Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kendisi de yoksul olan ve çalışacak durumda bulunmayan davalı erkeğin yoksulluk nafakasından sorumlu tutulamayacağı gözetilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09 Ocak 2025 tarihli kararına göre eşler arasında müşterek hesaplarda bulunan paranın diğer eş tarafından çekildiği iddiasıyla tahsili istemine ilişkin davanın, katılma alacağı davasını bekletici sorun yapması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Aralık 2024 tarihli kararına göre müteselsil borçlu mirasçıların borcunun, mirasçı alacaklının iç ilişkideki payı oranında ortadan kalkacağının kabulü gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre temyiz itirazları daha önce Özel Dairece reddedilen tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararı bulunmamaktadır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 25 Aralık 2024 tarihli kararına göre murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanınmıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre İİK 106-110. maddeleri gereğince haczin kaldırılmasına ilişkin ise de, şikayetçi alacaklı olduğundan, kararın kesin nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulundan sözü edilen kurul raporları arasındaki farklılığa ilişkin çelişkileri giderici ve açıklayıcı rapor alınmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 22 Nisan 2025 tarihli kararına göre kişisel mal denkleştirmesi yapılırken tasfiye konusu taşınmazın edinme tarihindeki durumlarına göre edinme tarihindeki değerini etkileyecek faktörler gözetilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2024 tarihli kararına göre haksız feshin tespiti ve feshe bağlı sonuçları, eda işlemi içerdiğinden davacının hukukî yararı bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre taşınmazın baştan beri tescil harici bırakılan kısımda kaldığı belirlendiği taktirde hasımdaki bu eksikliğin haklı bir yanılma olarak kabul edilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 28 Kasım 2024 tarihli kararına göre sıra cetveli yapılması ile sıra cetveline yönelik itiraz ve sıra cetveliyle ilgili diğer işlemler zamanaşımını keser nitelikte işlemlerden değildir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre Başkanlar Kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırıdır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 18 Kasım 2024 tarihli kararına göre takip mirasçılara yöneltilmeden borçluya ait olmayan taşınmaz üzerine haciz konması yasaya aykırı olup meskeniyet şikayetinde bulunulmasına da imkan yoktur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre mal rejimi tasfiyesinde bankadaki para enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın, döviz kurlarındaki, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışların ortalaması alınarak hesaplanmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası, mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davasını bekletici sorun yapmalıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararına göre alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan mirasın reddi işlemi, tasarrufun iptali davasına konu olabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre terditli talepten sonra yargılama sırasında dilekçeyle bedel talebinde bulunulmadığı sadece aynen iade talebinde bulunulduğu belirtildiğinden aynen iade talebi incelenmelidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre ön inceleme duruşmasından sonra davadan feragat edildiğinden maktu karar harcı 2/3 oranında alınması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre murisin silah ruhsatı almış olması, spor kulübü derneği üyeliklerinin bulunması ve şirket adına işlemler yapması, hisse devir tarihinde fiil ehliyeti bulunduğu anlamına gelmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre murisin intihar suretiyle vefatının davacılardaki muhtemel etkisi ve davacıların küçük olması dikkate alındığında on yıl sonra hisse devrinin iptalini talep etmeleri yerindedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06 Mart 2025 tarihli kararına göre tasarrufun iptaline ilişkin olarak verilen ihtiyati haciz kararının infazına ilişkin inceleme görevi, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan mahkemedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2025 tarihli kararına göre menfi tespit davasının sonucu, istihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyette olduğundan menfi tespit davası bekletici sorun yapılmalıdır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 07 Kasım 2024 tarihli kararına göre davalı alacaklının, muristen alacağının kalmadığını bildirmesi karşısında mirasın hükmen reddinin tespiti isteminin reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2024 tarihli kararına göre özel yetki ile dava açma ve takip yetkisi bulunmayan vekilin açtığı dava usulüne uygun açılmadığı gibi özel yetki eksikliğinin de eş öldüğü için giderilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 04 Aralık 2024 tarihli kararına göre temerrüt nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile, mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2024 tarihli kararına göre günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken, aynı yer - farklı yer ayrımı yapılması doğru olmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre temyiz dilekçesinin süresinde verilip verilmediği hususu, miktar yönünden temyizi kabil karar olup olmadığı hususundan önce incelenmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14 Ocak 2025 tarihli kararına göre mirasın reddi kararının kesinleşmesinden sonraki aşamada sanığın, kardeşine malı devretmesi şeklinde gerçekleşen eyleminde İİK 331 hükmündeki suç unsuru bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05 Mart 2025 tarihli kararına göre haczedilmezlik şikâyetine başvurulması İİK 22 hükmüne göre tedbir kararı verilmedikçe satış isteme süresini kendiliğinden durdurmaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada taraf seçimlik hakkını kullandığı için yeni davasında daha önce kullandığı seçimlik hakkın dışına çıkamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre kooperatif hissesi devrine ilişkin tasarruf tarihi itibariyle taşınmazın değeri belirlenerek bu miktarla ve alacak ve ferileriyle sınırlı olarak tasarruf iptal edilebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre davacının katılma alacağı borçlu eş tarafından ödenmiş olup davacının eksik kalan katılma alacağı bulunmadığından TMK 241 hükmü kapsamında açılan davanın reddi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre sulh hukuk mahkemesince iflâs hükümlerine göre gerçekleşen tasfiye sonucu arta kalan değerler için mirasbırakandan alacağı bulunanlar mirasçılara yönelterek dava açabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre tedbir kararını tapuda infaz ettirmeyen hâkimin hukuki sorumluluğu ancak davacının alacağının tahsili için tüm hukukî yollar tüketildikten sonra belli olacaktır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama gideri hükmedilmemesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre taşıma ilişkisine dayalı, birden çok kişi aleyhine, ihtiyari dava arkadaşlığı şeklinde açılan davalar, tüketici mahkemesinde görülmelidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06 Ocak 2025 tarihli kararına göre alacak veya işe iade davası, anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitine ilişkin davanın sonucunu bekletici mesele yaparak karar vermelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre dava konusu alacaktan fazla tedbir kararı vermek hâkimin tazminat sorumluluğunu doğurmaz
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre bölge adliye mahkemesinde belirsiz alacak davası açısından talep artırımı yapılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Kasım 2024 tarihli kararına göre eşin haberi olmaksızın, onun bilgisi ve rızası dışında müşterek konuta ses kayıt cihazı yerleştirilmek suretiyle elde edilen ses kayıtları hukuka aykırı delil niteliğindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre ilk kararı temyiz etmeyen ve bozma kararına karşı direnme kararı verilmesi gerektiği yönünde beyanda bulunan tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararı bulunmamaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre boşanma davasında borçlunun istemi ile taşınmazın şikayetçiye devrine karar verilmesi henüz tapuda borçlu adına kayıtlı taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczine engel değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre Dairemizin yerleşik içtihadı gereğince, orantısız pey sürme ihaleye açıkça fesat karıştırıldığı sonucunu doğuracaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Mart 2025 tarihli kararına göre uzun süre aynı evde yaşamaları nedeniyle ele geçirilmesi de mümkün olan makbuzların sırf davacının elinde bulunması dekontlara delil başlangıcı niteliğini kazandırmayacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre eşin parasını kripto paraya bağlama vakıası, günün ekonomik koşulları bağlamında bir yatırım aracı olarak yapılmasından dolayı boşanma açısından eşe kusur olarak yüklenemez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19 Kasım 2024 tarihli kararına göre dava tarihinden geriye dönük olarak doğmuş kira alacağının indirilmesi şeklinde uyarlama istenemeyeceği gözetilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Kasım 2024 tarihli kararına göre genel sebebe dayalı boşanma davası tamamen ıslahla özel sebebe dayalı boşanma olmadığı takdirde genel sebebe dayalı boşanma davasına dönüştürülebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre süresinde sunulan delil listesinde ilgili icra dosyasına dayanarak söz konusu belgelerin icra dosyasında olduğunu belirtmek söz konusu belgelerin inceleneceği sonucunu doğurmaz.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2025 tarihli kararına göre meskeniyet şikayetine konu taşınmaz üzerinde intifa hakkı bulunduğu hususunun göz önünde tutulması suretiyle kuru (çıplak) mülkiyet değerinin belirlenmesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16 Aralık 2024 tarihli kararına göre YK üyesi hakkında ibra edilmeme ve sorumluluk davası açılması kararı verilerek sorumluluk davası açılmışsa, pay sahibi YK üyesinin kararın iptali için hukukî yararı bulunmamaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre kıymet takdirine itiraz üzerine mahkemece alınan rapora itiraz edilmemiş olması, itiraz üzerine verilen kararın ihalenin feshi aşamasında incelenemeyeceği anlamına gelmez.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22 Ekim 2024 tarihli kararına göre dava dilekçesinde tanık deliline dayanmayan tarafın, davanın açılmasından altı gün sonra tanık listesini vermesi, HMK 145 hükmü kapsamında değerlendirilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Mart 2025 tarihli kararına göre istinaf incelemesi neticesinde tek bir anlaşmazlıkla ilgili olarak başvurunun hem esastan reddine hem de dosyanın geri gönderilmesine karar verilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre fiili ayrılık dönemi ve eşler arasında çekişmeli süreç dikkate alındığında tanık beyanlarında kadının bu dönemde sırf taziyeye katılmamasının sebebi açıklanmamıştır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19 Kasım 2024 tarihli kararına göre mahkemece dava konusu misli ile değişimine karar verilen aracın fatura bedeli üzerinden nisbi karar ilam harcına hükmedilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararına göre manevî tazminatın bölünmezliği ilkesi gereği manevî tazminat ıslah ile artırılamaz ise de nafakalar ıslah ile artırılabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05 Mart 2025 tarihli kararına göre limited şirketin varlık ve faaliyetlerinin sürdürülebilmesini etkileyecek nitelikte önemli miktarda malvarlığının satılmasına ait yetkinin genel kurula ait olduğu kabul edilmelidir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 09 Ocak 2025 tarihli kararına göre intikale konu değerin cüzi bir miktar oluşturmadığı gözetilerek davacının bahsi geçen intikal işlemi ile terekeyi benimsediğinin kabulü gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05 Mart 2025 tarihli kararına göre hükmü veren bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasından sonra HMK 124 hükmü gereği taraf teşkili sağlanabilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26 Kasım 2024 tarihli kararına göre Whatsapp mesajının davalıdan gelip gelmediği araştırılarak davalıdan gelmiş olması halinde yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre malın muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 26 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı eşin, diğer eşine verdiği borç parayı, diğer eşin de babasına gönderdiği somut olayda alacağın davalılardan tahsili isteminde, aile mahkemesi görevlidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07 Kasım 2024 tarihli kararına göre dava konusu eşyanın ayıpsız mislinin temin edilememesi durumu İİK 24 hükmü gereğince icra aşamasını ilgilendirmekte olup terditli hüküm kurulamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23 Aralık 2024 tarihli kararına göre kadın eş, erkek eşin yazışmalarını hukuka aykırı olarak yaydığı ve haberleşme gizliliğini ihlal etiğinin ispatlandığı anlaşıldığından kadın eş kusurludur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre eşin evlilik birliğinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla evden ayrıldığı ve geri dönmediği sabit olup boşanmaya karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre alacaklının icra müdürlüğünce harcın hesaplanabilmesi için harca esas değeri Türk Lirasıyla yazılı olarak belirtmesi alacağın Türk Lirası olarak talep edildiği sonucunu doğurmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre miras bırakanın geriye mal varlığı bırakması tek başına mal kaçırma iradesi olmadığını göstermez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 04 Aralık 2024 tarihli kararına göre davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin dava tarihindeki yabancı para karşılığı kur üzerinden hükmedilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre süreli ipotekte, ipotek süresinin, asıl alacağın vadesi olarak nitelendirilemeyeceği görüşü benimsenmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre rücu hakkında davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleştiğinden alacağın tamamına ödeme gününden itibaren faiz işletilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre vekilin kötüniyetle kanun yoluna başvurduğu gerekçesiyle vekile HMK 329/2 hükmü uyarınca disiplin para cezası verilmesi gerektiği görüşü kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının dava dilekçesindeki talebe bakılarak alacağın kesin nitelikte olduğundan bahisle istinaf başvurusunun usûlden reddine karar verilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2024 tarihli kararına göre davalı eş davaya cevap süresi dolmadan ve davaya cevap vermeden öldüğüne göre mirasçılar tarafından bildirilen deliller toplanarak yargılama yapılabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre davalı taraf cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğini beyan etmiş ise de, davacının bedelde muvazaa iddiasına karşı çıktığından geçerli bir kabulün varlığından söz edilemez.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre alacaklı, tahliye kararının alınmasından itibaren 1 yıllık süre içerisinde tahliye kararının infazını talep etmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Mart 2025 tarihli kararına göre aynı hususta bir kanun çıkarılmış olması usûlî kazanılmış hakkın istisnası olup usûle ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerekmektedir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre arabuluculuk tutanağı kapsamından sonuçlandırılan alacaklar bakımından gabinin (aşırı yararlanmanın) gerçekleşip gerçekleşmediği iddiası üzerinde durulmalıdır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı, mesajlaşmanın muhatabı olan davalının kocasının kız kardeşi olduğuna göre Whatsapp mesajının içeriği itibariyle HMK 202 hükmü uyarınca delil başlangıcı sayılmalıdır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre İİK 24 hükmü uygulanırken 0 km yeni araçta bulunup da ayıplı araçta bulunmayan aksamın değeri düşülmek suretiyle ayıplı aracın haciz tarihindeki değeri araştırılmalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 25 Aralık 2024 tarihli kararına göre delil davacı tarafından sunulduğundan ve ön inceleme duruşmasından hemen sonra ibraz edildiğinden, yargılamayı geciktirme amacı taşıdığından söz edilemez.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2024 tarihli kararına göre fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmî dava açılıp açıkça HMK 107 hükmü gereğince belirsiz alacak davası açıldığı bildirilmediğinden dava, kısmî dava olarak görülmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı, emredici hüküm gereği davasından feragat etmiş olduğundan amaca uygun sınırlandırma yöntemi olaya uygulanarak davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre karşı dava şeklinde açılan davada protokol uyarınca anlaşmalı boşanma talep ederek davasından feragat eden tarafın feragat beyanı, anlaşmalı boşanma olması durumunda geçerlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre süresiz ve koşulsuz döviz cinsinden taahhüt edilen yoksulluk nafakasının 18 yıllık süre sonunda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına bakıldığında uyarlanması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 27 Kasım 2024 tarihli kararına göre satış talebinin reddine ilişkin karar İİK 363 hükmünde sayılan işlemlerden olmadığından konu itibariyle kanun yolu açısından kesin niteliği bulunmamaktadır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre HMK 195 hükmü gereğince sözleşme aslının ibraz edilmesi için taraflara süre verilmesi veya bulunduğu yer hakkında açıklama yapılmasının istenilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Kasım 2024 tarihli kararına göre konkordato talebi üzerine geçici mühlet kararı veren Ticaret mahkemesinin verdiği ihtiyatî tedbir kararına aykırı davranan kimse hakkında disiplin hapis cezası verilebilir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 18 Aralık 2024 tarihli kararına göre davanın başında gider avansı yatırıldığı halde ek raporun davalılara tebliğini sağlayacak miktardan daha fazla masraf yatırtılmak istenmesinin nedeni ara karada gösterilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre istinaf kanun yoluna başvurmama belgesinin ve aslı ve onaylı suretinin kararı veren ülke kanunlarına göre bu belgenin kesinleşmeyi gösterir belge olarak kabul edilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17 Aralık 2024 tarihli kararına göre somut olayda davacı tüketici konumunda olduğundan sadece davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek karar verilmesi yerinde değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 05 Kasım 2024 tarihli kararına göre mirası reddeden borçlunun yasal mirasçısı olması halinde ancak bu mirasçıların haczin kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 05 Kasım 2024 tarihli kararına göre adresin, sanal ofis adresi olduğu iddiası, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılması karşısında sonuç doğurmaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17 Aralık 2024 tarihli kararına göre iki kişiden oluşan yönetim kurulunda toplantı ve karar nisabı iki olduğundan, dava konusu yönetim kurulu kararı yönünden toplantı ve karar nisabı sağlanması mümkün değildir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10 Aralık 2024 tarihli kararına göre ticari defterlerini sunmayan taraf bu davranışıyla kendi ticari defterlerinin incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Aralık 2024 tarihli kararına göre HMK 145 hükmü gereği kadın eşin, düğün fotoğraflarını geç sunmasının davayı geciktirme amacı taşıdığı anlaşılmadığından sunduğu deliller incelenmelidir.