ŞİRKETTE HİZMET AKDİ ÇERÇEVESİNDE GÖREVLİ ORTAK OLMAYAN KİŞİLERİN GÖREVİ İLE İLGİLİ SORUMLULUKLARI TTK 553 HÜKMÜ KAPSAMI İÇERİSİNDEDİR.
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5943
KARAR NO : 2022/2413
KARAR TARİHİ : 25.03.2022
Y A R G I T A Y İ L A M I
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ HUKUK DAİRELERİ’NİN
KESİN NİTELİKTEKİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE YÖNELİK KARAR
I. BAŞVURU
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih ve 2021/80 Esas sayılı başvurusu ile 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanununun 35/3-4 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasında " E. Medya Pro. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde ana sözleşme ile şirket yönetiminin bir kısmı kendilerine verilerek ve iç yönerge hazırlanarak kendilerine B grubu yetkisi verilen, şirket müdürü tarafından atanan, 2017 yılı itibari ile iş akitleri feshedilen, halihazırda iş mahkemesinde görülmekte olan davaları bulunan davalı gerçek kişiler Gökhan T. ve Hakan E.' in "E. Medya Pro. Tic. Ltd. Şti.'nde TTK’nın 553. maddesi hükmü kapsamında yönetici olup olmadıkları noktasında İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi ile İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi arasında ortaya çıkan" uyuşmazlığın giderilmesi için ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi nezdinde gerekli başvurunun yapılması, bu suretle uyuşmazlığın giderilmesinin talep edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu 25.06.2021 tarihli kararı ile konuyla ilgili olarak verilen kesin kararlar nedeniyle oluşan çelişkinin giderilmesi bakımından Yargıtay’ın ilgili dairesinden karar alınması için başvuruda bulunulmasına karar verilmiş, konuyla ilgili olarak düzenlenen evrakı içeren dosya Dairemiz Başkanlığına gönderilmiştir.
II. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI
Yukarıda açıklanan konu ile ilgili olarak iki istinaf dairesi arasında çıkan görüş ayrılığı İstanbul BAM Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunda görüşülmüş İstanbul 14. HD'nin görüşü benimsenerek her iki istinaf dairesinin incelemesine konu uyuşmazlıklarda davalıların aynı gerçek kişiler olduğu, her iki davada davalıların aynı şirketin yöneticisi olduklarının iddia edildiği ve sorumluluk iddialarının, şirket yöneticiliği sıfatına dayandırıldığı, davalıların yönetici sıfatlarının ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı hususlarının esasa ilişkin konular olduğu, davalıların şirket yöneticisi ve temsilcisi oldukları dönemde zararlandırıcı eylemlerde bulundukları iddia edildiğine göre, davaların TTK'nın 553. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davası olduğunun kabulü gerektiği, davalı yöneticilerin temsil ve ilzam yetkilerini ve yönetim yetkilerini hukuka uygun olarak kullanıp kullanmadıklarının şirketler hukukuna ve TTK'nın yöneticinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlerine göre belirleneceği, davalı yöneticilerin, davacı şirketlerle ayrıca hizmet sözleşmesi de imzalamış olmalarının, sorumluluk açısından yöneticinin sorumluluğu hükümlerinin uygulanmasına engel olmayacağı, uygulamada şirket genel müdürleri, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile temsilcisi oldukları şirket arasındaki iç ilişkide hak ve sorumlulukların belirlenmesi amacıyla hizmet sözleşmesi adı altında, sözleşmeler imzalandığı, ancak bu tür hukuki ilişkilerin nitelemesinin mahkemelerce yapılacağı, dava dilekçelerindeki iddiaların kapsamına göre uyuşmazlıkların TTK'da düzenlenen şirket yöneticisinin sorumluluğa ilişkin olmasına göre her iki davanın TTK'nın 5/1.a maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, İstanbul BAM Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun görüşünün, bu tür uyuşmazlıklarda görevli ilk derece mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi olduğu yönünde olup, uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Yasa’nın 35/3 maddesi gereğince Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne başvurulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ
A- İstanbul BAM 12. HD'nin 2019/1386 E- 2019/1677 K sayılı dosyasına konu uyuşmazlıkta; davacı E. Medya Prodüksiyon Tic. Ltd. Şti. vekilinin, davalılar Hulusi Hakan E. ve Gökhan T.'in davacı şirket nezdinde iş sözleşmeleri uyarınca genel müdür ve ticari direktör olarak çalışmakta iken kendilerine B grubu imza yetkisi verildiğini, davalıların 2013 yılından itibaren Türkiye'de mukim yegane şirket yetkilileri haline geldiklerini, davalıların paravan taşeron şirketler aracılığıyla davacı şirketin imkanlarını kişisel çıkarları için kullandıklarını, davacı şirketin borç batağına sürüklendiğini, fahiş faturalar düzenleyerek şirkete zarar verdiklerini, davacı şirketin iflasına sebebiyet verdiklerini, davalıların iş sözleşmelerinin Haziran 2017'de iptal edildiğini, davalıların yaptıkları usulsüz işlemler nedeniyle suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturma açıldığını, davacı şirketin iflasının mahkemeye bildirildiğini ileri sürerek, davalıların davacı şirkete verdikleri zararın tespitine ve şimdilik 1000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/705 E- 2019/56 K sayılı, 22.01.2019 tarihli kararıyla, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu gerekçesiyle davaya bakma görevinin iş mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 12. HD'nin 2019/1386 E- 2019/1677 K sayılı, 22.01.2019 tarihli kararıyla TTK'nın 623/1, 629/3 ve TBK'nın 547. maddelerinden bahisle, somut olayda davalılar vekili her iki davalının limited şirket müdürü olduğunu ileri sürmüş ise de şirketin organ vasfını haiz müdürleri olmadıkları, sınırlı yetkili imza yetkilisi ve şirket müdürü tarafından atanan tacir yardımcısı sıfatını haiz oldukları belirlenmekle, davacı işveren tarafından davanın, yöneticinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davası niteliğinde olmadığı, davanın hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakla iş mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatiyle HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
B- İstanbul BAM 14. HD'nin 2020/1699 E- 2020/1436 K sayılı dosyasına konu uyuşmazlıkta; davacılar vekilinin, E.S.O. HOLDİNG B.V ve E.S.I. B.V şirketlerinin, Hollanda'da kurulu şirketler olduğunu, davacı şirketlerin E. Medya Prodüksiyon Ticaret Ltd. Şti.'nin hissedarı olduklarını, davalılar Hulusi Hakan E. ve Gökhan T.'in ise bu şirkette iş sözleşmeleri gereğince genel müdür ve ticari direktör olarak çalıştıklarını, davalıların gerçeğe aykırı ve yanıltıcı raporlar vermesi sebebiyle bu şirkete borç verildiğini, borçların davalılar tarafından yakınlarına aktarılarak kişisel menfaatlerinde kullanıldıklarını, bunun Arvares & Marsal raporuyla belirlendiğini ileri sürerek, 1.000.000,00 TL maddi tazminat ile her bir davacı için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/729 E- 2020/201 K sayılı, 25.06.2021 tarihli tarihli görevsizlik kararıyla, İstanbul BAM 12. HD'nin yukarıda anılan 2019/1386 E- 2019/1677 K sayılı, 22.01.2019 tarihli kararına da atıf yapmak suretiyle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu, davaya bakma görevinin iş mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 14. HD'nin 2020/1699 E- 2020/1436 K sayılı 17.12.2020 tarihli kararıyla, davacıların hem pay sahibi hem de alacaklı oldukları dava dışı şirkete, davalıların düzenlediği gerçeğe aykırı ve yanıltıcı raporlara dayanarak borç verilmesinden dolayı uğranılan doğrudan zararın tazmininin talep edildiği, davalıların dava dışı şirkette finansal müdür ve ticari direktör sıfatlarının bulunduğu, 07.10.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edilen genel kurul kararı ile tanınan yetkiye dayanılarak düzenlenen iç yönerge ve imza sirküleri ile davalıların B grubu imza yetkisi ile dava dışı şirketi temsil etmek üzere yetkilendirildikleri, TTK'nın 629. maddesindeki atıf dikkate alındığında davalıların TTK'nın 367-371. maddelerinde gösterilen yönetici sıfatını haiz oldukları, davacının da sorumluluk iddiasını açıkça şirket yöneticisinin sorumluluğunu düzenleyen TTK maddelerine dayandırdığı, bu nedenle uyuşmazlığın TTK'nın 553. maddesi kapsamında şirket yöneticilerinin sorumluluğu iddiasına dayandığı anlaşılmakla davanın, TTK'nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle HMK'nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
IV. UYUŞMAZLIK
Yukarıda açıklanan konu ile ilgili olarak birbirinden ayrışan İstanbul Bölge Adliye Hukuk Daireleri’nin kesin nitelikteki kararları gözetildiğinde, görevli mahkemenin iş mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
V. UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
6102 SAYILI TTK’nın 4., 5., 367 ila 371., 553., 555., 623., 629. maddeleri
6098 SAYILI TBK’nın 547 ila 550. maddeleri
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi
VI. GEREKÇE
.....
6102 sayılı TTK’nın limited şirketlere ilişkin olarak Yönetim ve temsil, Müdürler başlığı altındaki 623. maddesinde, şirketin yönetimi ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenleneceği, şirketin yönetimi ve temsilinin, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebileceği, en azından bir ortağın şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği, müdürlerin, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkili olduğu hususu düzenlenmiştir.
Yine 6102 sayılı Yasa’nın, Temsil yetkisinin kapsamı, sınırlandırılması başlıklı 629. maddesinde, müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı, (Ek: 10/9/2014 - 6552/132 md.) müdürler tarafından şirkete hizmet akdi ile bağlı olanların sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atanması hususunda 367. madde ile 371. maddenin yedinci fıkrasının kıyasen limited şirketlere de uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Buradan hareketle 6102 sayılı Yasa’nın anonim şirketlerde yönetim kurulunu düzenleyen ikinci bölümde yönetim devri başlıklı 367. maddede, yönetim kurulunun esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabileceği, bu iç yönergenin şirketin yönetimini düzenleyeceği, bunun için gerekli olan görevleri, tanımları, yerlerini göstereceği, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirleyeceği hükmüne yer verilmiştir. 368. maddesinde ise yönetim kurulunun, ticari mümessil ve ticari vekil atayabileceği, 371. maddesinde ise yönetim kurulunun ticari temsilci, ticari vekil ve diğer tacir yardımcılarını atayabilmesi ve temsil ile yönetsel yetkilerinin ve sorumluluklarına ilişkin hükümlere yer verildiği görülmüştür.
Ticari temsilci ve ticari vekiller bakımından TTK’da bir tanıma yer verilmemiş ise de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 547. maddesinde ticari temsilci, 551. maddesinde de ticari vekilin tanımına yer verilmiş, her ikisi bakımından da şirketin veya şirkete dahil işletmelerin yönetiminin kısmen veya tamamen bu gibi kişilere bırakılabileceği öngörülmüştür.
Anonim şirketler bakımından kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu ise 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde düzenlenmiş olup bu kişilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükme göre, kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Keza, hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz, bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz. TTK’nın 644. maddesi uyarınca, anonim şirketlere özgü olup yukarda sayılan kişilerin sorumluluğuna ilişkin 553. madde hükmünün, limited şirketler bakımından da doğrudan uygulanacağı öngörülmüştür.
Bu genel açıklamalardan sonra eldeki uyuşmazlık ile doğrudan ilgili yasa maddelerinin incelenmesi gerekir.
TTK’nın 4. maddesi hangi davaların ticari dava olarak kabul edildiğini göstermekte olup ticaret mahkemelerinin iş sahası ve hangi davalara bakacağı ise TTK’nın 5. maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4. madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
İş mahkemelerinin görev alanına gelince; mülga 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi, “İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.” şeklinde düzenlenmişken 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde 5953 sayılı Kanun’a tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanun’a tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’na veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,... diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakar... düzenlemesiyle iş mahkemelerinin görev alanını 5521 sayılı Kanun hükmüne nazaran genişletmiş, 6098 sayılı TBK’da hizmet sözleşmesine tabi işçilerin, işverenleri ile “iş ilişkisi” nedeniyle sözleşme ve kanundan doğan hukuk uyuşmazlıklarını da iş mahkemelerinin görevi kapsamına almıştır.
Yapılan açıklamalar ışığında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlıkla ilgili yapılacak değerlendirmede, ortak sıfatı bulunmayıp şirketle arasında hizmet akdi bulunan ve şirketi temsil etmek üzere çeşitli yetkiler verilmiş olup uygulamada finansal müdür, ticari direktör, koordinatör, icracı müdür gibi adlandırılan yönetici vasfını haiz kişilerin görevlerini ifa ettikleri sırada şirkete, şirketin ortakları veya şirket alacaklılarına karşı zararlandırıcı eylemlerinden kaynaklanan davaların TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davası olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, kendisine sorumluluk davası yöneltilen kişinin, limited şirkette yönetici vasfını haiz olup olmadığının belirlenmesini müteakip yönetici vasfında olduğunun saptanması halinde, yönetim yetkilerini hukuka uygun kullanıp kullanmadıklarının, TBK’da düzenlenen hizmet akdi kurallarına göre değil TTK’nın şirketler hukuku ilkelerine ve yöneticinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlerine göre belirlenmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, limited şirketler bakımından, tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi, şirkette hizmet sözleşmesi ile görev yapmakta ise de icra (yönetim) yetkisi ile donatılmış kişilerin sorumluluğu, yukarıda açıklandığı gibi, TTK’da düzenlenmiş olup uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden ve İş Kanunu’ndan doğan bir uyuşmazlık olmadığından iş mahkemeleri görevli olmayıp TTK'nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliği gereği görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yönde olup (05.10.2015 tarih 2015/8681 E. 2015/9883 K. sayılı, 15.04.2013 tarih 2013/4580 E. 2013/7279 K. sayılı, 29.06.2012 tarih 2012/8542 E. 2012/11562 K. sayılı, 02.05.2016 tarih 2016/4264 E. 2016/4920 K. sayılı, 16.01.2017 tarih 2016/15085 E. 2017/285 K. sayılı, 03.06.2013 tarih 2013/7700 E. 2013/11490 K. sayılı, 17.02.2014 tarih 2013/12406 E. 2014/2740 K. sayılı, 25.01.2010 tarih 2008/9631 E. 2010/660 K. sayılı ilamları) ve YHGK’nun uygulaması da (07.11.2001 tarih 2001/13-1026 E. 2001/765 K. sayılı, 05.02.2003 tarih, 2003/9-82 E. 2003/65 K. sayılı ilamı) aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
VII. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ortak sıfatı bulunmayıp, şirketle arasında hizmet akdi çerçevesinde görev yapmakla birlikte şirketin iş ve işlemlerini yönetmek üzere kendisine çeşitli yetkiler verilen kişilerin görevlerini ifa ettikleri sırada şirkete, şirketin ortakları veya şirket alacaklılarına karşı zararlandırıcı eylemlerinden kaynaklanan davaların TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davası olmasına, TTK'nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca bu tür uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğuna, İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi ve İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, 25/03/2022 tarihinde 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Abdullah YAMAN M. U. TARHAN A. ORHAN E. S. BAYDAR Dr. A. ASLAN
ŞİRKETTE HİZMET AKDİ ÇERÇEVESİNDE GÖREVLİ ORTAK OLMAYAN KİŞİLERİN GÖREVİ İLE İLGİLİ SORUMLULUKLARI TTK 553 HÜKMÜ KAPSAMI İÇERİSİNDEDİR.
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5943
KARAR NO : 2022/2413
KARAR TARİHİ : 25.03.2022
Y A R G I T A Y İ L A M I
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ HUKUK DAİRELERİ’NİN
KESİN NİTELİKTEKİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE YÖNELİK KARAR
I. BAŞVURU
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih ve 2021/80 Esas sayılı başvurusu ile 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanununun 35/3-4 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasında " E. Medya Pro. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde ana sözleşme ile şirket yönetiminin bir kısmı kendilerine verilerek ve iç yönerge hazırlanarak kendilerine B grubu yetkisi verilen, şirket müdürü tarafından atanan, 2017 yılı itibari ile iş akitleri feshedilen, halihazırda iş mahkemesinde görülmekte olan davaları bulunan davalı gerçek kişiler Gökhan T. ve Hakan E.' in "E. Medya Pro. Tic. Ltd. Şti.'nde TTK’nın 553. maddesi hükmü kapsamında yönetici olup olmadıkları noktasında İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi ile İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi arasında ortaya çıkan" uyuşmazlığın giderilmesi için ilgili Yargıtay Hukuk Dairesi nezdinde gerekli başvurunun yapılması, bu suretle uyuşmazlığın giderilmesinin talep edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu 25.06.2021 tarihli kararı ile konuyla ilgili olarak verilen kesin kararlar nedeniyle oluşan çelişkinin giderilmesi bakımından Yargıtay’ın ilgili dairesinden karar alınması için başvuruda bulunulmasına karar verilmiş, konuyla ilgili olarak düzenlenen evrakı içeren dosya Dairemiz Başkanlığına gönderilmiştir.
II. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI
Yukarıda açıklanan konu ile ilgili olarak iki istinaf dairesi arasında çıkan görüş ayrılığı İstanbul BAM Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunda görüşülmüş İstanbul 14. HD'nin görüşü benimsenerek her iki istinaf dairesinin incelemesine konu uyuşmazlıklarda davalıların aynı gerçek kişiler olduğu, her iki davada davalıların aynı şirketin yöneticisi olduklarının iddia edildiği ve sorumluluk iddialarının, şirket yöneticiliği sıfatına dayandırıldığı, davalıların yönetici sıfatlarının ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı hususlarının esasa ilişkin konular olduğu, davalıların şirket yöneticisi ve temsilcisi oldukları dönemde zararlandırıcı eylemlerde bulundukları iddia edildiğine göre, davaların TTK'nın 553. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davası olduğunun kabulü gerektiği, davalı yöneticilerin temsil ve ilzam yetkilerini ve yönetim yetkilerini hukuka uygun olarak kullanıp kullanmadıklarının şirketler hukukuna ve TTK'nın yöneticinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlerine göre belirleneceği, davalı yöneticilerin, davacı şirketlerle ayrıca hizmet sözleşmesi de imzalamış olmalarının, sorumluluk açısından yöneticinin sorumluluğu hükümlerinin uygulanmasına engel olmayacağı, uygulamada şirket genel müdürleri, yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile temsilcisi oldukları şirket arasındaki iç ilişkide hak ve sorumlulukların belirlenmesi amacıyla hizmet sözleşmesi adı altında, sözleşmeler imzalandığı, ancak bu tür hukuki ilişkilerin nitelemesinin mahkemelerce yapılacağı, dava dilekçelerindeki iddiaların kapsamına göre uyuşmazlıkların TTK'da düzenlenen şirket yöneticisinin sorumluluğa ilişkin olmasına göre her iki davanın TTK'nın 5/1.a maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde olduğu, İstanbul BAM Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun görüşünün, bu tür uyuşmazlıklarda görevli ilk derece mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi olduğu yönünde olup, uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Yasa’nın 35/3 maddesi gereğince Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne başvurulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ
A- İstanbul BAM 12. HD'nin 2019/1386 E- 2019/1677 K sayılı dosyasına konu uyuşmazlıkta; davacı E. Medya Prodüksiyon Tic. Ltd. Şti. vekilinin, davalılar Hulusi Hakan E. ve Gökhan T.'in davacı şirket nezdinde iş sözleşmeleri uyarınca genel müdür ve ticari direktör olarak çalışmakta iken kendilerine B grubu imza yetkisi verildiğini, davalıların 2013 yılından itibaren Türkiye'de mukim yegane şirket yetkilileri haline geldiklerini, davalıların paravan taşeron şirketler aracılığıyla davacı şirketin imkanlarını kişisel çıkarları için kullandıklarını, davacı şirketin borç batağına sürüklendiğini, fahiş faturalar düzenleyerek şirkete zarar verdiklerini, davacı şirketin iflasına sebebiyet verdiklerini, davalıların iş sözleşmelerinin Haziran 2017'de iptal edildiğini, davalıların yaptıkları usulsüz işlemler nedeniyle suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturma açıldığını, davacı şirketin iflasının mahkemeye bildirildiğini ileri sürerek, davalıların davacı şirkete verdikleri zararın tespitine ve şimdilik 1000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/705 E- 2019/56 K sayılı, 22.01.2019 tarihli kararıyla, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu gerekçesiyle davaya bakma görevinin iş mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 12. HD'nin 2019/1386 E- 2019/1677 K sayılı, 22.01.2019 tarihli kararıyla TTK'nın 623/1, 629/3 ve TBK'nın 547. maddelerinden bahisle, somut olayda davalılar vekili her iki davalının limited şirket müdürü olduğunu ileri sürmüş ise de şirketin organ vasfını haiz müdürleri olmadıkları, sınırlı yetkili imza yetkilisi ve şirket müdürü tarafından atanan tacir yardımcısı sıfatını haiz oldukları belirlenmekle, davacı işveren tarafından davanın, yöneticinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davası niteliğinde olmadığı, davanın hizmet sözleşmesinden kaynaklanmakla iş mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatiyle HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
B- İstanbul BAM 14. HD'nin 2020/1699 E- 2020/1436 K sayılı dosyasına konu uyuşmazlıkta; davacılar vekilinin, E.S.O. HOLDİNG B.V ve E.S.I. B.V şirketlerinin, Hollanda'da kurulu şirketler olduğunu, davacı şirketlerin E. Medya Prodüksiyon Ticaret Ltd. Şti.'nin hissedarı olduklarını, davalılar Hulusi Hakan E. ve Gökhan T.'in ise bu şirkette iş sözleşmeleri gereğince genel müdür ve ticari direktör olarak çalıştıklarını, davalıların gerçeğe aykırı ve yanıltıcı raporlar vermesi sebebiyle bu şirkete borç verildiğini, borçların davalılar tarafından yakınlarına aktarılarak kişisel menfaatlerinde kullanıldıklarını, bunun Arvares & Marsal raporuyla belirlendiğini ileri sürerek, 1.000.000,00 TL maddi tazminat ile her bir davacı için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/729 E- 2020/201 K sayılı, 25.06.2021 tarihli tarihli görevsizlik kararıyla, İstanbul BAM 12. HD'nin yukarıda anılan 2019/1386 E- 2019/1677 K sayılı, 22.01.2019 tarihli kararına da atıf yapmak suretiyle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğu, davaya bakma görevinin iş mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 14. HD'nin 2020/1699 E- 2020/1436 K sayılı 17.12.2020 tarihli kararıyla, davacıların hem pay sahibi hem de alacaklı oldukları dava dışı şirkete, davalıların düzenlediği gerçeğe aykırı ve yanıltıcı raporlara dayanarak borç verilmesinden dolayı uğranılan doğrudan zararın tazmininin talep edildiği, davalıların dava dışı şirkette finansal müdür ve ticari direktör sıfatlarının bulunduğu, 07.10.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edilen genel kurul kararı ile tanınan yetkiye dayanılarak düzenlenen iç yönerge ve imza sirküleri ile davalıların B grubu imza yetkisi ile dava dışı şirketi temsil etmek üzere yetkilendirildikleri, TTK'nın 629. maddesindeki atıf dikkate alındığında davalıların TTK'nın 367-371. maddelerinde gösterilen yönetici sıfatını haiz oldukları, davacının da sorumluluk iddiasını açıkça şirket yöneticisinin sorumluluğunu düzenleyen TTK maddelerine dayandırdığı, bu nedenle uyuşmazlığın TTK'nın 553. maddesi kapsamında şirket yöneticilerinin sorumluluğu iddiasına dayandığı anlaşılmakla davanın, TTK'nın 4 ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle HMK'nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
IV. UYUŞMAZLIK
Yukarıda açıklanan konu ile ilgili olarak birbirinden ayrışan İstanbul Bölge Adliye Hukuk Daireleri’nin kesin nitelikteki kararları gözetildiğinde, görevli mahkemenin iş mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
V. UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
6102 SAYILI TTK’nın 4., 5., 367 ila 371., 553., 555., 623., 629. maddeleri
6098 SAYILI TBK’nın 547 ila 550. maddeleri
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi
VI. GEREKÇE
.....
6102 sayılı TTK’nın limited şirketlere ilişkin olarak Yönetim ve temsil, Müdürler başlığı altındaki 623. maddesinde, şirketin yönetimi ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenleneceği, şirketin yönetimi ve temsilinin, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebileceği, en azından bir ortağın şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği, müdürlerin, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkili olduğu hususu düzenlenmiştir.
Yine 6102 sayılı Yasa’nın, Temsil yetkisinin kapsamı, sınırlandırılması başlıklı 629. maddesinde, müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı, (Ek: 10/9/2014 - 6552/132 md.) müdürler tarafından şirkete hizmet akdi ile bağlı olanların sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atanması hususunda 367. madde ile 371. maddenin yedinci fıkrasının kıyasen limited şirketlere de uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.
Buradan hareketle 6102 sayılı Yasa’nın anonim şirketlerde yönetim kurulunu düzenleyen ikinci bölümde yönetim devri başlıklı 367. maddede, yönetim kurulunun esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabileceği, bu iç yönergenin şirketin yönetimini düzenleyeceği, bunun için gerekli olan görevleri, tanımları, yerlerini göstereceği, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirleyeceği hükmüne yer verilmiştir. 368. maddesinde ise yönetim kurulunun, ticari mümessil ve ticari vekil atayabileceği, 371. maddesinde ise yönetim kurulunun ticari temsilci, ticari vekil ve diğer tacir yardımcılarını atayabilmesi ve temsil ile yönetsel yetkilerinin ve sorumluluklarına ilişkin hükümlere yer verildiği görülmüştür.
Ticari temsilci ve ticari vekiller bakımından TTK’da bir tanıma yer verilmemiş ise de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 547. maddesinde ticari temsilci, 551. maddesinde de ticari vekilin tanımına yer verilmiş, her ikisi bakımından da şirketin veya şirkete dahil işletmelerin yönetiminin kısmen veya tamamen bu gibi kişilere bırakılabileceği öngörülmüştür.
Anonim şirketler bakımından kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu ise 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde düzenlenmiş olup bu kişilerin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükme göre, kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Keza, hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz, bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz. TTK’nın 644. maddesi uyarınca, anonim şirketlere özgü olup yukarda sayılan kişilerin sorumluluğuna ilişkin 553. madde hükmünün, limited şirketler bakımından da doğrudan uygulanacağı öngörülmüştür.
Bu genel açıklamalardan sonra eldeki uyuşmazlık ile doğrudan ilgili yasa maddelerinin incelenmesi gerekir.
TTK’nın 4. maddesi hangi davaların ticari dava olarak kabul edildiğini göstermekte olup ticaret mahkemelerinin iş sahası ve hangi davalara bakacağı ise TTK’nın 5. maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4. madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
İş mahkemelerinin görev alanına gelince; mülga 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi, “İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.” şeklinde düzenlenmişken 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde 5953 sayılı Kanun’a tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanun’a tabi gemi adamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’na veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,... diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakar... düzenlemesiyle iş mahkemelerinin görev alanını 5521 sayılı Kanun hükmüne nazaran genişletmiş, 6098 sayılı TBK’da hizmet sözleşmesine tabi işçilerin, işverenleri ile “iş ilişkisi” nedeniyle sözleşme ve kanundan doğan hukuk uyuşmazlıklarını da iş mahkemelerinin görevi kapsamına almıştır.
Yapılan açıklamalar ışığında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk daireleri arasındaki uyuşmazlıkla ilgili yapılacak değerlendirmede, ortak sıfatı bulunmayıp şirketle arasında hizmet akdi bulunan ve şirketi temsil etmek üzere çeşitli yetkiler verilmiş olup uygulamada finansal müdür, ticari direktör, koordinatör, icracı müdür gibi adlandırılan yönetici vasfını haiz kişilerin görevlerini ifa ettikleri sırada şirkete, şirketin ortakları veya şirket alacaklılarına karşı zararlandırıcı eylemlerinden kaynaklanan davaların TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davası olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, kendisine sorumluluk davası yöneltilen kişinin, limited şirkette yönetici vasfını haiz olup olmadığının belirlenmesini müteakip yönetici vasfında olduğunun saptanması halinde, yönetim yetkilerini hukuka uygun kullanıp kullanmadıklarının, TBK’da düzenlenen hizmet akdi kurallarına göre değil TTK’nın şirketler hukuku ilkelerine ve yöneticinin sorumluluğunu düzenleyen hükümlerine göre belirlenmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, limited şirketler bakımından, tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi, şirkette hizmet sözleşmesi ile görev yapmakta ise de icra (yönetim) yetkisi ile donatılmış kişilerin sorumluluğu, yukarıda açıklandığı gibi, TTK’da düzenlenmiş olup uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden ve İş Kanunu’ndan doğan bir uyuşmazlık olmadığından iş mahkemeleri görevli olmayıp TTK'nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliği gereği görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. Dairemizin yerleşik uygulaması da bu yönde olup (05.10.2015 tarih 2015/8681 E. 2015/9883 K. sayılı, 15.04.2013 tarih 2013/4580 E. 2013/7279 K. sayılı, 29.06.2012 tarih 2012/8542 E. 2012/11562 K. sayılı, 02.05.2016 tarih 2016/4264 E. 2016/4920 K. sayılı, 16.01.2017 tarih 2016/15085 E. 2017/285 K. sayılı, 03.06.2013 tarih 2013/7700 E. 2013/11490 K. sayılı, 17.02.2014 tarih 2013/12406 E. 2014/2740 K. sayılı, 25.01.2010 tarih 2008/9631 E. 2010/660 K. sayılı ilamları) ve YHGK’nun uygulaması da (07.11.2001 tarih 2001/13-1026 E. 2001/765 K. sayılı, 05.02.2003 tarih, 2003/9-82 E. 2003/65 K. sayılı ilamı) aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
VII. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ortak sıfatı bulunmayıp, şirketle arasında hizmet akdi çerçevesinde görev yapmakla birlikte şirketin iş ve işlemlerini yönetmek üzere kendisine çeşitli yetkiler verilen kişilerin görevlerini ifa ettikleri sırada şirkete, şirketin ortakları veya şirket alacaklılarına karşı zararlandırıcı eylemlerinden kaynaklanan davaların TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davası olmasına, TTK'nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca bu tür uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğuna, İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi ve İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, 25/03/2022 tarihinde 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Abdullah YAMAN M. U. TARHAN A. ORHAN E. S. BAYDAR Dr. A. ASLAN