KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.
Yazdır

KATILMA YOLUYLA İSTİNAF EDENİN DAVAYI BÜTÜN YÖNLERİYLE İSTİNAF ETME HAKKI BULUNMAKTADIR.

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2022/110              2022/2119

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından her iki dava ve ferileri yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise tazminatların miktarı, tazminatlar yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından süresi içerisinde "tazminatların miktarı" yönünden, davacı-karşı davalı erkek tarafından ise katılma yoluyla "kendi boşanma davasının reddi, kadının boşanma davasının kabulü" yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; davalı-karşı davacı kadının, karşı davada lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurduğu, davacı- karşı davalı erkeğin ise, katılma yoluyla asıl dava ve karşı davanın tümü yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurduğu, katılma yoluyla istinaf başvurusunun asıl istinaf başvurusuna sıkı sıkıya bağlı olduğu, kadının, lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarları dışında istinaf istemi bulunmadığına göre erkeğin katılma yoluyla kadın lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarları dışındaki istinaf başvurusunun incelenemeyeceği anlaşıldığından, erkeğin tazminat miktarları dışındaki istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

Hüküm taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/1. maddesi gereğince istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir.

Somut olayda, her ne kadar, bölge adliye mahkemesince, davacı- karşı davalı erkeğin kendi boşanma davasının reddi ve kadının boşanma davasının kabulü yönünden katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı belirtilerek bu yönden istinaf talebinin reddine karar verilmiş ise de; hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından istinaf edildiğine göre, davacı-karşı davalı erkeğin, davalı-karşı davacı kadının istinaf sebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla her iki davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunduğu gözetilerek, her iki boşanma davası yönünden katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde erkeğin katılma yoluyla istinaf dilekçesinin bu hükümler yönünden inceleme dışı bırakılarak usûlden reddi doğru olmamış, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 07.03.2022 (Pzt.)

Başkan                          Üye                   Üye                 Üye                Üye
Ömer Uğur Gençcan     Rıza Sarıtaş     Çetin Durak     Harun Can     Erdem Şimşek

BİLGİ : “Katılma yolu ile temyiz incelemesi temyiz edenin talepleri ile sınırlı olarak yapılır” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 19 Şubat 2020 tarihli kararları için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/katilma-yolu-ile-temyiz-incelemesi-temyiz-edenin-talepleri-ile-sinirli-olarak-yapilir

İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, görüldüğü üzere, 19.02.2020 tarihli kararlarında “katılma yolu ile temyiz incelemesi temyiz edenin talepleri ile sınırlı olarak yapılır” görüşünde iken tespit edebildiğimiz kadarı ile 07.03.2022 tarihinden itibaren ise “katılma yoluyla istinaf edenin davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunmaktadır” şeklinde "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gitmiştir.

Her ne kadar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun m. 15/3 hükmü gereği, Yargıtay dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dönmek isterse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu veya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurması gerekiyor ise de, günümüz koşullarında Yargıtay’ın iş yükü nedeni ile ilgili hüküm uygulanamaz duruma gelmiştir. İsviçre Federal Mahkemesi ve Almanya Federal Mahkemesi, önceki görüşünden dönerek içtihat değişikliğine gittiğinde hukukî güvenlik ve istikrar ilkeleri gereği, internet sitelerinde bu değişikliği basın bülteni şeklinde ivedilikle paylaşmaktadır. En azından olması gereken, Yargıtay’ın da, basın bülteninde içtihat değişikliklerini ivedilikle paylaşması gerektiği kanaatindeyiz.

Anayasa Mahkemesi’nin bu konuya ilişkin görüşleri ise şu şekildedir.

“… 71. Dairelerin kararları arasındaki farklılık, birbirine benzer davalarda sağlık raporu delilinin değerlendirilmesinden ve bununla ilintili biçimde ispat yükünün yöneltilmesinden kaynaklanmıştır. Dolayısıyla, 2797 sayılı Kanun’un 15. maddesinin ikinci fıkrasının (b) veya (c) bendi uyarınca Yargıtayın ilgili dairesinin konuyu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulundan ziyade, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne getirmesi ve yeknesak bir uygulamanın sağlanması mümkün olabilirdi. Bununla birlikte, Yargıtay daireleri bu gibi durumlarda kendiliğinden içtihatlarını değiştirme yoluna gittiğinden, yasada belirtilen yolun teoride kaldığı ve etkili bir çözüm sunamadığı anlaşılmaktadır.” (B. No: 2013/6932, 06.01.2015, § 71)

Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2015 tarihli kararı için bkz.

https://bit.ly/3NKAnzh

“… 64. Yukarıda da değinildiği üzere bir hukuk sisteminde bölgesel veya görevsel yetki farklılıkları sebebiyle yargı içtihatlarında farklılıklar oluşabilmesi doğaldır. Bu yargısal içtihat farklılıklarının hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerini zedelememesi için en önemli görev yüksek mahkemelere düşmektedir. Esas itibarıyla hukuk kurallarını yorumlama ve uygulama yetkisine sahip olan Yargıtay Dairesinin içtihat değişikliğine gitmiş olması tek başına adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilemez ise de somut olayda bu içtihattan sonraki kararlarında da aynı Dairenin eski içtihadını sürdürdüğü dikkate alınmalıdır. Diğer bir deyişle başvurucunun açtığı davada verilen karar Yargıtayın önceki içtihadına uygun olmadığı gibi bu karardan sonraki tarihlerde verilen içtihada da uygun değildir. Dolayısıyla içtihat farklılığının bizzat bu farklılıkları önlemekle görevli Yargıtay Dairesi kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

65. Diğer taraftan Yargıtay Dairesinin kararında önceki içtihattan farklı karar verilmekle niçin bu içtihattan ayrıldığına dair herhangi bir açıklamada bulunulmamış, buna dair bir gerekçe gösterilmemiştir.

66. Son olarak söz konusu içtihat farklılığını giderebilecek bir mekanizmanın işletilmemiş olmasına da dikkat çekilmelidir. Somut olayda başvurucunun karar düzeltme talebinde bulunduğu ancak bu talebin de Yargıtay Dairesi reddedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre önceki içtihattan farklı karar verilmesi durumunda karar düzeltme aşamasında bu hususun değerlendirilebilmesinin mümkün olduğu, Yargıtay Dairesi kendi içtihadı arasındaki farklılığı bu aşamada giderebileceği gibi önceki içtihattan ayrılma gerekçelerini de açıklayabileceği hâlde somut olayda bu imkânın da değerlendirilmediği görülmüştür.

67. Dolayısıyla somut olaya özgü olduğu anlaşılan içtihadın aynı uyuşmazlıklar yönünden yine aynı Daire ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından benimsenmediği, en üst dereceli mahkeme sıfatıyla Yargıtay nezdinde tutarlı ve yeknesak bir uygulamanın sağlanmadığı saptanmıştır. Bu durum ise hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşeceği gibi bireylerin yargı sistemine ve mahkeme kararlarına güvenini de sarsmaktadır.

68. Sonuç olarak somut olayda görülen davada Yargıtayın aynı dairesinin diğer içtihadıyla çelişecek şekilde karar verilmesi söz konusu olup makul bir gerekçe de ortaya konulmadan ve sonrasında istikrarlı bir şekilde uygulanmadan benzer nitelikteki uyuşmazlığın zıttı olacak şekilde davanın neticelenmesi hukuki belirsizliğe yol açmıştır. Başvurucu için öngörülemez nitelikte olan bu uygulama nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin zedelendiği sonucuna ulaşılmıştır.

69. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” (B. No: 2015/17453, 22.01.2019, § 64-68)

Anayasa Mahkemesi’nin 22.01.2019 tarihli kararı için bkz.

https://bit.ly/3nXMYVn

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin de "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gittiği karar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/terditli-tapu-iptali-tescil-alacak-talebi-alacagin-kesinlesmesi-gerekmez

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin de "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gittiği kararlar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/haczin-kaldirilmasi-icin-kabul-edilen-usulsuz-teblige-iliskin-sikayetin-kesinlesmesine-gerek-yoktur

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin de "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gittiği kararlar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/meskeniyet-sikayetinin-sonucu-beklenmeden-yapilan-ihalenin-feshi-gerekir

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2022/2561            2022/3876

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından hükmün tamamı yönünden; davalı banka tarafından katılma yolu ile vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Davacı tarafından temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına, karar vermek gerekmiştir.

2- Davalı bankanın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin hükme karşı davacı tarafından davanın kabul edilmesi gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulmuş, davalı banka tarafından da katılma yolu ile vekâlet ücretinin nispi verilmesi gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince, davacının vekâlet ücretine yönelik istinafı bulunmadığından, davalı bankanın katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvuramayacağı anlaşıldığından davalı bankanın istinaf talebinin usulden reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafından hükmün tamamına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davacının istinaf başvurusunun kabulü halinde ilk derece mahkemesi kararının tamamı ile kaldırılarak vekâlet ücretini de kapsayacak şekilde yeniden hüküm tesis edileceği dolayısı ile davalı banka tarafından vekâlet ücreti yönünden katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvurulabileceği nazara alınmadan, davalı bankanın katılma yolu ile istinaf başvurusunun esastan incelenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA; hükmün bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine, temyiz peşin harcın istek halinde yatıran davalı bankaya geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 25.04.2022 (Pzt.)

Başkan V.          Üye                     Üye                       Üye               Üye
Rıza Sarıtaş      Sedat Demirtaş   M. Kasım Çetin     Harun Can    Hatıran Alper

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2022/1822            2022/4022    

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi, kusur belirlemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri ile yararına hükmedilen tazminatların ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile velâyet düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı erkek tarafından süresi içerisinde "Kusur belirlemesi ve tazminatlar " yönünden, davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla "Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi, kusur belirlemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri, yararına hükmedilen tazminatların ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarı ile velayet düzenlemesi" yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; katılma yoluyla istinaf başvurusunun asıl istinaf başvurusuna sıkı sıkıya bağlı olduğu, bu nedenle davalı erkeğin boşanma ve iştirak nafakasına yönelik hükümleri istinaf etmediğine göre, kadının bu hükümler yönünden katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle kadının, lehine takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarları, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve velayet düzenlemesi dışındaki istinaf başvurusunun incelenemeyeceği belirtilerek, kadının "Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi ve iştirak nafakasının miktarına" yönelik katılma yolu ile istinaf talebinin esası incelenmeksizin reddine, kadının "Velayet düzenlemesi ve tazminatların miktarına" yönelik katılma yoluyla istinaf talebinin kabulüne, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

Katılma yoluyla istinaf, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan kanun maddesi; “(1) İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir. (2) İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.” hükmünü içermektedir.

Somut olayda, her ne kadar bölge adliye mahkemesince, davacı kadının "Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi ve iştirak nafakasının miktarı" yönünden katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı belirtilerek bu yönlere ilişkin istinaf talebinin esası incelenmeksizin reddine karar verilmiş ise de; hüküm davalı erkek tarafından istinaf edildiğine göre, davacı kadının, davalı erkeğin istinaf sebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla hükmü bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunduğu gözetilerek, davacı kadının "Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi ve iştirak nafakasının miktarına" yönelik katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348. maddesinin yorumunda hataya düşülerek yazılı şekilde kadının katılma yoluyla istinaf dilekçesinin bu yönlerden inceleme dışı bırakılmak suretiyle usûlden reddi doğru olmadığı gibi, kadının "Reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına" yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 27.04.2022 (Çrş.)

Başkan                          Üye                   Üye                 Üye                Üye
Ömer Uğur Gençcan     Rıza Sarıtaş     Çetin Durak     Harun Can     Hatıran Alper

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2022/2503            2022/4642   

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı-karşı davalı kadın tarafından yararına hükmolunan tazminat ve nafaka miktarları, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi yönünden istinaf edilmiş, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf dilekçesinin davacı-karşı davalı kadına tebliği üzerine davacı-karşı davalı kadın tarafından süresi içinde sunulan katılma yoluyla temyiz dilekçesi ile erkeğin davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden de istinaf kanun yolu incelemesi talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesince; davacı-karşı davalı kadının istinaf yoluna başvurmuş olduğu HMK. 348/1 maddesi gereğince katılma yoluyla istinaf başvuru hakkı bulunmadığından katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Hüküm taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/1. maddesi gereğince istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir.

Somut olayda, her ne kadar, bölge adliye mahkemesince, davacı-karşı davalı kadının istinaf yoluna başvurmuş olduğu, HMK. 348/1 maddesi gereğince katılma yoluyla istinaf başvuru hakkı bulunmadığı belirtilerek katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmiş ise de; istinaf dilekçesi kendisine tebliğ olunan tarafın kendisinin daha önce hükmü istinaf edip etmediğine bakılmaksızın ve karşı tarafın da istinaf sebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla her iki davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunduğu gözetilerek, katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde kadının katılma yoluyla istinaf dilekçesinin bu hükümler yönünden inceleme dışı bırakılarak usûlden reddi doğru olmamış, hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 18.05.2022 (Çrş.)

Başkan                          Üye                   Üye                 Üye                Üye
Ömer Uğur Gençcan     Rıza Sarıtaş     Çetin Durak     Harun Can     Hatıran Alper