UYUŞMAZLIĞIN BULUNUP BULUNMADIĞINI BELİRLEME VAZİFESİ YARGITAY İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE DEĞİL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULUNA AİTTİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2190
Karar No : 2023/5711
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
5235 Sayılı Kanun'un 35 inci Maddesi Gereği
Yargıtay Kararı
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İpsala Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11.03.2015
SAYISI : 2005/236 E., 2015/90 K.
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; Başkanlar Kuruluna sunulan 15.06.2022 tarihli dilekçenin talep konusu uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi doğrultusunda Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesinin istenmesi hakkında olduğu, Başkanlar Kurulunun 24.10.2022 tarihli kararı ile taleplerinin reddedildiğini, kararın yasaya aykırı olduğunu, zira bu konuya dair karar vermesi gereken makamın Yargıtay olduğunu belirterek uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.12.2022 tarihli ve 2022/17 Karar sayılı kararı ile; ortaklığın giderilmesi davasının davalısı olan Hülya Y. vekili Av. N.E. tarafından yapılan 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca farklı bölge adliye mahkemesi dairelerinin benzer konuya ilişkin kesin kararları arasında uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay ilgili dairesine başvurulmasına dair talebin reddine karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 14.03.2022 tarihli ve 2020/1451 Esas, 2022/506 Karar sayılı dosyasında; davacı, tarafların murisinden miras olarak Antalya ili, Alanya ilçesi, 2.23 parseldeki 1, 9 ve 11 numaralı dükkanlar ile 12, 15 ve 19 numaralı bağımsız bölüm niteliğindeki dairelerin kaldığını, bu taşınmazların tapuda resmî intikal işlemlerinin yapılmadığını belirterek tarafların anlaşamaması sebebiyle adı geçen tüm taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesi yönünden aynen taksimin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Öte yandan; bu davada birleştirme talebi de bulunmakta olup söz konusu talep, mirasçılar arasında anlaşma yapılmadıkça taşınmazlardan birisinin bir mirasçıya, diğerinin diğer mirasçıya aynen taksimine yönelik hüküm verilemeyeceği, böyle bir anlaşma olmadıkça her taşınmazın kendi içinde aynen taksiminin mümkün olup olmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi, taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar vermiştir.
İstinaf yoluna, davalılardan Hülya Y. vekili başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi, taraflarca aynen paylaştırılması istenen taşınmaz sayısı ve bunları paylaşacak mirasçı sayısı değerlendirilerek aynen taksim konusunda olumlu-olumsuz karar verilmesi gerektiğini gerekçe göstererek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir.
B. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 16.05.2022 tarihli ve 2021/309 Esas, 2022/1289 Karar sayılı dosyasında; davacı, tarafların Ankara ili, Keçiören ilçesi, 31.47 ada 1 parseldeki 4 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerde iştirak (elbirliği) hâlinde malik olduklarını, bu taşınmazların paylaşılması konusunda anlaşamadıklarını belirterek adı geçen taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesi yönünden aynen taksimin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Davalı Hülya Y. vekili, yukarıda ayrıntılarına değinilen diğer ortaklığın giderilmesi dosyasının birleştirilmesini talep etmiş olup bu talebi reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar vermiştir.
İstinaf yoluna davalılardan Hülya Y. vekili gelmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, birleştirilmesi istenen karardaki taşınmazların farklı yargı çevreleri içinde bulunması sebebiyle aynen taksimin mümkün olamayacağını belirterek istinaf talebinin esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Uyuşmazlık, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında Bölge Adliye Mahkemelerinin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun’un “Başkanlar kurulunun görevleri” kenar başlıklı 35 inci maddesi; “Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulu kendi aralarında toplanır ve aşağıdaki görevleri yaparlar:
1. Daireler arasında çıkan iş bölümü uyuşmazlıklarını karara bağlamak,
2. (Mülga)
3. Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek.” şeklinde düzenlenmiştir.
C. Değerlendirme
Yukarıda bahsedilen hükmün 3 üncü fıkrası, uyuşmazlığın giderilmesi olarak adlandırılmakta olup (Pekcanıtez, Hakan: Yargıtay Yönünden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Değerlendirilmesi, TBB Dergisi, 2019, s.397) bu kavramın hayat bulduğu bu hüküm içtihat farlılıklarının giderilmesine yönelik özel bir prosedürdür. Dolayısıyla bir kanun yolu niteliğinde değildir.
Hükmün ilk kısmı bu prosedüre kimlerin başvuracağını belirtmiştir. Buna göre (re'sen) Başkanlar kurulu, bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesi, Cumhuriyet başsavcısı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanun'una göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanlar, bu prosedüre başvurabilecek olan kişilerdir.
Hükmün devamında ise bu prosedüre başvurulmasına yönelik şartlara, “…benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek” şeklinde işaret edilmiştir. Bu doğrultuda hükmün bu kısmında belirtilen maddi ve şekli şartlar kümülatif olarak aranmaktadır. Şekli şart, hükümde geçen “… bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar…” ifadesinde kendini göstermektedir. Buna göre adı geçen mahkemelerce verilen kararların kesin nitelikli olması gerekmektedir. Öte yandan; kararın kesin nitelikte olması, tek başına yeterli değildir. Kesin nitelikteki kararın “benzer olaylara” ilişkin olması da elzem olup bu da bu prosedürün maddi şartına işaret etmektedir. Bu konuda incelenmesi gereken husus, “benzer olay” kavramından neyin anlaşılması gerektiğidir. “Benzer olay” kavramı, bir davanın taraflarını ve konusunu da kapsayan; ancak onlar haricinde birtakım durumların da varlığını gerektiren daha geniş bir kavramdır. Bu doğrultuda bu kavramın oluşup oluşmayacağı, mahkemelerin verdiği kararların niteliğinin benzer olup olmadığı noktasında da bir öneme sahip olmalıdır.
Somut olaylar değerlendirildiğinde; her iki yargılamanın tarafları ve türü aynı olsa da davanın konuları ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının niteliklerinin farklı olması sebebiyle her iki yargılamanın esasını teşkil eden olayların “benzer olay” şeklinde değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Son olarak; gerek şekli gerek maddi şartların somut olaylarda bulunup bulunmadığını belirleme vazifesi, hükmün lafzî yorumundan da anlaşılabileceği üzere Yargıtay ilgili hukuk dairesine değil eldeki dosyada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna aittir. Zira, hükümdeki “Benzer olaylarda (…) verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek” ifadesinde yer alan “hâlinde” ibaresine kadar bu prosedüre başvurmak için gerekli olan şartların oluşmasından sonra Yargıtay ilgili dairesinden somut olaydaki farklılık yönünden bir karar verilmesinin istenebileceği ortadadır.
V. KARAR
1. Başvurucunun talebinin REDDİNE,
2. Dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hikmet Onat Suna Türe Gülfem Saygılı Ramazan Ülger Bayram Şen
BİLGİ : “Bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kanun hükmü gereğince uyuşmazlığın giderilmesine dair talebi reddetme yetkisi bulunmamaktadır” şeklindeki Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 07 Haziran 2023 tarihli kararı için bkz.
İÇTİHAT YORUMU : “5235 sayılı Kanun’un m. 35/1-b.3 hükmü ihdas edilirken ve hatta 20.11.2017 tarihli bu hükümde yapılan değişiklik sonucunda, uygulamada bazı bölge adliye mahkemelerinin uyuşmazlığın giderilmesi yoluna başvurmayacağı veya deyim yerindeyse ayak direteceği düşünülmemişti.” (KARAMERCAN, Fatih, 5235 Sayılı Kanunun Madde 35/1-b.3 Hükmü Uyarınca Uyuşmazlığın Giderilmesinde Yaşanan Sorunlar, İzmir Barosu Dergisi, Y: 87, S: 2022/3, s. 205)
“5235 sayılı Kanun’un 35/1-b.3 hükmü gereği, bölge adliye mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep edebilmek için 3 ana şartın bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar şu şekildedir:
1-) Uyuşmazlığın giderilmesi talep edilen konuya ilişkin dosyada istinaf yoluna başvurma hakkının bulunması,
2-) Sonrasında ise uyuşmazlık aynı yer BAM çevresinde ortaya çıkmış ise (örneğin, uyuşmazlık Adana BAM Hukuk Daireleri arasında çıkmış ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’ndan) veyahut uyuşmazlık farklı yer BAM çevresinde ortaya çıkmış ise (örneğin, uyuşmazlık Ankara, İstanbul, Erzurum ve Gaziantep BAM Hukuk Daireleri arasında çıkmış ise örnekte bahsi geçen herhangi bir BAM Başkanlar Kurulu’ndan) uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak talep edilmesi,
3-) Söz konusu BAM Başkanlar Kurulu’nun talebi uygun görüp uyuşmazlığın giderilmesini Yargıtay’dan istemesi.
Şayet, BAM Başkanlar Kurulu, talebi uygun görmez ise şu anki kanunî düzenleme gereği, başvuru sahibi, talebin değerlendirilmesi için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na veya Yargıtay’ın ilgili dairesine başvuru yapamamaktadır. Nitekim, doktrindeki bir görüşe göre (ÖZTEK, Selçuk, Türk Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf ve Temyiz (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 341-373 Şerhi), Ankara, 2021, s. 589), salt bu hukukî çare ile yetinilmesinin çeşitli bölge adliye mahkemeleri kararları arasında hukuk birliğini sağlamak açısından yeterli olmadığı açıktır. Bu nedenle, derhal, 7035 ve 7079 sayılı kanunlardan önceki sisteme dönülmesi gerekmektedir. Şu an geçerli kanunî düzenleme gereği, önerimiz BAM Başkanlar Kurulu’nun uyuşmazlığın olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirmeye girmeden talebi Yargıtay’a iletmesidir.” (KARAMERCAN, s. 212)
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin doktrindeki bu görüşe (KARAMERCAN, s. 212) uygun olarak BAM Başkanlar Kurulu’nun uyuşmazlığın olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirmeye girmeden talebi Yargıtay’a iletmesi yönündeki uygulaması yerinde bir uygulamadır.
Söz konusu makale için bkz.
UYUŞMAZLIĞIN BULUNUP BULUNMADIĞINI BELİRLEME VAZİFESİ YARGITAY İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE DEĞİL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULUNA AİTTİR.
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/2190
Karar No : 2023/5711
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
5235 Sayılı Kanun'un 35 inci Maddesi Gereği
Yargıtay Kararı
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İpsala Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11.03.2015
SAYISI : 2005/236 E., 2015/90 K.
I. BAŞVURU
Başvurucu vekili dilekçesinde; Başkanlar Kuruluna sunulan 15.06.2022 tarihli dilekçenin talep konusu uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi doğrultusunda Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesinin istenmesi hakkında olduğu, Başkanlar Kurulunun 24.10.2022 tarihli kararı ile taleplerinin reddedildiğini, kararın yasaya aykırı olduğunu, zira bu konuya dair karar vermesi gereken makamın Yargıtay olduğunu belirterek uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 12.12.2022 tarihli ve 2022/17 Karar sayılı kararı ile; ortaklığın giderilmesi davasının davalısı olan Hülya Y. vekili Av. N.E. tarafından yapılan 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca farklı bölge adliye mahkemesi dairelerinin benzer konuya ilişkin kesin kararları arasında uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay ilgili dairesine başvurulmasına dair talebin reddine karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 14.03.2022 tarihli ve 2020/1451 Esas, 2022/506 Karar sayılı dosyasında; davacı, tarafların murisinden miras olarak Antalya ili, Alanya ilçesi, 2.23 parseldeki 1, 9 ve 11 numaralı dükkanlar ile 12, 15 ve 19 numaralı bağımsız bölüm niteliğindeki dairelerin kaldığını, bu taşınmazların tapuda resmî intikal işlemlerinin yapılmadığını belirterek tarafların anlaşamaması sebebiyle adı geçen tüm taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesi yönünden aynen taksimin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Öte yandan; bu davada birleştirme talebi de bulunmakta olup söz konusu talep, mirasçılar arasında anlaşma yapılmadıkça taşınmazlardan birisinin bir mirasçıya, diğerinin diğer mirasçıya aynen taksimine yönelik hüküm verilemeyeceği, böyle bir anlaşma olmadıkça her taşınmazın kendi içinde aynen taksiminin mümkün olup olmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi, taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar vermiştir.
İstinaf yoluna, davalılardan Hülya Y. vekili başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi, taraflarca aynen paylaştırılması istenen taşınmaz sayısı ve bunları paylaşacak mirasçı sayısı değerlendirilerek aynen taksim konusunda olumlu-olumsuz karar verilmesi gerektiğini gerekçe göstererek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir.
B. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 16.05.2022 tarihli ve 2021/309 Esas, 2022/1289 Karar sayılı dosyasında; davacı, tarafların Ankara ili, Keçiören ilçesi, 31.47 ada 1 parseldeki 4 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerde iştirak (elbirliği) hâlinde malik olduklarını, bu taşınmazların paylaşılması konusunda anlaşamadıklarını belirterek adı geçen taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazlar üzerindeki ortaklığın giderilmesi yönünden aynen taksimin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Davalı Hülya Y. vekili, yukarıda ayrıntılarına değinilen diğer ortaklığın giderilmesi dosyasının birleştirilmesini talep etmiş olup bu talebi reddedilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar vermiştir.
İstinaf yoluna davalılardan Hülya Y. vekili gelmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, birleştirilmesi istenen karardaki taşınmazların farklı yargı çevreleri içinde bulunması sebebiyle aynen taksimin mümkün olamayacağını belirterek istinaf talebinin esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Uyuşmazlık, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında Bölge Adliye Mahkemelerinin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkindir.
B. İlgili Hukuk
1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
2. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun’un “Başkanlar kurulunun görevleri” kenar başlıklı 35 inci maddesi; “Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulu kendi aralarında toplanır ve aşağıdaki görevleri yaparlar:
1. Daireler arasında çıkan iş bölümü uyuşmazlıklarını karara bağlamak,
2. (Mülga)
3. Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek.” şeklinde düzenlenmiştir.
C. Değerlendirme
Yukarıda bahsedilen hükmün 3 üncü fıkrası, uyuşmazlığın giderilmesi olarak adlandırılmakta olup (Pekcanıtez, Hakan: Yargıtay Yönünden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Değerlendirilmesi, TBB Dergisi, 2019, s.397) bu kavramın hayat bulduğu bu hüküm içtihat farlılıklarının giderilmesine yönelik özel bir prosedürdür. Dolayısıyla bir kanun yolu niteliğinde değildir.
Hükmün ilk kısmı bu prosedüre kimlerin başvuracağını belirtmiştir. Buna göre (re'sen) Başkanlar kurulu, bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesi, Cumhuriyet başsavcısı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanun'una göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanlar, bu prosedüre başvurabilecek olan kişilerdir.
Hükmün devamında ise bu prosedüre başvurulmasına yönelik şartlara, “…benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek” şeklinde işaret edilmiştir. Bu doğrultuda hükmün bu kısmında belirtilen maddi ve şekli şartlar kümülatif olarak aranmaktadır. Şekli şart, hükümde geçen “… bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar…” ifadesinde kendini göstermektedir. Buna göre adı geçen mahkemelerce verilen kararların kesin nitelikli olması gerekmektedir. Öte yandan; kararın kesin nitelikte olması, tek başına yeterli değildir. Kesin nitelikteki kararın “benzer olaylara” ilişkin olması da elzem olup bu da bu prosedürün maddi şartına işaret etmektedir. Bu konuda incelenmesi gereken husus, “benzer olay” kavramından neyin anlaşılması gerektiğidir. “Benzer olay” kavramı, bir davanın taraflarını ve konusunu da kapsayan; ancak onlar haricinde birtakım durumların da varlığını gerektiren daha geniş bir kavramdır. Bu doğrultuda bu kavramın oluşup oluşmayacağı, mahkemelerin verdiği kararların niteliğinin benzer olup olmadığı noktasında da bir öneme sahip olmalıdır.
Somut olaylar değerlendirildiğinde; her iki yargılamanın tarafları ve türü aynı olsa da davanın konuları ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının niteliklerinin farklı olması sebebiyle her iki yargılamanın esasını teşkil eden olayların “benzer olay” şeklinde değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Son olarak; gerek şekli gerek maddi şartların somut olaylarda bulunup bulunmadığını belirleme vazifesi, hükmün lafzî yorumundan da anlaşılabileceği üzere Yargıtay ilgili hukuk dairesine değil eldeki dosyada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna aittir. Zira, hükümdeki “Benzer olaylarda (…) verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek” ifadesinde yer alan “hâlinde” ibaresine kadar bu prosedüre başvurmak için gerekli olan şartların oluşmasından sonra Yargıtay ilgili dairesinden somut olaydaki farklılık yönünden bir karar verilmesinin istenebileceği ortadadır.
V. KARAR
1. Başvurucunun talebinin REDDİNE,
2. Dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
23.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Hikmet Onat Suna Türe Gülfem Saygılı Ramazan Ülger Bayram Şen
BİLGİ : “Bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kanun hükmü gereğince uyuşmazlığın giderilmesine dair talebi reddetme yetkisi bulunmamaktadır” şeklindeki Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 07 Haziran 2023 tarihli kararı için bkz.
İÇTİHAT YORUMU : “5235 sayılı Kanun’un m. 35/1-b.3 hükmü ihdas edilirken ve hatta 20.11.2017 tarihli bu hükümde yapılan değişiklik sonucunda, uygulamada bazı bölge adliye mahkemelerinin uyuşmazlığın giderilmesi yoluna başvurmayacağı veya deyim yerindeyse ayak direteceği düşünülmemişti.” (KARAMERCAN, Fatih, 5235 Sayılı Kanunun Madde 35/1-b.3 Hükmü Uyarınca Uyuşmazlığın Giderilmesinde Yaşanan Sorunlar, İzmir Barosu Dergisi, Y: 87, S: 2022/3, s. 205)
“5235 sayılı Kanun’un 35/1-b.3 hükmü gereği, bölge adliye mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep edebilmek için 3 ana şartın bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar şu şekildedir:
1-) Uyuşmazlığın giderilmesi talep edilen konuya ilişkin dosyada istinaf yoluna başvurma hakkının bulunması,
2-) Sonrasında ise uyuşmazlık aynı yer BAM çevresinde ortaya çıkmış ise (örneğin, uyuşmazlık Adana BAM Hukuk Daireleri arasında çıkmış ise Adana Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’ndan) veyahut uyuşmazlık farklı yer BAM çevresinde ortaya çıkmış ise (örneğin, uyuşmazlık Ankara, İstanbul, Erzurum ve Gaziantep BAM Hukuk Daireleri arasında çıkmış ise örnekte bahsi geçen herhangi bir BAM Başkanlar Kurulu’ndan) uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak talep edilmesi,
3-) Söz konusu BAM Başkanlar Kurulu’nun talebi uygun görüp uyuşmazlığın giderilmesini Yargıtay’dan istemesi.
Şayet, BAM Başkanlar Kurulu, talebi uygun görmez ise şu anki kanunî düzenleme gereği, başvuru sahibi, talebin değerlendirilmesi için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na veya Yargıtay’ın ilgili dairesine başvuru yapamamaktadır. Nitekim, doktrindeki bir görüşe göre (ÖZTEK, Selçuk, Türk Medeni Yargılama Hukukunda İstinaf ve Temyiz (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 341-373 Şerhi), Ankara, 2021, s. 589), salt bu hukukî çare ile yetinilmesinin çeşitli bölge adliye mahkemeleri kararları arasında hukuk birliğini sağlamak açısından yeterli olmadığı açıktır. Bu nedenle, derhal, 7035 ve 7079 sayılı kanunlardan önceki sisteme dönülmesi gerekmektedir. Şu an geçerli kanunî düzenleme gereği, önerimiz BAM Başkanlar Kurulu’nun uyuşmazlığın olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirmeye girmeden talebi Yargıtay’a iletmesidir.” (KARAMERCAN, s. 212)
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin doktrindeki bu görüşe (KARAMERCAN, s. 212) uygun olarak BAM Başkanlar Kurulu’nun uyuşmazlığın olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirmeye girmeden talebi Yargıtay’a iletmesi yönündeki uygulaması yerinde bir uygulamadır.
Söz konusu makale için bkz.