerek kanun yolları başlığı altında düzenlemiştir. Bu nedenle konkordatoya karşı oy kullanma hakkı olan, alacaklılar toplantısına katılan ya da yedi günlük iltihak süresinde katılan alacaklının konkordato projesini kabul etmediğine ilişkin iradesini ortaya koyan alacaklıların konkordatoya itiraz eden alacaklılar olduklarından süresi içinde istinaf yoluna gidebilecekleri düşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk düşüncesine muhalifiz. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından veriler kararın bozulması düşüncesindeyiz.
Adem ALBAYRAK Nesrin ŞENGÜN Dr. Şanver KELEŞ
Birinci Başkanvekili Üye Üye
Fatma Feyza ŞAHİN Fatma AKYÜZ Şahin ÇİL
Üye Üye Üye
KARŞI OY
Uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Özel Daire tarafından verilen bozma kararında, konkordato hakkında verilen karara karşı İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesi uyarınca itiraz edenlerin kanun yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, itiraz edenler kavramının İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinde belirlenen şekliyle konkordatonun tasdiki duruşmasına dair yapılan ilan üzerine itiraz edenlerle sınırlı olmadığı, konkordatoya toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananların da itiraz etmiş sayılacağı gerekçesiyle alacaklının istinaf hakkının bulunduğu kabul edilmiş ve istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının, yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda olumsuz oy kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinde, “Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır” şeklinde kurala yer verilerek konkordato kararına karşı kanun yolları düzenlenmiştir. Kanun yoluna başvurabilecekler borçlu, konkordato talep eden alacaklı ve itiraz eden diğer alacaklılar olarak gösterilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nda konkordatoya itiraz müessesesi ayrıca düzenlenmemiş, geçici mühlet kararının ilanı sonrasında ve kesin mühlet sonrasında alacaklıların itiraz edebileceğinden söz edilmiştir. Yine konkordato kararı verilmek üzere yapılan yargılama öncesinde gerçekleştirilen ilan üzerine alacaklıların itiraz hakkının olduğu, Kanun’un 304. maddesinde açıklanmıştır. Aynı maddede, itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin ilana yazılacağı açıklanmıştır. O hâlde son kez yapılacak bu ilan üzerine ilk defa itiraz edecekler bakımından bir düzenleme söz konusu olup, bu alacaklılar bakımından itirazın süresi duruşma gününden üç gün önce olarak belirlenmiş ve itirazın yazılı ve gerekçeli olması gerektiği de öngörülmüştür. Bu şekilde itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilecekleri de açıklanmak suretiyle duruşma düzeni bakımından bir sınırlandırma getirilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinde kanun yolu hakkı bakımından herhangi bir kural mevcut değildir. Düzenleme, son bir itiraz yolu ve duruşmaya katılma hakkını içermektedir.
Öte yandan, Kanun’da itiraz için özel bir prosedür öngörülmediğine göre, Kanun’da geçen “itiraz eden diğer alacaklılar” kavramına konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananların da dahil olduğu kabul edilmelidir. Zira alacaklı olumsuz oy kullanmak suretiyle konkordato projesine katılmadığını açıkça ifade etmiş, bu yöntemle itirazını gerçekleştirmiştir.
Somut uyuşmazlıkta alacaklı banka temsilcisi İcra ve İflas Kanunu’nun 302/7 maddesine göre toplantıya katılmadığı hâlde, yedi günlük iltihak süresi içinde olumsuz oy kullandığı anlaşılmaktadır.
Kanun yolunu düzenleyen İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinde en geniş şekilde istinaf ve temyiz kanun yolu öngörüldüğü hâlde, yorum yoluyla kanun yolu hakkının sınırlandırılması yerinde değildir. Kanun’da yer alan “itiraz eden diğer alacaklılar” kavramının 304. madde kapsamıyla sınırlı şekilde dar yorumlanması, Anayasal temeli haiz hak arama hürriyetinin bir sonucu olan mahkemeye erişim ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebileceğinden, alacaklılar toplantısına katılarak olumsuz oy kullanan alacaklı bankanın istinaf kanun yolu hakkının bulunduğu sonucuna varılmalı ve direnme kararı bozulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun aksi yöndeki onama görüşüne katılamıyorum.
Şahin ÇİL
Üye
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.2022, (15)6-71/284 sayılı kararı da aynı yöndedir.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2024/6-148
KARAR NO : 2022/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 23.08.2023
NUMARASI : 2023/1446 E., 2023/1445 K.
Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep edenin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkilinin toptan kumaş ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, ülkedeki ekonomik sorunlar nedeniyle talebin daralması ile birlikte yaşanan pandemi süreci nedeniyle de müvekkilinin cirosunda düşüş yaşandığını, bu durumun müvekkilinin finansal krize girmesine neden olduğunu, sunulan konkordato projesi kapsamında borçlarını ödeyeceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 inci ve devamı maddeleri uyarınca teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2022 tarihli ve 2021/649 Esas, 2022/1031 Karar sayılı kararı ile; talep edenin konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun’un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile borçlunun konkordatoya tabi adi borçlarının tamamını geçici mühlet tarihi olan 24.09.2021 tarihinden itibaren aylık %1,50 faiz uygulanmak suretiyle ilk taksiti 2023 yılı Aralık ayında başlamak üzere ayda bir ödemeli dört yılda kırk sekiz eşit taksitte ödenmesine karar verilmiştir.
III. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2023 tarihli ve 2023/19 Esas, 2023/319 Karar sayılı kararı ile;
1. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden;
Tasdik duruşmasından üç gün öncesine kadar itirazlarını bildiren alacaklıların kararı istinaf edebilecekleri, alacaklı banka vekili tarafından duruşma gününden üç gün öncesine kadar itiraz dilekçesi verilmediği, bu nedenle alacaklı banka vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine;
2. Alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden;
İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle alacaklı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 12.06.2023 tarihli ve 2023/1959 Esas, 2023/2292 Karar sayılı kararı ile,
"… 1- İcra ve İflas Kanununun 308/a maddesi uyarınca konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir.
2- İİK’nın 304/1. bendinde ise itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır’’ cümlesine karşılık İİK’nın 302/7. fıkrasında ‘’konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.’’ denildikten sonra 302/son fıkrasında ‘’komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.’’ düzenlemesi yer almış olup konkordatonun mahkemede incelenmesine raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nın 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır.
3- İİK’nın 302.maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabul edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir.
Kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer.
4- Kanunun 302/7 maddesinde ise "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ‘’Adil Yargılanma Hakkının’’ en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından ‘’Hukuki Belirlilik’’ ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır.
5- Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir.
Somut olayda, alacaklı Yapı Kredi Bankası AŞ.’nin toplantıya katıldığı ve red oyu kullandığı, müdahale dilekçesinde konkordatonun reddini talep ettiği ve son celse duruşmada konkordatonun reddi yönünden beyanda bulunduğu anlaşılmış olup bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda Yapı Kredi Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, istinaf incelemesi yapmak üzere dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
6- Bozma nedenine göre, Ziraat Katılım A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir,..." gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesine ilaveten, 2004 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinde itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada bulunabileceklerinin, aksi hâlde tasdik duruşmasına katılamayacaklarının düzenlendiği, konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanmasının gerektiği, konkordatoya ilişkin düzenlemelerde borçlu lehine verilen birçok kararda Kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiğinin görüldüğü, komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanmasının ve herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesinin tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmediği, alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacağı, 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesinde Kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerektiği, 2004 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmenin konkordatonun sistemine de aykırı olduğu, Kanunun öngörmediği yasa yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, somut olayda, itiraz edeceklerin itirazlarını bildirmelerine ilişkin Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu Resmî İlan Portalında gerekli ilanların yapıldığı, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili tarafından itiraz dilekçesi sunulmadığı, Kanunun ifade ettiği biçimde "itiraz" edilmediği, dolayısıyla 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili; 2004 sayılı Kanun’un 304/1 inci maddesinin konkordato sürecinde mahkemenin işleyişine yönelik olduğunu, itiraz dilekçesi sunmayan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının ortadan kalkacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, müvekkili bankanın yargılamanın her aşamasında konkordatoya itiraz ettiğini ve alacaklılar toplantısında ret oyu kullandığını, Bölge Adliye Mahkemesince 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesine yorum katılarak müvekkili bankanın hak arama özgürlüğünü kısıtlama yoluna gidildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı Kanun’un 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 304 ve 308/a maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).
3. Konkordato 2004 sayılı Kanun'da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).
4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (2004 sayılı Kanun md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
6. Mahkeme içi adi konkordato 2004 sayılı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişilerin konkordatoya başvurabileceği görülmektedir. 2004 sayılı Kanun'un 285/2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve 2004 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (2004 sayılı Kanun md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (2004 sayılı Kanun md. 287).
8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
10. Geçici mühletin ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilandan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (2004 sayılı Kanun md. 288).
11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (2004 sayılı Kanun md. 289/2).
12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (2004 sayılı Kanun md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (2004 sayılı Kanun md. 289/5).
15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (2004 sayılı Kanun md. 289/4).
16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesine göre ilan yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya ret şeklinde beyanlarının alınması (2004 sayılı Kanun md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (2004 sayılı Kanun md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilan ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya ret kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 2004 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilanı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (2004 sayılı Kanun md. 306).
19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (2004 sayılı Kanun md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (2004 sayılı Kanun md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(2004 sayılı Kanun md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
21. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı ise on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
22. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep eden alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiğinin, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediği hususunun belirlenmesi gerekmektedir.
23. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304 üncü maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan maddede; komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve herhâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 288 inci madde uyarınca ilan edileceği, itiraz edenlerin ise, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilana yazılacağı belirtilmiştir.
24. Bu düzenlemeye göre, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
25. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmeleri için, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
26. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
27. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin İlk Derece Mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (2004 sayılı Kanun md. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (2004 sayılı Kanun md. 293/1) görülmektedir.
28. Komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanması, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesi, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacaktır. Henüz tasdik talebine ilişkin komiser raporunun sunulmadığı aşamada verilen dilekçeler, mahkemece verilecek tasdik kararına karşı yasa yollarına başvuru imkânı tanımayacaktır.
29. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
30. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat (8.b., Ankara 2022, md. 308/a, s. 291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 inci maddesine atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesindeki itirazın, 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesinde düzenlenen itiraz olduğu belirtilmiştir.
31. İcra İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında, duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
32. Kanun'un öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamış olup bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olmakla, “itiraz eden alacaklı” deyiminden 2004 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemeyecektir.
33. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2022 tarihli ve 2021/(15)6-966 Esas, 2022/283 Karar; 10.03.2022 tarihli ve 2022/(15)6-71 Esas, 2022/284 Karar; 19.10.2022 tarihli ve 2022/6-628 Esas, 2022/1339 Karar; 19.10.2022 tarihli ve 2022/6-661 Esas, 2022/1319 Karar; 09.11.2022 tarihli ve 2022/6-855 Esas, 2022/1471 Karar; 08.12.2022 tarihli ve 2022/6-1089 Esas, 2022/1707 Karar; 08.03.2023 tarihli ve 2023/6-149 Esas, 2023/170 Karar; 22.03.2023 tarihli ve 2023/6-177 Esas, 2023/250 Karar ile 24.01.2024 tarihli ve 2023/6-1161 Esas, 2024/5 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
34. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından düzenlenen rapor ve 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak konkordato projesinin tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
35. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre 23.08.2022 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilince iltihak süresi içinde talep eden tarafından sunulan konkordato projesine ret oyu kullanıldığı, komiser tarafından 07.09.2022 tarihinde nihai raporun sunulduğu, tasdik duruşmasının ise 17.11.2022 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
36. Her ne kadar alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde konkordato projesine "ret" oyu verilmiş ise de; 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesi uyarınca itiraz sebeplerinin tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği görülmektedir. Bu durumda 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesi gereğince mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
37. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacaklıların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilanından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilandan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabul edilmesinin gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
38. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı onanmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
2- Alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
22.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Talepte bulunan tarafından, konkordato teklifinin tasdikine karar verilmesi talep edilmiş, İlk Derece Mahkemesince, talep edenin konkordato projesinin alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde 2004 sayılı Kanun'un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde adi alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili, istinaf yoluna başvurarak konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden; adı geçen alacaklı banka vekilinin konkordato projesinin onaylanması oylamasında ret oyu kullanmış olmasına rağmen tasdik duruşmasından üç gün öncesine itirazlarını yazılı olarak bildirmemesi nedeniyle istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 352/(1)-ç maddesi uyarınca alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 285/1 inci maddesinde, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebileceği düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 302 nci maddesinde ise, alacaklılar toplantısının ne şekilde yapılacağı; konkordato projesinin oylanmasında oylamaya kimlerin katılabileceği, nisabın ne şekilde olması gerektiği düzenlenmiştir. 2004 sayılı Kanun'un 302/4 üncü maddesinde ise oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklıların oy kullanabileceği, 2004 sayılı Kanun'un 304/6 ncı maddesinde de, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemece karar verileceği düzenlenmiştir.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde imzalanması gerekmekte olup, bununla birlikte 2004 sayılı Kanun'un 302/7 nci maddesinde, toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihakların da kabul edileceği düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 304 üncü maddesinde, komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve herhâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 2004 sayılı Kanun'un 288 inci madde uyarınca ilan edileceği, itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilana yazılacağı düzenlenmiştir.
Anılan madde uyarınca kanun koyucunun, itiraz edenlerin itiraz sebeplerinin üç gün önce bildirmesini düzenlemesinin nedeni, yargılamanın çabuk bitirilmesine ve hangi alacaklıların duruşmada hazır bulunabileceklerinin belirlenmesine yöneliktir. Mahkemece konkortado talep eden hakkında mühlet kararı verilmesiyle başlayan süreç bir bütün kabul edilmelidir. Nihayetinde konkordato başvurusu bir çekişmesiz yargı işi olup, tasdik yargılaması, mühlet ile başlayan faaliyetten bağımsız bir başvuru meydana getirmemektedir. Geçici veya kesin mühlet kararına itiraz eden ya da mühletin kaldırılmasını talep edip de bu yöndeki başvurusu reddedilen, alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içerisinde ret oyu kullanan, ancak itirazlarını tasdik duruşmasından üç gün önce mahkemeye bildirmemiş bir alacaklıya kanun yollarının kapatılmaması gerekir.
İtiraz eden alacaklıyla kastedilen, salt tasdik duruşmasından en geç üç gün içinde mahkemeye başvurarak itirazlarını yazılı olarak bildiren alacaklılar ile sınırlı olmayıp geçici mühletin ilanından itibaren itirazlarını dile getirmiş olan tüm alacaklılar da bu imkâna sahip kabul edilmelidir (Barış Toraman, Konkordato Müessesi Hakkında 7101 sayılı Kanunla Getirilen Yeniliklerin Kanun Yollarına İlişkin Hükümleri Bakımından Değerlendirilmesi, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato MİHBİR Türk Medeni Usul ve İcra İflas Hukukları Birliği 16. Antalya Toplantısı, 5-6 Ekim 2018, Ankara 2019, s. 221).
İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi kanun yolları başlığı altında düzenlenmiş olup, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu ya da konkordato talep eden alacaklının karar tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince verilen kararı istinaf eden alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili tasdik duruşmasından üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmemiş ise de 23.08.2022 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde ret oyu kullandığı, öncesinde dosyaya sunduğu dilekçelerinde konkordatonun reddini talep ettiği görülmektedir. Bu durumda alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş'nin, sunulan konkordato projesine karşı görüşünün olumsuz olduğu anlaşılmaktadır.
Konkordatoya itiraz eden alacaklının tasdik kararına karşı kanun yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunmaktadır. 7101 sayılı Kanun değişikliğinden önce konkordato tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmek isteyen alacaklıların konkordato tasdik duruşmasına gelerek itiraz etmiş olmaları gerektiği, daha önce ret oyu kullansa bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı, bunun nedeni ise kanun yollarına başvuru süresinin tefhimden itibaren başladığı, oysa 7101 sayılı Kanun ile, itiraz eden alacaklılar için kanun yollarına başvurusu süresi ilandan itibaren işletmeye başlamakla tasdik kararına karşı daha önce alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde ret oyu vermiş alacaklıların da tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurması mümkündür.
İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi "Kanun yolları" başlığı altında, münferiden düzenlenmiştir. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde ret oyu kullanarak konkordatoyu kabul etmediğini bildirmiş olup, anılan bankanın duruşmadan üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmediğinden bahisle itiraz etmiş sayılmayacağına ilişkin tespit “hak arama özgürlüğünün” ihlâline de neden olmaktadır.
Kanun koyucu kanun yollarına kimlerin başvurabileceğini ayrı bir başlık altında düzenlemiştir. Konkordato süreci şekli olmakla birlikte, 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesindeki tasdik duruşmasına kimlerin nasıl katılabileceğine ilişkin düzenleme yargılamanın daha seri sürdürülmesi bakımından yapılmış, ancak 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesi, “hak arama özgürlüğü” de düşünülerek kanun yolları başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Bu nedenle alacaklılar toplantısında ya da alacaklılar toplantısına katılmamakla birlikte yedi günlük iltihak süresinde konkordato projesini kabul etmediğine ilişkin iradesini ortaya koyan alacaklı, konkordatoya itiraz eden alacaklı olup süresi içinde istinaf yoluna başvurabileceği düşüncesinde olduğumdan Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması gerektiği düşüncesindeyim.
Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak
İTİRAZLARINI TASDİK DURUŞMASINDAN EN AZ ÜÇ GÜN ÖNCE BİLDİRMEYEN VE BU DURUŞMAYA KATILMAYAN RET OYU VEREN ALACAKLI İSTİNAFA BAŞVURAMAZ.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/(15)6-966
KARAR NO : 2022/283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 08/06/2021
NUMARASI : 2021/546 - 2021/879
KONKORDATO TALEP EDEN : G.D. vekili Av. F.Ç.
ALACAKLILAR : T.H. Bankası A.Ş. ve diğerleri vekili Av. M.Ç.Ş.
1. Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince verilen istinaf dilekçesinin reddine ilişkin karar alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Konkordato isteyen vekili dilekçesinde; müvekkilinin Dem Enerji Mühendislik’in sahibi olduğunu, ancak son zamanlarda ticarî faaliyetleri sırasında doğan vergi ve SGK borçları olduğunu, maddi sıkıntı içerisine girdiğini, borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olduğunu, ayrıca aleyhine icra takiplerinin de başladığını, muhtemel bir iflâs ile karşı karşıya olduğunu ileri sürerek öncelikle müvekkilinin faaliyetlerine devam edebilmesi ve mal varlığının korunabilmesi için icra takibi başlatılmasının engellenmesine, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına, araçları üzerinde bulunan yakalama kararlarının uygulanmamasına, geçici mühlet kararı verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 305 ve devamı maddeleri gereğince teklif ettiği konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
5. Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2018/819 E., 2020/217 K. sayılı kararı ile; talep edenin konkordato projesinin 25.01.2020 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde İİK'nın 302/2. maddesinde aranan nisabın üzerinde alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için İİK'nın 305. maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davacının konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
6. Alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
7. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 28.10.2020 tarihli ve 2020/1576 E., 2020/1355 K. sayılı kararı ile; konkordatonun tasdiki kararlarının ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebileceği, T.H. Bankası A.Ş. konkordato talebine itiraz etmediğinden İİK’nın 308/a maddesi uyarınca kararı istinaf hakkı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı T.H. Bankası A.Ş vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince 25.02.2021 tarihli ve 2021/1393 E., 2021/511 K. sayılı kararı ile;
“… Talep İİK 276 ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306 madde çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar alacaklı H. Bankası A.Ş. tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından talep İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308 a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde sadece duruşma öncesi itiraz edenlerin kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim Prof Dr. Selçuk Öztek, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato hukuku kitabının 308/a maddesini açıkladıkları 569. sayfada ret oyu kullananların tasdik kararını istinaf edebileceklerini kabul etmişlerdir.
Kanunun 302/7 maddesinde "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Az yukarıda yazılı doktrin görüşünde de iltihak süresi içinde itiraz edenlerin istinaf yoluna başvurabileceği de belirlenmiştir.
Somut olayda H. Bankası A.Ş.'nin iltihak süresi içinde ret oyu kullandığını bildirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda H. Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
10. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 08.06.2021 tarihli ve 2021/546 E., 2021/879 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kastedildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği bulunduğu, Özel Dairenin bozma kararında atıfta bulunulan yazarların, 1932 yılından beri yerleşik hâldeki görüşten dönmelerini gerektiren hususu yeni (7101 sayılı Kanun ile yapılan) değişiklikle Kanun’un "...itiraz eden alacaklılar için istinaf süresini tasdik kararının ilanından itibaren işletmeye başlattığı..." olarak açıkladıklarının görüldüğü, istinaf süresinin hangi tarihte ve ne şekilde başlayacağının kimlere istinaf hakkı verilip verilmeyeceği ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu ise belirtmedikleri, İİK’nın yürürlüğe girdiği tarihten, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe kadar konkordatonun tasdiki kararlarına karşı kanun yolunun duruşmadaki tefhimle başladığı, diğer taraftan 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihte yürürlüğe girdiğinden, sürenin tefhimle başlatılmasına ilişkin uygulamanın 20.07.2016 tarihine kadar bu şekilde süre geldiği, gelinen noktada salt sürenin ilanla başlatılmasının istinaf hakkı sahiplerinin kapsamını neden değiştirdiğinin anlaşılamadığı, yazarlar ve onlara atıf yapan Özel Dairenin de buna dair bir açıklık getirmediği, özellikle Kanun’da bir boşluk bulunmadığı, değişiklikle de özel bir kapsam genişletilmesi yapılmadığına göre yazarların bu görüşünün "yeni ve yol gösterici bir hukuki bakış açısı" olduğu fakat hükme esas alınabilecek genel kabul görmüş bilimsel bir içtihat olmadığının anlaşıldığı, her şeyden önce hak arama temel haklardan olup, bu hakların ancak kanun ile sınırlandırılabileceği, Anayasa hükmü gereği kanun yoluna başvurmanın bir hak olduğu, ancak konkordatonun ne talep edene ve ne de alacaklıya subjektif bir alacak hakkı verdiği, konkordatonun alacaklının hakkına bir halel getirmediği, sadece bunun ödeme biçimini, mahkemenin de katkısı ile değiştirdiği, bu durum kabul oyu verenler için sözleşmesel bir ilişki doğururken, ret oyu verenler için mahkeme kararına dayandığı, alacaklının dahi iflâsa tâbi borçlusu hakkında konkordato isteminde bulunabileceği, bununla birlikte konkordatonun süreç ve kurumsal yapı bakımından tamamen şeklî olduğundan ivedilikle tamamlanması gerektiği, bu çerçevede borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunu tamamen kapattığı ve sürecin borçlu lehine bir an evvel sonuçlandırılması arzusunda olduğu, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda ret oyu kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, konkordato hakkında verilen karara karşı İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
14. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukukî çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).
15. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Kuru, Baki: İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Tanrıver, Süha/Deynekli, Adnan: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Kale, Serdar: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Pekcanıtez, Hakan/Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Altay, Sümer/Eskiocak, Ali: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10,15).
16. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
17. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun malî durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK m. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanıtez/Erdönmez s. 6 vd.).
18. Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285. maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2. maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamış, iflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
19. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286. maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK m. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286. maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK. m. 287).
20. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297. maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
21. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
22. Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (m. 288).
23. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (m. 289/2).
24. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (m. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
25. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
26. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (m. 289/5).
27. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (m. 289/4).
28. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288. maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (m. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (m. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticarî defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
29. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305. maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302. maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206. maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
30. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (m. 306).
31. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (m. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
32. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (m. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukukî statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(m. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
33. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi;
“Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır”.
Hükmünü içermektedir.
34. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye red oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
35. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan madde;
“Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
36. Bu düzenlemeye gore, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
37. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartının, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
38. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi şartı getirildiği belirtilmiştir.
39. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir.
40. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının” kabul edilmesi gerekmektedir.
41. Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı kabul edilmektedir (Kuru, Baki.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 1502; Tanrıver/Deynekli, s. 158; Görgün, Şanal/Börü, Levet/Kodakoğlu, Mehmet: İcra v e İflas Hukuku, Ankara 2022, s. 514).
42. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın "İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat" (8.b., Ankara 2022, m.308/a, s.291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 maddeye atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.
43. İcra İflas Kanunu’nun 304. madde gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
44. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.
45. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, istemde bulunanın konkordato projesi, ilk derece mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından rapor ve İİK’nın 302. maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve İİK’nın 305. maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
46. Dosya içerisinde yer alan 25.01.2020 tarihli alacaklılar toplantısı tutanağı incelendiğinde alacaklı T.H. Bankası A.Ş.’nin toplantıya katılmadığı ve projeye ilişkin oy kullanmadığı, ancak İİK’nın 302/7. maddesi uyarınca alacaklılar toplantısının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihakların da kabul edileceğinin düzenlediği, alacaklı T.H. Bankası A.Ş.’nin de yedi günlük iltihak süresi içinde 29.01.2020 tarihinde projeye “Ret” oyu kullandıklarına ilişkin dilekçe sunduğu anlaşılmaktadır.
47. Her ne kadar alacaklı T.H. Bankası A.Ş. tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmış ise de, İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
48. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; İİK’nın 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacakların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK’nın 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
49. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı yerindedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı T.H. Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 10.03.2022 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
İİK 285. maddesine göre konkordatoda borçlarını vadesinde ödeyemeyen ya da ödeme tehlikesi altında bulunan borçlunun iflastan kurtulmak için konkordato talep edebileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dosyada G.D. - D. Enerji Mühendislik şirketinin sahibi olup, geçici mühlet kararı ve sunduğu konkordato teklifinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından konkordato projesinin 25.1.2020 tarihinde yapılan toplantı ve iltihak süresi içerisinde İİK 302/2 maddesinde aranan nisabın sağlandığından ve İİK’nın 305. maddesindeki konkordato tasdik şartları oluştuğundan, tasdik harcı da yatırılmış olmakla konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Alacaklı H. Bankası vekili tarafından istinaf yoluna başvurularak konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi istinaf talebini inceleyerek İİK 308/a maddesi gereğince konkordato tasdik kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebileceğini; alacaklı H. Bankasının konkordato talebine itiraz etmemiş olmakla İİK 308/a maddesi gereğince istinaf hakkı bulunmadığından HMK 352/1,ç maddesi uyarınca istinaf dilekçesinin reddine karar vermiştir.
İİK 302. maddesinde alacaklılar toplantısının ne şekilde yapılacağı; nisabın ne olduğu düzenlenmiştir. Toplantı kesin mühlet içinde makul bir zamanda yapılır. Süresi içinde alacaklı olarak kaydedilmiş olan veya süresi içinde kayıt talebinde bulunmamakla birlikte alacağını toplantı sırasında doğrulayan her alacaklı oy hakkından ve alacağın borçlu tarafından çekişmeli hâle getirilmiş olup olmadığından bağımsız olarak toplantıya katılma hakkına sahiptir. Toplantı sonunda kabul ya da reddedenler belirlenir, konkordato tutanağı düzenlenir, imzalanır. Konkordatoya yazılıp ancak toplantıya gelmeyenlerin konkordatoyu reddettikleri kabul edilir, ancak toplantının bitimini takip eden yedi günlük iltihak süresinde konkordatoya diyeceklerini bildirebilirler.
İstinaf yoluna başvuran alacaklı H. Bankası A.Ş.’nin 25.01.2020’de yapılan alacaklılar toplantısına katılmayıp 29.01.2020 tarihinde yani yedi günlük iltihak süresinde projede alacaklı olarak gösterildiklerini ancak projedeki alacak miktarının borçlunun asaleten borcu olup müteselsil kefil sıfatıyla borçları proje kapsamında olmadığından görüşlerinin olumsuz olup red oyu kullandıklarının bildirildiğini görüyoruz.
İİK 304. madde ile konkordato tasdik incelemesinin mutlaka duruşmalı yapılacağı, duruşma gününün ilan edileceği, bu incelemenin kesin mühlet içinde olacağı düzenlenmiştir. İtiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır olacakları madde içeriğinde düzenlenmiştir.
Bu maddede kanun koyucunun itiraz sebeblerinin üç gün önce bildirmesini düzenlemesi tamamen yargılamanın çabuk bitirilmesine ve hangi alacaklıların duruşmada hazır bulunabileceklerinin belirlenmesine yöneliktir. Mühlet ile başlayan süreç bir bütün kabul edilmelidir. Nihayetinde konkordato başvurusu bir çekişmesiz yargı işi olup, tasdik yargılaması mühlet ile başlayan faaliyetten bağımsız bir başvuru meydana getirmemektedir. Geçici veya kesin mühlet kararına itiraz eden yahut mühletin kaldırılmasını talep edip de bu yöndeki başvurusu reddedilen ve fakat itirazlarını tasdik duruşmasından üç gün önce mahkemeye sun(a)mamış bir alacaklıya kanun yollarının kapatılmaması gerekir. Bu anlamda itiraz eden alacaklıyla kastedilen salt tasdik duruşmasından en geç üç gün içinde mahkemeye başvurarak itirazlarını yazılı olarak bildiren alacaklılar ile sınırlı olmayıp geçici mühletin ilanından itibaren itirazlarını dile getirmiş olan tüm alacaklılar da bu imkana sahip kabul edilmelidir (Toraman, Barış: Konkordato Müessesi Hakkında 7101 sayılı Kanunla Getirilen Yeniliklerin Kanun Yollarına İlişkin Hükümleri Bakımından Değerlendirilmesi, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato MİHBİR Türk Medeni Usul ve İcra İflas Hukukları Birliği 16. Antalya Toplantısı, 5-6 Ekim 2018, Ankara 2019, S. 221).
İİK 305 maddesindeki koşullar oluştuğunda ise konkordato projesinin tasdikine karar verilir.
Alacaklı H. Bankası A.Ş.’nin konkordato tasdik duruşmasına katılmadığı, yine ayrıca tasdik duruşmasına ilişkin yazılı bir itirazda bulunmadığı ancak konkordato tasdik kararını istinaf ettiğini görüyoruz.
İİK 308/a maddesi kanun yolları başlığı altında düzenlenmiştir. Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu ya da konkordato talep eden alacaklının karar tebliğinden itibaren itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge Adliye Mahkemeleri kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Eldeki dosyada İİK 308/a maddesinde yapılan düzenlemede itiraz eden diğer alacaklılardan ne kastedildiği konusu uyuşmazlık konusudur. Zira alacaklı H. Bankası A.Ş. alacaklılar toplantısında itirazını iltihak süresinde bildirdi, ancak konkordato tasdik duruşmasına katılmadı ve duruşmadan üç gün öncede itirazını bildirmedi. Konkordato tasdik duruşması ilanı yapılmadan daha önce alacaklılar toplantısında itirazlarını bildirmişti.
Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay Özel Dairesi arasındaki temel ihtilaf İİK 308/a maddesinin uygulamasına ve kanun koyucunun bu madde de belirtilen itiraz eden diğer alacaklılar düzenlemesi ile konkordato tasdik duruşmasından önce alacaklılar toplantısında yapılmış olan itirazları da kapsayıp kapsamadığı noktasındadır.
Konkordatoya itiraz eden alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmelerinde hukukî yarar vardır. 7101 sayılı Kanun değişikliğinden önce konkordato tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmek isteyen alacaklıların konkordato tasdik duruşmasına gelerek itiraz etmiş olmaları gerektiği, daha önce ret oyu kullansa bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı, bunun nedeni sürenin tefhimle başlatılmasıydı. Oysa 7101 sayılı Yasa ile itiraz eden alacaklılar için süreyi ilandan itibaren işletmeye başlattığından tasdik kararına karşı daha önce alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde ret oyu vermiş alacaklıların istinaf yoluna ilandan itibaren on gün içinde gitmeleri mümkündür.
İİK 308/a maddesi düzenlemesi kanun yolları başlığı altında, münferiden düzenlenmiştir. Alacaklı H. Bankası A.Ş.’nin konkordato tasdik duruşmasından önce alacaklılar toplantısına iltihak süresinde konkordatoyu kabul etmediğine ilişkin itirazın bu toplantıya ilişkin olduğu tasdik duruşmasına gelmediğinden ve duruşmadan önce üç gün içinde bildirmediğinden bahisle itiraz etmiş sayılmayacağına ilişkin tespit “hak arama özgürlüğünün” ihlaline bizi götürmektedir. Burada yargılamanın devam ettiği süreçte, iradesini konkordato tasdik duruşmasından çok önce ortaya koyan alacaklının kanun koyucunun düzenlediği “itiraz eden alacaklılar” içerisine sokulmaması hakkın aranmasına engel teşkil edecektir. Bu hakkın yasa ile sınırlanması ve İİK 308/a maddesindeki itiraz eden alacaklıların sadece tasdik duruşmasındaki itiraz edenler olduğu yolundaki tespit hak arama özgürlüğüne engel olabileceği gibi dar bir yorumdan ibaret kalacaktır. Kanun koyucu bu maddeyi ayrı bir başlık altında düzenlemiştir. Konkordato süreci şeklidir. Kanun koyucu bu nedenle düzenlemeyi yargılamanın hızlılığı bakımından yapmış ancak İİK 308/a maddesini “hak arama özgürlüğü”nü de düşünerek kanun yolları başlığı altında düzenlemiştir. Bu nedenle konkordatoya karşı oy kullanma hakkı olan, alacaklılar toplantısına katılan ya da yedi günlük iltihak süresinde katılan alacaklının konkordato projesini kabul etmediğine ilişkin iradesini ortaya koyan alacaklıların konkordatoya itiraz eden alacaklılar olduklarından süresi içinde istinaf yoluna gidebilecekleri düşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk düşüncesine muhalifiz. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından veriler kararın bozulması düşüncesindeyiz.
Adem ALBAYRAK Nesrin ŞENGÜN Dr. Şanver KELEŞ
Birinci Başkanvekili Üye Üye
Fatma Feyza ŞAHİN Fatma AKYÜZ Şahin ÇİL
Üye Üye Üye
KARŞI OY
Uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Özel Daire tarafından verilen bozma kararında, konkordato hakkında verilen karara karşı İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesi uyarınca itiraz edenlerin kanun yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, itiraz edenler kavramının İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinde belirlenen şekliyle konkordatonun tasdiki duruşmasına dair yapılan ilan üzerine itiraz edenlerle sınırlı olmadığı, konkordatoya toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananların da itiraz etmiş sayılacağı gerekçesiyle alacaklının istinaf hakkının bulunduğu kabul edilmiş ve istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının, yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda olumsuz oy kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinde, “Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır” şeklinde kurala yer verilerek konkordato kararına karşı kanun yolları düzenlenmiştir. Kanun yoluna başvurabilecekler borçlu, konkordato talep eden alacaklı ve itiraz eden diğer alacaklılar olarak gösterilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nda konkordatoya itiraz müessesesi ayrıca düzenlenmemiş, geçici mühlet kararının ilanı sonrasında ve kesin mühlet sonrasında alacaklıların itiraz edebileceğinden söz edilmiştir. Yine konkordato kararı verilmek üzere yapılan yargılama öncesinde gerçekleştirilen ilan üzerine alacaklıların itiraz hakkının olduğu, Kanun’un 304. maddesinde açıklanmıştır. Aynı maddede, itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin ilana yazılacağı açıklanmıştır. O hâlde son kez yapılacak bu ilan üzerine ilk defa itiraz edecekler bakımından bir düzenleme söz konusu olup, bu alacaklılar bakımından itirazın süresi duruşma gününden üç gün önce olarak belirlenmiş ve itirazın yazılı ve gerekçeli olması gerektiği de öngörülmüştür. Bu şekilde itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilecekleri de açıklanmak suretiyle duruşma düzeni bakımından bir sınırlandırma getirilmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinde kanun yolu hakkı bakımından herhangi bir kural mevcut değildir. Düzenleme, son bir itiraz yolu ve duruşmaya katılma hakkını içermektedir.
Öte yandan, Kanun’da itiraz için özel bir prosedür öngörülmediğine göre, Kanun’da geçen “itiraz eden diğer alacaklılar” kavramına konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananların da dahil olduğu kabul edilmelidir. Zira alacaklı olumsuz oy kullanmak suretiyle konkordato projesine katılmadığını açıkça ifade etmiş, bu yöntemle itirazını gerçekleştirmiştir.
Somut uyuşmazlıkta alacaklı banka temsilcisi İcra ve İflas Kanunu’nun 302/7 maddesine göre toplantıya katılmadığı hâlde, yedi günlük iltihak süresi içinde olumsuz oy kullandığı anlaşılmaktadır.
Kanun yolunu düzenleyen İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinde en geniş şekilde istinaf ve temyiz kanun yolu öngörüldüğü hâlde, yorum yoluyla kanun yolu hakkının sınırlandırılması yerinde değildir. Kanun’da yer alan “itiraz eden diğer alacaklılar” kavramının 304. madde kapsamıyla sınırlı şekilde dar yorumlanması, Anayasal temeli haiz hak arama hürriyetinin bir sonucu olan mahkemeye erişim ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebileceğinden, alacaklılar toplantısına katılarak olumsuz oy kullanan alacaklı bankanın istinaf kanun yolu hakkının bulunduğu sonucuna varılmalı ve direnme kararı bozulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun aksi yöndeki onama görüşüne katılamıyorum.
Şahin ÇİL
Üye
BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.2022, (15)6-71/284 sayılı kararı da aynı yöndedir.
AYNI YÖNDE KARAR:
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2024/6-148
KARAR NO : 2022/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 23.08.2023
NUMARASI : 2023/1446 E., 2023/1445 K.
Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talep edenin konkordato tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Konkordato talep eden vekili dilekçesinde; müvekkilinin toptan kumaş ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, ülkedeki ekonomik sorunlar nedeniyle talebin daralması ile birlikte yaşanan pandemi süreci nedeniyle de müvekkilinin cirosunda düşüş yaşandığını, bu durumun müvekkilinin finansal krize girmesine neden olduğunu, sunulan konkordato projesi kapsamında borçlarını ödeyeceğini ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 285 inci ve devamı maddeleri uyarınca teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2022 tarihli ve 2021/649 Esas, 2022/1031 Karar sayılı kararı ile; talep edenin konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun’un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle konkordato projesinin tasdik talebinin kabulü ile borçlunun konkordatoya tabi adi borçlarının tamamını geçici mühlet tarihi olan 24.09.2021 tarihinden itibaren aylık %1,50 faiz uygulanmak suretiyle ilk taksiti 2023 yılı Aralık ayında başlamak üzere ayda bir ödemeli dört yılda kırk sekiz eşit taksitte ödenmesine karar verilmiştir.
III. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.03.2023 tarihli ve 2023/19 Esas, 2023/319 Karar sayılı kararı ile;
1. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden;
Tasdik duruşmasından üç gün öncesine kadar itirazlarını bildiren alacaklıların kararı istinaf edebilecekleri, alacaklı banka vekili tarafından duruşma gününden üç gün öncesine kadar itiraz dilekçesi verilmediği, bu nedenle alacaklı banka vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine;
2. Alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden;
İlk Derece Mahkemesince verilen tasdik kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle alacaklı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 12.06.2023 tarihli ve 2023/1959 Esas, 2023/2292 Karar sayılı kararı ile,
"… 1- İcra ve İflas Kanununun 308/a maddesi uyarınca konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir.
2- İİK’nın 304/1. bendinde ise itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır’’ cümlesine karşılık İİK’nın 302/7. fıkrasında ‘’konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.’’ denildikten sonra 302/son fıkrasında ‘’komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.’’ düzenlemesi yer almış olup konkordatonun mahkemede incelenmesine raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nın 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır.
3- İİK’nın 302.maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabul edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir.
Kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki "itiraz edenler" ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer.
4- Kanunun 302/7 maddesinde ise "toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur" ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun'nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ‘’Adil Yargılanma Hakkının’’ en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından ‘’Hukuki Belirlilik’’ ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır.
5- Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir.
Somut olayda, alacaklı Yapı Kredi Bankası AŞ.’nin toplantıya katıldığı ve red oyu kullandığı, müdahale dilekçesinde konkordatonun reddini talep ettiği ve son celse duruşmada konkordatonun reddi yönünden beyanda bulunduğu anlaşılmış olup bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda Yapı Kredi Bankası A.Ş.'nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, istinaf incelemesi yapmak üzere dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
6- Bozma nedenine göre, Ziraat Katılım A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir,..." gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesine ilaveten, 2004 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinde itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada bulunabileceklerinin, aksi hâlde tasdik duruşmasına katılamayacaklarının düzenlendiği, konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanmasının gerektiği, konkordatoya ilişkin düzenlemelerde borçlu lehine verilen birçok kararda Kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiğinin görüldüğü, komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanmasının ve herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesinin tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmediği, alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacağı, 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesinde Kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerektiği, 2004 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmenin konkordatonun sistemine de aykırı olduğu, Kanunun öngörmediği yasa yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, somut olayda, itiraz edeceklerin itirazlarını bildirmelerine ilişkin Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu Resmî İlan Portalında gerekli ilanların yapıldığı, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili tarafından itiraz dilekçesi sunulmadığı, Kanunun ifade ettiği biçimde "itiraz" edilmediği, dolayısıyla 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde alacaklılar Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili ile T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili; 2004 sayılı Kanun’un 304/1 inci maddesinin konkordato sürecinde mahkemenin işleyişine yönelik olduğunu, itiraz dilekçesi sunmayan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının ortadan kalkacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, müvekkili bankanın yargılamanın her aşamasında konkordatoya itiraz ettiğini ve alacaklılar toplantısında ret oyu kullandığını, Bölge Adliye Mahkemesince 2004 sayılı Kanun’un 308/a maddesine yorum katılarak müvekkili bankanın hak arama özgürlüğünü kısıtlama yoluna gidildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı Kanun’un 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 304 ve 308/a maddeleri.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).
3. Konkordato 2004 sayılı Kanun'da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15).
4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (2004 sayılı Kanun md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
6. Mahkeme içi adi konkordato 2004 sayılı Kanun'un 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler 2004 sayılı Kanun'un 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişilerin konkordatoya başvurabileceği görülmektedir. 2004 sayılı Kanun'un 285/2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve 2004 sayılı Kanun'un 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (2004 sayılı Kanun md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (2004 sayılı Kanun md. 287).
8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
10. Geçici mühletin ilanı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilandan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (2004 sayılı Kanun md. 288).
11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (2004 sayılı Kanun md. 289/2).
12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (2004 sayılı Kanun md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (2004 sayılı Kanun md. 289/5).
15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (2004 sayılı Kanun md. 289/4).
16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesine göre ilan yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya ret şeklinde beyanlarının alınması (2004 sayılı Kanun md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (2004 sayılı Kanun md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilan ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya ret kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 2004 sayılı Kanun'un 206 ncı maddesinin 1 inci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar 2004 sayılı Kanun'un 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilanı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (2004 sayılı Kanun md. 306).
19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (2004 sayılı Kanun md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (2004 sayılı Kanun md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(2004 sayılı Kanun md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
21. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı ise on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
22. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep eden alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiğinin, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediği hususunun belirlenmesi gerekmektedir.
23. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304 üncü maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan maddede; komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve herhâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 288 inci madde uyarınca ilan edileceği, itiraz edenlerin ise, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilana yazılacağı belirtilmiştir.
24. Bu düzenlemeye göre, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
25. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmeleri için, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
26. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
27. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin İlk Derece Mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (2004 sayılı Kanun md. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (2004 sayılı Kanun md. 293/1) görülmektedir.
28. Komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanması, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesi, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacaktır. Henüz tasdik talebine ilişkin komiser raporunun sunulmadığı aşamada verilen dilekçeler, mahkemece verilecek tasdik kararına karşı yasa yollarına başvuru imkânı tanımayacaktır.
29. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
30. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat (8.b., Ankara 2022, md. 308/a, s. 291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 inci maddesine atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesindeki itirazın, 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesinde düzenlenen itiraz olduğu belirtilmiştir.
31. İcra İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında, duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
32. Kanun'un öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı "itiraz" şartına bağlamış olup bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olmakla, “itiraz eden alacaklı” deyiminden 2004 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemeyecektir.
33. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2022 tarihli ve 2021/(15)6-966 Esas, 2022/283 Karar; 10.03.2022 tarihli ve 2022/(15)6-71 Esas, 2022/284 Karar; 19.10.2022 tarihli ve 2022/6-628 Esas, 2022/1339 Karar; 19.10.2022 tarihli ve 2022/6-661 Esas, 2022/1319 Karar; 09.11.2022 tarihli ve 2022/6-855 Esas, 2022/1471 Karar; 08.12.2022 tarihli ve 2022/6-1089 Esas, 2022/1707 Karar; 08.03.2023 tarihli ve 2023/6-149 Esas, 2023/170 Karar; 22.03.2023 tarihli ve 2023/6-177 Esas, 2023/250 Karar ile 24.01.2024 tarihli ve 2023/6-1161 Esas, 2024/5 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
34. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından düzenlenen rapor ve 2004 sayılı Kanun'un 302 nci maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak konkordato projesinin tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
35. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre 23.08.2022 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilince iltihak süresi içinde talep eden tarafından sunulan konkordato projesine ret oyu kullanıldığı, komiser tarafından 07.09.2022 tarihinde nihai raporun sunulduğu, tasdik duruşmasının ise 17.11.2022 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
36. Her ne kadar alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde konkordato projesine "ret" oyu verilmiş ise de; 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesi uyarınca itiraz sebeplerinin tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği görülmektedir. Bu durumda 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesi gereğince mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
37. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacaklıların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesinde konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilanından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilandan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabul edilmesinin gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
38. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı onanmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
2- Alacaklı T.C. Ziraat Katılım Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
22.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Talepte bulunan tarafından, konkordato teklifinin tasdikine karar verilmesi talep edilmiş, İlk Derece Mahkemesince, talep edenin konkordato projesinin alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde 2004 sayılı Kanun'un 302/2 nci maddesinde aranan nisabın üzerinde adi alacaklılar tarafından kabul edildiği, konkordato projesinin gerçekleşmesi için 2004 sayılı Kanun'un 305 inci maddesindeki konkordato tasdik şartlarının oluştuğu gerekçesiyle teklif edilen konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili, istinaf yoluna başvurarak konkordato projesinin tasdik talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf nedenleri yönünden; adı geçen alacaklı banka vekilinin konkordato projesinin onaylanması oylamasında ret oyu kullanmış olmasına rağmen tasdik duruşmasından üç gün öncesine itirazlarını yazılı olarak bildirmemesi nedeniyle istinaf yasa yoluna başvurma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 352/(1)-ç maddesi uyarınca alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 285/1 inci maddesinde, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebileceği düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 302 nci maddesinde ise, alacaklılar toplantısının ne şekilde yapılacağı; konkordato projesinin oylanmasında oylamaya kimlerin katılabileceği, nisabın ne şekilde olması gerektiği düzenlenmiştir. 2004 sayılı Kanun'un 302/4 üncü maddesinde ise oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklıların oy kullanabileceği, 2004 sayılı Kanun'un 304/6 ncı maddesinde de, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemece karar verileceği düzenlenmiştir.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde imzalanması gerekmekte olup, bununla birlikte 2004 sayılı Kanun'un 302/7 nci maddesinde, toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihakların da kabul edileceği düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 304 üncü maddesinde, komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve herhâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 2004 sayılı Kanun'un 288 inci madde uyarınca ilan edileceği, itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilana yazılacağı düzenlenmiştir.
Anılan madde uyarınca kanun koyucunun, itiraz edenlerin itiraz sebeplerinin üç gün önce bildirmesini düzenlemesinin nedeni, yargılamanın çabuk bitirilmesine ve hangi alacaklıların duruşmada hazır bulunabileceklerinin belirlenmesine yöneliktir. Mahkemece konkortado talep eden hakkında mühlet kararı verilmesiyle başlayan süreç bir bütün kabul edilmelidir. Nihayetinde konkordato başvurusu bir çekişmesiz yargı işi olup, tasdik yargılaması, mühlet ile başlayan faaliyetten bağımsız bir başvuru meydana getirmemektedir. Geçici veya kesin mühlet kararına itiraz eden ya da mühletin kaldırılmasını talep edip de bu yöndeki başvurusu reddedilen, alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içerisinde ret oyu kullanan, ancak itirazlarını tasdik duruşmasından üç gün önce mahkemeye bildirmemiş bir alacaklıya kanun yollarının kapatılmaması gerekir.
İtiraz eden alacaklıyla kastedilen, salt tasdik duruşmasından en geç üç gün içinde mahkemeye başvurarak itirazlarını yazılı olarak bildiren alacaklılar ile sınırlı olmayıp geçici mühletin ilanından itibaren itirazlarını dile getirmiş olan tüm alacaklılar da bu imkâna sahip kabul edilmelidir (Barış Toraman, Konkordato Müessesi Hakkında 7101 sayılı Kanunla Getirilen Yeniliklerin Kanun Yollarına İlişkin Hükümleri Bakımından Değerlendirilmesi, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato MİHBİR Türk Medeni Usul ve İcra İflas Hukukları Birliği 16. Antalya Toplantısı, 5-6 Ekim 2018, Ankara 2019, s. 221).
İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi kanun yolları başlığı altında düzenlenmiş olup, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu ya da konkordato talep eden alacaklının karar tebliğinden itibaren, itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince verilen kararı istinaf eden alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili tasdik duruşmasından üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmemiş ise de 23.08.2022 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde ret oyu kullandığı, öncesinde dosyaya sunduğu dilekçelerinde konkordatonun reddini talep ettiği görülmektedir. Bu durumda alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş'nin, sunulan konkordato projesine karşı görüşünün olumsuz olduğu anlaşılmaktadır.
Konkordatoya itiraz eden alacaklının tasdik kararına karşı kanun yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunmaktadır. 7101 sayılı Kanun değişikliğinden önce konkordato tasdik kararına karşı kanun yoluna gitmek isteyen alacaklıların konkordato tasdik duruşmasına gelerek itiraz etmiş olmaları gerektiği, daha önce ret oyu kullansa bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı, bunun nedeni ise kanun yollarına başvuru süresinin tefhimden itibaren başladığı, oysa 7101 sayılı Kanun ile, itiraz eden alacaklılar için kanun yollarına başvurusu süresi ilandan itibaren işletmeye başlamakla tasdik kararına karşı daha önce alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde ret oyu vermiş alacaklıların da tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurması mümkündür.
İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi "Kanun yolları" başlığı altında, münferiden düzenlenmiştir. Alacaklı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. vekili alacaklılar toplantısından sonra iltihak süresi içinde ret oyu kullanarak konkordatoyu kabul etmediğini bildirmiş olup, anılan bankanın duruşmadan üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmediğinden bahisle itiraz etmiş sayılmayacağına ilişkin tespit “hak arama özgürlüğünün” ihlâline de neden olmaktadır.
Kanun koyucu kanun yollarına kimlerin başvurabileceğini ayrı bir başlık altında düzenlemiştir. Konkordato süreci şekli olmakla birlikte, 2004 sayılı Kanun'un 304/1 inci maddesindeki tasdik duruşmasına kimlerin nasıl katılabileceğine ilişkin düzenleme yargılamanın daha seri sürdürülmesi bakımından yapılmış, ancak 2004 sayılı Kanun'un 308/a maddesi, “hak arama özgürlüğü” de düşünülerek kanun yolları başlığı altında ayrıca düzenlenmiştir. Bu nedenle alacaklılar toplantısında ya da alacaklılar toplantısına katılmamakla birlikte yedi günlük iltihak süresinde konkordato projesini kabul etmediğine ilişkin iradesini ortaya koyan alacaklı, konkordatoya itiraz eden alacaklı olup süresi içinde istinaf yoluna başvurabileceği düşüncesinde olduğumdan Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın bozulması gerektiği düşüncesindeyim.
Birinci Başkanvekili
Adem Albayrak