Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28 Mayıs 2025 tarihli kararına göre takibe itiraz edilmesine rağmen kesinleşmemiş bir takipte haczin kabul edilerek takibin durması yerine borçlunun hacizle karşı karşıya kalması manevî tazminatı gerektirir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre tazminat miktarı belirlenerek bu miktara dava konusu poliçede yer alan KDV klozundaki koşullar çerçevesinde KDV bedelinin dâhil edilip edilemeyeceğine dair inceleme yapılmalıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05 Şubat 2025 tarihli kararına göre şartları varsa davacının genel haciz yolu ile başlattığı takiple alakalı itirazın iptali davasında İİK 45 hükmü değerlendirilerek takibin iptaline karar verilmesi mümkündür.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kefillerin, tüm kira müddetince ve kira sözleşmesinden kaynaklanan tüm borçları için kiralayanlar tarafından kiracının ibrasına kadar sorumlu olduğuna ilişkin madde geçersizdir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre kefilin uzayan dönemdeki sorumluluğunun azami hangi süreyle ve hangi miktarla sınırlı olacağının kira sözleşmesinde açıkça gösterilmiş olması da şarttır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre tahkim yargılaması sırasında yürütülen ceza soruşturmasının başlama tarihi ve kapsamı ile davacının kusurunun bulunmadığı gözetilip zamanaşımı def'inin reddine karar verilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09 Ocak 2025 tarihli kararına göre eşler arasında müşterek hesaplarda bulunan paranın diğer eş tarafından çekildiği iddiasıyla tahsili istemine ilişkin davanın, katılma alacağı davasını bekletici sorun yapması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 11 Aralık 2024 tarihli kararına göre müteselsil borçlu mirasçıların borcunun, mirasçı alacaklının iç ilişkideki payı oranında ortadan kalkacağının kabulü gerekir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 23 Aralık 2024 tarihli kararına göre meme küçültme sonrası memelerin hastanın bedenine göre büyük bırakılması ve göbek yağlarının alınması sonrasında oluşan izler nedeniyle tazminata karar verilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 22 Nisan 2025 tarihli kararına göre kişisel mal denkleştirmesi yapılırken tasfiye konusu taşınmazın edinme tarihindeki durumlarına göre edinme tarihindeki değerini etkileyecek faktörler gözetilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2024 tarihli kararına göre haksız feshin tespiti ve feshe bağlı sonuçları, eda işlemi içerdiğinden davacının hukukî yararı bulunmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre yapılan asgari ücret artışının ortalama bir kişi için bile tahmin edilemeyen olağan dışı bir artış olmadığı kabul edilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre mal rejimi tasfiyesinde bankadaki para enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın, döviz kurlarındaki, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışların ortalaması alınarak hesaplanmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası, mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı davasını bekletici sorun yapmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre terditli talepten sonra yargılama sırasında dilekçeyle bedel talebinde bulunulmadığı sadece aynen iade talebinde bulunulduğu belirtildiğinden aynen iade talebi incelenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre tarafların birbirlerini tanımaları ve sözleşmede yer alan bedel ile gerçek bedel arasındaki fark, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığının ispatı bağlamında yeterli görülmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16 Nisan 2025 tarihli kararına göre iş saatleri dışında davalı şirket çalışanlarının otelde kaldıkları dönemde işin yapılması ile ilgili olmayan zaman diliminde gerçekleştirdiği fiillerden davalı sorumlu tutulamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada taraf seçimlik hakkını kullandığı için yeni davasında daha önce kullandığı seçimlik hakkın dışına çıkamaz.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2025 tarihli kararına göre 06 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremde DASK tarafından muafiyet düşüldükten sonra kalan sigorta bedelinin tamamı davacıya ödendiğinden DASK’ın sorumluluğu bulunmamaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre davacının katılma alacağı borçlu eş tarafından ödenmiş olup davacının eksik kalan katılma alacağı bulunmadığından TMK 241 hükmü kapsamında açılan davanın reddi gerekir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06 Ocak 2025 tarihli kararına göre alacak veya işe iade davası, anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitine ilişkin davanın sonucunu bekletici mesele yaparak karar vermelidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2025 tarihli kararına göre hasarlı trafik kazalarında olay yerini terk ile gerekli belgelerin düzenlenmemesi durumunda sigortacı üçüncü kişilere yaptığı ödeme nedeniyle sigortalısına rücu edebilir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 17 Aralık 2024 tarihli kararına göre mahkemece depo ettirilen önalım bedelinin her üç ayda oluşan faiz gelirinin ana paraya eklenerek oluşan toplam rakam üzerinden yeniden nemalandırılması gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19 Kasım 2024 tarihli kararına göre dava tarihinden geriye dönük olarak doğmuş kira alacağının indirilmesi şeklinde uyarlama istenemeyeceği gözetilmelidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16 Aralık 2024 tarihli kararına göre dava tarihinden sonra gerçekleşen ifa kısımları ihtirazı kayıtla gerçekleşmiş ifa olup uyarlama istenmesine engel olmayacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 26 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı eşin, diğer eşine verdiği borç parayı, diğer eşin de babasına gönderdiği somut olayda alacağın davalılardan tahsili isteminde, aile mahkemesi görevlidir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre arabuluculuk tutanağı kapsamından sonuçlandırılan alacaklar bakımından gabinin (aşırı yararlanmanın) gerçekleşip gerçekleşmediği iddiası üzerinde durulmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre süresiz ve koşulsuz döviz cinsinden taahhüt edilen yoksulluk nafakasının 18 yıllık süre sonunda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına bakıldığında uyarlanması gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Aralık 2024 tarihli kararına göre HMK 145 hükmü gereği kadın eşin, düğün fotoğraflarını geç sunmasının davayı geciktirme amacı taşıdığı anlaşılmadığından sunduğu deliller incelenmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 24 Şubat 2025 tarihli kararına göre borcun aslı yabancı para alacağı ise alacaklı, borcun fiili ödeme günündeki TL karşılığı döviz veya doğrudan TL olarak talepte bulunma konusunda seçimlik hakkı bulunmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Şubat 2025 tarihli kararına göre mal rejiminin tasfiyesi davalarında ayrıca şirket adına kayıtlı mal varlığına ihtiyatî tedbir kararı verilemez.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17 Aralık 2024 tarihli kararına göre kişisel malın satışından elde edilen paranın tasfiye konusu taşınmazın bedelinin tamamını karşılandığından ikame mal kuralı gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 24 Şubat 2025 tarihli kararına göre arabuluculuk son tutanak tarihinden sonra muaccel hâle gelen dönem için arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usûlden reddine karar verilmelidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Ocak 2025 tarihli kararına göre alacaklının paranın değer kaybını önlemek için döviz, altın, vadeli mevduat hesabı gibi yatırımlara yönelmesi doğal olduğundan temerrüt faizi üzerinde aşkın zararı oluşmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05 Şubat 2025 tarihli kararına göre aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte, ortağın uzun süre kooperatife uğramaması ve aidat borcunu takip etmemesi üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği anlamına gelir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre somut olay bakımından Sınai Mülkiyet Kanunu ile haksız rekabet hükümlerinin birlikte uygulanmasını gerektiren kümülatif korumanın uygulama alanı kalmadığı gözetilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre hangi mal için ne miktar talepte bulunduğunu bildirmeyen davacı tarafa süre verilmeli, talebini açıklamazsa her bir mal için eşit alacak talebinde bulunduğu kabul edilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07 Kasım 2024 tarihli kararına göre mal rejiminin tasfiyesinde devrin bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış iradesinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık olması gerekir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15 Ekim 2024 tarihli kararına göre iradi taraf değişikliğinden önce yeni tarafa karşı arabuluculuk başvurusu yapılıp sonuçlandırılmışsa dava şartının tamamlandığı kabul edilmelidir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23 Ekim 2024 tarihli kararına göre müteselsil kefil borçluya, genel haciz yoluyla ilamsız takibin yanı sıra maliki olduğu ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesine yönelik ilamlı icra takibi de yapılabilir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25 Aralık 2024 tarihli kararına göre 01 Eylül 2023 tarihinden sonra TTK 792 hükmü kapsamında açılan çek istirdadı davası, arabuluculuk dava şartı kapsamındadır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 12 Kasım 2024 tarihli kararına göre ıslah edilen miktara ilişkin seçimlik hakkı Türk Lirası üzerinden kullanıldığından bu miktara ilişkin olarak ıslah tarihindeki döviz kuru esas alınmalıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 08 Mayıs 2024 tarihli kararına göre karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortacısına karşı açılacak davalar, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre satışın zamanı hakkında hüküm yer almasa da, taşınmazın satışı için makul bir sürenin geçmesinden dolayı davalının satışa yanaşmaması hakkın kötüye kullanılmasıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02 Ekim 2024 tarihli kararına göre sözleşmenin feshinin haksız olduğu kabul edildiğine göre davacı yüklenici hem müspet hem de menfi zararını talep edebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07 Mart 2024 tarihli kararına göre raporda TÜFE oranları baz alınarak yapılan güncellemeye dair o tarih itibarıyla davacı lehine olan hesaplamaya itiraz etmemesi, davalı lehine usûlî kazanılmış hak oluşturamaz.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 15 Ekim 2024 tarihli kararına göre borçlunun kusurlu olması ve diğer tarafın haklı olarak sözleşmeyi feshetmesi halinde artık dönme cezasını talep etmesi mümkün değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre daha önce yapılan kamulaştırma işleminin kesinleşen kadastro sonucu tapuya işlendiğinden işbu şerh tapu kaydında terkin edilmediği müddetçe tazminat talep edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Ekim 2024 tarihli kararına göre yükleniciye inşaatı yasal hâle getirip iskân ruhsatı alması için birden fazla kez süre tanınsa bile yeniden süre verilmesi arsa sahibinin mağduriyetine yol açmayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27 Kasım 2024 tarihli kararına göre taraflar arasındaki sözleşme tarihi itibariyle hesaplanan cezaî şartın davalı şirketin ekonomik mahvına neden olmayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 10 Haziran 2024 tarihli kararına göre TBK 158 hükmü kapsamına derdestlik nedenine dayalı verilmiş ret hükmü de girmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23 Ekim 2024 tarihli kararına göre poliçe kapsamında sigorta tazminatını talep hakkı sigortalıya ait olduğundan davacının sigorta poliçesine dayalı olarak davalı TARSİM’den sigorta tazminatını talep edemez.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 25 Eylül 2024 tarihli kararına göre davalı arsa sahibinin savunması takas değil mahsup niteliğinde olduğundan her zaman ileri sürülebilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 02 Aralık 2024 tarihli kararına göre arabuluculuk anlaşma tutanağına icra edilebilirlik şerhinin verilmesine ilişkin başvuruda talep eden lehine vekalet ücreti hükmedilemez.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 10 Ekim 2024 tarihli kararına göre sözleşme sona ermediği halde feshe bağlı ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti konusunda yapılan anlaşma geçerli değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02 Ekim 2024 tarihli kararına göre bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13 Mayıs 2024 tarihli kararına göre kefillerin, eşlerinin bankayla yaptığı sözleşmeye muvafakat ettiklerini beyan ettikten sonra başlangıçtaki eksikliği ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre tanınması ve tenfizi istenen karar, mahkemenin kendi usul kurallarına göre vasiyetin açılması işlemi niteliğinde olup mahkeme kararı olmadığından kesinleştirilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23 Ekim 2024 tarihli kararına göre her hâlde ibaresinden kesinlikle şeklinde anlam çıkarılması da istifade edilen Güncel Türkçe Sözlüğün bir gereğidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09 Eylül 2024 tarihli kararına göre takas ileri sürülen alacak, idari yargıda değerlendirileceğinden takas itirazına ilişkin değerlendirme yapılmadığından icra inkar tazminatı hükmedilemez.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 05 Nisan 2022 tarihli kararına göre muvazaaya dayalı iptal davası, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı davayı bekletici sorun yapmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25 Eylül 2024 tarihli kararına göre davacı tam anlamıyla kendi kontrolündeki hesabından oğlunun hesabına, sahte imzayla gerçekleştirilen havale işlemi neticesinde zarara uğradığından banka sorumlu olmalıdır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 21 Ekim 2024 tarihli kararına göre iş sözleşmesi devam ederken arabuluculuk tutanağının baskı altında imzalanması ve bir örneğinin işçilere sonradan verilmesi arabuluculuk tutanağının iptalini gerektirir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 16 Ekim 2024 tarihli kararına göre sağ kalan eş, intifadan men tarihinden kabul edilen özgüleme davasının kesinleşmesi tarihine kadar ecrimisil ile sorumludur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16 Eylül 2024 tarihli kararına göre itirazın iptali davasında zorunlu arabuluculuğa başvurulmuşsa davadaki bir yıllık hak düşürücü süre arabuluculuk anlaşamama tutanağının imza tarihinden itibaren başlamaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 27 Haziran 2024 tarihli kararına göre Kazakistan İş Kanunu'nun bireysel iş uyuşmazlığının çözümü için düzenlenen mahkemeye başvurma süreleri, zamanaşımı süresi niteliğindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararına göre somut olayda tacir olan davacı, protokol ve senetleri haciz sırasında manevi baskı altında imzaladığından korkutmanın koşulları oluşmuştur.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16 Mayıs 2024 tarihli kararına göre zorunlu arabuluculuk kapsamında olmayan kayıt kabul davasında arabulucuya başvuru yapılmışsa arabuluculuk aşamasında hak düşürücü süre işlemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18 Eylül 2024 tarihli kararına göre borçlar hukuku hükümlerine tabi olan bir işçinin dava dilekçesindeki kıdem tazminatı talebi yönünden TBK 437 hükmüne göre değerlendirme yapılmalıdır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2024 tarihli kararına göre arabuluculuk dava şartı mahkemece resen inceleneceğinden ayrıca dava şartı arabuluculuk son (anlaşmama) tutanağının iptalini istemekte hukuki yarar bulunmamaktadır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre cebri icra hukukuna ilişkin işlemlerde MÖHUK 47 hükmü uyarınca Türk mahkemelerinin ve icra iflas organlarının yetkisi milletlerarası yetki sözleşmeleri ile kaldırılamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Eylül 2024 tarihli kararına göre tasfiye konusu taşınmazın önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 19 Eylül 2024 tarihli kararına göre eksik ve kusurlu işler bedelinin hükme en yakın tarihteki piyasa rayiçleri esas alınarak tespit ettirilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre edinilmiş malın kredi borcu mal rejiminin sona ermesinden sonra devam ederse öncelikle henüz vadesi gelmeyen ödenmemiş borç miktarının, toplam borca oranı bulunmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28 Şubat 2024 tarihli kararına göre davacının amacı dışında seraları üretimde kullanmayarak fesih hakkını kullanmaması karşısında gelir kaybını ileri sürmesi, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2024 tarihli kararına göre davalı idare, kamu gücünü kullanan ve tasarruf yetkisi olan bir kamu idaresi olduğundan, davacı şirketin bedeli ödediği anda ihtirazi kayıt koymasına gerek yoktur.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12 Şubat 2024 tarihli kararına göre ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24 Nisan 2024 tarihli kararına göre taşınmazın el atıldığı tarihte belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunmadığı anlaşıldığından 2942 sayılı Kanun uyarınca taşınmaz arsa olarak kabul edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre üçüncü kişi vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil eden sözleşme ile bağlı sayılmaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06 Haziran 2024 tarihli kararına göre davacı EPDK kararı uyarınca Danıştayın iptal kararından önceki dönemde fazladan ödediği bedeli davalıdan talep etmekte haklıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Mayıs 2024 tarihli kararına göre sadece soyut tanık beyanlarına göre taşınmazın davalının kişisel malı olarak kabul edilmesi hatalı olmuştur.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02 Temmuz 2024 tarihli kararına göre yüklenicinin feshin geçersizliğinin tespiti veya feshin haksız olduğunun tespiti şeklinde dava açması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 29 Nisan 2024 tarihli kararına göre evlat edinilen küçüğün nüfus kaydındaki anne baba hanesine evlat edinenlerin adının yazılması nüfus müdürlüğünün görevi kapsamındadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Haziran 2024 tarihli kararına göre HMK 14 hükmündeki kesin yetki kuralı, merkezi Türkiye'de bulunan ve Türk yasalarına göre kurularak faaliyet gösteren tüzel kişilere uygulanabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Temmuz 2024 tarihli kararına göre Bölge Adliye Mahkemesince tasfiyenin yapılması durumunda malın sürüm değeri, bölge adliye mahkemesinin karar tarihine en yakın tarihe göre belirlenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03 Temmuz 2024 tarihli kararına göre ikrar niteliğinde olan beyanlar karşısında yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın inançlı işlem bulunduğu hususu tartışmasız hâle gelmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Haziran 2024 tarihli kararına göre somut olayda müşterek ve müteselsil kefil, icra emrinde borçlu olarak yer alamayacağı gibi tapu sicilindeki ilgili de değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15 Şubat 2024 tarihli kararına göre kefalet akdinde eş rızasının bulunup bulunmadığı hususunun mahkemece re'sen nazara alınması söz konusu değildir.