ZAMANAŞIMINDAN DOLAYI DAVANIN REDDİNE İLİŞKİN HÜKÜM KURULMASI HALİNDE AYNI ANDA VE BİRLİKTE DAVANIN ESASINA YÖNELİK DE REDDİNE KARAR VERİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/5097
Karar No : 2024/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 09.06.2022
SAYISI : 2019/2168 E., 2022/1022 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile 15.10.1996 tarihinde yapmış oldukları sözleşme ile dava dışı Kadir K. adına kayıtlı bulunup, davalı Sabahattin K. adına devredilen, Van İli Tuşba İlçesi Mollakasım Mahallesi Mağarabaşı (Bağlar Bulağı) Mevkii, 629 nolu parseldeki arsanın, davalı tarafından satılması durumunda elde edilecek alacağın %50'sinin kendisine verilmesi konusunda anlaştıklarını, davalı tarafın taşınmazı 3. şahısa sattığı halde bilgi vermediğini, satış bedelinden hissesine düşen bedeli de ödemediğini ileri sürerek davalının sözleşmeye aykırı eyleminden dolayı dava konusu taşınmazın gerçek satış değerinin tespit edilerek yarısının satış tarihinden en yüksek faizi ile tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın taraflara karşılıklı borç yükleyen 15.10.1996 tarihli sözleşmeye dayalı alacak davası olarak açılmış olduğunu, kendi edimini yerine getirmeden talepte bulunamayacağını, davanın zaman aşımı yönünden de reddine karar verilmesini, istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece yapılan yargılama, keşif, bilirkişi raporları, tanık beyanları, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/710 E. sayılı dosyası, tapu kayıtları, 15.10.1996 tarihli sözleşme, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın alacak davası olduğu, dayanağının 15.10.1996 tarihli sözleşme olduğu, sözleşmenin taraflarının ve davanın taraflarının kardeş oldukları, babalarından kalan mirası iki kardeş olarak diğer mirasçılar haricinde 15.10.1996 tarihli yazılı taksim sözleşmesi ile paylaştıkları, sözleşme tanığı olarak Barış K.'in ve diğer tarafların dinlendiği, sözleşmede dava konusu taşınmazların parsel olarak belirtilmediği, dava konusu taşınmaz olan 629 nolu parsel olan taşınmazın miras yoluyla babasından kaldıktan sonra diğer hisseler yönünden Van Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.01.1998 tarih ve 997723 sayılı kesinleşmiş satış kararı gereğince Şahabettin oğlu davalı Sabahattin K. adına Tuşba Tapu Sicil Müdürlüğü'nce 12.02.1998 tarihinde tapuya tescil edildiği, davalı tarafından dava dışı Fatih K. adına 28.07.2016 tarihinde satış yoluyla devrinin yapıldığı, davanın ise 17.08.2017 tarihinde süresinde açıldığı, sözleşmenin yapıldığı 15.10.1996 yılında davanın açıldığı tarih olan 17.08.2017 tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmiş olduğu, sözleşmede de dava konusu parsellerin açıkça belirtilmediği, davalının da taşınmazı miras yoluyla değil Sulh Hukuk Mahkemesinin yaptığı satış yoluyla devir aldığı, davacının davasında haksız olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalı ile 15.10.1996 tarihinde yapmış oldukları sözleşme ile, dava dışı Kadir K. adına kayıtlı bulunup davalı Sabahattin K. adına devredilen, Van İli, Tuşba İlçesi Mollakasım Mahallesi Mağarabaşı (Bağlar Bulağı) mevkii, 629 nolu parseldeki arsanın, davalı tarafından satılması durumunda elde edilecek alacağın %50 ‘sinin kendisine verilmesi konusunda anlaşıldığını, taşınmazın Neşe Ş.’a tapuda devredildiğini, bu satışın bilgisinin verilmediğini, sözleşme konusu taşınmazın, Neşe Ş. tarafından 23.12.2015 tarihinde Selim A.'ya satıldığını, Selim A.'nın da mezkur taşınmazı 28.07.2016 tarihinde davalının oğlu olan Fatih K.'e tapuda satıp devrettiğini, bilirkişi raporları ve ek raporlara itiraz edilmiş olmasına rağmen Mahkemece davanın reddine karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçede dava ile ilgili olmayan hususların bulunduğunu, Mahkemece yapılan sözleşmede dava konusu taşınmazın belirtilmediğinin bildirildiğini, taşınmazın dava dışı Kadir K.'den satın alınıp, Sabahattin K. adına kaydedildiğini, işbu taşınmazın Van Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.01.1998 tarihli ve 997723 sayılı satış kararı ile Sabahattin K. adına tescil edilmediğini, Mahkemenin ret gerekçesinin kendi içerisinde ciddi tutarsızlıklar barındırdığını, Mahkemenin tarafların iradesi yerine geçip var olmayan ret sebepleri ile hukuka aykırı olarak davanın reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların kardeş olup, miras yolu ile kendilerine intikal eden taşınmazın paylaşımı konusunda, 15.10.1996 tarihinde yazılı sözleşme yapıldığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada, davaya ve taksime konu taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle satışının yapılarak devir ve tescil edildiği, dinlenen tanık beyanlarıyla taksime ve satışa konu taşınmazın intikal sureti de resmi kayıtlarla ve dava yoluyla intikal ettiğinin anlaşılması karşısında, İlk Derece Mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerinde tüm dosya kapsamına göre yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, ayrıca dava konusu taşınmazı Sulh Hukuk Mahkemesinden satış suretiyle almadığını belirtilmesine rağmen Mahkemenin ısrarla davalının taşınmazı sulh hukuk mahkemesinden satış suretiyle aldığını kabul ederek davayı reddettiğini, mahkemenin tarihini verdiği Sulh Hukuk Mahkemesi kararının dosyada olmadığı gibi, Van Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan araştırmada da söz konusu kararı bulamadıklarını, Mahkemenin gerekçeli kararında belirtmiş olduğu 12.01.1998 tarihli ve 997723 sayılı karar diye bir karar numarası bulunmadığını, Mahkemenin bu bilgiye nerede ve nasıl ulaştığını anlayamadıklarını, Bölge Adliye Mahkemesinin de dosyada bu yönde bir kararın olup olmadığı noktasında bir irdelemesi olmadığını, Van satış memurluğu tarafından yapılan TAKPAS sorgusunda da taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle davalı tarafından satın alınmadığına ilişkin belgenin ekte sunulduğunu, bu nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 142 ve 294 üncü maddeleri.
2. 11.04.1940 tarihli ve 1939/15 E., 1940/70 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun’un 294 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca; mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir.
2. Esasa ilişkin nihai kararlar (hüküm), hâkimin maddi hukuk kurallarını uygulayarak uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır. Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır. Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık esastan sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o dava konusu uyuşmazlık hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir.
3. Bu aşamada “zamanaşımı” konusuna da kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır. Özel Hukukta teknik bir kavram olan “zamanaşımı” alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir.
4. Zamanaşımının sonucu; alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç hâline getirme olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli olmayıp borçlunun kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'î de bulunması gerekir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre, zamanaşımı hukukî niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def'i olup usul hukuku anlamında ise bir savunma aracıdır.
5. Bilindiği gibi, zamanaşımı savunması davanın ve yargılamanın herhangi bir safhasında ileri sürülürse, esas girilmeden öncelikle incelenmek ve sonuca bağlanmak; eğer gerçekleşmişse, artık esas hakkında incelemeye ve yargılamaya devam olunmayıp, davanın zamanaşımından reddine karar vermek gerekir.
6. Aynı konu 6100 sayılı Kanun'un 142 inci maddesinde düzenlenmiş olup bu maddede; "Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar." düzenlemesi bulunmaktadır.
7. 11.04.1940 gün ve 1939/15 E., 1940/70 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; "Davalı zamanaşımı def'inde bulunmuşsa, öncelikle işin esasına girilmeden bu konuda karar verilmesi gerekir. Davada zamanaşımı bulunduğu kabul edildiğine göre, dava öncelikle zamanaşımı yönünden reddedilecek iken, esası da incelenmek suretiyle karar verilmiş olması doğru değildir. "
8. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesi, sözleşmenin yapıldığı 15.10.1996 yılında davanın açıldığı tarih olan 17.08.2017 tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmiş olduğu, sözleşmede de dava konusu parsellerin açıkça belirtilmediği, davalının da taşınmazı miras yoluyla değil Sulh Hukuk Mahkemesinin yaptığı satış yoluyla devir aldığı, davacının davasında haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine; aynı gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesince de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, zamanaşımı olgusu ile davanın esası birlikte incelenerek değerlendirilmiştir.
9. Mahkemece, davanın hangi neden ve gerekçeyle reddedildiğinin hiçbir kuşku ve tereddüde mahal vermeyecek biçimde açık ve net bir şekilde ortaya konulmadığı görülmektedir (6100 sayılı Kanun md.297).
10. Bu bağlamda, Mahkemece hangi gerekçeyle davanın reddine karar verildiğinin açıklanması, zamanaşımından dolayı davanın reddine ilişkin hüküm kurulması halinde aynı anda ve birlikte davanın esasına yönelik de reddine karar verilemeyeceğinin gözetilmesi gerekirken, davanın hem zamanaşımından hem de ispatlanamadığından reddedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
11. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Nurten Abacı Utku Halil Özdemir Mustafa Özer Hikmet Kanık
BİLGİ : “Dava hem aktif husumet ehliyeti yokluğundan hem de zamanaşımından reddedilemez” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02 Kasım 2022 tarihli kararı için bkz.
ZAMANAŞIMINDAN DOLAYI DAVANIN REDDİNE İLİŞKİN HÜKÜM KURULMASI HALİNDE AYNI ANDA VE BİRLİKTE DAVANIN ESASINA YÖNELİK DE REDDİNE KARAR VERİLEMEZ.
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2023/5097
Karar No : 2024/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 09.06.2022
SAYISI : 2019/2168 E., 2022/1022 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ile 15.10.1996 tarihinde yapmış oldukları sözleşme ile dava dışı Kadir K. adına kayıtlı bulunup, davalı Sabahattin K. adına devredilen, Van İli Tuşba İlçesi Mollakasım Mahallesi Mağarabaşı (Bağlar Bulağı) Mevkii, 629 nolu parseldeki arsanın, davalı tarafından satılması durumunda elde edilecek alacağın %50'sinin kendisine verilmesi konusunda anlaştıklarını, davalı tarafın taşınmazı 3. şahısa sattığı halde bilgi vermediğini, satış bedelinden hissesine düşen bedeli de ödemediğini ileri sürerek davalının sözleşmeye aykırı eyleminden dolayı dava konusu taşınmazın gerçek satış değerinin tespit edilerek yarısının satış tarihinden en yüksek faizi ile tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın taraflara karşılıklı borç yükleyen 15.10.1996 tarihli sözleşmeye dayalı alacak davası olarak açılmış olduğunu, kendi edimini yerine getirmeden talepte bulunamayacağını, davanın zaman aşımı yönünden de reddine karar verilmesini, istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece yapılan yargılama, keşif, bilirkişi raporları, tanık beyanları, Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/710 E. sayılı dosyası, tapu kayıtları, 15.10.1996 tarihli sözleşme, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın alacak davası olduğu, dayanağının 15.10.1996 tarihli sözleşme olduğu, sözleşmenin taraflarının ve davanın taraflarının kardeş oldukları, babalarından kalan mirası iki kardeş olarak diğer mirasçılar haricinde 15.10.1996 tarihli yazılı taksim sözleşmesi ile paylaştıkları, sözleşme tanığı olarak Barış K.'in ve diğer tarafların dinlendiği, sözleşmede dava konusu taşınmazların parsel olarak belirtilmediği, dava konusu taşınmaz olan 629 nolu parsel olan taşınmazın miras yoluyla babasından kaldıktan sonra diğer hisseler yönünden Van Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.01.1998 tarih ve 997723 sayılı kesinleşmiş satış kararı gereğince Şahabettin oğlu davalı Sabahattin K. adına Tuşba Tapu Sicil Müdürlüğü'nce 12.02.1998 tarihinde tapuya tescil edildiği, davalı tarafından dava dışı Fatih K. adına 28.07.2016 tarihinde satış yoluyla devrinin yapıldığı, davanın ise 17.08.2017 tarihinde süresinde açıldığı, sözleşmenin yapıldığı 15.10.1996 yılında davanın açıldığı tarih olan 17.08.2017 tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmiş olduğu, sözleşmede de dava konusu parsellerin açıkça belirtilmediği, davalının da taşınmazı miras yoluyla değil Sulh Hukuk Mahkemesinin yaptığı satış yoluyla devir aldığı, davacının davasında haksız olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalı ile 15.10.1996 tarihinde yapmış oldukları sözleşme ile, dava dışı Kadir K. adına kayıtlı bulunup davalı Sabahattin K. adına devredilen, Van İli, Tuşba İlçesi Mollakasım Mahallesi Mağarabaşı (Bağlar Bulağı) mevkii, 629 nolu parseldeki arsanın, davalı tarafından satılması durumunda elde edilecek alacağın %50 ‘sinin kendisine verilmesi konusunda anlaşıldığını, taşınmazın Neşe Ş.’a tapuda devredildiğini, bu satışın bilgisinin verilmediğini, sözleşme konusu taşınmazın, Neşe Ş. tarafından 23.12.2015 tarihinde Selim A.'ya satıldığını, Selim A.'nın da mezkur taşınmazı 28.07.2016 tarihinde davalının oğlu olan Fatih K.'e tapuda satıp devrettiğini, bilirkişi raporları ve ek raporlara itiraz edilmiş olmasına rağmen Mahkemece davanın reddine karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçede dava ile ilgili olmayan hususların bulunduğunu, Mahkemece yapılan sözleşmede dava konusu taşınmazın belirtilmediğinin bildirildiğini, taşınmazın dava dışı Kadir K.'den satın alınıp, Sabahattin K. adına kaydedildiğini, işbu taşınmazın Van Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.01.1998 tarihli ve 997723 sayılı satış kararı ile Sabahattin K. adına tescil edilmediğini, Mahkemenin ret gerekçesinin kendi içerisinde ciddi tutarsızlıklar barındırdığını, Mahkemenin tarafların iradesi yerine geçip var olmayan ret sebepleri ile hukuka aykırı olarak davanın reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların kardeş olup, miras yolu ile kendilerine intikal eden taşınmazın paylaşımı konusunda, 15.10.1996 tarihinde yazılı sözleşme yapıldığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada, davaya ve taksime konu taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle satışının yapılarak devir ve tescil edildiği, dinlenen tanık beyanlarıyla taksime ve satışa konu taşınmazın intikal sureti de resmi kayıtlarla ve dava yoluyla intikal ettiğinin anlaşılması karşısında, İlk Derece Mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerinde tüm dosya kapsamına göre yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, ayrıca dava konusu taşınmazı Sulh Hukuk Mahkemesinden satış suretiyle almadığını belirtilmesine rağmen Mahkemenin ısrarla davalının taşınmazı sulh hukuk mahkemesinden satış suretiyle aldığını kabul ederek davayı reddettiğini, mahkemenin tarihini verdiği Sulh Hukuk Mahkemesi kararının dosyada olmadığı gibi, Van Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan araştırmada da söz konusu kararı bulamadıklarını, Mahkemenin gerekçeli kararında belirtmiş olduğu 12.01.1998 tarihli ve 997723 sayılı karar diye bir karar numarası bulunmadığını, Mahkemenin bu bilgiye nerede ve nasıl ulaştığını anlayamadıklarını, Bölge Adliye Mahkemesinin de dosyada bu yönde bir kararın olup olmadığı noktasında bir irdelemesi olmadığını, Van satış memurluğu tarafından yapılan TAKPAS sorgusunda da taşınmazın ortaklığın giderilmesi suretiyle davalı tarafından satın alınmadığına ilişkin belgenin ekte sunulduğunu, bu nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 142 ve 294 üncü maddeleri.
2. 11.04.1940 tarihli ve 1939/15 E., 1940/70 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun’un 294 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca; mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir.
2. Esasa ilişkin nihai kararlar (hüküm), hâkimin maddi hukuk kurallarını uygulayarak uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır. Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır. Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık esastan sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o dava konusu uyuşmazlık hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir.
3. Bu aşamada “zamanaşımı” konusuna da kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır. Özel Hukukta teknik bir kavram olan “zamanaşımı” alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir.
4. Zamanaşımının sonucu; alacak hakkına son verme değil, onu eksik borç hâline getirme olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli olmayıp borçlunun kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'î de bulunması gerekir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre, zamanaşımı hukukî niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def'i olup usul hukuku anlamında ise bir savunma aracıdır.
5. Bilindiği gibi, zamanaşımı savunması davanın ve yargılamanın herhangi bir safhasında ileri sürülürse, esas girilmeden öncelikle incelenmek ve sonuca bağlanmak; eğer gerçekleşmişse, artık esas hakkında incelemeye ve yargılamaya devam olunmayıp, davanın zamanaşımından reddine karar vermek gerekir.
6. Aynı konu 6100 sayılı Kanun'un 142 inci maddesinde düzenlenmiş olup bu maddede; "Ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara bağlar." düzenlemesi bulunmaktadır.
7. 11.04.1940 gün ve 1939/15 E., 1940/70 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; "Davalı zamanaşımı def'inde bulunmuşsa, öncelikle işin esasına girilmeden bu konuda karar verilmesi gerekir. Davada zamanaşımı bulunduğu kabul edildiğine göre, dava öncelikle zamanaşımı yönünden reddedilecek iken, esası da incelenmek suretiyle karar verilmiş olması doğru değildir. "
8. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesi, sözleşmenin yapıldığı 15.10.1996 yılında davanın açıldığı tarih olan 17.08.2017 tarihine kadar 20 yıllık sürenin geçmiş olduğu, sözleşmede de dava konusu parsellerin açıkça belirtilmediği, davalının da taşınmazı miras yoluyla değil Sulh Hukuk Mahkemesinin yaptığı satış yoluyla devir aldığı, davacının davasında haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine; aynı gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesince de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, zamanaşımı olgusu ile davanın esası birlikte incelenerek değerlendirilmiştir.
9. Mahkemece, davanın hangi neden ve gerekçeyle reddedildiğinin hiçbir kuşku ve tereddüde mahal vermeyecek biçimde açık ve net bir şekilde ortaya konulmadığı görülmektedir (6100 sayılı Kanun md.297).
10. Bu bağlamda, Mahkemece hangi gerekçeyle davanın reddine karar verildiğinin açıklanması, zamanaşımından dolayı davanın reddine ilişkin hüküm kurulması halinde aynı anda ve birlikte davanın esasına yönelik de reddine karar verilemeyeceğinin gözetilmesi gerekirken, davanın hem zamanaşımından hem de ispatlanamadığından reddedilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
11. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Ömer Kerkez Nurten Abacı Utku Halil Özdemir Mustafa Özer Hikmet Kanık
BİLGİ : “Dava hem aktif husumet ehliyeti yokluğundan hem de zamanaşımından reddedilemez” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02 Kasım 2022 tarihli kararı için bkz.