EŞİN RIZASI ALINMADAN İPOTEK EDİLEN TAŞINMAZIN MÜLKİYETİ DAVA SIRASINDA CEBRİ İCRA İLE SATILDIĞINDAN DAVANIN KONUSU KALMAMIŞTIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/9265
Karar No : 2023/2661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.07.2022
SAYISI : 2022/1513 E., 2022/1395 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı eşi Abdullah K.'nun davalı T.F.K. Bankası A.Ş' den çekilen 300.000,00 TL tutarındaki kredi karşılığında tapuda davalı Abdullah K. adına kayıtlı Konya İli, Karatay İlçesi, Büyüksinan Mahallesi, 21.44 Ada, 1 Parselde kayıtlı, A Blok, 7. Kat, 29 nolu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmaz üzerine, kendisinin bilgisi ve muvafakati dışında davalı T.F.K. Bankası A.Ş.'nin 13.08.2012 tarihinde ipotek konulduğunu, eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu olduğunu belirterek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı T.F.K. Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan eş muvafakatnamesi alındığını, davacının kimlik tespitinin dahi yapıldığını, banka personeli tarafından davacı Assıya K.'nun üçüncü kişi lehine ipotek veren Abdullah K.'nun eşi olduğunun tespit edildiğini ve böylece eş muvafakatnamesinin imzalatıldığını, davacının ihalesi dahi yapılan taşınmaz üzerindeki ipoteğin kendisinden habersiz olarak tesis edildiğine ilişkin iddialarının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, borçtan kurtulmaya çalıştıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı Abdullah K. davaya hitaben cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tapuda davalı Abdullah K. adına kayıtlı taşınmaz üzerine davalı T.F.K. Bankası A.Ş. lehine 13.08.2012 tarihinde tescil edilen ipoteğin tescili sırasında davacının rızasının alınmadığı, dosyaya sunulan ''eş muvafakatnamesi'' başlıklı belge üzerinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan imza incelemesi sonucunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin 15.12.2021 tarihli raporunda, belgedeki imza ile davacının mukayese imzaları kıyaslandığında belgedeki imzanın davacı Assıya K.'nun eli ürünü olmadığının belirtildiği, Karatay İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırma neticesinde düzenlenen 09.05.2018 tarihli tutanakta dava konusu ipotekli taşınmazda 2006 yılından bu yana davacı Assıya K. ile davalı Abdullah K.'nun birlikte ikamet ettiklerinin bildirildiği, dolayısıyla dava konusu taşınmazın uzun süredir davacı Assıya K. ve davalı Abdullah K. tarafından aile konutu olarak kullanıldığının ve ipotek işlemleri sırasında malik olmayan eşten rıza alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bildiği veya bilebilecek konumda olduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca davalı bankanın basiretli bir tacir gibi davranarak muvafakatnamedeki imzayı bizzat almak veya imzanın o eşe ait olup olmadığını denetlemek zorunda olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı banka vekili; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini beyanla; kabul edilen dava yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı eşin işlem için muvafakatının alınmadığı, davalı banka tarafından dosyaya sunulan muvafakattaki imzanın davacıya ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, her ne kadar konu taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip suretiyle mülkiyeti davalı bankaya geçmiş ise de, Yargıtay 2 inci Hukuk Dairesinin 2020/3092 Esas ve 2020/4876 Karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinde öngörülen açık hükme uyulmayarak gerçekleştirilen ipotek tesisinden sonra yapılan icra takibi neticesinde taşınmaz mülkiyeti bankaya geçse dahi bankanın 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesindeki koruyucu hükmünden yararlanamayacağı, ipoteğin baştan itibaren geçersiz olması nedeniyle sonraki işlemlerin geçerli olduğunun kabulüne de imkan bulunmadığı, bu itibarla ve netice itibariyle ipoteğin fekkine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalı banka vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı banka vekili; Adli Tıp Kurumu raporları arasında çelişki olduğunu, taşınmazın aile konutu olmadığını, davacının yazılı, imzalı muvafakatinin olduğunu, davanın kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın davanın kabulü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi gereğince açılan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı, davalı eşinin malik olduğu aile konutu üzerine diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettirmiş olduğunu, bu işleme rızasının bulunmadığını belirterek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. İpotek 13.08.2012 tarihinde tesis edilmiş, dava 21.12.2017 tarihinde açılmıştır. İpotek tesis edilen taşınmaz yapılan takip sonucu ihale ile cebri icra sonucu davalı bankaya satılmış, açılan ihalenin feshi davası sonunda dava reddedilmiş ve hüküm 17.12.2018 tarihinde kesinleşmiştir. Taşınmazın mülkiyeti cebri icra ile satılmakla, tapu kütüğüne tescil edilmemiş bile olsa mülkiyet ihalenin yapıldığı andan itibaren alıcıya geçmiştir. Bu itibarla dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek, işlevini yerine getirmiş ve hukuken ortadan kalkmıştır. Bu halde davanın konusu kalmamıştır. Açıklanan sebeple mahkemece davanın konusu kalmadığından "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmek ve yargılama gideri ile vekâlet ücretinin dava tarihi itibarıyla tarafların haklılık durumları dikkate alınarak tayin ve takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Albayrak Doğan Rıza Sarıtaş Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can
BİLGİ : “İpotek işleminin geçersiz olması cebri icra sonucu kazanılmış olan dava konusu taşınmazın mülkiyetini geçersiz kılmaz” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20 Haziran 2023 tarihli kararı için bkz.
BİLGİ : "Eşin rızası olmadan verilen ipoteğe ilişkin cebri icra ile satış yapılsa bile ipotek geçersizdir" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11 Şubat 2021 tarihli kararı için bkz.
EŞİN RIZASI ALINMADAN İPOTEK EDİLEN TAŞINMAZIN MÜLKİYETİ DAVA SIRASINDA CEBRİ İCRA İLE SATILDIĞINDAN DAVANIN KONUSU KALMAMIŞTIR.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2022/9265
Karar No : 2023/2661
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 06.07.2022
SAYISI : 2022/1513 E., 2022/1395 K.
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı eşi Abdullah K.'nun davalı T.F.K. Bankası A.Ş' den çekilen 300.000,00 TL tutarındaki kredi karşılığında tapuda davalı Abdullah K. adına kayıtlı Konya İli, Karatay İlçesi, Büyüksinan Mahallesi, 21.44 Ada, 1 Parselde kayıtlı, A Blok, 7. Kat, 29 nolu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmaz üzerine, kendisinin bilgisi ve muvafakati dışında davalı T.F.K. Bankası A.Ş.'nin 13.08.2012 tarihinde ipotek konulduğunu, eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu olduğunu belirterek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı T.F.K. Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıdan eş muvafakatnamesi alındığını, davacının kimlik tespitinin dahi yapıldığını, banka personeli tarafından davacı Assıya K.'nun üçüncü kişi lehine ipotek veren Abdullah K.'nun eşi olduğunun tespit edildiğini ve böylece eş muvafakatnamesinin imzalatıldığını, davacının ihalesi dahi yapılan taşınmaz üzerindeki ipoteğin kendisinden habersiz olarak tesis edildiğine ilişkin iddialarının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, borçtan kurtulmaya çalıştıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı Abdullah K. davaya hitaben cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tapuda davalı Abdullah K. adına kayıtlı taşınmaz üzerine davalı T.F.K. Bankası A.Ş. lehine 13.08.2012 tarihinde tescil edilen ipoteğin tescili sırasında davacının rızasının alınmadığı, dosyaya sunulan ''eş muvafakatnamesi'' başlıklı belge üzerinde Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan imza incelemesi sonucunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesinin 15.12.2021 tarihli raporunda, belgedeki imza ile davacının mukayese imzaları kıyaslandığında belgedeki imzanın davacı Assıya K.'nun eli ürünü olmadığının belirtildiği, Karatay İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırma neticesinde düzenlenen 09.05.2018 tarihli tutanakta dava konusu ipotekli taşınmazda 2006 yılından bu yana davacı Assıya K. ile davalı Abdullah K.'nun birlikte ikamet ettiklerinin bildirildiği, dolayısıyla dava konusu taşınmazın uzun süredir davacı Assıya K. ve davalı Abdullah K. tarafından aile konutu olarak kullanıldığının ve ipotek işlemleri sırasında malik olmayan eşten rıza alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bildiği veya bilebilecek konumda olduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca davalı bankanın basiretli bir tacir gibi davranarak muvafakatnamedeki imzayı bizzat almak veya imzanın o eşe ait olup olmadığını denetlemek zorunda olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı banka vekili; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın reddi gerektiğini beyanla; kabul edilen dava yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı eşin işlem için muvafakatının alınmadığı, davalı banka tarafından dosyaya sunulan muvafakattaki imzanın davacıya ait olmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğu, her ne kadar konu taşınmazın ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip suretiyle mülkiyeti davalı bankaya geçmiş ise de, Yargıtay 2 inci Hukuk Dairesinin 2020/3092 Esas ve 2020/4876 Karar sayılı ilamında işaret edildiği üzere, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinde öngörülen açık hükme uyulmayarak gerçekleştirilen ipotek tesisinden sonra yapılan icra takibi neticesinde taşınmaz mülkiyeti bankaya geçse dahi bankanın 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesindeki koruyucu hükmünden yararlanamayacağı, ipoteğin baştan itibaren geçersiz olması nedeniyle sonraki işlemlerin geçerli olduğunun kabulüne de imkan bulunmadığı, bu itibarla ve netice itibariyle ipoteğin fekkine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalı banka vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı banka vekili; Adli Tıp Kurumu raporları arasında çelişki olduğunu, taşınmazın aile konutu olmadığını, davacının yazılı, imzalı muvafakatinin olduğunu, davanın kabulünün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın davanın kabulü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi gereğince açılan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup, uyuşmazlık davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Davacı, davalı eşinin malik olduğu aile konutu üzerine diğer davalı banka lehine ipotek tesis ettirmiş olduğunu, bu işleme rızasının bulunmadığını belirterek ipoteğin kaldırılmasını istemiştir. İpotek 13.08.2012 tarihinde tesis edilmiş, dava 21.12.2017 tarihinde açılmıştır. İpotek tesis edilen taşınmaz yapılan takip sonucu ihale ile cebri icra sonucu davalı bankaya satılmış, açılan ihalenin feshi davası sonunda dava reddedilmiş ve hüküm 17.12.2018 tarihinde kesinleşmiştir. Taşınmazın mülkiyeti cebri icra ile satılmakla, tapu kütüğüne tescil edilmemiş bile olsa mülkiyet ihalenin yapıldığı andan itibaren alıcıya geçmiştir. Bu itibarla dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek, işlevini yerine getirmiş ve hukuken ortadan kalkmıştır. Bu halde davanın konusu kalmamıştır. Açıklanan sebeple mahkemece davanın konusu kalmadığından "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmek ve yargılama gideri ile vekâlet ücretinin dava tarihi itibarıyla tarafların haklılık durumları dikkate alınarak tayin ve takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.Albayrak Doğan Rıza Sarıtaş Çetin Durak Sevil Kartal Harun Can
BİLGİ : “İpotek işleminin geçersiz olması cebri icra sonucu kazanılmış olan dava konusu taşınmazın mülkiyetini geçersiz kılmaz” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20 Haziran 2023 tarihli kararı için bkz.
BİLGİ : "Eşin rızası olmadan verilen ipoteğe ilişkin cebri icra ile satış yapılsa bile ipotek geçersizdir" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11 Şubat 2021 tarihli kararı için bkz.