KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KARDEŞLER ARASI HUKUKİ İŞLEMLERDE TANIK DİNLENEBİLİRSE DE TARAFLAR ARASINDAKİ İLİŞKİYİ YAZILI BELGE İLE DÜZENLEMİŞLERSE AKSİ YAZILI BELGEYLE İSPATLANMALIDIR.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/4159
Karar No      : 2024/399

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 07.04.2022  
SAYISI                                 : 2020/762 Esas, 2022/435 Karar

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı şahsın birlikte 25.03.2010 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, müvekkilin ayrıldığı 24.10.2013 tarihine kadar kurucu ortak olarak davalı ile birlikte çalıştıklarını, müvekkilin 24.10.2013 tarihli sözleşme ile ortaklıktan ayrıldığını, ayrılığın ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, imzalanan sözleşmeye göre müvekkilin A. Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti.’nde bulunan %50 oranındaki hissesini davalı şahsa devredeceğinin, devir bedeli olarak toplamda 80.000,00 TL ödeme yapılacağının, devir bedelinin %50' si olan 40.000,00 TL’nin sözleşme öncesinde müvekkilin hesabına ödeneceğinin, sözleşmenin 2 nci maddesi uyarınca şirket adına kayıtlı 34 HC 7..9 plakalı aracın müvekkile devir ve temlik edileceğinin, sözleşmenin 4 üncü maddesi uyarınca her bir ortak ayrılmış yada şirket bünyesinde kalmış dahi olsa, kendi portföyüne satış yapacak ve ortaklar tarafından 5 yıl süre ile satış v.b. işlemler ile birbirlerinin portföyüne müdahale edilmeyeceğinin, müvekkilin portföyünden herhangi bir müşteriye satış yapılması halinde 10.000,00 TL cezai şart bedeli ödeneceğinin, yapılan işlerden elde edilen komisyonların %80' nin müvekkile ödeneceğinin, müvekkilin yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve hisselerini davalı şahsa devrettiğini, davalılar tarafından protokol uyarınca yerine getirilmesi gerekli yükümlülüklerin yerine getirilmediğini iddia ederek protokole aykırılık nedeniyle toplam 120.000,00 TL’nın temerrüt tarihi olan 14.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek TCMB kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizine göre hesaplanacak faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında davalı şirket bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının dayandığı hisse devrine ilişkin protokolün yasada yazılı şekil şartına uygun olmadığından geçersiz olduğunu, davacının bu protokole istinaden kendi lehine bazı hakları iddia ve talep etmesinin de hukuken mümkün olmadığını, davacının resmi kayıtlarda hisselerde %50 olarak gözükmekte ise de müvekkilin diğer ağabeyi ve aynı zamanda davacının da kardeşi Gökhan Ç. ve müvekkilin eşi Erol Ö.’inde müvekkil şirketin gayri resmi ortağı bulunduğunu, dava konusu edilen hisse devir protokolü ve şartlarının hukuken geçersiz olmakla birlikte bir an için geçerli olduğu varsayıldığında dahi davacının tüm iddia ve taleplerinin haksız ve mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, Gökhan Ç., Gökmen Ç. ve müvekkil Çiğdem Ç. Ö.’in imzaladığı 23.10.2013 tarihli protokolün, Gökmen Ç. ve müvekkil Çiğdem Ç. Ö. arasında imzalanmış bila tarihli hisse devri konulu protokolün, söz konusu protokoller uyarınca Gökhan Ç.’ün İş Bankası hesabına gönderilen hisse devir bedellerine ilişkin 2 adet banka dekontunun, Gökhan Ç.’ün müvekkil şirketi Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) şikayetine dair iş müfettişliğinden gönderilen davet yazısının, 34 HC 7..9 plakalı aracın bila bedel Gökhan Ç.’e devrine ilişkin 01.11.2013 tarihli araç satış sözleşmesinin sunulduğunu, davacının kendisine ait portföye müvekkil tarafından 2 kez müdahale edildiği için sözleşmenin 4 üncü maddesi uyarınca toplam 20.000,00 TL cezai şart alacağının, karşılıklı çalışma nedeni ile sözleşmenin 5 inci maddesi uyarınca 35.000,00 TL komisyon alacağının, karşılıklı çalışma zorunluluğuna riayet edilmediğinden yüksek oranlı komisyonlarla başka acentelere poliçe düzenlettirilmesi nedeni ile 24.610,63 TL alacağının bulunduğunu iddia etmekte ise de söz konusu iddiaların sözleşmenin geçersizliği karşısında hukuken dinlenebilir olmadığı gibi hukuken kabul edilebilir delillerle ispata da muhtaç olduğunu, protokollerin hukuken geçersizliği de bir yana anılan protokollerde müvekkili şirketin taraf olmadığını, dolayıyla protokolün geçerli olduğu varsayımında dahi protokolün 4 ve 5 inci maddelerinin müvekkil şirketi bağlamayacağını ileri sürerek öncelikle huzurdaki uyuşmazlık bakımından ilgisi gözetilerek dava dışı Gökhan Ç.’e davanın ihbarına, kısmi alacak davası mahiyetinde açıldığı anlaşılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, talebin kabule şayan bulunmaması halinde, müvekkili şirket bakımından davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davanın usulden reddine ve müvekkil şirket bakımından husumetten reddine dair talebin kabul görmemesi durumunda toplanacak deliller ve yapılacak yargılama neticesinde haksız, kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının şirket hisse devrine ilişkin 80.000,00 TL alacak talebinin ortaklıktan ayrılma protokolünde 40.000,00 TL' nin sözleşme öncesi ödendiği geri kalan 40.000,00 TL için senet düzenlendiğinin anlaşıldığı, bonoların incelenmesinde davalı A. Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi tarafından bedeli nakden alınmış olarak Gökmen Ç. adına düzenlenmiş her biri 10.000,00 TL tutarlı 05.12.2013, 05.01.2014, 05.02.2014 ve 05.03.2014 ödeme tarihli bonoların Gökmen Ç. tarafından ilgili bankaya ciro edildiği, bonoların ödeme tarihlerinde borçlu şirket tarafından ödendiği ve toplam 40.000,00 TL bono tutarının Gökmen Ç.’e ait hesaba geçilmiş olduğunun banka hesap ekstresinde göründüğünden talebin reddi gerektiği, davacının portföy ihlali nedeniyle talep ettiği alacak kalemlerinin ise tarafların arasında kabullenilmiş bir portföy listesi olmadığı, müşterilerin tamamının davalı şirketin müşterisi olduğu, her ne kadar davacı portföy listesinden bahsetmiş ise de kendisine ait olduğu ve davalının müdahale etmemesi gereken bir portföy listesi sunamadığı, davacının sunduğu listeyi davalının kabul etmediği, taraflar protokolde portföyden bahsetmişler ise de protokole ek bir portföy listesi olmadığı gibi daha önce veya daha sonra aralarında kabul ettikleri bir liste de mevcut olmadığı, davacının sigorta şirketlerine yazılacak müzekkere sonucu portföy listesinin ortaya çıkacağı talebi ise; şirket bünyesinde bir müşteriye poliçe kesmek veya satış yapmak sonucu o müşterinin satış yapan veya poliçe kesen kişinin portföyüne girdiği sonucunu doğurmayacağı, taraflar tacir olup basiretli bir tacir gibi davaranarak portföy listelerini belirlemediklerinden davacının portföy ihlali sebebi ile uğradığı zarar ve cezai şart taleplerinin reddine, davacının protokol 2 nci maddesi uyarınca şirket üzerine kayıtlı aracın davacıya devrine ilişkin olarak yapılan incelemede; araç satış sözleşmesi ile aracın satıcısı A. Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi tarafından alıcı Gökhan Ç.’e satılmış olduğu, her ne kadar davalı savunmalarında davacı Gökmen Ç.'ün mernis kayıdının çıkmaması sebebi ile onun adına devir yapamadıklarını ve ortak talep üzerine diğer kardeş Gökhan Ç.'e devir yaptıklarını ve borçtan kurtulduklarını savunmuş olsa da gerek davacının bu konuda bir kabulünün olmaması gerekse bu durumu ispatlar yazılı delil sunulmaması sebebi ile bu savunmaya itibar edilmediği, protokole konu aracın devir edilmesi gerekli tarih itibari ile kasko bedelinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine ve bu alacağa davacı tarafından davalı tarafa ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının, ortaklıktan ayrılma sözleşmesine aykırı olarak müvekkile ait portföyde yer alan müşterilere poliçe satmış olup, her ne kadar davacı ile davalı arasında portföy paylaşımı yazılı olarak yapılmamış olsa da, dosyada mübrez bilirkişi raporunda da bilirkişilerce açıklanan yöntem ile tarafımızca defalarca mahkemeden talep edilen yöntem ile davalının davacı müvekkile ait portföyde yer alan müşterilere poliçe satışı yaptığı sabit hale gelecekken, İlk Derece Mahkemesi yeterli ve gerekli araştırmayı yapmaksızın karar verdiğini, acentelik faaliyeti gerçekleştirilen sigorta şirketlerine yazılacak müzekkere ile davalı şirketin portföyünün ve bu portföyde yer alan müşterilerin kime ait olduğunun tespitinin olanaklı olduğunu, bu hususun tespiti, davalı şirketin portföy kayıtlarının tutulduğu bilgisayar kayıtlarının tespiti ile de mümkünken, davalı öncelikle usule uygun inceleme yapılmasını fiilen bilirkişiyi de kullanmak suretiyle engellemiş olup, sonrasında yapılan incelemede de bilgisayar kayıtlarını ibrazdan kaçındığını, dava konusu çekişmenin aydınlatılabilmesi, davalı şirketin acenteliğini yaptığı Anadolu, Allianz, Ankara, Axa Sigorta şirketlerine yazı yazılarak acente kayıt defterleri dökümünün istenmesi ve bu dökümlerin incelenerek davacı tarafından ait müşterilere satış yapılıp yapılmadığı kolayca tespit edilebilecekken ve bu husus uzman bilirkişiler tarafından raporda da belirtilmişken, mahkemenin uyuşmazlık konusunu aydınlatacak bu işlemi yerine getirmekten imtina ettiğini, mahkemenin görevinin kimin basiretli kimin basiretsiz tacir olduğunu bularak peşin hüküm vermek değil; uyuşmazlığı aydınlatarak hukuka aykırı davranışta bulunan tarafın haksız kazancının haksızlığa uğrayan tarafa iadesini sağlamak olduğunu, basiretli bir tacir olmak ile sözleşmelerin yazılı yapılması arasında bir ilinti bulunmadığını, tacirler arasındaki her türlü işlemin yazılı yapılması zorunluluğunu getiren bir kanun maddesinden bahsetmek gerektiğini, tarafların, ortaklık ilişkisinin sona ermesi sırasında portföy paylaşımı konusunda anlaşmaya vardıklarını, sigorta firmalarına yazılacak yazılara cevaplar doğrultusunda belirtilen tarihlerde hali hazırda davacı ile çalışmakta iken davacı tarafından poliçe satılan müşteriler anlaşılacak ve sözleşmeyi ihlal sabit hale gelecek iken dava aydınlatılmaksızın verilen karar hukuka aykırı olduğunu, Allianz Sigorta, Anadolu Sigorta, Ankara Sigorta, Axa Sigorta şirketlerine müzekkere yazılarak 01.11.2013, 01.11.2018 arası 5 yıllık dönem için üretim listelerinin (davalı acente kayıt defterlerinin) dökümünün mahkemeye celbinin sağlanmasını uyuşmazlığın aydınlatılması için bir zorunluluk olduğundan bahisle talepte bulunmuş olmalarına rağmen bu taleplerinin mahkeme tarafından yerine getirilmediğini, mahkemenin uyuşmazlığı aydınlatma yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olduğunu, beyanla, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın tüm talep konuları bakımından kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; araç devrinin dava konusu protokolde davalıya ait ifa yükümlülüğü kapsamında ve davacı Gökmen Ç.'e ifa amacı ile ihbar olunana yapılmış olduğunun kabulü gerektiğini, araç devrinin, davacı ile akdedilen protokol içeriğinde yer alan davalıya ait yükümlülüklerden biri olup, buna karşılık ihbar olunanın gayri resmi ortak Gökhan Ç.'ün de taraf olduğu 23 Ekim 2013 tarihli diğer protokolde davalının ihbar olunana araç devrine ilişkin herhangi bir yükümlülüğünün olmadığını, davacı yerine ihbar olunan Gökhan Ç.'e noterde sıfır bedelle araç devrini sağlamasının "devrin Gökmen Ç.'e ifa amacı ile ve Gökmen Ç.'ün kabul ve talimatı ile yapılmış olması" dışında açıklamasının olmadığını, devir işleminde davacının kabul ve talimatının olduğunu, tüm tarafların da kardeş olduğundan davacı tarafından yazılı bir talimat alma gereği duyulmaksızın protokolün ifası kapsamında bizzat davacının talep ve talimatı ile aracın devrinin ihbar olunan Gökhan Ç. adına gerçekleştirildiğini, davacı ile ihbar olunanın davalı şirket bünyesinde şirketten ayrılma sürecinde ve sonrasında hep birlikte hareket ettiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin dava konusu olayda uygulanması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının İlk Derece Mahkemesince verilen redde dair kararın kaldırılarak tüm talep konularının kabulüne karar verilmesi istenmiş ise de, cezai şarta ilişkin karar haricinde istinaf sebebi bildirilmediği, hisse bedeli ve komisyon alacağı bakımından istinaf incelemesi kamu düzenine aykırılık ile sınırlı olarak yapıldığı ve bir aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurunun reddine, davalılar vekilinin ise aracın, davacının devir tarihi itibariyle noterde kayıtlı mernis adresinin bulunmaması nedeniyle ve ihbar olunan Gökhan Çetintük'e karşı hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen davacının bilgisi ve istemiyle ihbar olunan Gökhan Ç.'e devrediliği iddialarının, hisse devir protokolünde nakdi ödemenin ihbar olunan Gökhan Ç.'ün banka hesabına ödeneceği ifade edilmesi ve ödeme için ihbar olunan yetkili kılındığı, bu işlemin tek başına ihbar olunanı davacının aracı devralma konusunda temsile yetkili kıldığını kabule yeterli değilse de söz konusu aracın belirlenen devir tarihinden çok kısa bir süre sonra tarafların kardeşi ihbar olunana devredilmiş olması, davacının mernis kayıtlarına göre 19.11.2012 06.07.2020 tarihleri arasında mernis adresinin bulunmaması, araç devrinden çok kısa bir süre sonra davacı ile ihbar olunanın yeni kurulan şirkete ortak olmaları hep birlikte değerlendirilmesine göre söz konusu aracın davacıya ifa amacıyla ihbar olunana devredildiğinin kabulü gerektiği davacı tarafça, protokolde aracın davacıya devredileceğinin kararlaştırıldığını ileri sürmüş ise de, davacı ile ihbar olunan arasındaki ilişki nazara alındığında bu durum 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle mahkemece araç bedeline ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın davalı A. Sigorta Aracılık Hizmetleri Şirketi hakkında husumetten reddine, davalı Çiğdem Ç. Ö. yönünden ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki protokol uyarınca bahsedilen aracın ifasının kendisine yapılması gerektiğinin düzenlendiğini ve dava dışı kişilere yapılan araç devrinin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, acentelik faaliyetleri gerçekleştirilen şirketlere yazılacak müzekkere ile davalı şirketin portföyü ve bu portföyde yer alan müşterilerin belirleneceğini davalının bu hususu engellediğini ve bilgisayar kayıtlarını ibrazdan kaçındığını, davacı portföyünün ihlal edildiğini, bu hususun yargılamada aydınlatılmadığını, davalı şirket yönünden davanın husumetten reddi kararının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hisse devir bedeli ve sözleşme ile kararlaştırılan komisyon alacağı ile sözleşmeye aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi,

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasındaki Protokolün 2 nci maddesinde şirket adına kayıtlı 34 HC 7..9 plakalı aracın davacıya devir ve temlik edileceğinin kararlaştırıldığı, ancak 01.11.2013 tarihinde araç satış sözleşmesi ile aracın satıcı şirket tarafından alıcı ihbar olunan Gökhan Ç.’e 0,00 TL satış bedeli ile devredildiği anlaşılmaktadır. Davalı savunmalarında davacının mernis kaydının çıkmaması sebebi ile onun adına devir yapamadıklarını ve ortak talep üzerine diğer kardeş Gökhan Ç.'e devir yapıldığını savunmuştur. Her ne kadar taraflar kardeş ve kardeşler arasındaki hukuki işlemlerde 6100 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesi uyarınca tanık dinlenebilir ise de; taraflar aralarındaki ilişkiyi yazılı belgeyle düzenlemişlerse artık yazılı belgenin aksi iddia ediliyor ise bu iddianın da yazılı belgeyle ispatı gerekir. Taraflar arasındaki hisse devir protokolünün 1 inci maddesinde hisse devir bedelinin 40.000,00 TL'sinin davacı hesabı yerine ihbar olunan Gökhan Ç.'ün hesabına ödeneceği kararlaştırılmış ise de aracın devrinin davacıya yapılacağı bu protokolde kararlaştırılmış olup yazılı belgeyle belirlendiğine göre davalının aracın diğer kardeş ihbar olunan Gökhan Ç.'e devri konusunda davacının talimatı veya rızasının bulunduğunu yazılı belgeyle ispat etmesi gerekir. Dosya kapsamında davalının bu durumu ispatlar yazılı delil de sunmamış olmasına göre istinaf mahkemesince davalının istinaf başvurusunun reddi gerekirken yanılgılı gerekçeyle kabulü doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.             Üye                        Üye                      Üye                      Üye 
Hafize Gülgün       Mehmet Durgun     Mehmet Cebeci    Mikail Özdemir    İsmail Yavuz
Vuraloğlu

BİLGİ : "Anne oğul arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmadığından HMK 203 hükmündeki istisnalardan yararlanılamaz" şeklindeki Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 25 Mayıs 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/anne-ogul-arasinda-dogrudan-bir-hukuki-iliski-bulunmadigindan-hmk-203-hukmundeki-istisnalardan-yararlanilamaz