KATKI PAYI ALACAĞINDAN FERAGATİN, ARTIK DEĞERE KATILMA ALACAĞI YÖNÜNDEN HERHANGİ BİR ETKİSİ BULUNMAMAKTADIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/7011
Karar No : 2024/1935
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.07.2023
SAYISI : 2023/1441 E., 2023/1565 K.
Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 23.04.2017 tarihinde evlendiğini ve 01.10.2020 tarihinde açılan dava ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının 09.12.2020 tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasında düzenlenen anlaşmalı boşanmaya dair protokolde katkı alacağı konusunda tarafların anlaştıklarını, ancak katılma alacağı konusunda taraflarca bir anlaşma yapılmadığını, dava konusu malların evlilik birliği içerisinde alındığını ve davacı kadının katılma alacağı hakkı olduğunu, davalı erkeğin, dava konusu malları dava dışı üçüncü kişilere sattığını ve mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğini, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkının, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığını ve taraflarca yapılacak protokolde açıkça düzenlenmesi gerektiğini, düzenlenmemesi durumunda bu haktan feragat edildiği anlamına gelmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL katılma alacağının yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan 19.12.2022 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL üzerinden katılma alacağı talebinde bulunulduğunu, yapılan keşif ve aldırılan bilirkişi raporları uyarınca dava değerini, dava konusu araç nedeniyle 105.000,00 TL, dava konusu taşınmaz yönünden ise 97.128,59 TL olarak ıslah ettiklerini, ıslah dilekçesi doğrultusunda toplam 202.128,59 TL katılma alacağının faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeğe aykırı olduğunu, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, taraflar arasında düzenlenen protokolde, tarafların birbirlerinden bir talepte bulunmayacaklarının düzenlendiğini, her ne kadar protokol de katkı payı alacağı olarak yazılmışsa da bu ifade ile anlatılmak istenenin mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı olduğunu, davacı kadının kötü niyetli olduğunu ve dava konusu mallar üzerinde katılma alacağının olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında birbirlerinden katkı payı alacağı talebi bulunmadığını beyan ettikleri, bu beyanın mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, maddî hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemeyeceği ve mahkeme için ikrarın kesin delil olduğu, tarafların birbirlerinden katkı payı alacağı olmadığı yönündeki beyanlarının hükümle birlikte tasdik edildiği, bu durumun işbu davada davacı kadın aleyhine kesin delil teşkil ettiği, her ne kadar dava dilekçesinde tarafların katkı payı alacağı yönünde anlaştıkları ve protokolde katılma alacağı ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı iddia edilmişse de tarafların 23.04.2017 tarihinde evlendiği, 01.01.2002 tarihinden sonra gerçekleşen evlilikler sebebiyle taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, somut olayda da aksi iddia edilmediğinden taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, katkı payı alacağının ise eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan katkının karşılığı olduğu, taraflar arasında katkı payı alacağının zaten mevcut olamayacağı, tarafların boşanma davasında alınan katkı payı alacağı talepleri bulunmadığı yönündeki beyanlarının katılma alacağı talebi olarak değerlendirilmesi gerektiği, belirtildiği üzere bu yöndeki beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, kesin delil teşkil edeceği, işbu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, dürüst davranma kuralına aykırılık teşkil ettiği, hukuk düzeni tarafından korunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında, tarafların alınan beyanlarının katkı payı alacağından feragat niteliğinde olduğu, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteminin boşanmanın fer'îsi niteliğine olmadığı ve anlaşmalı boşanma davasında taraflarca düzenlenen protokolde mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkından feragat edildiğinin açıkça, kayıtsız, şartsız düzenlenmesi gerektiği, davacı kadının katılma alacağı hakkından feragat etmediği, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 23.04.2017 tarihinde evlendikleri, evlendikleri tarih itibariyle geçerli olan yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğu, tarafların başka bir mal rejimini seçtiklerine dair herhangi bir iddia da olmadığı, katkı payı alacağının mal ayrılığı rejiminde talep edilen bir alacak olduğu ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 181 inci maddesinde her eşin kendi malını alıp ayrılması üzerine kurulu mal ayrılığı rejimi tasfiyesi düzenlemesinde, eşlerin birbirlerinin mal varlığına katkıda bulunmaları halinde nasıl bir tasfiye yolu işleneceğine dair açıklama olmadığı, bu nedenle katkı payı alacağının Borçlar Kanunu Genel Hükümlerine göre belirleneceği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda (4721 sayılı Kanun) düzenlenen değer artış payı alacağı, katkı payı alacağına benzemekte ise de değer artış payı alacağının 4721 sayılı Kanun'da ayrıntılı olarak düzenlendiği, mal rejiminin tasfiyesine dair kavramların sıklıkla karıştırıldığı, sıradan bir vatandaş tarafından bilinebilmesinin zor olduğu, tarafların anlaşmalı boşanma sırasında da bir avukattan destek almadıkları, protokolü bizzat imzalayıp davayı da vekilsiz olarak açıp takip ettikleri, kadının, katkı payı alacağı olmadığını belirttikten sonra katılma alacağı talebini saklı tuttuğuna dair bir beyanının da bulunmadığı, bu nedenle tarafların karşılıklı katkı payı alacakları olmadığı şeklindeki beyanlarının tasfiye alacağı talep etmedikleri şekilde yorumlanarak davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu belirtilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, katılma alacağı istemine yöneliktir. Uyuşmazlık, Beyşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2020/80 E., 2020/29 K. sayılı ilamında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme yapılıp yapılmadığı, protokolün geçerli olup olmadığı, mahkeme içi ikrar, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 188 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; eşler, 23.04.2017 tarihinde evlenmiş, 01.10.2020 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 09.12.2020 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Tasfiyeye konu malların eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir. İddianın ileri sürülüş şekline ve tasfiye konu malların edinme tarihine göre dava, artık değere katılma alacağına ilişkindir. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘...katkı payı alacağı talebim yoktur...’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de katkı payı alacağına yönelik hüküm bulunmaktadır. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, boşanma davasındaki duruşmada davacının "..katkı payı alacağı talebim yoktur..." şeklindeki beyanı sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin A. Albayrak Doğan Rıza Sarıtaş Sevil Kartal Harun Can
KATKI PAYI ALACAĞINDAN FERAGATİN, ARTIK DEĞERE KATILMA ALACAĞI YÖNÜNDEN HERHANGİ BİR ETKİSİ BULUNMAMAKTADIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/7011
Karar No : 2024/1935
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.07.2023
SAYISI : 2023/1441 E., 2023/1565 K.
Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 23.04.2017 tarihinde evlendiğini ve 01.10.2020 tarihinde açılan dava ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının 09.12.2020 tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasında düzenlenen anlaşmalı boşanmaya dair protokolde katkı alacağı konusunda tarafların anlaştıklarını, ancak katılma alacağı konusunda taraflarca bir anlaşma yapılmadığını, dava konusu malların evlilik birliği içerisinde alındığını ve davacı kadının katılma alacağı hakkı olduğunu, davalı erkeğin, dava konusu malları dava dışı üçüncü kişilere sattığını ve mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğini, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkının, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığını ve taraflarca yapılacak protokolde açıkça düzenlenmesi gerektiğini, düzenlenmemesi durumunda bu haktan feragat edildiği anlamına gelmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL katılma alacağının yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan 19.12.2022 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL üzerinden katılma alacağı talebinde bulunulduğunu, yapılan keşif ve aldırılan bilirkişi raporları uyarınca dava değerini, dava konusu araç nedeniyle 105.000,00 TL, dava konusu taşınmaz yönünden ise 97.128,59 TL olarak ıslah ettiklerini, ıslah dilekçesi doğrultusunda toplam 202.128,59 TL katılma alacağının faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeğe aykırı olduğunu, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, taraflar arasında düzenlenen protokolde, tarafların birbirlerinden bir talepte bulunmayacaklarının düzenlendiğini, her ne kadar protokol de katkı payı alacağı olarak yazılmışsa da bu ifade ile anlatılmak istenenin mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı olduğunu, davacı kadının kötü niyetli olduğunu ve dava konusu mallar üzerinde katılma alacağının olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında birbirlerinden katkı payı alacağı talebi bulunmadığını beyan ettikleri, bu beyanın mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, maddî hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemeyeceği ve mahkeme için ikrarın kesin delil olduğu, tarafların birbirlerinden katkı payı alacağı olmadığı yönündeki beyanlarının hükümle birlikte tasdik edildiği, bu durumun işbu davada davacı kadın aleyhine kesin delil teşkil ettiği, her ne kadar dava dilekçesinde tarafların katkı payı alacağı yönünde anlaştıkları ve protokolde katılma alacağı ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı iddia edilmişse de tarafların 23.04.2017 tarihinde evlendiği, 01.01.2002 tarihinden sonra gerçekleşen evlilikler sebebiyle taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, somut olayda da aksi iddia edilmediğinden taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, katkı payı alacağının ise eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan katkının karşılığı olduğu, taraflar arasında katkı payı alacağının zaten mevcut olamayacağı, tarafların boşanma davasında alınan katkı payı alacağı talepleri bulunmadığı yönündeki beyanlarının katılma alacağı talebi olarak değerlendirilmesi gerektiği, belirtildiği üzere bu yöndeki beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, kesin delil teşkil edeceği, işbu davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, dürüst davranma kuralına aykırılık teşkil ettiği, hukuk düzeni tarafından korunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında, tarafların alınan beyanlarının katkı payı alacağından feragat niteliğinde olduğu, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteminin boşanmanın fer'îsi niteliğine olmadığı ve anlaşmalı boşanma davasında taraflarca düzenlenen protokolde mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkından feragat edildiğinin açıkça, kayıtsız, şartsız düzenlenmesi gerektiği, davacı kadının katılma alacağı hakkından feragat etmediği, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 23.04.2017 tarihinde evlendikleri, evlendikleri tarih itibariyle geçerli olan yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğu, tarafların başka bir mal rejimini seçtiklerine dair herhangi bir iddia da olmadığı, katkı payı alacağının mal ayrılığı rejiminde talep edilen bir alacak olduğu ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 181 inci maddesinde her eşin kendi malını alıp ayrılması üzerine kurulu mal ayrılığı rejimi tasfiyesi düzenlemesinde, eşlerin birbirlerinin mal varlığına katkıda bulunmaları halinde nasıl bir tasfiye yolu işleneceğine dair açıklama olmadığı, bu nedenle katkı payı alacağının Borçlar Kanunu Genel Hükümlerine göre belirleneceği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda (4721 sayılı Kanun) düzenlenen değer artış payı alacağı, katkı payı alacağına benzemekte ise de değer artış payı alacağının 4721 sayılı Kanun'da ayrıntılı olarak düzenlendiği, mal rejiminin tasfiyesine dair kavramların sıklıkla karıştırıldığı, sıradan bir vatandaş tarafından bilinebilmesinin zor olduğu, tarafların anlaşmalı boşanma sırasında da bir avukattan destek almadıkları, protokolü bizzat imzalayıp davayı da vekilsiz olarak açıp takip ettikleri, kadının, katkı payı alacağı olmadığını belirttikten sonra katılma alacağı talebini saklı tuttuğuna dair bir beyanının da bulunmadığı, bu nedenle tarafların karşılıklı katkı payı alacakları olmadığı şeklindeki beyanlarının tasfiye alacağı talep etmedikleri şekilde yorumlanarak davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu belirtilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirtilerek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, katılma alacağı istemine yöneliktir. Uyuşmazlık, Beyşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2020/80 E., 2020/29 K. sayılı ilamında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme yapılıp yapılmadığı, protokolün geçerli olup olmadığı, mahkeme içi ikrar, dürüstlük kuralı, hakkın kötüye kullanılması noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 188 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; eşler, 23.04.2017 tarihinde evlenmiş, 01.10.2020 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 09.12.2020 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Tasfiyeye konu malların eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir. İddianın ileri sürülüş şekline ve tasfiye konu malların edinme tarihine göre dava, artık değere katılma alacağına ilişkindir. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘...katkı payı alacağı talebim yoktur...’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de katkı payı alacağına yönelik hüküm bulunmaktadır. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, boşanma davasındaki duruşmada davacının "..katkı payı alacağı talebim yoktur..." şeklindeki beyanı sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Mehmet Kasım Çetin A. Albayrak Doğan Rıza Sarıtaş Sevil Kartal Harun Can