Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23 Ekim 2024 tarihli kararına göre her hâlde ibaresinden kesinlikle şeklinde anlam çıkarılması da istifade edilen Güncel Türkçe Sözlüğün bir gereğidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09 Eylül 2024 tarihli kararına göre takas ileri sürülen alacak, idari yargıda değerlendirileceğinden takas itirazına ilişkin değerlendirme yapılmadığından icra inkar tazminatı hükmedilemez.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 05 Nisan 2022 tarihli kararına göre muvazaaya dayalı iptal davası, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı davayı bekletici sorun yapmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Eylül 2024 tarihli kararına göre davacı tam anlamıyla kendi kontrolündeki hesabından oğlunun hesabına, sahte imzayla gerçekleştirilen havale işlemi neticesinde zarara uğradığından banka sorumlu olmalıdır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 21 Ekim 2024 tarihli kararına göre iş sözleşmesi devam ederken arabuluculuk tutanağının baskı altında imzalanması ve bir örneğinin işçilere sonradan verilmesi arabuluculuk tutanağının iptalini gerektirir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 16 Ekim 2024 tarihli kararına göre sağ kalan eş, intifadan men tarihinden kabul edilen özgüleme davasının kesinleşmesi tarihine kadar ecrimisil ile sorumludur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16 Eylül 2024 tarihli kararına göre itirazın iptali davasında zorunlu arabuluculuğa başvurulmuşsa davadaki bir yıllık hak düşürücü süre arabuluculuk anlaşamama tutanağının imza tarihinden itibaren başlamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre Kazakistan İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için düzenlenen mahkemeye başvurma süreleri, zamanaşımı süresi niteliğindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararına göre somut olayda tacir olan davacı, protokol ve senetleri haciz sırasında manevi baskı altında imzaladığından korkutmanın koşulları oluşmuştur.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16 Mayıs 2024 tarihli kararına göre zorunlu arabuluculuk kapsamında olmayan kayıt kabul davasında arabulucuya başvuru yapılmışsa arabuluculuk aşamasında hak düşürücü süre işlemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararına göre borçlar hukuku hükümlerine tabi olan bir işçinin dava dilekçesindeki kıdem tazminatı talebi yönünden TBK 437 hükmüne göre değerlendirme yapılmalıdır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2024 tarihli kararına göre arabuluculuk dava şartı mahkemece resen inceleneceğinden ayrıca dava şartı arabuluculuk son (anlaşmama) tutanağının iptalini istemekte hukuki yarar bulunmamaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre cebri icra hukukuna ilişkin işlemlerde MÖHUK 47 hükmü uyarınca Türk mahkemelerinin ve icra iflas organlarının yetkisi milletlerarası yetki sözleşmeleri ile kaldırılamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre tasfiye konusu taşınmazın önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 19 Eylül 2024 tarihli kararına göre eksik ve kusurlu işler bedelinin hükme en yakın tarihteki piyasa rayiçleri esas alınarak tespit ettirilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre edinilmiş malın kredi borcu mal rejiminin sona ermesinden sonra devam ederse öncelikle henüz vadesi gelmeyen ödenmemiş borç miktarının, toplam borca oranı bulunmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre davacının amacı dışında seraları üretimde kullanmayarak fesih hakkını kullanmaması karşısında gelir kaybını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2024 tarihli kararına göre davalı idare, kamu gücünü kullanan ve tasarruf yetkisi olan bir kamu idaresi olduğundan, davacı şirketin bedeli ödediği anda ihtirazi kayıt koymasına gerek yoktur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12 Şubat 2024 tarihli kararına göre ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre taşınmazın el atıldığı tarihte belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunmadığı anlaşıldığından 2942 sayılı Kanun uyarınca taşınmaz arsa olarak kabul edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre üçüncü kişi vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil eden sözleşme ile bağlı sayılmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre davacı EPDK kararı uyarınca Danıştayın iptal kararından önceki dönemde fazladan ödediği bedeli davalıdan talep etmekte haklıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Mayıs 2024 tarihli kararına göre sadece soyut tanık beyanlarına göre taşınmazın davalının kişisel malı olarak kabul edilmesi hatalı olmuştur.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre yüklenicinin feshin geçersizliğinin tespiti veya feshin haksız olduğunun tespiti şeklinde dava açması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 29 Nisan 2024 tarihli kararına göre evlat edinilen küçüğün nüfus kaydındaki anne baba hanesine evlat edinenlerin adının yazılması nüfus müdürlüğünün görevi kapsamındadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre HMK 14 hükmündeki kesin yetki kuralı, merkezi Türkiye'de bulunan ve Türk yasalarına göre kurularak faaliyet gösteren tüzel kişilere uygulanabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Temmuz 2024 tarihli kararına göre Bölge Adliye Mahkemesince tasfiyenin yapılması durumunda malın sürüm değeri, bölge adliye mahkemesinin karar tarihine en yakın tarihe göre belirlenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre ikrar niteliğinde olan beyanlar karşısında yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın inançlı işlem bulunduğu hususu tartışmasız hâle gelmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2024 tarihli kararına göre somut olayda müşterek ve müteselsil kefil, icra emrinde borçlu olarak yer alamayacağı gibi tapu sicilindeki ilgili de değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre kefalet akdinde eş rızasının bulunup bulunmadığı hususunun mahkemece re'sen nazara alınması söz konusu değildir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Haziran 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının şartlarını taşımayan davadaki talep artırımı dilekçesi, taleple bağlılık ilkesi gereği ıslah dilekçesi olarak dikkate alınamaz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23 Mayıs 2024 tarihli kararına göre yabancı para alacağı takibinde, vade veya fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının gösterilmemesi dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine neden olur.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre mal rejiminin tasfiyesine yönelik talebe ilişkin olarak niteliği gereği hem başvurunun esastan reddine hem de kararın kaldırılmasına karar verilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Haziran 2024 tarihli kararına göre ziynetlerin kadın tarafından şahsi harcamaları için bozdurulduğunun ispat yükü davalı erkek üzerindedir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Haziran 2024 tarihli kararına göre Avukatlık Kanunu madde 35/A hükmü uyarınca düzenlenen tutanağın ilam niteliğinde kabul edilebilmesi için koşulsuz olması gerekmektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 08 Mayıs 2024 tarihli kararına göre Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle alınan idari yasak ve tedbirlerin etkin olduğu dönemle sınırlı olmak üzere TBK 138 hükmü uyarınca uyarlama talep edilebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre evlenmenin maddi şartları tarafların milli hukukuna ve şekli şartları ise evliliğin gerçekleştiği ülke hukukuna göre belirlenir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre davalıyla eşinin kolluktaki ifadeleri ve tanık beyanlarıyla davacının korkutulması suretiyle durumu ve yaşına göre aşırı yararlanmanın subjektif koşulları oluşmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre dava konusu pilon yeri kamulaştırılması nedeniyle arta kalan alanda yapılaşma yönünden kısıtlama getirilmediğinden değer azalışı olamayacağı anlaşılmıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Haziran 2024 tarihli kararına göre takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiz talep edebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22 Mayıs 2024 tarihli kararına göre borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato imkânının tanınmayacağı açıktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Nisan 2024 tarihli kararına göre taraflar arasındaki her iki davada sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağı arasında açık çelişki bulunduğundan yeniden araştırma yapılmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre açık oransızlığın bulunduğu durumlarda anılan belge ibraname değil ancak makbuz niteliğindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Nisan 2024 tarihli kararına göre takı sandığına konulan takı hangi cinse özgü ise ona, her iki cinse özgü ise ortak kabul edilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Nisan 2024 tarihli kararına göre erkeğe, kadına özgü bir takı takılmışsa, kadına; kadına, erkeğe özgü bir takı takılmışsa erkeğe ait olmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Nisan 2024 tarihli kararına göre kural olarak erkeğe takılanların hepsi erkeğin, kadına takılanların hepsi kadınındır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 08 Şubat 2024 tarihli kararına göre adi ortaklığın yaptığı iş nedeniyle üçüncü kişi nezdindeki ya da başka bir takip dosyasındaki alacaklarına doğrudan müzekkere ile haciz konulamaz.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 04 Mart 2024 tarihli kararına göre geçersizlik müeyyidesine bağlanan şekil eksikliğinin hakim tarafından taraflar ileri sürmeseler dahi, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre evlenme vaadiyle kandırılarak devredildiği iddia edilen taşınmazların devrinin irade sakatlığı yaratan bir davranışla yapılmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 24 Ocak 2024 tarihli kararına göre yüklenicinin hakettiği iş bedelinin tespiti için iş bedelinin fiziki oran yöntemi ile tespit edilip yapılan ödemelerin mahsubu ile sonuca gidilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Mart 2024 tarihli kararına göre karşı dava olarak ileri sürülen katılma alacağı açısından takas defi ileri sürülmese bile kanun gereği takas edilir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2024 tarihli kararına göre inşaatın yüklenici tarafından tamamlandığının kabul edilmesi fiili karine niteliğindedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20 Mart 2024 tarihli kararına göre katkı payı alacağından feragatin, artık değere katılma alacağı yönünden herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 18 Nisan 2024 tarihli kararına göre işe başlatmama suretiyle feshe bağlı alacaklar için işe iade davasından önce düzenlenen arabuluculuk başvurusundan ayrı başvuruda bulunulması gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kamulaştırma bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belge ibraz edilemediğinden kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin varlığından söz edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Mayıs 2024 tarihli kararına göre murisin bakım ihtiyacının ağırlığı ve devredilen taşınmazların niteliğine göre tüm taşınmazların devredilmiş olmasında makul sınırın aşıldığından söz edilemez.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre ek sözleşme, TBK 13 hükmü anlamında asıl sözleşmeyi değiştirici hükümler içermemesi, tamamlayıcı ve yan şartlar getirmesi nedeniyle geçerlidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2024 tarihli kararına göre davacı, iptalini istediği kararlara genel kurul tutanağında ret oyunu kullandığını belirtmiş ise de; bu ibareler açıkça muhalefet şerhi anlamına gelmemektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 06 Mayıs 2024 tarihli kararına göre sözleşmedeki cezai şart, gecikme zammı niteliğinde olup bu cezai şarta faiz işletilemez.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02 Nisan 2024 tarihli kararına göre müterafik kusur indirimi, hakkaniyet indirimi olmadığından mahkemece kusur indirimi yapılması durumunda kısmen kabule ilişkin vekâlet ücreti hesaplanmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30 Nisan 2024 tarihli kararına göre dava dilekçesinde açıkça Türk Lirası cinsinden talepte bulunan davacı, bu tercihinden dönerek ıslah dilekçesi vererek yabancı para üzerinden tahsil isteyemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kendisine tebligat yapılamayan mal sahibi bedele ve maddi hataya karşı tapudaki ferağ işleminden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açabilir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre içtihadı birleştirme kararından önce bam kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen asliye hukuk mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekmez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kooperatif ile üyesi arasındaki kira kaybı alacağına ilişkin eldeki davada uygulanması gereken zamanaşımı süresi beş yıldır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17 Ocak 2024 tarihli kararına göre gabin nedeniyle aşırı oranların kısmen iptali ile ücret normal oranlara indirildiğinden bu alacak için icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16 Nisan 2024 tarihli kararına göre üyelere bağımsız bölüm tapusu verilmemişse tazminat istemi, çıkma iradesi olarak değerlendirilerek beş ana başlıkta tazminat istemi incelenmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2024 tarihli kararına göre boşanma protokolündeki düzenleme duruşmada beyan edilmemiş ve hükümde de bir düzenleme yapılmamış olduğundan, mal rejiminin tasfiye edildiğinden bahsedilemez.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 12 Eylül 2023 tarihli kararına göre genel mahkemelerde açılan uyarlama davası, dar yetkili icra mahkemesi açısından bekletici sorun yapılamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Şubat 2024 tarihli kararına göre tasfiyeye konu taşınmaz üzerinde mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut bulunan intifa hakkı değerinin, taşınmazın değerinden mahsup edilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20 Şubat 2024 tarihli kararına göre müteselsil kefil sıfatıyla kredi sözleşmesini imzalayan eşin bu kefaletinin dört ay sonra kurulan ipotek işlemine muvafakat ettiği sonucu çıkarılamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07 Şubat 2024 tarihli kararına göre alacağın temliki hükümleri gereğince harici satış sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması yeterli görülerek satışın geçerli kabul edilmesi gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2024 tarihli kararına göre ekonomik faktörlerdeki değişiklikler ile rayiç kira artışları ve kiralananın durumuna ilişkin değişimler kira belirleme talepli davada değerlendirilecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2024 tarihli kararına göre kiranın belirlenmesinde genel uyarlama hükmü olan TBK 138 hükmü değil daha özel bir düzenleme olan TBK 344 hükmü uygulanmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 08 Şubat 2024 tarihli kararına göre bunun dışında karşılıklı olarak hiçbir şey talep edilmeyecektir şeklindeki beyan mal rejiminin tasfiyesi açısından tutanağa yazılmayan malları kapsamamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07 Şubat 2024 tarihli kararına göre sorumluluk riski kapsamında olmayan desteğin tam kusuruyla kendi ölümüne neden olmadan kaynaklı destekten yoksun kalma zararından sigortacı da sorumlu değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre evlilikte edinilen malın üçüncü kişiye ait olduğu iddiası ispatlanamadığından mal rejimi hükümlerindeki ispat kuralları gereği mal, edinilmiş mal sayılmalıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 07 Şubat 2024 tarihli kararına göre müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından bu yönde bir savunma olmasa da resen dikkate alınması gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 31 Ekim 2023 tarihli kararına göre bankadaki paranın TEFE - TÜFE endeksleri ile altın ve döviz fiyatları, memur maaş katsayıları ve benzer ekonomik etkenler gözetilerek güncellenmesi gerekir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2024 tarihli kararına göre korkutmanın önemini yitirdiği an, iradesi sakatlanan için korkunun silindiği, kendisini psikolojik açıdan güven içerisinde hissettiği andır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Mart 2024 tarihli kararına göre vade farkı kaydı olarak nitelendirilen kayıtlar, sözleşmenin ifası aşaması ile ilgili olmadığından faturanın olağan içeriğine dahil değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre şikâyet süresi geçirildiğinden ceza davasının açılamamış olması, bu davaya ilişkin zamanaşımı süresinin, tazminat davasına uygulanmasına engel değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre eylemin suç teşkil etmesi; cezai nitelik taşımasından hareketle mahkûmiyet veya takipsizlik kararı aranmaksızın ceza zamanaşımı uygulanacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07 Şubat 2024 tarihli kararına göre mal rejiminin tasfiyesi davasında döviz cinsi para yönünden döviz olarak tahsile karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Ocak 2024 tarihli kararına göre itiraz eden alacaklı deyiminden İİK 304 hükmünde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Mart 2024 tarihli kararına göre hukuki ilişki kooperatif üyelik ilişkisi olduğundan ayıbın niteliğine bakılmaksızın beş yıllık zamanaşımı süresi teslim tarihinden itibaren başlatılmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Mart 2024 tarihli kararına göre rekabet etmeme yükümlülüğünün süresine etki eden intifa sözleşmeleri ve kira sözleşmelerinin tamamı tek bir dikey anlaşma olarak kabul edilmiştir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 09 Ocak 2024 tarihli kararına göre somut olay açısından iki yıllık hak düşürücü sürenin son günü önalım hakkının kullanılmasının istenmesi dürüstlük ilkesi ile bağdaşmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre şekil bakımından geçersiz olan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre kısmî ifada da tarafların yaptıkları sözleşme ile bağlı oldukları kabul edilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07 Şubat 2024 tarihli kararına göre zarar veya onun faili, uzamış zamanaşımının bitmesinden sonra öğrenilmişse dava, öğrenme tarihinden itibaren kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılmalıdır.