KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/yargitay-kararlari/ internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

TARAF OLMAKTAN ÇIKARILAN KİŞİ YARARINA VEKALET ÜCRETİ VERİLDİĞİ İÇİN TARAF BAŞLIĞINDA DA GÖSTERİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/2003
Karar No      : 2025/1633

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 07.12.2023
SAYISI                                 : 2023/3513 E., 2023/3403 K.

Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Semra Şiner tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalılardan E. Beton Delme Kesme Yapı Sis. İnş. Taah. Tic. Lid. Şti. Taşaronluğunu yaptığı ve diğer davalı S. Tur. Tic ve San. A.Ş. ise asıl işverenliğini olduğu M. Carpet Halı dükkanı İnşaatında 23.08.2007'de işe başladığını, davacının inşaattaki görevinin beton delme kesme ustalığı olduğunu, davacının 22.01.2010 tarihinde öğleden önce birlikte çalıştığı arkadaşı Halil B. ile anılan inşaatın 3. kat balkonuna şefleri olan Yunus B.'nın talimatı ile çıktıklarını, kendilerinden önce kesme makinesinin 40 cm. olan balkon betonunun 38 cm'sinin kesilmiş olduğunu gören davacının şefleri olan Yunus B.'ya “burayı sadece tek demir taşıyor balkon bizi taşımaz çıkmayalım" demiş olmasına rağmen çıkmaya zorlandığını, Halil B. ile balkona çıkan davacının arkasından bir şey olmayacağı düşüncesi ile tutan tek demiri Yunus B.'nın kesmesi ile Halil B. ve davacının 3. Kattan aşağı düştüğünü, şefleri olan Yunus B.'nın ise balkon betonu kesildikten sonra aşağı düşmesini engellemek için balkonun bağlı bulunduğu vincin halatına asılı kalarak düşmekten son anda kurtulduğunu, kaza sebebiyle davacının iş gücü kaybı yaşadığını beyanla maddi ve manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı E. Beton Delme Şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarını kabul etmediklerini, Serik Caddesi Altınova Mevkii H. S. Petrol İstasyonu yanında bulunan M. Turizm İşletmeleri Sanayi Tic. A.Ş. ne ait iş merkezi inşaatı ünvanlı işyerinde M. Turizm İşletmeleri Sanayi Tic. A.Ş. tarafından davalı şirkete verilen terasta beton kesme işinin yapılması sırasında davalı şirkete bağlı olarak çalışan Süleyman C.'ın iş kazası geçirdiğini, davacı tarafça diğer davalı olarak gösterilen S. Tur. A.Ş. neden dava açıldığının anlaşılamadığını, kazanın meydana geldiği yerdeki inşaat işlerini yürüten asıl işveren şirket M. Turizm İşletmeleri Sanayi Tic. A.Ş. olup kazanın meydana geldiği yerde iş güvenliği kurallarını sağlamakla yükümlü asıl işveren konumunda olduğunu, asıl işveren olarak iş güvenliği kurallarını sağlamakla yükümlü olduğunu, asıl işveren M. Turizm İşletmeleri Sanayi Tic. A.Ş. olduğundan davalı şirkete husumet yöneltilmesinin yerinde olmadığını, meydana gelen kaza davacının iddia ettiği şekilde gelişmediğini, dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde davacının Yunis B.'nın talimatıyla kırılan tabliyeye çıkması söz konusu olmadığını, olay anında kesilen başka tabliyenin vince bağlanması esnasında davacının tedbiren ve iş kurallarına göre diğer yerinde duran tehlikeli tabliyenin üzerinde bulunmaması gerekirken davacı ve diğer işçinin tamamen tedbirsiz ve dikkatsiz hareket ederek yerinde duran tehlikeli tabliyenin üzerine çıkması ve kırılması sonucu kazanın meydana geldiğini, iş güvenliği kurallarına göre davacıya tehlikeli tabliye üzerine çıkmaması gerektiği konusunda gerekli uyarıların defalarca yapılmasına, çıkmaması gerektiğinin kendisi tarafından çok iyi bilinen bir konu olmasına rağmen şahsi olarak gerekli emniyet tedbirlerini almayan davacının tedbirsiz hareket ettiğini ve ekip başı Yunis B.'ın bilgisi dışında yerinde duran tehlikeli tabliyeye diğer işçi Halil B. ile birlikte çıktıklarını, davacının meydana gelen olayda ağır kusurlu olduğunu davalı şirketin meydana gelen kazada hiçbir kusuru bulunmadığını, davalı şirketin iş güvenliği hükümlerine uygun hareket ettiğini, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği hükümlerine ve ekip başı Yunis B.'ın talimatlarına ve uyarılarına uygun hareket etmediğini, şahsi emniyet ve güvenliğinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

Davalı M. Turizm vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin davaya taraf olmadığını, davanın husumetten reddini talep ettiği, davacı ile davalı şirket arasında hiçbir iş sözleşmesi yada hizmet sözleşmesinin bulunmadığını, davalı şirket ile diğer davalılar arasında taşeron sözleşmesi bulunmadığını, zaman aşımı itirazında bulunduklarını beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle;"...-dosyanın incelenmesinde; dava dilekçesinde S. Şirketinin davalı gösterildiği, ancak daha sonra davacı vekilinin 13.04.2012 tarihli dilekçesi ile davaya M. Şirketini dahil ettiği, Mahkememizin 27.09.2012 tarihli celsesinde verilen 1 numaralı ara karar ile S. Şirketinin HMK'nın124/3-4 maddeleri gereğince hasım olmaktan çıkarıldığı, 11.04.2013 tarihli celsedeki ara kararda ise S. Şirketinin vekalet ücreti talebinin nihai kararla birlikte değerlendirilmesine karar verildiği görülmüştür. Mahkememizin gerekçeli kararında E. ve M. Şirketlerinin sorumluluklarının değerlendirildiği, S. Şirketi ile ilgili herhangi bir değerlendirilme yapılmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca S. Şirketinin kararda adının geçmesinin 27.09.2012 tarihli ara karar ile hasım olmaktan çıkarılmasına rağmen UYAP sistemine bunun işlenmesinin unutulması ve sistemin karar başlığına kendiliğinden bu şirketin de unvanını yazmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle bahse konu hata giderilmiş, S. Şirketi UYAP sistemi üzerinden de taraf olmaktan çıkarılmıştır. Dolayısı ile Mahkememiz kararından herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı tartışmasızdır. HMK'nın 124/4. maddesi gereğince davacı aleyhine, S. Şirketi lehine taraf olmaktan çıkarıldığı 27.09.2012 tarihi itibari ile dava değeri üzerinden (dava dilekçesindeki 8.000,00 TL'lik değer) vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ayrıca S. şirketinin yaptığı yargılama gideri de davacıya yüklendiği..." gerekçesiyle;

"1-Maddi tazminat isteğinin kabulü ile iş gücü kaybından kaynaklanan 851.944,60 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 22.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

 ...

4-HMK 124. maddesi gereğince taraf olmaktan çıkarılan S. Tur. Tic. ve San. A.Ş. vekili kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 8.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu şirkete verilmesine,

8-HMK 124. maddesi gereğince taraf olmaktan çıkarılan S. Tur.Tic.ve San. A.Ş. tarafından yapılan 117,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu şirkete verilmesine, bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, .." şeklinde karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı S. ..... A.Ş. hakkında verilen hükmün yerinde olmadığını, bu firma lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi kapsamında dosya incelendiğinde: dosyadaki yazılara, hükmün dairece de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesi ile istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yinelemek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. Maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 13, 16, 20. ve 21. maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77. maddesi

3. Değerlendirme

Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.

Eldeki davada, davacı vekilince dava dilekçesinde S. Şirketinin davalı gösterildiği ve davaya konu iş kazasının meydana gelmesinde sorumluluğunun bulunduğunun iddia edildiği, devamla davacı vekilinin 13.04.2012 tarihli dilekçesi ile davaya M. Şirketini dahil ettiği, Mahkemece 27.09.2012 tarihli celsede verilen 1 numaralı ara karar ile S. Şirketinin HMK'nın 124/3-4. maddeleri gereğince hasım olmaktan çıkarıldığı, 11.04.2013 tarihli celsedeki ara kararda ise S. Şirketinin vekalet ücreti talebinin nihai kararla birlikte değerlendirilmesine karar verildiği, Mahkemece gerekçeli kararında E. ve M. Şirketlerinin sorumluluklarının değerlendirildiği, taraf olmaktan çıkarılan S. Tur. Tic. ve San. A.Ş.'nin sorumluluğuna ve taraf olmaktan çıkarılmasına dair değerlendirme yapılmadığı taraflar arasındaki ilişkinin gerekçeli kararda açıklanmadığı bu haliyle de gerekçeli kararın yukarıda açıklanan kanun hükümlerine uygun olarak tesis edilmediği anlaşılmakla Mahkemece bu husus gözetilmeksizin hüküm tesisi hatalı olmuştur. Ayrıca hüküm fıkrasında taraf olmaktan çıkarılan S. Tur. ve Tic. San. A.Ş. lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmolunmasına rağmen karar başlığında adı geçen şirketin yazılmaması da hükmün infaza elverişliliği hususunda tereddüt yaratacak mahiyette olup bu yönde hüküm tesisi yine isabetsiz olmuştur.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bu aşamada bozma sebebine göre temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmalıdır.

VI. KARAR:

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı temyiz edenin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                  Üye                     Üye                           Üye  
Mustafa Taş        Ali İnceman      Yılmaz Akıncı     Şerafettin Özyürür     Murat Boylu