KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KOOPERATİFTEN ÇIKARILAN ORTAKLARDAN GEÇ ÖDEME NEDENİYLE DOĞMUŞ FAİZLER TALEP EDİLEMEZ.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(23)15-855
KARAR NO   : 2021/281

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                         : 06/05/2015
NUMARASI                 : 2015/181 - 2015/197
DAVACI                       : N.T. vekili Av. S.Ş.
DAVALI                        : S.S. E. Konut Yapı Kooperatifi vekili Av. İ.M.A.

1. Taraflar arasındaki “alacak, tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kapatılan Sincan Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 28.12.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı iken 25.09.2010 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 18.000TL çıkma payı alacağının temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline ve bakiye alacağın tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili 18.02.2013 tarihli cevap dilekçesinde; ayrılan ortaklara yapılacak ödemenin üç yıl içerisinde ödenmesi yönünde alınan 13.03.2011 tarihli genel kurul kararı gereği davacı alacağının muaccel olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme Kararı:

6. (Kapatılan) Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.06.2013 tarihli ve 2012/416 E., 2013/198 K. sayılı kararı ile; davacının, yönetim kurulunun 25.09.2010 tarihli kararı ile üyelikten ihraç edildiği, bu durumda davacının aidat alacağının 31.12.2010 tarihli bilançoya göre hesaplanacağı, anılan bilançonun 13.03.2011 tarihli genel kurulda onaylandığı, alacağın bilançonun onaylamasından itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekeceğinden temerrüdün 13.04.2011 tarihinde gerçekleştiğinin belirlendiği, ihraçtan önce yapılan genel kurullarda kararlar alındığı görülmekle beraber alınan bu kararların 1163 sayılı Kanun’un 17/2. maddesi anlamında bir erteleme kararı olmadığı, davalının savunmasında yer verdiği ödemenin ertelenmesi kararının geçerli olmadığı, davacı alacağının 18.997,97 TL ve 14.04.2011 tarihinde muaccel olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 18.000,00 TL’nin 14.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davacının 997,97 TL daha çıkma payı alacağının olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay Kapatılan 23. Hukuk Dairesince 12.02.2014 tarihli ve 2013/8127 E., 2014/931 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş ve

“… 1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2) Dava, davalı kooperatif üyeliğinden ihracı kesinleşen davacının yaptığı ödemelerin iadesi istemine ilişkindir.

İstifa eden veya ihraç edilen ortakların yükümlülükleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesine kıyasen, istifanın veya ihracın kesinleşmesine kadar devam edeceğinden, davacının bu tarihe kadar parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir.

Davalı kooperatif vekili savunmasında, davacının ihracının kesinleştiği tarihe kadar edimlerini zamanında yerine getirmemesi nedeniyle gecikme cezası borcu olduğunu belirterek, davacı alacağından gecikme cezası borcunun mahsubunu istemiştir.

Bu durumda, mahkemece, ödenmesi gereken aidatın zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak ceza miktarına ilişkin genel kurul kararları ve TBK’nın 120/2. maddesinde belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasının aşılamayacağı hususlarını nazara alan ek bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa ilişkin davalı itirazları değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.05.2015 tarihli ve 2015/181 E., 2015/197 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ilâve olarak, davacının üyelik ilişkisinin 25.09.2010 tarihi itibari ile sonlandığı, ödediği miktarı, genel gider payı düşümü yapıldıktan sonra, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte talep edebileceği, bu miktardan ayrıca birde istifanın kesinleştiği tarihe kadar olan gecikme cezası miktarlarının düşümünün hukukun temel ilkelerinden biri olan hakkaniyet ilkesi ile kooperatifin kazanç amacı gütmemesi gerektiği ilkesine de aykırı olacağı, zira davacının üyelik ilişkisinin sonlanması nedeniyle, üyeliği devam edenlerin kavuşacağı haklara (özellikle konuta) sahip olamayacağı, kâr payı talep edemeyeceği, üyelerin sahip olduğu başkaca haklara kavuşamayacağı, yıllar boyu yaptığı birikimini çok az bir faizle birlikte geri alabilme imkânına sahip olacağı, hesaplanacak olan gecikme cezası, bazı hâllerde istenebilecek çıkma payı alacağından fazla olabileceğinden ayrıca gecikme cezasının düşümü, garip bir durum da ortaya koyacağı, davacının üye olarak kooperatife yaptığı ödemeleri ancak alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işletilecek yasal faizle talep edebileceği, geçerli bir erteleme kararının varlığı hâlinde de alacağın ödenmesini üç yıl kadar geciktirilebileceği, alacağına ödediği tarihten itibaren faiz talep edemeyen davacının, üyeliğinin sonlanması halinde, gecikme cezasından da sorumlu kılınmamasının gerektiği, öte yandan, üyelikten istifa veya çıkarılma hâllerinin nedeni olarak ödeme güçlüğü olduğu gibi, çoğu hâlde kooperatif idaresinin kötü yönetimleri, üyelerin beklentilerine vaat edilen sürelerde cevap verememeleri, ortakların bu nedenle ümitsizlik ve bıkkınlığı düşmeleri sonucunda ayrılmaları olduğu da nazara alındığında, genel gider payı yanında, gecikme cezasının da, talep edilen çıkma payı alacağından mahsubunun eşitlik ilkesine aykırı bir uygulama olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kooperatif üyeliğinden ihracı kesinleşen ortağın, ortak olduğu dönemde doğmuş bulunan gecikme zammı borcunun çıkma payı alacağından mahsup edilip edilmeyeceği, burada varılacak sonuca göre mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı ve ödenmesi gereken aidatın zamanında ödenmemesi hâlinde uygulanacak ceza miktarına ilişkin genel kurul kararları doğrultusunda ek bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde Kooperatif; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.” şeklinde tanımlanmıştır.

13. Kooperatiflerin yaygın kuruluş amaçlarından birisi de ortaklarının konut ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu ihtiyacı karşılamak için kurulan konut yapı kooperatifleri, Kanun’un 81. maddesine göre; ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılırlar. Kooperatif ortaklarından her biri ortaklık amacı çerçevesinde borç ve yükümlülük altına girerler. Kooperatifler kâr amacı gütmeyen kuruluşlardır.

14. Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde; “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler” ifadesine yer verilmiştir. Bilindiği üzere, “eşitlik” kavramı mutlak ve nispi eşitlik olmak üzere ikiye ayrılır. Ortaklık statüsünden doğan objektif haklara sahip olma ve bunların korunmasını isteme hakkı, mutlak eşitlik kapsamındaki haklara örnek gösterilebilecek iken, kooperatif ortaklığına bağlı olarak yararlanma ve maddi menfaat sağlamada ortağın eylemli katkısı ve özverisinin gözetilmesi ise nispi eşitlik ilkesi gereğidir. Bu itibarla, ortaklıktan kaynaklanan borçlarını yerine getiren bir ortağın, eşit durumda bulunduğu, diğer ortaklara tanınan haklardan kendisinin de yararlandırılmasını istemeye hakkının bulunduğu tabiidir.

15. Kooperatif hukukunda geçerli olan ve öğretide “açık kapı” ilkesi olarak kabul edilen ilke uyarınca, kural olarak kooperatife girme ve çıkma konusunda ortaklara bir serbesti tanınmış ise de bu kural mutlak olarak serbestlik anlamına da gelmemektedir. Zira açık kapı ilkesinin bir uzantısı olan “kooperatifin korunması ilkesi” uyarınca ortağın kooperatiften çıkışı kooperatife zarar vermemelidir. Bu ilke Kanun’da birtakım koruyucu hükümleri de beraberinde getirilmiştir. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca, çıkmanın Kooperatifin varlığını tehlikeye düşürmesi durumunda ayrılmak isteyen ortağın muhik bir tazminat ödemesine dair hükmün ana sözleşmeye konulabilmesine izin verilmiş; 11. maddesinde ise çıkma hakkının kullanılmasının ana sözleşme ile en çok beş süreyle sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir.

16. Önemle vurgulanmalıdır ki, kooperatifin korunması ilkesi hiçbir şekilde ortağın kooperatiften çıkmasını önleyemez ve kooperatiften ayrılmayı da haksız bir şekilde güçleştiremez (Poroy, R./Tekinalp, Ü./ Çamoğlu, E.: Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2005, s. 962). Nitekim, bir ortağın hiçbir suretle kooperatiften çıkamayacağına dair bağlamalar 11. madde uyarınca da hükümsüz kabul edilmiştir.

17. Kooperatif ortaklığından çıkarılma nedenleri ve esasları ise Kanun’un 16. maddesinde düzenlenmiştir. Kötü amaçlı olarak ortaklıktan çıkarılmaların önüne geçilmesi ve ortaklıktan ihraç kararlarının iptali üzerine yeniden ortaklığa dönecek olan kişilerin menfaatlerinin korunması ve bu süreçte ortaya çıkabilecek mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla son fıkrasında; “Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.” düzenlemesi getirilmiştir. Madde uyarınca çıkan ortağın bu tarihe kadar parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir ise de, bu hüküm esasen sonradan ihraç kararını iptal ettirerek yeniden ortaklığa dönen, diğer bir anlatımla ortaklık ilişkisi ile hak ve yükümlülükleri devam eden ortaklar için geçerlidir. Ortaklıktan istifası ya da ihracı kesinleşen ve bu nedenle hak ve yükümlülükleri sona eren ortaklar için uygulanması söz konusu olamaz. Zira ortaklık ilişkisi sona eren ortakların, sona ermeden itibaren akçalı yükümlülükleri devam etmeyecektir. Ortaklığın sona ermesine kadar yatırılmayan bir kısım aidat asıllarının tekrar yatırtılması durumunda, bunların da yine iade kapsamında geri verilmesi gerekeceğinden, bunların iade aşamasında, kooperatife ödetilmesinde davalının hukuki yararının bulunmadığı kabul edilmelidir. Temerrüt faizi, iade kapsamında olmadığı için faizin ödetilmesine ilişkin davalının hukuki yararının bulanabileceği akla gelebilirse de, temerrüt faizi asıl alacağın istenebilirliğine ve ayakta olmasına bağlı fer'i nitelikte bir borçtur. Yeri gelmiş iken, uygulamada bu madde ile sıklıkla karıştırılan 27. maddenin son cümlesindeki “…Ortaklığın düşmesi alakalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez.” şeklindeki düzenlemeye de değinmekte yarar bulunmaktadır. Anılan hüküm yapı kooperatiflerinin dışında kredi ve mal veren kooperatifleri için uygulanacak hüküm olup, ortaklık sıfatı ile ve bağından doğmayan ödemeler 27/son cümle uyarınca bu kuraldan etkilenmeyecektir.

18. Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma yani çıkma payının nasıl belirleneceği ise Kooperatifler Kanunu’nun 17 ve yapı kooperatifi ana sözleşmesinin 15. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; kooperatiften ihraç edilen ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ihracın kesinleştiği yılın bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkına sahiptir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.

19. Eldeki davada, davacı, 25.06.2007 tarihinde kooperatif ortaklığına kabul edilmiş, aidat borçlarını zamanında yerine getirmediği gerekçesiyle 05.10.2010 tarihli ihtarname ile ihraç edilmiş, ihraç kararı kesinleşmiştir. Davacı tarafça, aidat ödemelerinin ihraç kararının kesinleşmesi nedeni ile iadesi talep edilmiş iken; davalı vekilince ise davacı alacağından gecikme cezası borcunun mahsubunun gerektiği savunulmuştur. Kooperatiften çıkmanın kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmediği, kooperatifin haklarının korunma ilkesinin zedelenmediği bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Genel kurullarda çıkan ya da çıkarılan ortaklara yapılacak ödemelerle ilgili olarak Kanun’un 17. maddesine göre alınmış bir erteleme kararı bulunmamaktadır. Davacının tazminat alamayacağı ve meskene de hak kazanamayacağı açıktır. Taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesi ve tasfiye aşamasına girmesi nedeniyle çıkarılan ortağa (davacı), çıktığı yılın bilançosuna göre sadece ödediği aidatların faizsiz toplamından bilançoya göre o yılın masraflarından ortağa düşen miktar düşüldükten sonra kalan miktarın ödenmesi gerekmektedir. Ortaklıktan çıkarılan ortaklardan, ortaklık süresince geç ödeme nedeniyle doğmuş faizlerin istenilmesi mümkün bulunmamaktadır. Aksi durumun kabulü yani, kooperatif ile ortaklık bağı kesilen ve kooperatiften alacaklı hâle gelen davalının istifa öncesi aidat ve faizinden sorumlu tutularak, faizin çıkma payı alacağından mahsup edilmesi kooperatiflerde hâkim olan ''açık kapı'', ''kâr amacı gütmeme'' ilkeleriyle hukukun temel prensiplerinden olan "hakkaniyet" ilkelerine aykırı olacağından, yerel mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

20. Ne var ki, tespit edilen alacak miktarının bu kapsamda değerlendirilmesi ve işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekmektedir.

 IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Direnme kararı yerinde olup işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.