
KAŞE ÜZERİNDE BİRDEN FAZLA İMZANIN SADECE ŞİRKET YÖNÜNDEN GEÇERLİLİĞİ KABUL EDİLMEKTEDİR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4430
Karar No : 2024/7597
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 22.03.2023
SAYISI : 2023/304 Esas, 2023/568 Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 22.10.2024 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat M.E.H. ile davalı vekili Avukat E.A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından müvekkili hakkında 11.04.2019 keşide tarihli, keşidecisi R. Turizm İnşaat Ticaret Limited Şirketi, avalisti müvekkili Recep C. olan 200.000,00 euro bedelli bonoya dayalı olarak 05.07.2022 tarihinde Antalya Genel İcra Müdürlüğü'nün 2022/149067 E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişildiğini, bono üzerindeki müvekkili Recep C. ve Turan A.’e ait iki imzanın da şirkete ait kaşe üzerine atılı olduğunu, bononun düzenlendiği tarihte şirketin çift imza ile temsil edildiğini, bono üzerinde müvekkilinin şahsi sorumluluğuna dayanak olabilecek bir imzasının olmadığını, kefil sıfatıyla adının bonoya bilahare yazıldığını iddia ederek müvekkilinin bu takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; bono düzenlenirken davacının bonoya kendi ismini de yazdığını/ yazdırdığını ve bir bütün oluşturan imzasını ikiye ayırarak bono üzerine attığını, şimdi de bono üzerinde kendisi tarafından atılmış tek bir imza olduğunu iddia ederek borçtan kurtulmaya çalıştığını, bu bonoyu ciro yoluyla devralan müvekkilinin bononun ön yüzünde davacının isminin yazılı ve bonoda üç ayrı imzanın bulunduğunu değerlendirerek davacı hakkında takibe giriştiğini, müvekkilinin bir kötü niyetinin olmadığını, davayı kabul ettiklerini, müvekkili davalının iş bu davanın açılmasına açılmasına sebebiyet vermediğini ve mezkur davada imza incelmesi yapılmadan ve ön inceleme duruşmasından önce davayı kabul etmeleri sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 312 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca aleyhlerine tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı her ne kadar takibe dayanak bono üzerinde üç farklı imza varmış algısına sebep olacak şekilde imza atılmış olduğu gerekçesi ile davacı hakkında da takibe giriştiklerini, davayı ön inceleme duruşmasından önce kabul ettiklerini belirterek yargılama masraflarından sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunarak davayı kabul etmiş ise de, takibe dayanak bonodaki keşideci şirket kaşesi üzerinde üç farklı imza atılı imiş gibi görülmekle birlikte davacı borçlunun isim, soy isim ve TC kimlik numarasının yazılı olduğu yerde başka imza bulunmadığı, tüm imzaların borçlu şirket kaşesi üzerine atılı olduğunu, basit bir araştırma ile borçlu şirketi temsile yetkili kişileri öğrenebileceği, kaşe üzerinde atılı üç imzadan ikisinin birbiri ile aynı olması gerekliliğini gözetmemesi sebebiyle davanın açılmasına sebebiyet vermediği savunmasının yerinde olmadığı, fakat davalının davacı hakkında haksız ve kötü niyetli olarak takibe giriştiğinin subut bulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının tazminat talebinin reddine, dava tarihindeki kur üzerinden vekâlet ücreti tayinine ve yargılama masraflarından davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, uyuşmazlığın, davacının takibe dayanak bonoda, bononun tanzim edildiği tarihte yetkilisi olduğu şirket adına atılı imzası yanında şahsen sorumluluğunu gerektirecek bir imzasının bulunup bulunmadığı, davalı alacaklının böyle bir imza olduğu kanaatine vararak davacı borçlu hakkında takibe girişmiş olmasının makul kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı, İlk Derece Mahkemesince, takibe dayanak bonoda davacıyı sorumlu tutacak nitelikte bir imzanın olmadığının isabetle gerekçede belirtildiği, bu gerekçenin istinaf konusu edilmediği, davacı her ne kadar davalı alacaklının lehtar şirketin yetkilisi olduğunu yargılama sırasında ileri sürmemiş ise de, lehtar şirket adına atılı çift imzalı ciroda davalı alacaklının da imzasının olduğunun anlaşıldığı, davalının, davacının bu bononun düzenlendiği sırada kendi adını yazdığı/ yazdırdığı iddiasında bulunması karşısında davalı alacaklının kötü niyetli olduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla tazminata hükmedilmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın, davalının kabulü gözetilerek kabulüne, davacının talebi, alacağın likit ve davalının takibinde kötü niyetli bulunması sebebiyle talep gibi asıl alacağın (200.000,00 euro x 17,8496 TL) 3.569.920,00 TL alacağın %20'sine tekabül eden 713.984,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı yararına dava tarihindeki kur üzerinden vekâlet ücreti takdirine ve yargılama masraflarından davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla girişilen takibe karşı açılan menfi tespit davasıdır.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin beşinci fıkrasında, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması ve talebinin bulunması hâlinde borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verileceği, takdir edilecek zararın, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamayacağı düzenlenmiştir.
2. Takibe dayanak bonoda, keşideci R. ... Ltd. Şti.'nin kaşesi üzerinde birden fazla imza bulunmakta olup kaşe üzerinde birden fazla imzanın sadece şirket yönünden geçerliliği kabul edilmekle beraber kaşe üzerindeki iki imzanın da keşideciye izafeten atıldığının Dairemiz uygulamalarıyla açıklığa kavuşup bu hususun herkes tarafından bilinmesinin öngörülemeyeceği dolayısıyla davacı Recep C. aleyhine avalist sıfatıyla takip başlatmakta davalının kötü niyetli (davacıyı avalist olarak bağlayan geçerli bir imza bulunmadığını bile bile) olduğunun tüm dosya kapsamı ile sabit görülmediği, davalının dava açıldıktan sonra davayı derhal kabul etmesi gibi hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı aleyhine ayrıca kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmesi yerinde olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
VI. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, Takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Abdullah Yaman Dudu İrem Toros Mehmet Cebeci İsmail Yavuz Okan Albayrak
BİLGİ : “Bononun düzenleyen kısmında kaşesi bulunan şirketin sorumlu olabilmesi için düzenleyenin imzasının bulunması yeterli olup imzanın şirket kaşesi üzerine atılması gerekmez” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2024 tarihli kararı için bkz.
“Somut olayda her iki imza da şirketin kaşelerinin üzerinde olduğundan bu imzalar temsil olunan şirket adına atılmıştır” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Aralık 2022 tarihli kararı için bkz.
“Şirket kaşesi dışına atılan imza aval olarak değerlendirilir” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22 Haziran 2022 tarihli kararı için bkz.
“Şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için imzanın mutlaka şirket kaşesi üzerine atılması zorunlu değildir” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14 Eylül 2021 tarihli kararı için bkz.
“Bononun ön yüzüne keşideci tarafından iki imza atılmış olsa dahi bu aval olarak kabul edilemez” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07 Temmuz 2021 tarihli kararı için bkz.
“Şirket kaşesi dışına yetkisiz temsilci tarafından atılan ikinci imza şahsi sorumluluğu doğurur” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06 Ekim 2020 tarihli kararı için bkz.
“Senede atılan ikinci imza şirket kaşesi olmadan atılmış ise borçtan şahsen sorumlu olunur” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04 Nisan 2018 tarihli kararı için bkz.
KAŞE ÜZERİNDE BİRDEN FAZLA İMZANIN SADECE ŞİRKET YÖNÜNDEN GEÇERLİLİĞİ KABUL EDİLMEKTEDİR.
T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/4430
Karar No : 2024/7597
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 22.03.2023
SAYISI : 2023/304 Esas, 2023/568 Karar
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 22.10.2024 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat M.E.H. ile davalı vekili Avukat E.A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından müvekkili hakkında 11.04.2019 keşide tarihli, keşidecisi R. Turizm İnşaat Ticaret Limited Şirketi, avalisti müvekkili Recep C. olan 200.000,00 euro bedelli bonoya dayalı olarak 05.07.2022 tarihinde Antalya Genel İcra Müdürlüğü'nün 2022/149067 E. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişildiğini, bono üzerindeki müvekkili Recep C. ve Turan A.’e ait iki imzanın da şirkete ait kaşe üzerine atılı olduğunu, bononun düzenlendiği tarihte şirketin çift imza ile temsil edildiğini, bono üzerinde müvekkilinin şahsi sorumluluğuna dayanak olabilecek bir imzasının olmadığını, kefil sıfatıyla adının bonoya bilahare yazıldığını iddia ederek müvekkilinin bu takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve asıl alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; bono düzenlenirken davacının bonoya kendi ismini de yazdığını/ yazdırdığını ve bir bütün oluşturan imzasını ikiye ayırarak bono üzerine attığını, şimdi de bono üzerinde kendisi tarafından atılmış tek bir imza olduğunu iddia ederek borçtan kurtulmaya çalıştığını, bu bonoyu ciro yoluyla devralan müvekkilinin bononun ön yüzünde davacının isminin yazılı ve bonoda üç ayrı imzanın bulunduğunu değerlendirerek davacı hakkında takibe giriştiğini, müvekkilinin bir kötü niyetinin olmadığını, davayı kabul ettiklerini, müvekkili davalının iş bu davanın açılmasına açılmasına sebebiyet vermediğini ve mezkur davada imza incelmesi yapılmadan ve ön inceleme duruşmasından önce davayı kabul etmeleri sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 312 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca aleyhlerine tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalı her ne kadar takibe dayanak bono üzerinde üç farklı imza varmış algısına sebep olacak şekilde imza atılmış olduğu gerekçesi ile davacı hakkında da takibe giriştiklerini, davayı ön inceleme duruşmasından önce kabul ettiklerini belirterek yargılama masraflarından sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunarak davayı kabul etmiş ise de, takibe dayanak bonodaki keşideci şirket kaşesi üzerinde üç farklı imza atılı imiş gibi görülmekle birlikte davacı borçlunun isim, soy isim ve TC kimlik numarasının yazılı olduğu yerde başka imza bulunmadığı, tüm imzaların borçlu şirket kaşesi üzerine atılı olduğunu, basit bir araştırma ile borçlu şirketi temsile yetkili kişileri öğrenebileceği, kaşe üzerinde atılı üç imzadan ikisinin birbiri ile aynı olması gerekliliğini gözetmemesi sebebiyle davanın açılmasına sebebiyet vermediği savunmasının yerinde olmadığı, fakat davalının davacı hakkında haksız ve kötü niyetli olarak takibe giriştiğinin subut bulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının tazminat talebinin reddine, dava tarihindeki kur üzerinden vekâlet ücreti tayinine ve yargılama masraflarından davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, uyuşmazlığın, davacının takibe dayanak bonoda, bononun tanzim edildiği tarihte yetkilisi olduğu şirket adına atılı imzası yanında şahsen sorumluluğunu gerektirecek bir imzasının bulunup bulunmadığı, davalı alacaklının böyle bir imza olduğu kanaatine vararak davacı borçlu hakkında takibe girişmiş olmasının makul kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı, İlk Derece Mahkemesince, takibe dayanak bonoda davacıyı sorumlu tutacak nitelikte bir imzanın olmadığının isabetle gerekçede belirtildiği, bu gerekçenin istinaf konusu edilmediği, davacı her ne kadar davalı alacaklının lehtar şirketin yetkilisi olduğunu yargılama sırasında ileri sürmemiş ise de, lehtar şirket adına atılı çift imzalı ciroda davalı alacaklının da imzasının olduğunun anlaşıldığı, davalının, davacının bu bononun düzenlendiği sırada kendi adını yazdığı/ yazdırdığı iddiasında bulunması karşısında davalı alacaklının kötü niyetli olduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla tazminata hükmedilmemesinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın, davalının kabulü gözetilerek kabulüne, davacının talebi, alacağın likit ve davalının takibinde kötü niyetli bulunması sebebiyle talep gibi asıl alacağın (200.000,00 euro x 17,8496 TL) 3.569.920,00 TL alacağın %20'sine tekabül eden 713.984,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı yararına dava tarihindeki kur üzerinden vekâlet ücreti takdirine ve yargılama masraflarından davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla girişilen takibe karşı açılan menfi tespit davasıdır.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin beşinci fıkrasında, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması ve talebinin bulunması hâlinde borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verileceği, takdir edilecek zararın, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamayacağı düzenlenmiştir.
2. Takibe dayanak bonoda, keşideci R. ... Ltd. Şti.'nin kaşesi üzerinde birden fazla imza bulunmakta olup kaşe üzerinde birden fazla imzanın sadece şirket yönünden geçerliliği kabul edilmekle beraber kaşe üzerindeki iki imzanın da keşideciye izafeten atıldığının Dairemiz uygulamalarıyla açıklığa kavuşup bu hususun herkes tarafından bilinmesinin öngörülemeyeceği dolayısıyla davacı Recep C. aleyhine avalist sıfatıyla takip başlatmakta davalının kötü niyetli (davacıyı avalist olarak bağlayan geçerli bir imza bulunmadığını bile bile) olduğunun tüm dosya kapsamı ile sabit görülmediği, davalının dava açıldıktan sonra davayı derhal kabul etmesi gibi hususlar hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı aleyhine ayrıca kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmesi yerinde olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
VI. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, Takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.10.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Abdullah Yaman Dudu İrem Toros Mehmet Cebeci İsmail Yavuz Okan Albayrak
BİLGİ : “Bononun düzenleyen kısmında kaşesi bulunan şirketin sorumlu olabilmesi için düzenleyenin imzasının bulunması yeterli olup imzanın şirket kaşesi üzerine atılması gerekmez” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2024 tarihli kararı için bkz.
“Somut olayda her iki imza da şirketin kaşelerinin üzerinde olduğundan bu imzalar temsil olunan şirket adına atılmıştır” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Aralık 2022 tarihli kararı için bkz.
“Şirket kaşesi dışına atılan imza aval olarak değerlendirilir” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22 Haziran 2022 tarihli kararı için bkz.
“Şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için imzanın mutlaka şirket kaşesi üzerine atılması zorunlu değildir” şeklindeki Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14 Eylül 2021 tarihli kararı için bkz.
“Bononun ön yüzüne keşideci tarafından iki imza atılmış olsa dahi bu aval olarak kabul edilemez” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07 Temmuz 2021 tarihli kararı için bkz.
“Şirket kaşesi dışına yetkisiz temsilci tarafından atılan ikinci imza şahsi sorumluluğu doğurur” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06 Ekim 2020 tarihli kararı için bkz.
“Senede atılan ikinci imza şirket kaşesi olmadan atılmış ise borçtan şahsen sorumlu olunur” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04 Nisan 2018 tarihli kararı için bkz.