KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

NAFAKA HÜKÜMLERİNE UYMAMAK SUÇU YARGILAMASI AÇISINDAN NAFAKANIN KALDIRILMASI VEYA TENKİSİ TALEBİYLE AÇILAN DAVA BEKLETİCİ MESELE YAPILMALIDIR.

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

Esas No            : 2022/11721
Karar No           : 2023/6851
Tebliğname No : KD - 2022/85911

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 26.09.2022
SAYISI                                 : 2022/3253 E., 2022/1931 K.

İTİRAZ EDİLEN KARAR : Dairemizin 13/09/2022 tarihli ve 2022/8767 Esas, 2022/8664 Karar sayılı kararı.

İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

HUKUKİ SÜREÇ : Nafaka hükümlerine uymamak suçundan sanık Okan B.’ün, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 344. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair İstanbul 22. İcra Ceza Mahkemesinin 26/01/2021 tarihli ve 2020/137 esas, 2021/65 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 23. İcra Ceza Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli ve 2021/20 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığı'nın 02/06/2022 gün ve 94660652-105-34-16378-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/06/2022 gün ve KYB- 2022/85911 sayılı ihbarnamesi ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 13/09/2022 gün ve 2022/8767 Esas, 2022/8664 sayılı kararı ile,

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden İstanbul 23. İcra Ceza Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli ve 2021/20 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında nafaka hükümlerine uymamak eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, bu eylemle ilgili olarak sanık hakkında tazyik hapsi infaz edilmekte ise salıverilmesine" karar verildiği görülmüştür.

5271 sayılı CMK'nin 308. maddesi çerçevesinde yapılan incelemede, 12. Hukuk Dairesinin anılan kararına karşı aşağıda açıklanacak nedenlerden dolayı itiraz edilmesi zorunluluğu doğmuştur.

İTİRAZ NEDENLERİ : İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; İstanbul 23. İcra Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın Kanuna aykırı olduğundan bahseden ihbarname içeriği yerinde görülerek kanun yararına bozulması halinde, bozmanın 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesine göre yapılıp yapılmayacağına, bozma nedenine göre Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gerekli kararın doğrudan daire tarafından verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.

Uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle "kanun yararına bozma" kanun yolu, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri konularının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.

1412 sayılı CMUK'da “yazılı emir”, öğretide ise “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan bu olağanüstü kanun yolu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309 ve 310. maddelerinde “kanun yararına bozma” olarak yeniden düzenlenmiştir.

5271 sayılı CMK'nun 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, kanuni nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi durumunda karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmemesi halinde ise istem reddedilecektir.

Böylece ülke genelinde uygulama birliği sağlanacak, hâkim ya da mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve kişiler açısından hukuk yararına giderilmiş olacaktır.

Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrıma tabi tutularak maddenin dördüncü fıkrasında ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir.

Buna göre bozma nedenleri;

5271 sayılı Kanunun 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma neticesinde yeniden karar verilecektir. Bu halde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığından verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.

Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne ya da savunma hakkını kısıtlama veya tamamen kaldırma sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması durumunda, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.

Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulması halinde ise, aynı fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle yasa yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.

Aynı kanun maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi durumunda cezanın kaldırılmasına, daha hafif cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gerekli kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.

Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün kanun yararına bozulmasının, ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hallerde Yargıtayın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.

26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise; “Adalet Bakanının uygulamadaki hatalardan başka esas ve hükme etkili olan usul hatalarından dolayı da yazılı emir vermeye yetkili olduğu, yazılı emir üzerine bozulan mahkeme hükmünün davanın esasını hallettiği surette yargılamanın tekrarlanmaması, davanın esasını halletmediği surette yargılamanın tekrarlanması gerektiği”, yine 03.06.1936 gün ve 129/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise; “mahkûmiyet ve beraat kararı ile zamanaşımı, af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerine dayanılarak verilen kararların davanın esasını halleden kararlardan olduğu” belirtilerek, “yargılamanın tekrarlanması yasağı”nın sınırları belirlenmiştir.

1412 sayılı CMUK’nun 343. maddesi ve bu maddenin uygulanma koşullarını belirten 26.10.1932 gün ve 29/12, 03.06.1936 gün ve 129/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları uyarınca, davanın esasını çözen kararların bozulması halinde, bozma nedenleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmaksızın, yargılamanın tekrarlanması yasaklanarak, Yargıtayca verilebilecek kararlar, cezanın çektirilmemesi veya daha az cezaya hükmedilmesi ile sınırlandırılmış ise de, 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesinde farklı bir düzenlemeye dönülmekte ve davanın esasını çözen kararların kanun yararına bozulması halinde, bozma nedenlerinin, davanın esasını çözmeyen veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde, anılan İBK’nın öngördüğü yeniden yargılama yasağı kaldırılmak suretiyle, kararı veren hakim veya mahkemece, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olmamak koşuluyla, yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm veya kararın verilmesi usulü öngörülmüş bulunmaktadır.

Öte yandan, mahkûmiyet hükümlerindeki hangi hukuka aykırılıkların "davanın esasını çözmeyen" yönüne ilişkin olduklarının incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

Mahkûmiyet hükmünün, davanın esasını çözmeyen yönüne ilişkin hukuka aykırılıklar, savunma hakkının kaldırılması veya kısıtlanması sonucunu doğuran usuli işlemler dışında kalan, davanın esasını çözümleyen yönüne (cezanın kaldırılmasına-daha hafif ceza tayinine) ilişkin olmayan hukuka aykırılıklardır. Hükmün 5271 sayılı CMK'nun 34, 230, 232 ve 289/1-g maddelerine aykırı olarak gerekçeyi içermemesi, görevsiz mahkemece hüküm verilmesi bu hukuka aykırılıklara örnek gösterilebilir. Yine yargılama, iddia ve savunma makamlarından oluşan muhakeme süjelerinin ortaklaşa faaliyeti ile gerçekleştirilir. Bunun doğal sonucu olarak, yargılama makamında bulunması gereken bir yargıcın yerine, yargılamanın bu niteliklere ve sıfata sahip olmayan bir kimsenin katılımıyla gerçekleştirilmesi ya da Cumhuriyet savcılarının hazır bulunması suretiyle yürütülmesi zorunlu bulunan ceza yargılamasının, Cumhuriyet savcısı katılmaksızın yürütülmesi, ön ödeme işlemi yapılmaksızın veya hakimin reddi istemi karara bağlanmadan hüküm verilmesi gibi haller, davanın esasını çözmeyen yönüne ilişkin hukuka aykırılıklardır. Bu nedenlerle mahkûmiyet hükmü yasa yararına bozulduğunda yerel mahkemede yeniden yargılama yapılacaktır. (A. Aydın Kuyucu, Açıklamalı ve İçtihatlı Ceza Yargılaması Hukukunda Kanun Yararına Bozma, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, s. 173)

Ayrıca, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/7/2007 gün ve 2007/145-172 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Adalet Bakanlığı tarafından ihbar edilen kanuna aykırılıklar dışında Yüksek Dairece tespit edilen hukuka aykırılıklar yönünden, kanun yararına bozma başvurusu yapılması için ihbarda bulunulması veya bu aşamada kanun yararına bozma talebinin reddedilmesi gerekmektedir. 5271 sayılı CMK'nın 309/3. maddesine göre Yargıtay Ceza Dairesi, kanun yararına bozma ihbarnamesinde ileri sürülen nedenlerle bağlıdır. Yüksek Daire tarafından saptanan yeni hukuka aykırılık nedenleri (Hâkimliğin eksik incelemeye dayalı karar verdiği yönündeki) Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma konusu yapılmadığından, kanun yararına bozma kanun yolunun niteliği gereği tespit edilen yeni aykırılık Yüksek Dairece resen giderilemeyecektir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

İhbarnamede, "sanık hakkında nafaka alacağına dair İstanbul 21. İcra Dairesinin 2019/47371 (2018/23486) Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığı, takip talebinin birikmiş ve cari nafaka alacaklarına yönelik olduğu, icra emrinin usulüne uygun olarak borçluya ve ayrıca vekiline tebliğ edildiği, 2020 yılı Mayıs ve Haziran ayları nafaka borçlarının ödenmemesi sebebiyle 30/06/2020 tarihinde şikâyette bulunulması üzerine sanığın 3 aya kadar tazyik hapsine karar verildiği, ancak borçlu sanık tarafından nafakanın kaldırılması ve/veya tenkisi talebiyle İstanbul 12. Aile Mahkemesinin 2020/446 Esasına ve İstanbul 13. Aile Mahkemesinin 2021/43 esasına kayden dava açıldığının ve anılan davaların da karar tarihi itibariyle derdest bulunduğunun belirtilmesi karşısında, söz konusu nafakanın kaldırılması ve/veya tenkisi davalarının sonuca etkili olduğu ve bu nedenle bekletici mesele yapılması gerektiği" tespitiyle kanun yararına bozma talep edilmiş ve Dairece ihbarname içeriği yerinde görülmüştür.

Bozma nedeni CMK’nın 309/4-d maddesi kapsamına girmemektedir. Bozma nedeni hükümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif cezanın verilmesini gerektiren bir hal olmadığından (ileri sürülen nedenlerle bağlılık kuralı gereği, cezanın kaldırılması veya daha hafif bir ceza verilmesini gerektiren başka bir durum Bakanlıkça kanun yararına bozma konusu da edilmediğinden) Yargıtay ceza dairesince CMK'nın 309/4-d maddesi uyarınca cezanın kaldırılmasına yönelik doğrudan hüküm kurulamayacaktır.

Bu itibarla, İstanbul 23. İcra Ceza Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli ve 2021/20 değişik iş sayılı kararının önceki hükümde belirlenmiş cezadan daha ağır olmamak üzere kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekirken, aynı Kanun'un 309/4-d maddesindeki yetki kullanılarak "sanık hakkında nafaka hükümlerine uymamak eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına" karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılarak olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.

Nitekim aynı konuda, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 05/05/2020 gün ve 2020/3163 esas, 2020/2997 sayılı ilamı incelendiğinde, CMK nın 309/4. maddesi uyarınca bozma kararı verilerek müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına hükmedilmiştir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dairemizin, 13/09/2022 tarih ve 2022/8767 esas, 2022/8664 karar sayılı İLAMININ KALDIRILMASI, İstanbul 23. İcra Ceza Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli ve 2021/20 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA ve müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına karar verilmesi, itiraz yerinde görülmediği takdirde, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesinin itirazen arz ve talep olunması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR:

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 24/10/2022 tarih ve KD - 2022/85911 sayılı itiraz istemi yerinde görülmüş olduğundan 6352 sayılı Kanun ile değişik CMK'nın 308/3. maddesi gözetilerek itirazın KABULÜNE;

2- Dairemizin 13/09/2022 tarihli ve 2022/8767 Esas, 2022/8664 Karar sayılı kararının kaldırılarak yeniden yapılan incelemede;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İstanbul 23. İcra Ceza Mahkemesinin 11/06/2021 tarihli ve 2021/20 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, İstanbul 22. İcra Ceza Mahkemesinin 26/01/2021 tarihli ve 2020/137 esas, 2021/65 sayılı kararı ile verilen hükmün infazının ertelenmesine, 31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                  Üye                      Üye              Üye
A. TUNCAL        M. ÇAMUR      S. ÖZTEMİZ        A. AYAN        Y. ÇİFTCİ