Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2025 tarihli kararına göre borçlunun görev ve sıfatı, kendisinin daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle matbu olarak düzenlenen emre muharrer senetler, her bir taksit ödemesi için nama yazılı olarak ayrı ayrı düzenlenebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre icra takibine itiraz dilekçesi, alacaklıya tebliğ edilmediğinden itirazın iptali davasındaki bir yıllık hak düşürücü süre, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten itibaren başlar.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre davacının talebini açıklayarak dava değerini arttırdığını sözlü veya yazılı olarak bildirdiği anda yapılan ıslah geçerlidir ve hukukî sonuç doğurur.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2025 tarihli kararına göre kıymet takdirine itiraz üzerine verilen kararlar kesin olmakla beraber süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hâllerde bu kararın, ihalenin feshi istemi sırasında incelenmesi mümkündür.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17 Mart 2025 tarihli kararına göre erkeğin eşinin hastalığına gerekli ihtimamı göstermeyerek yeterli desteği sağlamama kusuru, kadının kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olup manevî tazminatı gerektirir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre istinaf incelemesinde hem başvurunun esastan reddine hem de gönderme kararı verilemez.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre alacaklı tarafa İİK 361 hükmüne göre muhtıra çıkarılmadan, alacaklı tarafın borçlu konumuna getirilerek haciz kararı verilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Temmuz 2025 tarihli kararına göre şirketin ihyası istemi çekişmesiz yargı işi niteliği taşıdığından ve çekişmesiz yargı işine ilişkin bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18 Kasım 2024 tarihli kararına göre ortaklık payı düşen borçlunun alacaklısı ancak hacizli hisselerin sermaye artışından önceki ve sonraki değeri arasındaki farktan kaynaklı zararının tazminini isteyebilir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 06 Şubat 2025 tarihli kararına göre taraf olmaktan çıkarılan kişi yararına vekalet ücreti verildiği için taraf başlığında da gösterilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre somut olayda, dürüstlük kuralı ve tarafların çelişkili davranma yasağını ihlâl eder nitelik taşıyan ıslaha değer verilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre ıslah kurumunun açıkça usûl hilesi yapılmasının bir aracı olarak kullanılması düşünülemez.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 10 Aralık 2024 tarihli kararına göre icra takibinde bulunan Katar Devleti siciline kayıtlı alacaklı tüzel kişinin teminat yatırma yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05 Kasım 2024 tarihli kararına göre dava konusu bonoda malen kaydı bulunmakla, davalı tarafından senet düzenlenmeden verildiği iddia edilen 500 Cumhuriyet altınının mal olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davalarında, Kamulaştırma Kanunu 14/3 hükmü açısından usûlî kazanılmış hak oluşamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davalarında, iştirak hâlinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre kadın eşin, erkek eşe boşanma davası aç demesi bir kusur olmadığı gibi ayrıca bu durum erkek eşin davranışlarına karşı ancak tepki niteliğindedir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 10 Haziran 2025 tarihli kararına göre terdit ilişkisi bulunan taleplerin mahkemece ayrılmasında bile, hem asli hem de fer'i talebin reddedilmesi durumunda davalı lehine vekalet ücretine hükmedilebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Haziran 2025 tarihli kararına göre takip yolunun değiştirilmesinden sonra iflâs yoluyla takibe ilişkin ödeme emri doğrudan TK 35 hükmü uyarınca borçlu şirkete tebliğ edildiğinden yapılan tebliğ işlemi usûlsüzdür.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2025 tarihli kararına göre meskeniyet şikayetinin kısmen kabulü durumunda, vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Haziran 2025 tarihli kararına göre ceza mahkemesince verilen hüküm kesinleştiğinden ilâm niteliğini kazanmış olup ilâm zamanaşımı süresi on yıl olarak uygulanmalıdır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre vasiyeti yerine getirme görevlisi sulh hukuk hâkiminden alacağı yetki ile vasiyetnamenin tenfizine yönelik işlemlerde bulunabilir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 03 Şubat 2025 tarihli kararına göre satış talebiyle birlikte peşin olarak yatırılması gereken satış giderlerinin yatırılmadığı gerekçesiyle takibin düşürülmesi talebine ilişkin verilen kararlara karşı kanun yolu açıktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Haziran 2025 tarihli kararına göre kişinin sözleşme tarihinde ayırt etme kabiliyetini yitirmiş olduğu ve fiil ehliyetine sahip olmadığı, bu hususta yeniden rapor alınmasının sonucu etkilemeyeceği açıktır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 29 Nisan 2025 tarihli kararına göre davalı arsa sahiplerinin yazılı muvafakatının alınması kaydının, TBK 170 hükmünde belirtilen koşul olarak kabulü mümkün değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kira sözleşmesine itiraz etmeyen borçlu icra mahkemesinde kira sözleşmesini inkâr edemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre davacının dava konusunu devretmesi durumunda, davalının tercihi aranmadan, devralan, davacının yerine re’sen geçerek yargılamada her zaman davada taraf sıfatını kazanacaktır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2025 tarihli kararına göre satıcı, sağlayıcı ve bağlı krediyi veren banka tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumlu olurlar.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre erkeğin gerçekleşen güven sarsıcı davranışları karşısında kadına kıskanç davranışlarda bulunma vakıası kusur olarak yüklenemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre Yargıtay’ın onama kapsamında değerlendirdiği kusurlu davranışın ispatlanmadığı gerekçesinden hareketle direnme kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14 Mayıs 2025 tarihli kararına göre görevsizlik kararı verilmesi durumunda, davanın HMK 1, 114/1-c ve 115/2 hükümleri uyarınca usûlden reddine şeklinde hüküm kurulması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14 Mayıs 2025 tarihli kararına göre iflâsta üçüncü şahsın elinde iken deftere kaydedilen malların mülkiyeti ancak genel mahkemelerde açılacak bir dava ile belirlenebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02 Temmuz 2025 tarihli kararına göre İİK 269 ve TBK 315 hükümleri gereğince otuz günlük temerrüt süresi içinde yan gider borcu ödenmediği için temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05 Şubat 2025 tarihli kararına göre GK kararının iptali davasında davayla bağlantılı kararın yürütmesinin durdurulması istendiğinden haksız tedbir nedeniyle şirketin zararları, TTK 451 kapsamında değerlendirilmelidir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 06 Mart 2025 tarihli kararına göre sabit tenkis oranı belirlenmeden kullanılan tercih hakkına dayanılarak hüküm verilmiş olması durumunda karşı taraf lehine kazanılmış bir hakkın doğduğundan bahsedilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Haziran 2025 tarihli kararına göre HMK Ek 1 hükmünün 2. fıkrasında yapılan değişiklik kapsamında kararın temyizi kabil olup olmadığının belirlenmesinde dava tarihinin esas alınması mümkün bulunmamaktadır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2025 tarihli kararına göre avans faizi isteme hakkı bulunan tarafın en yüksek mevduat faizi istemesi halinde, en yüksek mevduat faizini geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizine hükmedilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre davacı kadın vekilinin evlilik birliğinin devam ettirilmesi gerektiğini belirterek feragat etmesi, boşanma hükmünün kesinleşmiş olması nedeniyle herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre re’sen araştırılması gereken bir konuda davalının eksik bilgi ve belgeler üzerinden verilmiş bilirkişi raporuna itiraz etmemesi karşı taraf lehine usûlî kazanılmış hak doğurmaz
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07 Nisan 2025 tarihli kararına göre vekâlet ilişkisi çerçevesinde, tarafların aralarında anlaşmak suretiyle vekilin iade yükümlülüğünü ortadan kaldırmaları mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 13 Ocak 2025 tarihli kararına göre dava sebebinin ıslah edildiği tarih itibariyle zina davası açabilmek için Kanun'un öngördüğü hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre temsilcinin şahsi borcu için şirketi avalist gösterdiği, bu durumun da alacaklı lehtar tarafından bilinebileceği açık olduğuna göre avalin davacı şirketi bağlamayacağının kabulü gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre itirazın kaldırılması kararı BAM nezdinde kaldırıldığında icra takibinin devamını sağlayacak yeni bir itirazın kaldırılması kararı verilmeden icra müdürlüğü takibin devamını sağlayamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre taraf ehliyetinin dava açıldığı sırada mevcut olmaması ile dava açıldığı sırada var olmasına rağmen yargılamada son bulması hâlinde uygulanacak hükümler farklılık arz etmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 04 Kasım 2024 tarihli kararına göre yalnızca davalı üçüncü kişi hakkında tazminata hükmedilmesi gerekirken, borçlu konumunda olan ve takip yapılan davalı hakkında da tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15 Ocak 2025 tarihli kararına göre borçlunun kira ilişkisine ve kira miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında, İİK 269/2 hükmü gereğince kira ilişkisinin ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre bankanın ortak hesapta para olmasına rağmen haciz yazısına olumsuz cevap verdikten sonra dava dışı kişinin şahsi hesabından icra dosyasına para aktarması tazminat sebebi olamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre idarenin görevi olan gıda zehirlenmesi denetimi sonucu temiz çıkan ürünlerle ilgili numune ücretlerinin tüketiciden istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03 Şubat 2025 tarihli kararına göre evi ve ailesiyle ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, düzenli bir işinin olmadığı şeklindeki kusurlu davranışlar, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre katkı tespit edilmiş fakat katkının hangi oranda yapıldığı tespit edilememişse TMK 4 ve TBK 50 hükmü uyarınca, hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 06 Ocak 2025 tarihli kararına göre bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 15 Ocak 2025 tarihli kararına göre davacı tarafça herhangi bir vakıaya dayanılmadığından retle sonuçlanan önceki dava, yeni açılan eldeki dava açısından maddî anlamda kesin hüküm oluşturmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre 2012 tarihinden önce meydana gelen olaylarda PMF-1931 yaşam tablosunun, 2012 tarihinden sonraki olaylar yönünden ise TRH-2010 yaşam tablosunun uygulanması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre haciz ihbarnamesinin üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş muaccel bir alacağının bulunmaması nedeniyle tazminat davasının reddine karar verilirse maktu vekalet ücretine hükmedilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre İİK 366/1 hükmünün HMK hükümlerine atfı nedeniyle istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesinin verilmesi ve cevap dilekçesiyle katılma yoluyla istinafa başvurulması mümkündür.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10 Şubat 2025 tarihli kararına göre keşidecinin ancak kendi imzasının sahteliği iddiasında bulunabileceği ve lehtarın imzasının sahteliği iddiasında bulunarak menfi tespit talep edemeyeceği gözetilmelidir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre taşınmazın aynına ilişkin suya vaki müdahalenin önlenmesi istemli uyuşmazlığın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözülmesi hususunda kesin yetki söz konusudur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre müteselsil sorumlu davalı için verilen taraf sıfatı yokluğuna dair karar diğer davalının durumunu ağırlaştıracağından diğer davalının husumetine dair temyizde hukukî yararı vardır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre şirket hissesinin iptaline ve bu payın davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin ilâm, kesinleşmeden icra edilemez.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 20 Şubat 2025 tarihli kararına göre ihtarnamede verilen süreye göre erken açılmış bir dava varsa da, verilen ihtarname cevabına göre çekişme oluştuğu anlaşıldığından açılan dava görülmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre direnme kararında bozma ilâmına direnilmesine denilmekle yetinilmiş, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde usûlün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 13 Mart 2025 tarihli kararına göre kadın eşin ikrarının dışına çıkılarak zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü doğru değildir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 28 Nisan 2025 tarihli kararına göre somut olayda, murisin taşınmazlarını bakım karşılığı ve minnet duygusu ile oğluna temlik ettiği, mirasçılardan mal kaçırma amacının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre kararın mahkeme kaleminde memur vasıtasıyla bizzat tebliğ edildiği ancak tebligat evrakında tebliğ memurunun ad ve soyadının yazılı olmadığı anlaşıldığından yapılan tebliğ usûlsüzdür.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre senet metni dışına atılmış imzaların, düzenleyen lehine aval veren sıfatı ile atıldığının ve imza sahibinin de aval veren sıfatı ile sorumlu olduğunun kabulü mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre koşulların bulunması hâlinde sonradan gösterilen delillerin basit yargılama usûlünde de incelenmesi mümkündür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre borcu sona erdiren belgenin HMK sistematiğinde öngörülen sürede ibraz edilmesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15 Ocak 2025 tarihli kararına göre TTK 1188 hükmünün gerekçesinde de belirtildiği gibi yargı yolu ibaresinden, icra takibine başvurulan icra dairelerinin de anlaşılması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2025 tarihli kararına göre kesin süreye uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin de açıkça bildirilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre mahkeme hiç itiraz olmasa bile kendiliğinden ek rapor alabilir veya yeni bir bilirkişi incelemesi yapabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre dava konusu sosyal donatı alanları yönünden davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranması ayıp değil eksik ifa niteliği taşımaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11 Şubat 2025 tarihli kararına göre tahliye tahhütnamesine dayalı icra takibine ilişkin olarak açılan itirazın iptali davasında, sulh hukuk mahkemesi görevlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Mayıs 2025 tarihli kararına göre istinaf başvurusunun incelenmemiş olduğu gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesince sadakatsizlik vakıası yok sayılarak hükmün kurulması, kanunun açık ihlâli olup bozmayı gerektirir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre EDC tip çift kavramalı vites kutusu arızalarının üretimden kaynaklandığı ve değişimi yapılmasına rağmen giderilemediği gözetildiğinde misli ile değişimine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra boşanmak istemediğine dair beyanda bulunulması, boşanmanın fer'îlerinden feragat olarak yorumlanamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre aleyhimize olan kararın eksik inceleme sonucu verildiği, dolayısıyla usûl ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz ifadesi kanun yolu başvurusu açısından somut gerekçe içermemektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Şubat 2025 tarihli kararına göre temyiz taleplerinin değerlendirilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin maddî hata talebinin bu yönden kabulüyle onama ilâmı ortadan kaldırılmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre TK 21/1 hükmüne rağmen beyanı alınan kişinin sıfatı yazılmamışsa bu kişinin komşu, kapıcı veya yönetici sıfatlarından birine haiz olduğu takdirde tebligat usûlüne uygun olacaktır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2025 tarihli kararına göre uzaktan sunucu yedekleme servis sözleşmesine ilişkin maddî tazminat istemi, belirsiz alacak davası şeklinde talep edilebilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, kısmî olarak şeklinde açılan dava dilekçesi, belirsiz alacak davasına dair bir ibare içermediğinden kısmî dava olarak görülmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre avukatlık ücretine ilişkin hâkimin yüzde 10 ile yüzde 20 arasında bir belirleme yapması tamamen takdire yönelik olup alacağın belirli veya belirsiz olmasına yönelik değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre takdir hakkı denetlenebilir hâlde gerekçeye yansıtıldığına göre manevî tazminatın tümden kabul edilmesinin taleple bağlılık ilkesini ihlâl ettiğinden bahsedilemeyecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17 Mart 2025 tarihli kararına göre tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme gereği, usûlî kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Haziran 2025 tarihli kararına göre hükmü veren bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre İlk Derece Mahkemesi ile aynı gerekçe benimsenmiyorsa kararın BAM tarafından gerekçe hatası nedeni ile kaldırılıp uygun gerekçeyle yeniden esastan bir karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davaya konu işlem nedeniyle ifadeleri esas alınan tüm hastaların tanık sıfatıyla dinlenmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 08 Nisan 2025 tarihli kararına göre aynı davanın eki niteliğinde olan maddî tazminat ile ilgili kaldırma ve gönderme kararı verildiğinden bu karara karşı temyiz kanun yoluna gidilebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Mart 2025 tarihli kararına göre tanık listesi vermiş olan taraf, dava dosyasındaki belgelerde isimleri yazılı olan kişileri, tanık listesinde yazılı olmasa bile tanık olarak dinlenmesini isteyebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre yasa koyucu ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmasını mümkün görmemiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre usûlsüz tebligat halinde UYAP sisteminden borçlu tarafından ödeme emri açıldığından borçlunun bu tarih itibariyle takipten haberdar olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28 Nisan 2025 tarihli kararına göre gider avansı için ihtar yapılıp, kesin sürede yatırılmaması halinin sonucu olarak delil avansına ilişkin ihtaratın yapılmasından dolayı kesin sürenin sonuçları doğmayacaktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre aynı konuda çelişkili iki mercii kararının bulunmaması, kamu düzenine tekabül etmekle usûlî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre HMK 399/3 hükmüne göre kesinleşme tarihinden, davacının arabulucuya başvurma tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre istinaf ve temyiz sınırı belirlenirken davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması kanuna, hukuka ve hakkaniyete uygun bir değerlendirme olacaktır.