Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2025 tarihli kararına göre kesin süreye uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin de açıkça bildirilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21 Mayıs 2025 tarihli kararına göre mahkeme hiç itiraz olmasa bile kendiliğinden ek rapor alabilir veya yeni bir bilirkişi incelemesi yapabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Mayıs 2025 tarihli kararına göre istinaf başvurusunun incelenmemiş olduğu gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesince sadakatsizlik vakıası yok sayılarak hükmün kurulması, kanunun açık ihlâli olup bozmayı gerektirir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Ocak 2025 tarihli kararına göre boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra boşanmak istemediğine dair beyanda bulunulması, boşanmanın fer'îlerinden feragat olarak yorumlanamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre aleyhimize olan kararın eksik inceleme sonucu verildiği, dolayısıyla usûl ve yasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz ifadesi kanun yolu başvurusu açısından somut gerekçe içermemektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Şubat 2025 tarihli kararına göre temyiz taleplerinin değerlendirilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin maddî hata talebinin bu yönden kabulüyle onama ilâmı ortadan kaldırılmalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27 Şubat 2025 tarihli kararına göre uzaktan sunucu yedekleme servis sözleşmesine ilişkin maddî tazminat istemi, belirsiz alacak davası şeklinde talep edilebilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, kısmî olarak şeklinde açılan dava dilekçesi, belirsiz alacak davasına dair bir ibare içermediğinden kısmî dava olarak görülmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre avukatlık ücretine ilişkin hâkimin yüzde 10 ile yüzde 20 arasında bir belirleme yapması tamamen takdire yönelik olup alacağın belirli veya belirsiz olmasına yönelik değildir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre takdir hakkı denetlenebilir hâlde gerekçeye yansıtıldığına göre manevî tazminatın tümden kabul edilmesinin taleple bağlılık ilkesini ihlâl ettiğinden bahsedilemeyecektir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17 Mart 2025 tarihli kararına göre tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme gereği, usûlî kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Haziran 2025 tarihli kararına göre hükmü veren bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre İlk Derece Mahkemesi ile aynı gerekçe benimsenmiyorsa kararın BAM tarafından gerekçe hatası nedeni ile kaldırılıp uygun gerekçeyle yeniden esastan bir karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davaya konu işlem nedeniyle ifadeleri esas alınan tüm hastaların tanık sıfatıyla dinlenmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 08 Nisan 2025 tarihli kararına göre aynı davanın eki niteliğinde olan maddî tazminat ile ilgili kaldırma ve gönderme kararı verildiğinden bu karara karşı temyiz kanun yoluna gidilebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Mart 2025 tarihli kararına göre tanık listesi vermiş olan taraf, dava dosyasındaki belgelerde isimleri yazılı olan kişileri, tanık listesinde yazılı olmasa bile tanık olarak dinlenmesini isteyebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre yasa koyucu ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmasını mümkün görmemiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28 Nisan 2025 tarihli kararına göre gider avansı için ihtar yapılıp, kesin sürede yatırılmaması halinin sonucu olarak delil avansına ilişkin ihtaratın yapılmasından dolayı kesin sürenin sonuçları doğmayacaktır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre aynı konuda çelişkili iki mercii kararının bulunmaması, kamu düzenine tekabül etmekle usûlî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre HMK 399/3 hükmüne göre kesinleşme tarihinden, davacının arabulucuya başvurma tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre istinaf ve temyiz sınırı belirlenirken davalı tarafın ileri sürdüğü taleplerin de nazara alınması kanuna, hukuka ve hakkaniyete uygun bir değerlendirme olacaktır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre taleple bağlılık ilkesi sadece davacının değil, davalının da taleplerinin nazara alınmasını emretmektedir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre BAM tarafından kurulan hükümde nisbi karar ve ilâm harcı alındıktan sonra istinaf yargılaması yapıldığından bahisle ayrıca istinaf karar ve ilâm harcına hükmedilmesi hatalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 19 Mart 2025 tarihli kararına göre hakem bilirkişi raporu hakkında HMK 439 hükmü kapsamında hakem kararının iptal davası açılamayacağından hukukî bir temele dayanmayan davanın usûlden reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre davacı vekili belirlenen duruşma gün ve saatini kalemden veya UYAP sisteminden öğreneceğine dair bir talebi olmaksızın mazeret dilekçesi sunduğundan vekile tebligat yapılmalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 22 Ocak 2025 tarihli kararına göre İİK 94/2 hükmünde özel olarak düzenlenen ve sadece tapu iptal ve tescil istemine yönelik olan bu davanın ıslah edilerek bedele dönüştürülmesi mümkün değildir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07 Nisan 2025 tarihli kararına göre HMK 329 hükmündeki talepler, hâkimin takdirinde olduğundan bu taleplerin reddedilmesi durumunda talep eden aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 25 Mart 2025 tarihli kararına göre yargılamanın iadesi davasının kabulle sonuçlanması halinde hukukî yararı kaldıracak Türk Mahkemelerince verilmiş boşanma hükmü de olmayacağından bu davanın sonucu beklenmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre kiracılık sıfatının tespiti davasında, davacı yararına harcı yatırılan bir yıllık kira bedeli üzerinden nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre talimat yoluyla dinleneceği hususunda taraf vekilleri bilgilendirilerek taraf vekillerine tanıkların dinleneceği gün ve saatin bildirilmesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Nisan 2025 tarihli kararına göre zamanaşımı def'inin reddi hususunda davacı yararına usûlî kazanılmış hak oluşmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06 Şubat 2025 tarihli kararına göre başhakemin oğlunun, hakemin kurucusu olduğu hukuk bürosunda çalışması, hakem kararının iptali koşullarını oluşturmaktadır.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre usûl hukukumuzda davalının UYAP sisteminden silinmesi şeklinde bir yöntem ve usûl yer almamaktadır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 18 Mart 2025 tarihli kararına göre iradi taraf değişikliği talebinden önce arabuluculuk faaliyetinin tamamlanmış olması hâlinde, arabuluculuk dava şartının gerçekleştiği kabul edilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11 Mart 2025 tarihli kararına göre tahkim şartı sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar için geçerli olup temel ilişkiden bağımsız munzam zarar taleplerini kapsamadığından uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemeler yetkilidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 21 Nisan 2025 tarihli kararına göre ıslah dilekçesi verilerek boşanma davasının eki niteliğinde olan maddî ve manevî tazminat isteminde bulunulabilir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre mahkemece mazeret dilekçesinin kabulüne karar verilmesine rağmen davacı yanın yokluğunda ve sözlü yargılama için ayrı bir gün belirlenmeksizin karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 17 Nisan 2025 tarihli kararına göre aynı bölge adliye mahkemesinin aynı dairesinin farklı yöndeki kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlığın giderilmesi talep edilemez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26 Mayıs 2025 tarihli kararına göre 3533 sayılı Kanun kapsamında kurumlar arasındaki uyuşmazlıklar ile ilgili olarak Hakem sıfatıyla açılan davalara hakem sıfatıyla en yüksek dereceli hukuk hâkimi bakmalıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23 Ocak 2025 tarihli kararına göre tarafın gerekçeli kararın kendisine tebliğinden önce kararı süre tutum dilekçesi adıyla istinaf ettiğini belirtir dilekçe sunması, istinaf iradesini açıkça ortaya koymaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Nisan 2025 tarihli kararına göre geriye yürümeme ilkesi ve ıslah işleminin yapılmakla tamamlanmış usûlî işlem teşkil etmesi nedeniyle eldeki davada bu yeni hükmün uygulanamayacağı açıktır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10 Mart 2025 tarihli kararına göre mahkeme, kiracının menfaatlerini de göz önünde tutmak suretiyle kiralananın gösterilmesi hususunda hakkaniyete uygun şekilde ihtiyatî tedbir kararı verebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre temyiz itirazları daha önce Özel Dairece reddedilen tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararı bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulundan sözü edilen kurul raporları arasındaki farklılığa ilişkin çelişkileri giderici ve açıklayıcı rapor alınmalıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2024 tarihli kararına göre haksız feshin tespiti ve feshe bağlı sonuçları, eda işlemi içerdiğinden davacının hukukî yararı bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre taşınmazın baştan beri tescil harici bırakılan kısımda kaldığı belirlendiği taktirde hasımdaki bu eksikliğin haklı bir yanılma olarak kabul edilmesi gerekir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14 Nisan 2025 tarihli kararına göre Başkanlar Kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre terditli talepten sonra yargılama sırasında dilekçeyle bedel talebinde bulunulmadığı sadece aynen iade talebinde bulunulduğu belirtildiğinden aynen iade talebi incelenmelidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre ön inceleme duruşmasından sonra davadan feragat edildiğinden maktu karar harcı 2/3 oranında alınması gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 06 Mart 2025 tarihli kararına göre tasarrufun iptaline ilişkin olarak verilen ihtiyati haciz kararının infazına ilişkin inceleme görevi, tasarrufun iptali davasının yargılamasında görevli olan mahkemedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2024 tarihli kararına göre özel yetki ile dava açma ve takip yetkisi bulunmayan vekilin açtığı dava usulüne uygun açılmadığı gibi özel yetki eksikliğinin de eş öldüğü için giderilemeyeceği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09 Nisan 2025 tarihli kararına göre temyiz dilekçesinin süresinde verilip verilmediği hususu, miktar yönünden temyizi kabil karar olup olmadığı hususundan önce incelenmesi gerekir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 15 Nisan 2025 tarihli kararına göre açılmamış sayılmasına karar verilen dosyada taraf seçimlik hakkını kullandığı için yeni davasında daha önce kullandığı seçimlik hakkın dışına çıkamaz.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre tedbir kararını tapuda infaz ettirmeyen hâkimin hukuki sorumluluğu ancak davacının alacağının tahsili için tüm hukukî yollar tüketildikten sonra belli olacaktır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 26 Şubat 2025 tarihli kararına göre dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama gideri hükmedilmemesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03 Mart 2025 tarihli kararına göre taşıma ilişkisine dayalı, birden çok kişi aleyhine, ihtiyari dava arkadaşlığı şeklinde açılan davalar, tüketici mahkemesinde görülmelidir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06 Ocak 2025 tarihli kararına göre alacak veya işe iade davası, anlaşma belgesinin geçersizliğinin tespitine ilişkin davanın sonucunu bekletici mesele yaparak karar vermelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre dava konusu alacaktan fazla tedbir kararı vermek hâkimin tazminat sorumluluğunu doğurmaz
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14 Şubat 2024 tarihli kararına göre bölge adliye mahkemesinde belirsiz alacak davası açısından talep artırımı yapılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 19 Kasım 2024 tarihli kararına göre eşin haberi olmaksızın, onun bilgisi ve rızası dışında müşterek konuta ses kayıt cihazı yerleştirilmek suretiyle elde edilen ses kayıtları hukuka aykırı delil niteliğindedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26 Mart 2025 tarihli kararına göre ilk kararı temyiz etmeyen ve bozma kararına karşı direnme kararı verilmesi gerektiği yönünde beyanda bulunan tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararı bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Mart 2025 tarihli kararına göre uzun süre aynı evde yaşamaları nedeniyle ele geçirilmesi de mümkün olan makbuzların sırf davacının elinde bulunması dekontlara delil başlangıcı niteliğini kazandırmayacaktır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27 Kasım 2024 tarihli kararına göre genel sebebe dayalı boşanma davası tamamen ıslahla özel sebebe dayalı boşanma olmadığı takdirde genel sebebe dayalı boşanma davasına dönüştürülebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre süresinde sunulan delil listesinde ilgili icra dosyasına dayanarak söz konusu belgelerin icra dosyasında olduğunu belirtmek söz konusu belgelerin inceleneceği sonucunu doğurmaz.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22 Ekim 2024 tarihli kararına göre dava dilekçesinde tanık deliline dayanmayan tarafın, davanın açılmasından altı gün sonra tanık listesini vermesi, HMK 145 hükmü kapsamında değerlendirilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Mart 2025 tarihli kararına göre istinaf incelemesi neticesinde tek bir anlaşmazlıkla ilgili olarak başvurunun hem esastan reddine hem de dosyanın geri gönderilmesine karar verilemez.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19 Kasım 2024 tarihli kararına göre mahkemece dava konusu misli ile değişimine karar verilen aracın fatura bedeli üzerinden nisbi karar ilam harcına hükmedilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05 Mart 2025 tarihli kararına göre hükmü veren bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasından sonra HMK 124 hükmü gereği taraf teşkili sağlanabilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 26 Kasım 2024 tarihli kararına göre Whatsapp mesajının davalıdan gelip gelmediği araştırılarak davalıdan gelmiş olması halinde yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07 Kasım 2024 tarihli kararına göre dava konusu eşyanın ayıpsız mislinin temin edilememesi durumu İİK 24 hükmü gereğince icra aşamasını ilgilendirmekte olup terditli hüküm kurulamaz.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 04 Aralık 2024 tarihli kararına göre davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin dava tarihindeki yabancı para karşılığı kur üzerinden hükmedilmesi gerekir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre rücu hakkında davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleştiğinden alacağın tamamına ödeme gününden itibaren faiz işletilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19 Şubat 2025 tarihli kararına göre vekilin kötüniyetle kanun yoluna başvurduğu gerekçesiyle vekile HMK 329/2 hükmü uyarınca disiplin para cezası verilmesi gerektiği görüşü kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 06 Kasım 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasının dava dilekçesindeki talebe bakılarak alacağın kesin nitelikte olduğundan bahisle istinaf başvurusunun usûlden reddine karar verilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Şubat 2025 tarihli kararına göre davalı taraf cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiğini beyan etmiş ise de, davacının bedelde muvazaa iddiasına karşı çıktığından geçerli bir kabulün varlığından söz edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Mart 2025 tarihli kararına göre aynı hususta bir kanun çıkarılmış olması usûlî kazanılmış hakkın istisnası olup usûle ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerekmektedir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı, mesajlaşmanın muhatabı olan davalının kocasının kız kardeşi olduğuna göre Whatsapp mesajının içeriği itibariyle HMK 202 hükmü uyarınca delil başlangıcı sayılmalıdır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 25 Aralık 2024 tarihli kararına göre delil davacı tarafından sunulduğundan ve ön inceleme duruşmasından hemen sonra ibraz edildiğinden, yargılamayı geciktirme amacı taşıdığından söz edilemez.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 25 Kasım 2024 tarihli kararına göre fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmî dava açılıp açıkça HMK 107 hükmü gereğince belirsiz alacak davası açıldığı bildirilmediğinden dava, kısmî dava olarak görülmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre davacı, emredici hüküm gereği davasından feragat etmiş olduğundan amaca uygun sınırlandırma yöntemi olaya uygulanarak davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05 Aralık 2024 tarihli kararına göre karşı dava şeklinde açılan davada protokol uyarınca anlaşmalı boşanma talep ederek davasından feragat eden tarafın feragat beyanı, anlaşmalı boşanma olması durumunda geçerlidir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 24 Aralık 2024 tarihli kararına göre HMK 195 hükmü gereğince sözleşme aslının ibraz edilmesi için taraflara süre verilmesi veya bulunduğu yer hakkında açıklama yapılmasının istenilmesi gerekir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26 Kasım 2024 tarihli kararına göre konkordato talebi üzerine geçici mühlet kararı veren Ticaret mahkemesinin verdiği ihtiyatî tedbir kararına aykırı davranan kimse hakkında disiplin hapis cezası verilebilir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 18 Aralık 2024 tarihli kararına göre davanın başında gider avansı yatırıldığı halde ek raporun davalılara tebliğini sağlayacak miktardan daha fazla masraf yatırtılmak istenmesinin nedeni ara karada gösterilmelidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 12 Aralık 2024 tarihli kararına göre istinaf kanun yoluna başvurmama belgesinin ve aslı ve onaylı suretinin kararı veren ülke kanunlarına göre bu belgenin kesinleşmeyi gösterir belge olarak kabul edilmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17 Aralık 2024 tarihli kararına göre somut olayda davacı tüketici konumunda olduğundan sadece davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek karar verilmesi yerinde değildir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 10 Aralık 2024 tarihli kararına göre ticari defterlerini sunmayan taraf bu davranışıyla kendi ticari defterlerinin incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 16 Aralık 2024 tarihli kararına göre HMK 145 hükmü gereği kadın eşin, düğün fotoğraflarını geç sunmasının davayı geciktirme amacı taşıdığı anlaşılmadığından sunduğu deliller incelenmelidir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21 Kasım 2024 tarihli kararına göre belirsiz alacak davasında davacının başlangıçta dava konusu etmediği bazı dosyalardaki karşı yan vekalet ücretlerini talep arttırım dilekçesiyle davaya dahil etmesi mümkün değildir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 21 Ocak 2025 tarihli kararına göre cevap dilekçesinde savunmanın temeli olan bütün vakıalar ve her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği gösterilmezse dava dilekçesindeki tüm vakıalar inkar edilmiş sayılır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 31 Aralık 2024 tarihli kararına göre adlî tatilde görülecek dava ve işlerde; sürenin bitmesi adlî tatile rastlarsa süre, adli tatil içindeki bu son günün tatil saatinde biter.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 13 Şubat 2025 tarihli kararına göre kısmî veya belirsiz alacak davalarında, kanun yolu sınırının alacağın tamamına bakılarak belirlenmesi gereklidir.