ŞİRKET YARARINA TAZMİNAT KARARI
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/380
KARAR NO : 2015/1524
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2013/396 - 2013/425
DAVACI : H. HIZLI TÜKETİM ÜRÜNLERİ PAZ. SATIŞ VE TİC. A.Ş.
(ESKİ UNVAN: M. GIDA SAN. TİC. A.Ş. - G.S. GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.)
VEKİLİ : AV. H.Ş.
DAVALILAR : 1- S.B. 2- M.M.B.
VEKİLİ : AV. D.K.
Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2013 tarih ve 2013/396 - 2013/425 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.R.B. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirket tarafından dava dışı borçlu şirket U.Ç. Çarşıları A.Ş. aleyhine ticari ilişkiden kaynaklı alacak nedeniyle 11.382,32 TL tutarındaki alacağın tahsili için İstanbul 12. İcra Müdürlüğü'nün 2006/14985 esas sayılı dosyasında icra takibine başlanıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkilince itirazın iptali için İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2007/366 esas 2009/746 karar sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, dava sonucunda itirazın iptal edildiğini, tüm fer'ileriyle birlikte 19.399,98 TL olan alacağın halen ödenmediğini, davalıların dava dışı borçlu şirketin yöneticileri olduğunu, yönetici olarak üzerlerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için borçlu şirketin aciz duruma düştüğünü, TTK'nın 336/5. maddesi uyarınca kasti ve ihmali davranışları neticesinde borcun tahsil edilememesine yol açan davalıların sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek 19.399,98 TL tutarındaki alacağın 12.748,20 TL'lik kısmının takip tarihi olan 20.12.2006 tarihinden itibaren ticari avans faiziyle, 6.651,78 TL'lik kısmının mahkeme karar tarihi olan 24.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı S.B. vekili, müvekkilinin dava konusu edilen borç nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş diğer davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara iştirak etmemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; kural olarak yönetim kurulu üyelerinin şirket namına yaptığı işlemlerden şahsen sorumlu olmadığı, TTK'nın 336. maddesinin bu durumun istisnası olduğu, somut olayda davalıların icra takibine itiraz edilen ve itirazın iptaline karar verilen süre içerisinde dava dışı borçlu şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğu, davalıların görev yaptıkları dönemde özen yükümlülüğüne aykırı davrandıkları ve şirketi zarara uğrattıkları, bu nedenle davacının alacağını borçlu şirketten tahsil edemediği, doğrudan zarardan kaynaklı davada ispat külfetinin davalılarda olduğu, davalıların oluşan zarara dair kusurlarının bulunmadığını ispat edemedikleri gerekçesiyle 19.399,98 TL'nin 28.03.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı S.B. vekili ve davalı M.M.B. vekili olduğundan bahisle Av. D.K. temyiz etmiştir.
1- Mahkemece verilen karar davalılardan M.M.B. adına daimi çalışanına tebliğ olunmuş, bu aşamadan sonra Av. D.K. tarafından sunulan temyiz dilekçesiyle bu davalı yönünden de temyiz isteminde bulunulmuştur. HMK'nın 76. maddesinde "Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır." hükmü yer almakta olup aynı yasanın 77. maddesinde ise "Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır." denilmektedir. Dosya kapsamında bu davalıya ilişkin temyiz eden avukatın vekaletnamesine rastlanılamaması nedeniyle geri çevirme işlemi yapılmış, mahkemece geri çevirme işlemi uyarınca tutulan 12.01.2015 tarihli tutanakla bu davalı yönünden de temyiz isteminde bulunan Av. D.K.'ın vekaletnamesinin bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durum karşısında davalı M.M.B. yönünden; yasaya uygun temyiz istemi bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu edilen eylemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar başka bir deyişle şirketin zarar görmesi nedeniyle ortaklar ve alacaklılar da zarar görür. Bu neviden bir sorumluluktan söz edebilmek için öncelikle bir zararın bulunması zararın oluşumunda yönetim kurulu üyelerinin kusurunun olması zorunludur. Yönetim kurulu üyesinin sorumluluktan kurtulmak için kusursuzluğunu ispat etmesi gereklidir. Kusursuzluğun ispatı ise genel hükümlere tabidir. Ancak; dolaylı zarara sebebiyet veren eylemler nedeniyle şirket alacaklısı tarafından TTK'nın 336/5. maddesine binaen alacak isteminde bulunulması halinde, TTK'nın 340, 309. maddeleri uyarınca dava sonucunda hükmedilecek tazminatın zarar verilen şirket yararına hükmedilmesi yönünde talepte bulunulmalıdır. Somut olayda, davacı vekilince hükmedilecek tazminatın müvekkili olan davacıya ödenmesi talep edilmiş olup mahkemece bu husus nazara alınarak davalı S.B. yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle temyiz eden davalı S.B. yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı M.M.B. yönünden yapılan temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Selahattin Beyazıt vekilinin temyiz isteminin kabulüyle hükmün davalı S.B. yararına BOZULMASINA, alınmadığı anlaşılan 27,70 TL temyiz ilam harcının davalı M.M.B.'tan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı S.B.'a iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
ŞİRKET YARARINA TAZMİNAT KARARI
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/380
KARAR NO : 2015/1524
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2013/396 - 2013/425
DAVACI : H. HIZLI TÜKETİM ÜRÜNLERİ PAZ. SATIŞ VE TİC. A.Ş.
(ESKİ UNVAN: M. GIDA SAN. TİC. A.Ş. - G.S. GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.)
VEKİLİ : AV. H.Ş.
DAVALILAR : 1- S.B. 2- M.M.B.
VEKİLİ : AV. D.K.
Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2013 tarih ve 2013/396 - 2013/425 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi A.R.B. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil şirket tarafından dava dışı borçlu şirket U.Ç. Çarşıları A.Ş. aleyhine ticari ilişkiden kaynaklı alacak nedeniyle 11.382,32 TL tutarındaki alacağın tahsili için İstanbul 12. İcra Müdürlüğü'nün 2006/14985 esas sayılı dosyasında icra takibine başlanıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkilince itirazın iptali için İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2007/366 esas 2009/746 karar sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, dava sonucunda itirazın iptal edildiğini, tüm fer'ileriyle birlikte 19.399,98 TL olan alacağın halen ödenmediğini, davalıların dava dışı borçlu şirketin yöneticileri olduğunu, yönetici olarak üzerlerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için borçlu şirketin aciz duruma düştüğünü, TTK'nın 336/5. maddesi uyarınca kasti ve ihmali davranışları neticesinde borcun tahsil edilememesine yol açan davalıların sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek 19.399,98 TL tutarındaki alacağın 12.748,20 TL'lik kısmının takip tarihi olan 20.12.2006 tarihinden itibaren ticari avans faiziyle, 6.651,78 TL'lik kısmının mahkeme karar tarihi olan 24.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı S.B. vekili, müvekkilinin dava konusu edilen borç nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiş diğer davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara iştirak etmemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; kural olarak yönetim kurulu üyelerinin şirket namına yaptığı işlemlerden şahsen sorumlu olmadığı, TTK'nın 336. maddesinin bu durumun istisnası olduğu, somut olayda davalıların icra takibine itiraz edilen ve itirazın iptaline karar verilen süre içerisinde dava dışı borçlu şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğu, davalıların görev yaptıkları dönemde özen yükümlülüğüne aykırı davrandıkları ve şirketi zarara uğrattıkları, bu nedenle davacının alacağını borçlu şirketten tahsil edemediği, doğrudan zarardan kaynaklı davada ispat külfetinin davalılarda olduğu, davalıların oluşan zarara dair kusurlarının bulunmadığını ispat edemedikleri gerekçesiyle 19.399,98 TL'nin 28.03.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı S.B. vekili ve davalı M.M.B. vekili olduğundan bahisle Av. D.K. temyiz etmiştir.
1- Mahkemece verilen karar davalılardan M.M.B. adına daimi çalışanına tebliğ olunmuş, bu aşamadan sonra Av. D.K. tarafından sunulan temyiz dilekçesiyle bu davalı yönünden de temyiz isteminde bulunulmuştur. HMK'nın 76. maddesinde "Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır." hükmü yer almakta olup aynı yasanın 77. maddesinde ise "Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır." denilmektedir. Dosya kapsamında bu davalıya ilişkin temyiz eden avukatın vekaletnamesine rastlanılamaması nedeniyle geri çevirme işlemi yapılmış, mahkemece geri çevirme işlemi uyarınca tutulan 12.01.2015 tarihli tutanakla bu davalı yönünden de temyiz isteminde bulunan Av. D.K.'ın vekaletnamesinin bulunmadığı belirtilmiştir. Bu durum karşısında davalı M.M.B. yönünden; yasaya uygun temyiz istemi bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu edilen eylemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK hükümleri uyarınca anonim şirketlerde yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyeleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetim kurulu üyelerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar başka bir deyişle şirketin zarar görmesi nedeniyle ortaklar ve alacaklılar da zarar görür. Bu neviden bir sorumluluktan söz edebilmek için öncelikle bir zararın bulunması zararın oluşumunda yönetim kurulu üyelerinin kusurunun olması zorunludur. Yönetim kurulu üyesinin sorumluluktan kurtulmak için kusursuzluğunu ispat etmesi gereklidir. Kusursuzluğun ispatı ise genel hükümlere tabidir. Ancak; dolaylı zarara sebebiyet veren eylemler nedeniyle şirket alacaklısı tarafından TTK'nın 336/5. maddesine binaen alacak isteminde bulunulması halinde, TTK'nın 340, 309. maddeleri uyarınca dava sonucunda hükmedilecek tazminatın zarar verilen şirket yararına hükmedilmesi yönünde talepte bulunulmalıdır. Somut olayda, davacı vekilince hükmedilecek tazminatın müvekkili olan davacıya ödenmesi talep edilmiş olup mahkemece bu husus nazara alınarak davalı S.B. yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle temyiz eden davalı S.B. yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı M.M.B. yönünden yapılan temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Selahattin Beyazıt vekilinin temyiz isteminin kabulüyle hükmün davalı S.B. yararına BOZULMASINA, alınmadığı anlaşılan 27,70 TL temyiz ilam harcının davalı M.M.B.'tan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı S.B.'a iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.