Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17 Eylül 2024 tarihli kararına göre UYAP ortamına cevap dilekçesi olarak yüklenen dilekçe içeriğinin istinaf dilekçesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23 Ekim 2024 tarihli kararına göre icra inkâr tazminatının hesaplanmasında esas alınacak, davaya konu edilen asıl alacak tutarı temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan temyiz yoluna gidilemez.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08 Şubat 2024 tarihli kararına göre davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Eylül 2024 tarihli kararına göre hâkimin takdir yetkisinde kalan tazminat talepleri yönünden Yargıtayın hükmü hatalı bulması hâlinde miktar bozması yerine hükmü düzelterek onama yetkisi bulunmamaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Mart 2024 tarihli kararına göre dava konusu aile konutuyla sınırlı olup dava tümüyle kabul edildiği halde, davanın kısmen kabul edildiği gerekçesiyle davalı lehine nispi vekâlet ücreti takdir edilemez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10 Eylül 2024 tarihli kararına göre idari yargı organlarınca verilen bir iptal kararının somut olayın özelliğine göre geçmişe etkili olmasında yasal bir engel bulunmamaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16 Eylül 2024 tarihli kararına göre itirazın iptali davasında zorunlu arabuluculuğa başvurulmuşsa davadaki bir yıllık hak düşürücü süre arabuluculuk anlaşamama tutanağının imza tarihinden itibaren başlamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2024 tarihli kararına göre avukatın ücrete hak kazanması için uyuşmazlık konusu hukuk dava dosyasına vekaletname sunarak dilekçe vermesi yeterlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02 Ekim 2024 tarihli kararına göre süresinde davaya cevap vermekle birlikte zamanaşımı savunmasında bulunmayan davalı bu savunmasını ıslah suretiyle sonradan ileri sürebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre belgenin aslının ibraz edilmemesi, o belgeye göre karar verilmesine engel teşkil etmemektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre HMK 216/1 hükmündeki belgenin aslının verilmiş olması şeklinde bir şart, somutlaştırma yükünün kapsamına sokulmamalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre takdiri indirim nedeni ile dava kısmen reddedildiğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yerinde olmuştur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11 Eylül 2024 tarihli kararına göre davalının ıslah dilekçesine karşı beyan süresi dolmadan karar verilmesi davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkını ihlal etmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 30 Eylül 2024 tarihli kararına göre somut olayda, davacı vekilinin azledildiği mahkemeye bildirilmediğinden azil mahkeme bakımından hüküm ifade etmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre resmî senetlerin sahteliği ön sorun olarak ileri sürülemeyeceği gibi sahtelik konusunda ayrı bir sahtelik davası açılması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararına göre tespit raporuna itiraz edilerek alacağın tartışmalı hale getirilmesi ve zarar miktarının tam ve kesin olarak belirlenememesinden dolayı belirsiz alacak davası açılabilir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2024 tarihli kararına göre HMK 17 hükmünde düzenlenen yetki, kesin yetki niteliğinde olup alacaklı tarafından sözleşmede belirlenen yerde takip başlatılması zorunludur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararına göre davacı tarafça ipoteğin kaldırılması davasından feragat edilmiş olmasından dolayı taahhütnameden de feragat edildiği sonucu çıkarılamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre olayların gösterdiği gelişmelere göre hükme etkili olan ve yargıyı yanılgıya götüren tüm olayların hile sayıldığı kabul edilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Eylül 2024 tarihli kararına göre maddi hata yoluyla hükmün ortadan kaldırılması ve uyuşmazlığın esasını tekrar karara bağlayacak şekilde yeniden yargılama yapılması mümkün değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11 Eylül 2024 tarihli kararına göre davalı şirketin yetkilisi ile yapılan Whatsapp yazışmasıyla ayıp ihbarında bulunulduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre hükmün infaz kabiliyetini taşımaması ve ilâmın yerine getirilmesi sırasında şüphe ve tereddüt uyandırması durumunda usuli kazanılmış
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre direnme kararlarına karşı taraflardan biri temyiz yoluna başvurmadıkça mahkemenin resen dosyayı Yargıtay’a gönderme yetkisi bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Temmuz 2024 tarihli kararına göre Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce hak düşürücü süre dolduğundan davalı yararına maddi anlamda kazanılmış hak doğduktan sonra açılan dava reddedilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre protokolde taraflarca kararlaştırılan oturma hakkının hükümde yazılmaması sadece protokolün kararın eki sayılmasına şeklindeki hüküm nedeniyle tavzih koşulları oluşmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre birden çok hukuki sebebe dayalı açılan tapu iptali ve tescil davalarında hasmın doğru şekilde belirlenebilmesi için her somut olayın özelliğine göre inceleme yapılmalıdır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Nisan 2022 tarihli kararına göre uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı halinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre erkeğin kendi işyerinde çalışmaya devam ederken çekilmiş kayıtları, hukuka aykırı elde edilmiş delil niteliğindedir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 05 Haziran 2024 tarihli kararına göre davanın açıldığı sırada bulunmayan dava açmaktaki hukuki yarar, ıslah yoluyla yargılama sırasında oluşabilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 20 Mart 2024 tarihli kararına göre ödeme emrine süresinde yapılan itirazda zamanaşımı def’i ileri sürülmüşse itirazın iptali davasında tekrar ileri sürülmese bile zamanaşımı def'i dikkate alınmalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre yüklenicinin feshin geçersizliğinin tespiti veya feshin haksız olduğunun tespiti şeklinde dava açması mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre doğmuş bir olumsuz görev uyuşmazlığında Uyuşmazlık Mahkemesince görevsizlik kararı kaldırılan mahkemenin yargılamaya kaldığı yerden devam etmesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre HMK 14 hükmündeki kesin yetki kuralı, merkezi Türkiye'de bulunan ve Türk yasalarına göre kurularak faaliyet gösteren tüzel kişilere uygulanabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10 Temmuz 2024 tarihli kararına göre kanun yolu aşamasında yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanun'un ek madde 6 hükmü karşısında miktar itibarıyla bu karara karşı istinaf kanun yolu açıktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Haziran 2024 tarihli kararına göre tahkikata yönelik bozma yapılmadığı halde bu husus nazara alınmadan usuli kazanılmış haklara riayet edilmemesi ve ıslaha geçerlilik tanınması hatalı olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre ikrar niteliğinde olan beyanlar karşısında yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın inançlı işlem bulunduğu hususu tartışmasız hâle gelmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının şartlarını taşımayan dava, kısmî dava olarak nitelendirilip yargılamanın aşamalarında tamamen ıslahla tam
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre kira bedelinin sözlü şekilde belirlendiği iddia edilmişse de yazılı sözleşmede bulunan hükümlerin aksi ancak yazılı bir delille ispatlanabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre gönderilmemesi gereken muhtıra sonucu davacının feragat beyanındaki iradesi mahkeme tarafından yanıltılmıştır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının şartlarını taşımayan davadaki talep artırımı dilekçesi, taleple bağlılık ilkesi gereği ıslah dilekçesi olarak dikkate alınamaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23 Mayıs 2024 tarihli kararına göre yabancı para alacağı takibinde, vade veya fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının gösterilmemesi dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine neden olur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre mal rejiminin tasfiyesine yönelik talebe ilişkin olarak niteliği gereği hem başvurunun esastan reddine hem de kararın kaldırılmasına karar verilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Aralık 2023 tarihli kararına göre somut olay açısından teminatın iadesi için yazı yazmasının yeterli olmasına rağmen bundan ısrarla kaçınan hakimin tazminat sorumluluğu bulunmaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 04 Haziran 2024 tarihli kararına göre elektronik tebligat yapılması gerekirken fiziki olarak tebligat yapılmışsa muhatabın öğrenme tarihini belirtmesi hukukî sonuç doğurmaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22 Şubat 2024 ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Ocak 2024 tarihli kararına göre HMK döneminde açılmış kısmî dava, tamamen ıslahla bile belirsiz alacak davasına dönüştürülemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 01 Nisan 2024 tarihli kararına göre terditli talep hakkında değerlendirme yapılmamış ve bir hüküm verilmemiş olması nedeniyle terditli talep yönünden kesin hüküm veya usuli kazanılmış hak oluşmaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19 Şubat 2024 tarihli kararına göre davalıdır şerhi işlenmesine dair verilen ara kararlar, ihtiyati tedbir kararı niteliğinde olmayıp istinaf yoluna tabi bulunmamaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre hakem Kurulu tarafsızlığın yargılama süresince korunması ve tarafsızlık şüphesini uyandıracak hal ve davranışlardan kaçınılması ilkesine aykırı hareket etmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Nisan 2024 tarihli kararına göre taraflar arasındaki her iki davada sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı arasında açık çelişki bulunduğundan yeniden araştırma yapılmalıdır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 13 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kural olarak, hak düşürücü süreden önce davayı kabul beyanına üstünlük tanınması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre eldeki dava diğer mirasçıların paylarını kapsamayıp onlar adına da açılmadığından diğer mirasçıların yahut tereke temsilcisinin katılmasına olanak yoktur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 25 Haziran 2024 tarihli kararına göre uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin kararlar, içtihadın birleştirilmesi kararları gibi tarafları ve mahkemeleri bağlayıcı bir sonuç doğurmazlar.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 25 Haziran 2024 tarihli kararına göre aynı bölge adliye mahkemesinin aynı dairesinin farklı yöndeki kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi mümkün değildir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 29 Nisan 2024 tarihli kararına göre ecrimisile ilişkin icra takibinde itirazın iptali isteği tamamen ıslahla ecrimisil alacağı davasına dönüştürülebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 01 Temmuz 2024 tarihli kararına göre aile kütüğündeki din bilgisine dair kaydın düzeltilmesine ilişkin davalarda temyiz kanun yoluna başvurulamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 01 Temmuz 2024 tarihli kararına göre aile kütüğündeki din bilgisine dair kaydın düzeltilmesine ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kadastro işlemlerinden doğan davalarda kesinlik sınırının tespitinde taşınmazın parasal değerinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2024 tarihli kararına göre usulüne uygun olarak verilen kesin süreye rağmen tanıklarını bildirmeyen ve sonraki ilk celsede de hazır etmeyen tarafın tanıkları dinlenemez.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 04 Mart 2024 tarihli kararına göre geçersizlik müeyyidesine bağlanan şekil eksikliğinin hakim tarafından taraflar ileri sürmeseler dahi, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2024 tarihli kararına göre mecburi dava arkadaşlığında yeminin hepsi tarafından eda edilmesi gerekir aksi halde bütün mecburi dava arkadaşları yeminden kaçınmış sayılacaklardır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09 Ocak 2024 tarihli kararına göre zamanaşımından dolayı davanın reddine ilişkin hüküm kurulması halinde aynı anda ve birlikte davanın esasına yönelik de reddine karar verilemez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 22 Nisan 2024 tarihli kararına göre HMK 181 hükmünde öngörülen kesin süre, duruşmada tutanağa geçirilmek suretiyle yapılan ıslah işleminin tamamlanması için verilmesi gereken bir süredir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre asıl alacağa bağlı olan ve asıl alacağın fer'îsi niteliğindeki faiz başlangıç tarihi yönünden kesinlik sınırı, kabul edilen miktar üzerinden belirlenmelidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02 Nisan 2024 tarihli kararına göre müterafik kusur indirimi, hakkaniyet indirimi olmadığından mahkemece kusur indirimi yapılması durumunda kısmen kabule ilişkin vekâlet ücreti hesaplanmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 02 Nisan 2024 tarihli kararına göre yargılamanın iadesi, iadesi istenilen davanın devamı niteliğinde olmayıp bilâkis yeni bir dava olduğundan dava tarihi itibariyle kesinlik sınırı belirlenmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30 Nisan 2024 tarihli kararına göre dava dilekçesinde açıkça Türk Lirası cinsinden talepte bulunan davacı, bu tercihinden dönerek ıslah dilekçesi vererek yabancı para üzerinden tahsil isteyemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Nisan 2024 tarihli kararına göre dosyaya sunulan yazışmaların nasıl elde edildiği net olarak anlaşılamadığından yazışmalar, hukuka aykırı yollarla elde edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre kira alacağı sözleşmeye göre belirlenirken ecrimisil rayice göre hesaplanacağından verilen kararlar birbirlerine karşı kesin hüküm dahi teşkil etmez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre içtihadı birleştirme kararından önce bam kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen asliye hukuk mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekmez.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre ferağa icbar davası, taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre bilinen son ücretler açısından doğru olan rapora itiraz etmeyen davacı taraf yeni araştırmalara göre ücretler değişmiş olsa da önceki raporla bağlıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre tevkil edilen avukatın istifa etmesi, ilgili vekaletnameye dayanılarak verilen yetki belgesini menfi yönde etkiler ancak asıl vekalet ilişkisine halel getirmez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Mart 2024 tarihli kararına göre davaların yığılması halinde taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi durumunda davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre asıl istinaf başvurusunda ileri sürülmeyen hususlar sonradan katılma yoluyla istinaf dilekçesinde ileri sürülebilir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2024 tarihli kararına göre HMK 125 hükmü gereği sadece önalım talebinden vazgeçilerek meydana gelmemiş bir zarardan dolayı tazminat talebinde bulunulması önalımın amacına uygun düşmez.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2024 tarihli kararına göre önalım hakkı sahibi davasını, dava konusunu devralana yöneltecek olursa, dava kural olarak ilk satıştaki bedel üzerinden devam edecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07 Mart 2024 tarihli kararına göre reddedilen hukuki sebebin öncelikle kabul edilmesi gerektiği yönünde karar istinaf edilmişse genel sebebe dayalı boşanma davasının kesinleştiğinden söz edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Mart 2024 tarihli kararına göre bilirkişi raporuyla bir kanaate ulaşılamayarak tanık beyanlarına başvurulduğu için uyuşmazlık imzanın atıldığını gören tanık beyanlarına göre çözülmelidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18 Ocak 2024 tarihli kararına göre tazminat talebinin işleyecek faizi ile birlikte tahsili talep edilmiş olup faiz türü belirtilmediğinden yasal faiz talebinde bulunulduğunun kabulü gerekir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 18 Nisan 2024 tarihli kararına göre bölge adliye mahkemesi dairelerinin çelişkili uygulamalarının sürekli ve istikrarlı şekilde olması durumunda uyuşmazlığın giderilmesi yoluna gidilebilir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2023 tarihli kararına göre tasarrufun iptali davasında usulüne göre verilen kesin süre içerisinde keşif ücreti yatırılmadığı için ispatlanamayan davanın reddi gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05 Şubat 2024 tarihli kararına göre davacı avukatın belirttiği anlaşma üzerinden hesaplama yapıp dava değerini belirleyerek dava açması mümkün olduğundan belirsiz alacak davası açamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Mart 2024 tarihli kararına göre ilk davadan farklı ve ilk davanın açıldığı tarihten sonra da devam ettiği iddia edilen yeni vakıalar ileri sürüldüğünden derdestlik itirazı reddedilmelidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre birden fazla Yargıtay dairesinin görev alanına giren uyuşmazlığın giderilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre somut olayda zararın kapsamının değil bedensel zararın niteliği ve unsurları öğrenildiğinden ıslah dilekçesindeki maddi tazminat zamanaşımına uğramamıştır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 12 Şubat 2024 tarihli kararına göre ek raporun hangi heyetten alınacağı ve bilirkişi sayısınca ne miktarda avansın yatırılması gerektiği kalem kalem açıkça belirtilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07 Şubat 2024 tarihli kararına göre az sayıda kalan dosyada görüş değiştirilerek bozma kararı verilmesinin hukuki güvenlik ve eşitlik ilkesi ile bağdaşmayacağı görüşü yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 05 Şubat 2024 tarihli kararına göre hak düşürücü sürenin varlığı halinde diğer vasiyetnamenin iptal sebeplerinin incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre hak düşürücü süre, hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması gereken ve davada itiraz olarak başvurulması zorunlu olan bir süredir.