KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ DAİRELERİNİN ÇELİŞKİLİ UYGULAMALARININ SÜREKLİ VE İSTİKRARLI ŞEKİLDE OLMASI DURUMUNDA UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ YOLUNA GİDİLEBİLİR.

T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2024/1081
Karar No      : 2024/925

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

I. BAŞVURU

Müflise ait 91.6.10 IMO numaralı M/V Yılmaz A. adlı geminin akdî ve kanunî rehin hakları taşıması nedeniyle iflâs masasından muvakkaten çıkarılmasına karar verildiği, İstanbul 10 uncu İcra Dairesi'nin 2013/3511 Esas sayılı dosyasından geminin paraya çevrilmesi üzerine 19.04.2018 tarihli sıra cetvelinin düzenlendiği, gemi adamı olan İsmail Ç.'un kanunî rehin hakkına haiz alacaklarının sıra cetvelinde hatalı olarak hesaplandığını ileri sürerek, İstanbul 12 nci İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/855 Esas sayılı dosyasında şikayet isteminde bulunduğu, ilk derece mahkemesince sıra cetvelinin iptaline yönelik verilen kararın istinaf edilmesi sonucunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17 nci Hukuk Dairesi'nin 03.12.2020 tarih, 2020/1593 E., 2020/2114 K. sayılı kararı ile ''sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan diğer alacaklıların yargılamaya dahil edilmeden karar verildiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına'' karar verildiği,

Aynı sıra cetveline yönelik bu defa, gemi adamı Cuma K.'ın kanunî rehin hakkına haiz alacaklarının eksik olarak hesaplandığını ileri sürerek yaptığı şikayet isteminin İstanbul 12 nci İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/856 Esas sayılı dosyasından kabülü ile sıra cetvelinin iptaline karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45 inci Hukuk Dairesi'nin 13.09.2023 tarih, 2020/1763 E., 2023/1243 K. sayılı kararı ile ''şikayetçi alacaklının kendi alacağının miktarına itiraz ettiği, husumetin iflâs masasına yöneltilmesi gerekirken hatalı olarak istinaf eden diğer alacaklıya yöneltildiği ve bu durumda istinaf eden ve kendisine husumet yöneltilen alacaklının istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine'' karar verildiği,

Şikayet istemlerine konu her iki alacağın kanunî rehin hakkına sahip gemi adamı hak edişlerinden kaynaklandığı, ancak, her iki istinaf dairesinin kararları arasında çelişki bulunduğu ileri sürülerek, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve sonucundan etkilenecek olan alacaklıların yargılamaya dahil edilmesi gerekip gerekmediği hususunda uygulama birliğinin sağlanmasına yönelik İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na başvuruda bulunulmuştur.

II. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI

Başvuru üzerine konu, 01.03.2024 tarihinde yapılan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nda görüşülmüş, aynı yer bölge adliye mahkemelerinin farklı hukuk daireleri’nce verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlığın bulunduğu tespit edilmiş, iflâs masasından çıkarılmasına karar verilen geminin icra dairesince paraya çevrilmesi üzerine düzenlenen sıra cetvelinin haciz sıra cetveli mahiyetinde olduğu ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17 nci Hukuk Dairesi'nin kararı gibi şikayet isteminin karşı tarafında bu istemden etkilenen tüm alacaklıların gösterilmesinin isabetli olduğu görüşü benimsenerek, 5235 sayılı Kanun’un 35/3-4 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri'nin farklı hukuk daireleri arasında çıkan uyuşmazlığın giderilmesi için dosyanın Yargıtay 6 ncı Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ

A) İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17 nci Hukuk Dairesi'nin 03.12.2020 tarih, 2020/1593 E., 2020/2114 K. sayılı ilâmında özetle, "sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve şikayet sonucundan etkilenecek olan alacaklıların yargılamaya dahil edilmeden ve dava dilekçesi tebliğ edilmeden sonuca gidildiği, bu sebeple öncelikle şikayet dilekçesi ve duruşma gününün tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, hakları etkilenecek olanların varsa savunma ve delillerinin değerlendirilerek hüküm kurulması gerektiği" gerekçesiyle, ilk derece mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 353/1a-4 bendi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.

B) İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45 inci Hukuk Dairesi'nin 13.09.2023 tarih, 2020/1763 E., 2023/1243 K. sayılı ilamında özetle "şikayet dilekçesinde şikayetçinin, bir kısım maaş ve işçilik alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle şikayette bulunduğu, diğer bir ifade ile şikayetçi alacaklının kendi alacak miktarına itiraz ettiği, alacağının daha fazla olduğunu ileri sürdüğü, İİK'nın 235/2.maddesi gereğince itiraz edenin talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiği iddia edilirse davanın masaya karşı açılması gerektiği, somut olayda, şikayetçi alacaklı kendi alacağının miktarına itiraz ettiğinden husumetin iflas masasına yöneltilmesi gerektiği, istinaf eden alacaklının bu doğrultuda istinaf hakkı bulunmadığı" gerekçesiyle, istinaf başvurusu hakkında HMK, madde 352/1-c bendi uyarınca istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. DEĞERLENDİRME

Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin başvuru, İcra ve İflâs Kanunu (İİK)'nun 185 inci maddesi gereği, üzerinde rehin hakkı bulunan ve iflâs masasından çıkarılan geminin icra dairesince paraya çevrilmesi üzerine düzenlenen sıra cetveline yönelik, kanunî rehin hakkını haiz alacaklıların (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)'nun 1321 vd. maddeleri) şikayet istemleri açısından sıra cetvelinin hukukî niteliği itibariyle iflâs ya da haciz sıra cetvelinden hangisi olduğu ve bu doğrultuda şikâyetin yöneltilmesi gereken karşı tarafın tespitine ilişkindir.

İcra ve İflâs Kanunu'nun 184 üncü maddesi gereği, borçlu müflisin iflâsın açıldığı tarihte haczedilebilen bütün malvarlığı iflâs masası mevcudundadır. Bu bağlamda, müflisin rehinli malları da rehin hakkı sahibi alacaklının rüçhan hakkı saklı kalmak kaydıyla, iflâs masasına dâhildir (Kuru, Baki, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s. 1025; Altay, Sümer, Türk İflâs Hukuku, C. I., 2004, s. 669).

İcra ve İflâs Kanunu'nun 229 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, masaya dâhil rehinli malların durumu, aynı yasanın 185 inci maddesine göre belirlenir. Buna göre, masa mevcuduna dâhil rehinli malın kıymetinin rehinle temin edilen alacağa kâfi gelmeyeceği borsa rayiciyle tahakkuk eder ve alacaklı rehnin satılmasını istemezse, rehinli mal, masadan muvakkaten çıkarılır (İİK, m. 185/2). İflâsın açılmasından önce borçluya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte bulunan alacaklı, dilerse, iflâstan sonra da takibe iflâs idaresine karşı devam edebilir (İİK, m. 185/1, 193/4). Söz konusu durumda, rehinli mal, icra dairesi tarafından paraya çevrilir (Erzeybek, Hakan, İcra ve İflâs Hukukunda Ticarî İşletmenin Bir Bütün Hâlinde Paraya Çevrilmesi, Doktora Tezi, Ankara, 2023, s. 94; Atalı, Murat/Ermenek, İbrahim/Erdoğan, Ersin, İcra ve İflâs Hukuku, 6. Baskı, Ankara, 2022, s. 564; Taş Korkmaz, Hülya, İflâs Masası, Ankara, 2010, s. 88). İİK'nın 193 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına göre, paraya çevirme işlemini gerçekleştiren icra dairesi, aynı zamanda paraların paylaştırılması işlemini de gerçekleştirmek zorundadır (Kuru, a.g.e., s. 1206). Şüphesiz, icra dairesince paraların paylaştırılması aşamasında düzenlenen sıra cetveli, haciz sıra cetveli hükmündedir.

Paraların paylaştırılması aşamasında haciz sıra cetvelini düzenleyen İİK'nın 142 nci maddesinin birinci fıkrasına göre ise, "cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir." Anılan hükümde yer alan "alakadarlar" ifadesi, kural olarak borçluyu değil, şikâyet eden alacaklıdan sıra itibariyle önce olan ve bu şikâyet dolayısıyla kendisine daha az pay ayrılma olasılığı bulunan alacaklıları ifade eder. Dolayısıyla, icra dairesine ya da borçluya karşı husumet yöneltilemez (Deynekli, Adnan, ''Sıra Cetveli İle İlgili Sorunlar'', Bankacılar Dergisi, S. 67, 2008, s. 36).

Somut olayda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45 inci Hukuk Dairesi'nce, uyuşmazlığın konusunun hacizde sıra cetveline yönelik şikayet olmasına rağmen, iflâsta sıra cetveline itiraz (kayıt – kabul) davası şeklinde hatalı bir değerlendirme yapılarak, istinaf eden D. Bank'ın şikâyetin tarafı olmadığı için istinaf yasa yoluna başvuru hakkının bulunmadığının kabul edilmesi doğru olmamıştır. Bu bağlamda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17 nci Hukuk Dairesi'nin somut uyuşmazlık açısından sıra cetvelinin hukukî mahiyetinin haciz sıra cetveli olduğuna ilişkin kabulü yerindedir.

Ne var ki, az yukarıda yer verilen açıklamalar yanında, Dairemizce uyuşmazlık giderme isteminin esası hakkında değerlendirme yapılabilmesi için bir kısım şartların da bulunması gereklidir.

5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

Yukarıda yer verilen yasal düzenleme gereği, bölge adliye mahkemeleri daireleri arasındaki uyuşmazlığın giderilebilmesi için öncelikle, bölge adliye mahkemesi dairelerinin kararlarının kesin nitelikte olması ve benzer konularda farklı görüşleri içermesi gerekir. Bunun yanında, bölge adliye mahkemesi dairelerinin kararlarının süreklilik taşıması ve istikrarlı bir şekilde uygulanması uyuşmazlığın giderilmesi için zorunlu olan bir diğer unsurdur. Her ne kadar, 5235 sayılı Kanun tasarısında, 35 inci maddenin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan "içtihat uyuşmazlığı" ibaresi ''uyuşmazlık'' şeklinde değiştirilmiş ise de, bölge adliye mahkemelerinin içtihat kararı vermesi uygun görülmediğinden tasarı bu hâli ile yasalaşmıştır. Yasal düzenlemenin amaçsal olarak yorumlanmasında, farklı daire kararları arasındaki çelişkili uygulamaların her daire açısından birçok kez bulunması, diğer bir ifade ile artık dairelerin bu konulardaki uygulamalarının olağanlaşmış, sürekli ve istikrarlı şekilde olması gereklidir. Nitekim, Dairemizin bundan önceki uyuşmazlık giderme istemlerine yönelik yerleşmiş uygulamalarında da, bu durum aranmıştır (Yargıtay (kapatılan) 23 üncü Hukuk Dairesi'nin 04.12.2020 tarih 2020/1943 E., 2020/4052 K). Bu bağlamda, münferit benzer olaylarda tezahür eden bölge adliye mahkemesi daireleri arasındaki görüş farklılığı, 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendi gereği uyuşmazlığın giderilmesi başvurusu açısından yeterli değildir.

Bu itibarla; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun talep dilekçeleri ve ekinde yer alan bölge adliye mahkemesi dairelerinin kesin nitelikteki kararlarının sürekli ve yerleşmiş mahiyette uygulanan kararlar olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığından uyuşmazlığın giderilmesi isteminin reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

V. SONUÇ         

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 01.03.2024 tarih ve 2024/10 sayılı uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin isteminin REDDİNE,

2- Dosyanın talepte bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,

3. Karardan bir örneğin bölge adliye mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği'ne GÖNDERİLMESİNE, 18.04.2024 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Başkan                  Üye                      Üye                   Üye                    Üye
Mahmut Coşkun     Bahri Aydoğan     Özcan Turan     Mehmet Aksu     İlhan Kara